4.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata

 

"Benimle dalga geçiyor olmalısın."

Baekhyun aşağı, yere doğru baktığı halde diğer oğlanın yakıcı lazerler saçan dik bakışlarını kafasının içinde hissedebiliyordu.

Kyungsoo'nun onu neredeyse sürükleyerek getirdiği yurda geri dönmüşlerdi.

"Bunun bir tür şaka olmasını ne kadar çok istesem de, öyle olduğunu sanmıyorum.." dedi Baekhyun ve Kyungsoo derin bir nefes aldı. Yataklarında yüz yüze oturuyorlardı. Baekhyun'un bir seçme şansı olsaydı eğer; ya battaniyelerinin altına kıvrılıp tortop olurdu ya da muhtemelen yerin 3 metre altında kendi kazmış olduğu bir çukurda. İlk günden yakalanmış olması, bu okulda hayatta kalma şansının sıfıra oldukça yakın olduğunu gösteriyordu.

Baekhyun, hala Kyungsoo'nun elinde duran telefonuna bir bakış attı. "Telefonumu geri alabilir miyim?"

Kyungsoo aşağı baktı, onu elinde tuttuğunun bile farkında değildi. "Oh, tabii."

Baekhyun'un annesinden 3 cevapsız arama olduğunu fark etmişti. Baekhyun tam geri arayacağı sırada Kyungsoo onu durdurdu.

"Yapma."

Baekhyun başını kaldırdı, kafası karışmıştı.

"Genellikle dış dünyadaki insanlarla iletişim kurmamıza izin verilmiyor, sadece okulumuzun içinde. Eğer kurarsan, çoğu kez aramaları takip edip konuşmaları dinleyebiliyorlar."

Baekhyun gözlerini kırpıştırdı. "O zaman, daha önce-"

"Okul henüz başlamadığından bu konuda o kadar da sıkı değillerdi; ama sana garanti ederim ki yarından ya da ondan sonraki günden itibaren tüm aramalar kaydedilecektir. Anneni aramaman en iyisi."

Baekhyun suratını astı. Ailesinden, önceki hayatından nasıl koparılmış olduğunun farkına varmamıştı. İç çekerek telefonu masasının üstüne koydu.

"Seni annenin buraya gönderdiğini mi söyledin?" Kyungsoo sorduğunda Baekhyun başını salladı. Yemekten erken ayrıldıklarında, Kyungsoo diğerlerine anlatma zahmetine bile girmemişti.

Kıdemli öğrenci gözlerini genç olana dikmiş onu baştan ayağa süzüyordu.

"Bir novan olmak zorunda. Eğer novan yoksa, burada olabilmenin hiçbir yolu yok."

Baekhyun başını salladı "Sana olmadığını söylüyorum. Ben %100 insanım. Tamamen normal."

Kyungsoo inanmayarak gözlerini kapadı. "Bunun biraz garip olduğunu düşünüyordum, neden hiç kimseye novanın ne olduğunu söylememeni... Burada hayatta kalmak senin için imkansız olurdu.. Ayağa kalk."

Baekhyun hiç soru sormadan ayağa kalkmıştı. Kyungsoo banyoya yürüdü ve bir bardak su aldı.

"Ne-"

Baekhyun, soğuk su saçlarını sırılsıklam edip yüzünden aşağı, gömleğinin yakasının üstüne doğru damlarken gözlerini sımsıkı kapatmıştı.

"Bu da neyin nesi, hyung?!" diye bağırdı Baekhyun ama Kyungsoo özür dilemedi. Kyungsoo'nun bardağı masanın üzerine koyduğunu duydu ve Baekhyun yüzündeki sıvıyı silerek gözlerini açmaya çalıştı.

"Dur, sudan kurtulmayı dene." Kyungsoo istediğinde Baekhyun onun delirmiş olup olmadığını merak ediyordu.

"Ne?"

"Belki bir su novan vardır. Dene." dedi Kyungsoo ona ama Baekhyun başını salladı, ağlamaklı gözlerini kıdemli öğrenciye dikmişti. Soğuk su onu gerçekliğe döndürmek için kesinlikle yeterliydi. Ve gerçekte, sihirli güçleri yoktu.

"Benim nov-"

"Dene." Kyungsoo tekrarlayınca Baekhyun yenilgiyle somurttu.

"Pekala, ama işe yaramayacak."

Baekhyun gözlerini kapattı ve Joonmyun'un daha önce yaptığını taklit etmeye çalıştı. Ayrılıp temizlenmesini dileyerek yüzündeki soğuk suya odaklanmayı denedi. Kaşları konsantrasyon içinde çatılmıştı ve alt dudağını ısırıyordu.

Baekhyun'un hissettiği bir sonraki şey yüzüne fırlatılmış kuru bir havluydu, kollarına düşmüştü.

"Tamam, durabilirsin. Sadece, kabız olmuş gibi görünüyordun." dedi Kyungsoo gülüşünü tutarak. Baekhyun suratını astı, utanmıştı.

"Yah- Hyung!" diye sızlandı Baekhyun, Kyungsoo kıkırdarken. 

"Üzgünüm!"

Baekhyun, havluyu hafifçe yanaklarına ve alnına sürerek yüzünü kuruladı. Göğsünün üstündeki vıcık vıcık kumaşa aldırış etmemeye çalışıyordu.

Kyungsoo gözleri genişlemeden önce kendi kendine düşünüyordu. "Ya bir kuvvet novan varsa, benim gibi?"

Baekhyun, ağır eşyaları gelişigüzel ve fazlasıyla kolay bir şekilde alıp onun kollarına yığan Kyungsoo'yu izlerken yerinde donup kalmıştı.

"B-Bekle bir dakika, dur bir dakika, Kyung-!!" Kyungsoo şifonyerini havaya kaldırdığında Baekhyun'un gözleri neredeyse yuvalarından fırlayacaktı.

"BEN ONU TAŞIYAMAM, HYUNG!" Baekhyun yüksek sesle haykırırken kendi hayatı için korkuyordu. Muhtemelen tahta mobilyanın altında ezilecekti.

Kyungsoo durdu, büyük gözleri Baekhyun'a kafa karışıklığı içinde bakıyordu. "Oh, emin misin? Bu oldukça hafif."

Baekhyun sinirle laptopu, 4 adet 2.5 cm kalınlığında ders kitabını ve 4.5 kiloluk dambılı Kyungsoo'nun yatağının üzerine bırakıverdi.

"Seni %109348 temin ederim ki ben süper kuvvetli falan değilim."

Kyungsoo şifonyeri yerine geri koyduğunda Baekhyun rahatlayarak iç çekmişti. Büyük olanda bir damla ter bile yoktu.

"Sadece lütfen, sakın bunu bir daha yapma." dedi Baekhyun yatağının üzerine yığılırken. Kolları şimdiden ağrılar içindeydi ve saçları da hala ıslaktı.

"Neyi yapmayayım?" diye sordu Kyungsoo.

"Öylesine devasa bir tahta kütleyle bana yaklaşmayı, içi kıyafetle doluyken hem de! Yemin ederim kalbim göğüs kafesimden fırlayacaktı." Baekhyun söylediğinde Kyungsoo özür diler gibi gülmüştü.

"Buna dikkat ederim."

Kyungsoo aniden Baekhyun'u yataktan çekip kaldırmadan önce bir dakikalık sessizlik oluşmuştu.

"Şimdi ne var?" diye sordu şaşkınlıkla. Kyungsoo elini Baekhyun'un arka cebinin içine kaydırdığında Baekhyun az kaldın düşecekti.

"Yah! Hyung, nereye dokunuyorsun-!"

Kyungsoo onu kapıya doğru itti ve kapıyı açtı. Baekhyun'un, Kyungsoo'nun gücüne karşı koyma şansı yoktu. Tam olarak aynı boydalardı, belki Baekhyun birkaç santim daha uzundu, ama masanın üstündeki bir çakıl taşı gibi itiliyordu.

Bir çevik hareketle, Baekhyun odadan dışarı itilmiş ve kapı yüzüne çarparak kapanmıştı.

"Hyung! Neler oluyor?!" diye seslendi Baekhyun kapıya sertçe vururken.

"Fazla gürültü yapma, uyuyan diğer öğrencileri uyandıracaksın." Kyungsoo'nun sesi diğer taraftan daha sessiz geliyordu.

Baekhyun sızlandı. "Bu komik değil, hyung. Beni içeri al."

"Olmaz. Belki de bir ışınlanma novan vardır."

Baekhyun delirmek üzereydi. "18 yıllık ömrümde hiçbir yere ışınlanmadım daha önce."

Kyungsoo yine de reddetmişti. "Sadece dene."

Baekhyun gözlerini devirdi. "Bir oda kartım var, Kyungsoo. Sadece içeri gireceğ-"

Elini arka cebine daldırdığında Baekhyun'un gözleri genişlemişti. Sızlanmada

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with