My Secret Fanboy [Sehun]

EXO OC ONE SHOTLAR

''Birkaç dakika içinde yayındayız!'' radyo görevlilerinden biri duyurdu. Makyözün, makyajının son rötuşlarını da tamamlayıp dışarı çıktı. Programı canlı izlemeye gelen fanlarına el salladıktan sonra, güneş gözlüğünü takıp oturmaya başladın. Kürkün ve deri taytın seksi imajını tamamlıyordu.

''Merhabalar sevgili dinleyiciler! Late Night radyo programına hoş geldiniz. Bugünkü konuğumuz ülkenin seksi kraliçesi olarak tanınan bir solo sanatçı. Kim olduğunu hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Bugün formatımızda ufak bir değişiklik yaptık. Belli aralıklarla, konuğumuzla ilgili sorular soracağız. Soruları doğru yanıtlayan şanslı hayranlara çeşitli hediyelerimiz olacak. Bu yüzden kulaklarınızı dört açın ve bizi dinleyin.'' DJ sana dönüp konuşmaya başladı. ''Öncelikle hoş geldiniz. Bugün yine göz alıcı görünüyorsunuz. Güzellik sırlarınızı hayranlarınızla paylaşarak başlayalım mı?''

''Bunu bana değil, menajer oppaya sorun.'' Gülümseyerek devam ettin. ''Bana sürekli diyet yaptırıyor. Tabi bir de kozmetik ürünleri var... Her kadın gibi ben de güzelliğimi bunlara borçluyum.''

Stüdyoda büyük bir alkış ve kahkaha tufanı kopmuştu. Bu açık sözlü tavırların yüzünden çok seviliyordun.

''Gerçekten çok açık bir cevap oldu. Pekala, ilk sorumuzu soralım, ne dersiniz? İlk soru olduğu için biraz kolay olacak, Sanatçımızın ilk albümünün adı neydi? Cevaplarınızı SMS yada Twitter üzerinden... Tanrım! Bu kadar hızlı bir cevap beklemiyordum, ne yapmalıyım?'' DJ'in gösterdiği yere baktın. Oldukça uzun bir cevabı, bu kadar kısa bir sürede nasıl yazabilmişti?

''Ohhun adlı kullanıcı, internet sitemiz üzerinden yanıtladı. 'Albümün adı BRAND NEW. Çünkü bu zamana kadar piyasada görülmemiş özgün bir müzik ve tarz seçmişti. Seksiliğe boyut kazandıran odur. Albüm 5 şarkıdan oluşan bir mini albümdür ve iki şarkısıyla promosyon yapmıştır. Promosyon şarkıları, albüm çıkmadan iki gün önce, birer saat arayla dijital single olarak yayınlanmıştır.''

''Vay, hafızan gerçekten kuvvetli olmalı Ohhun.'' Dedin gülümseyerek. ''O halde imzalı bir BRAND NEW albümü yollayalım sana.''

Birkaç dakika sonra, resimli bir cevap yollamıştı aynı kullanıcı. Resimde yüzlerce, imzalı BRAND NEW albümü vardı. Şaşırmıştın. Seni daha çok şaşırtansa mesajı olmuştu.

''Bir taneye daha hayır demem^^''

''Kısa bir reklam arasından sonra yeniden sizlerle olacağız sevgili dinleyenler.'' DJ popüler şarkılarından birini çalmaya başladığında, kulaklığı çıkarıp gülümsedi.

''Vay canına, ne sıkı hayranların var ama...''

''Onlar olmasa, şu an bulunduğum yerde olamazdım.'' Bunun için her zaman hayranlarına minnettardın.

''Pekala, yeniden yayına giriyoruz.'' Kulaklığını takıp, önündeki kağıtları kurcaladı. ''Yeniden yayındayız sevgili dinleyiciler. Konuğumuzu biraz şımartalım mı? O halde herkes onda en sevdiği şeyi yazıp yollasın bize.'' Şimdiden cevaplar yağmaya başlamıştı. ''Bir yıldır geri dönüş yapmıyorsun, albüm planların var mı?''

''Bu yıl birçok şehirde konserler düzenledim. Hayranlarımla yakın olmayı seviyorum. Şarkılarımı hep bir ağızdan söylediğimizde,gerçekten tarifsiz duygular yaşıyorum. Bir sanatçının kariyerindeki en önemli anlardan biri bence...''

''Sözünü bölüyorum ama, Ohhun yine hızlı bir cevap vermiş. Acaba stüdyodaki dinleyicilerden misin Ohhun? Çünkü bu cevap bana bunu düşündürüyor. 'Onda en sevdiğim şey, hayranlarına bağlılığı. Kamera önü ya da arkası fark etmiyor, daima minnettarlığını dile getirir. Tıpkı az önceki gibi.' Buralarda bir yerde olmalısın, değil mi?''

Çok geçmeden gelen cevap DJ'in tüylerini ürpertmişti. 'Hayır, orada değilim. Ama bu ona uzak olduğum anlamına gelmiyor.'

''Gerçekten ilginç bir durumla karşı karşıyayız... Neyse, programımıza devam edelim... Bir soru daha. Sanatçının doğum yeri ve burcu? Bu defa hediyemiz... Tanrım, sanırım seni diskalifiye etmeliyim Ohhun. Diğer hayranlara da biraz şans tanı...'' gülümseyerek sana döndü. ''Washington D.C, Akrep. Doğru mu?''

''Evet, doğru. Annem ve babamın yurt dışı eğitimi zamanında doğmuşum.''

''St.Marry Hastanesi mi?'' diye sordu DJ.

''Oh, bunu nerden biliyorsunuz? İyi bir araştırma yapmış olmalısınız...'' şaşkınlığını gizlemeye çalışıyordun.

''Aslında bunu ben değil, Ohhun söylüyor...'' tüylerin diken diken olmuştu. ''İnsan uzun bir kariyere sahip olunca nerede ne dediğini unutuyor, bir hayran buluşmasında falan söylemiş olmalıyım.''

DJ kolunu dürtüp ekranı işaret ettiğinde, ciddi bir durumla karşı karşıya olduğunu anlamıştın. Ohhun adlı kullanıcı sıkıştırılmış bir dosyayla, bugüne kadar düzenlediğin tüm hayran buluşmalarının ses kaydını yollamıştı ve bir de notu vardı. 'Bunu yalnızca ben biliyorum.'

Yayına ara verilmiş, müzik çalınıyordu. Menajerin ve program görevlileri bu konuyu tartışıyorlardı. Menajerin bir sasaeng ile karşı karşıya olduğun için programdan ayrılmak niyetindeydi, yapımcılar ise kullanıcıyı canlı yayına bağlayıp reytinglerini yükseltmek istiyorlardı. Sen ise merak ediyordun. Kimdi ve hakkında bu kadar şeyi nasıl biliyordu? Nasıl bir takıntı bu boyuta ulaşabilirdi?

''Onunla konuşmak istiyorum.'' Sesin, alevli tartışmayı bir kova su dökülmüş gibi kesmişti. Yapımcılar zaferle gülümserken, Menajerin sinirle yanına geldi.

''Delirdin mi? Bu herifle konuşmak kariyerini bitirmekle eşdeğer, anlamıyor musun? O ses kayıtları seni de ürkütmüyor mu? Ya elinde uygunsuz fotoğrafların da varsa ve onları da yayınlarsa?'' sinirle saçlarını yoluyordu. ''Daha fazla saçmalık istemiyorum. Hemen şimdi şirkete gidip bu konu hakkında bir toplantı düzenliyoruz. Hukuki bir süreç başlatılmalı...''ileri geri volta atmaya devam ediyordu.

''Bunu yapamam.'' Menajerin gözlerinden ateşler saçarak bakmasına aldırmadan devam ettin. ''Ne olursa olsun, o benim hayranım ve ona zarar verecek bir şey yapamam.''

''Ama onun, bu zamana kadar dişinle tırnağınla kazıyarak inşa ettiğin kariyerini tek bir darbeyle yok edişini mi görmek istiyorsun?! O bir hayran değil, takıntılı manyağın teki!''

''Böyle bir şey olmayacak.''

***

''Yeniden merhaba sevgili dinleyiciler. Öncelikle bu kadar sık ara verdiğimiz için özür dilerim, kendim ve ekibim adına... Ancak, gerçekten inanılmaz bir durumla karşı karşıyayız... O yüzden programın gidişatında bir değişiklik yapacağız. Ohhun, beni duyuyor musun? Eğer öyleyse, yayına bağlanmanı istiyoruz. Çünkü seninle konuşmak isteyen biri var...''

Tüm stüdyo sessizliğin verdiği gergin bekleyişle, telefon sesi duymayı umut ediyordu. Çaktırmasan da, sen de gergindin. Heyecandan miden kasılıyor, kusacak gibi hissediyordun. Camın öbür tarafında bir hareketlilik başladı. Anlaşılan o arıyordu. Oturduğun yerde kıpırdandın. Kulaklığını geçirdiğinde, yönetmen parmaklarıyla üçten geriye saymaya başladı. Üç saniye hızla geçmişti.

''Alo, Ohhun'la mı görüşüyorum?'' DJ konuşmaya başlamıştı.

''Evet, benim.'' Tok ve kendinden emin bir erkek sesi. Heyecanlı, ya da silik bir ses beklerken tamamen zıt bir durumla karşılaşmıştın.

''Gerçekten de sıkı bir fansın Ohhun, bize biraz-''

''Gereksiz konuşmalarla çok değerli vaktimi harcamayın.'' DJ lafı kesildiğinde bozuntuya vermek istemese de, yüzü onu ele veriyordu. Neyse ki radyodaydınız ve yüzünü görecek çok kimse yoktu.

''Merhaba?'' mikrofona eğildin, konuşmaya katılman gerektiğini hissediyordun.

''Sonunda, kraliçem. Bir an hiç konuşmayacaksın sandım.'' Sesi şimdi en az bir çocuk kadar heyecanlı çıkıyordu.

''Nerden başlamalıyım?'' gergin bir şekilde güldün. ''Sonuçta senin hakkında hayranım olduğun dışında bir bilgiye sahip değilim.''

''Yalnızca hayran demek, hayatımın 6 yıllık kısmını hafife almak olur... Çünkü bu 6 yılın her dakikası seninle yatıp kalktım...''

''Adını söyler misin?'' konuyu değiştirmek için sordun.

''Sehun, Oh Sehun.''

''Albüm koleksiyonun takdire şayan doğrusu...'' DJ yayın hakimiyetini sürdürebilmek için araya girdi. ''Kaç hayran buluşmasına gittin?''

''Hepsine.'' Stüdyo uğuldamaya başlamıştı. ''Onunla ilgili kaçırdığım tek bir ayrıntı bile yok.''

''Nasıl yani? Biraz bahseder misin? Dinleyicilerimiz hikayeni duymak için sabırsızlanıyor.''

''Uzun zaman oldu...'' hattın öbür ucunda gülümsediğini duyabiliyordun. ''Bir arkadaşımı ziyaret etmek için çalıştığı televizyona gitmiştim. Koridorda onun odasını ararken, müzik programı yapılan kısımdan geçiyordum. Bir sürü şarkıcı ön çekim yapıyor, kıyafetleriyle ordan oraya koşuşturuyorlardı. O sırada genç bir kız dikkatimi çekti. Bir köşeye geçmiş, gözleri sımsıkı kapatmışken ellerini birleştirerek dua ediyor gibi görünüyordu. Gülümseyip geçtim, ama aniden kolum tutulunca şaşkınlıkla olduğum yerde kaldım. Gözlerinin içi parlıyordu. 'Bu benim debut sahnem, çok heyecanlıyım.' Dedi. 'Yanlış anlamazsanız size sarılabilir miyim? Çok heyecanlı olduğumda hep bunu yaparım da.' O kadar masum bir istekti ki, kıramadım. Kollarımı açar açmaz, sımsıkı sarıldı bana. O an kalbimin deli gibi atmasına bir anlam veremedim. Birkaç saniye sonra ayrılıp, orada beklememi söyledi. Kulisine gidip, imzalı bir albümünü getirmişti. 'Dinlerseniz sevinirim.' Çekimine dakikalar kaldığı için çağrıldığında eğilerek selamladı ve koşarak gitti, ben de böylece gerçeğe dönebildim. O gün arabamla eve dönerken, tamamen unuttuğum o tuhaf hediye aklıma geldi ve dinlemeye başladım... Sonra bu sesin bağımlısı olmaya başladığımı hissettim. Onun hakkında internette çıkan her şeyi okuyordum, olumsuz yorum yazanlarla tartışmaya giriyordum. İmzalı albümlerin hepsini bir şekilde satın almayı başardım. Maddi durumum iyi olduğu için bunları yapmak zor değildi...''

''Vay canına...'' dedin hayranlıkla. ''Evet, birine sarıldığımı hatırlıyorum ama yüzünü bir türlü hatırlayamıyorum... Nasıl bir hediye vermeliyim sana?''

''Parayla satın alabileceğim her şeye sahip oldum... İstediğim şey, parayla sahip olamayacağım bir şey... Kalbini istiyorum, duygularını... Hayatındaki her şey olmak istiyorum, tıpkı senin benim her şeyim olduğun gibi...'' Stüdyodaki herkes şaşkınlıkla birbirlerine bakıp, fısıldaşıyorlardı.

''Elbette seni seviyorum, sen benim hayranımsın...'' ne diyeceğini bilemez halde, orta yolu bulabileceğin bir şeyler geveledin.

''Anlamıyorsun...'' sesi kızgındı ve hayal kırıklığını gizleyemiyordu. ''Senin için diğerleri gibi olmak istemiyorum... Sana olan aşkımın boyutlarını kestiremiyorsun... Senin hakkında, senin bile dikkat etmediğin şeylere dikkat ediyorum... Her dakika peşindeyim. Sana baktığımda...''

Bu sırada DJ lafını kesti.

''Sehun, bu yayını binlerce insanın dinlediğini unutma. Bu söylediklerin hakkında suçlama yapılmasına neden olabilecek şeyler...''

''Umrumda bile değil.'' Sesi korkusuz ve kararlıydı. ''Onu sevmek suçsa, en ağır suçlu olmak benim için onurdur.'' Derin bir nefes alıp devam etti. ''Madem hakkımda bir şey bilmiyorsun, bir şeyler anlatayım...'' sana seslendiği belliydi. ''Evlerimiz arasında yalnızca bir sokak var. Evinin her odasını görebileceğim bir kamera sistemi yerleştirdim. Yedek anahtarın bende, ve en sevdiğim şey sen masumca uyurken seni izlemek... Uykunda sayıklayışın o kadar tatlı ki... Sabahları kalkıp yatağın içinde tepinmen... Mesela şu an içine giydiğin iç çamaşırını Paristen aldın, 290 Euro'ya. Ayrıca diyetini de sıklıkla ihmal edip, kalori farkını kapatmak için her gün bir saat fazladan spor yaptığını da biliyorum. Fotoğraf albümünün, kitaplığın sağ alt dolabında olduğunu da... Başka ne bilmek istersin?''

''Bu kadar yeter.'' Menajerin camın öbür tarafındaki bağlantıyı kullanarak yayına dahil oldu. ''Bunların hepsi suç itirafı! Hakkında şikayette bulundum. Birazdan ekipler seni almaya gelecekler!''

Menajerinin sinirli ve heyecanlı sesine karşın, Sehun şen şakrak bir kahkaha patlattı.

''Biraz sakin olmayı deneyin Yoon-nim! Siz de masum sayılmazsınız hani... Sonuçta iç çamaşırlarını ben çalmıyorum... Ve onlara bakarak kendini çeken de ben değilim!'' son cümlesinde sesi öfkeyle parlamıştı. Şaşkın gözlerle menajerine bakıyordun, güvenip evini emanet ettiğin adam... Yüzü öfkeyle kızarmıştı.

''İnkar edemiyorsun değil mi? Etme de zaten. Elimde fotoğraflı kanıtlarım var.''

Bu sırada hattın öbür ucundan gürültüler gelmeye başlamıştı. Sehun derin bir iç çekti.

''Ah, sanırım davetsiz konuklarım var... Tekrar görüşmek üzere prenses...'' başka bir şey demeden telefonu kapatmıştı.

***

Haberler bültenleri bunu flaş haber olarak geçmişti, ülkenin gündemine oturmuştun bu konuyla. Sasaeng fanlar ülkenin alışık olduğu bir durum olsa da, Sehun'un yaptığı bir ilkti. Evindeki aramalarda elde edilenler bir fan kafe açmaya yeterdi. Hard diskleri fotoğrafların, videoların ve ses kayıtlarınla doluydu. Evinin duvarları imzalı posterlerinle kaplıydı ve bir odası imzalı albümlerle doluydu.

Onun hakkında şikayetçi olmamıştın. Çünkü sana zarar vereceğine inanmıyordun. İsteseydi yapardı değil mi? Eline bu kadar imkan geçmişken, o yalnızca seni uzaktan izlemeyi tercih etmişti.

Savcılıkta 48 saat süren sorgusu bitmişti. Merdivenlerden inerken uykusuz ve hırpalanmış olduğu her halinden belliydi. Arabanla önünde durup camı indirdin. Seni görünce, çölde serap görmüş biri gibi gözlerine inanamadı.

''Atla bakalım, Ohhun. Konuşacak çok şeyimiz var...''

*** SON ***

 

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
Bbhloveesss #1
Chapter 2: Bir an 6 sene geriye gittim ve ilk okuduğum zamanları hatırladım, aile içi problemleri sağlam psikoloji ile atlatmamı sağlayan ssp❤️
aeriaeri004
#2
Chapter 23: çoğunu unutmuşum okuyunca koskoca mazi canlandı gözümde :")
ddaisyW #3
Chapter 30: Gerçekten OKB ile yaşamak o kadar zor ki... :'(
ddaisyW #4
Chapter 24: Savior'un devamının olmasını çok isterdim.Çünkü Kris'in aslında olduğu gibi nazik bir adam olarak betimlendiği tek fic diyebilirim.
ddaisyW #5
Chapter 1: Maga be bunları bulup heyecanla okuduğum günleri hatırladım :')
DaisyW
#6
Hello Ben geldiiim ❤️❤️
EbruDavut #7
Yazarcım başardım mı? Girebildimmi bende 5 kitap yazdığının görünmesi normalmi