11.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata
 

Diğer iki gün ilkinden çok daha kolay geçmişti.

Baekhyun sonunda kampüse alışmaya başlıyordu ve uyanmak, üstüne bir sürü kitap fırlatmakla tehdit eden Kyungsoo sayesinde çok daha kolaylaşmıştı.

Neyse ki, Chanyeol ödevini kendisi yapıyor ve Baekhyun'a yalnızca kahvaltısını getirmek ya da çöplerini atmak gibi önemsiz işler yaptırıyordu. Uzun devin bol Avrupai ve Batı tarzı yemeklerdense geleneksel Kore yemeklerini sevdiğini keşfetmişti. Chanyeol genellikle Baekhyun'un ona getirdiği yemekler konusunda seçici değildi ama eğer bir şeyi sevmediyse, tabağında artan yemek oluyordu.

Hiç kimse Baekhyun'un Chanyeol'e karşı neden böylesine itaatkar olduğundan bahsetmese de Jongdae ona bu konuda sataşmaktan çekinmiyordu. Baekhyun kirli yolda yürürken iç çekti. Hava çoktan kararmıştı ve iyi bir gece uykusu umması için okul yeterince stresliydi. Kyungsoo yardım ediyordu, her zamanki gibi, ve Baekhyun'un beklediğinin aksine, yakalanmamıştı. Ortalıkta novalarını kullanan birkaç öğrenci vardı ama görünüşe bakılırsa büyük bir kaza olmadığı sürece öğretmenlerin umurunda değildi.

"Baekhyun!"

Adı söylenen oğlan sesin geldiği yöne döndü ve kaşlarını kaldırdı. Hemen ardından bunu bir gülümseme takip etmişti. 

"Yixing hyung."

"Bu geç saatte ne yapıyorsun? Çabuk odana dönmelisin." dedi Baekhyun'a doğru koşarken.

"Oh, ben sadece biraz temiz hava almak istemiştim. Birazdan döneceğim." Baekhyun söylerken Yixing onu baştan ayağı süzüyordu.

"Sen üşümedin mi? Hava hiç sıcak olmuyor. Özellikle gecenin bu saatlerinde." Baekhyun bir şey söyleyemeden önce Yixing kapüşonlusunu çıkarıp ona uzatmıştı. Diğeri sadece bir tişört ve kot pantolon giyiyordu. Neyse ki, öğrenciler okul zamanı dışında kendi kıyafetlerini giymekte özgürdüler.

"Oh hayır bu-"

"Sadece al şunu. Yarın görüşürüz Baekhyun-ah." dedi Yixing, Baekhyun'un omzunu pat patlarken. Üçüncü sınıf öğrencisi hyungundan gelen fazladan kıyafet için ister istemez minnettar hissetmişti.

"Teşekkürler. İyi geceler, Yixing." dediğinde adı geçen oğlan el sallamadan önce gülümsedi ve yurda doğru koşmaya başladı.

Baekhyun kapüşonluyu hemen hevesle üzerine geçirdi. Giydiği anda, eşofman üstünden yayılan sıcaklık onu sarmalamıştı.

Bir on dakika daha geçtikten sonra, Baekhyun nihayet yurt binasına döndü ve çabucak içeri girdi. Baekhyun'un, kendini yatağına atıp yorganının altına kıvrılmaktan daha çok istediği hiçbir şey yoktu ama görünüşe bakılırsa Chanyeol'ün onun için başka planları vardı. Kendi odasının hemen karşısındaki odanın önünde bekleyen uzun oğlanı anında fark etmişti.

"Ne yaptın da bu kadar uzun sürdü?" dedi dev. Kollarını göğsünde kavuşturmuşken yüzünde somurtan bir ifade vardı. Baekhyun arkasını dönmek istedi.

"Yürüyüşe çıkmıştım."

Chanyeol tek kaşını kaldırdı. "Bu saatte mi? Eğer sadece beş dakika daha geç kalmış olsaydın kapılar kilitleneceği için dışarıda kalacaktın."

Baekhyun tartışmak istese de cevap verecek enerjisi yoktu. "Pekala. Ne istiyorsun?"

Sadece 4 gün daha. 4 gün, ve sonra bu kölelik anlaşması bitecek.

Chanyeol Baekhyun'a daha yakından bakarken gözlerini kısmıştı. "Bu Yixing'in değil mi?"

Baekhyun üstüne bakıp başını salladı. "Evet. Ama konumuz bu deği-"

"Daha önce onunla mı karşılaştın?"

Baekhyun tekrar başını salladı. "Az önce."

Chanyeol iç çekti ve elini salladı, kartını cebinden çıkartmış ve kilidin üzerinde kaydırmıştı. "Boş ver o zaman."

"Ne-"

Kapı kapandığında Baekhyun öncesinden daha çok yılmış hissediyordu. Chanyeol neden hep bunu yapıyordu? Chanyeol'ün ona ihtiyacı varmış gibi davranıp birkaç saniye sonra da onu kolayca kestirip atmasının sebebi neydi?

Baekhyun gözlerini devirdi ve odasına yöneldi. Kyungsoo duştan çıkmış, tamamen giyinmişti ve bir havluyla saçlarını kuruluyordu.

"Dönmüşsün." dedi Kyungsoo bir gülümsemeyle. "..Bu eşofman üstü Yixing'in değil mi?"

Baekhyun başını salladı, sadece birkaç dakika önce aynı soruyu cevaplamış ama ona önemli gelmemişti.

"Bekle, bunun Yixing'in olduğunu nereden anladın? Chanyeol de anlamıştı."

Kyungsoo gözlerini kırpıştırdı. "Ha? Oh, bunu çok sık giyer. Sana vermesine şaşırdım."

Baekhyun eşofman üstünü çıkarıp katlayarak masasının üstüne koydu. "Dışarıdayken dönüş yolunda beni gördü ve bunu bana verdi. Yarın geri verdiğimden emin olacağım."

"Tamam."

-

"Ve işte her şey böyle başladı!" dedi Jongdae, elleriyle yüksek bir ses çıkartırken. Minseok'la Luhan merak ve şaşkınlıkla bakarken Jongin alay ederek gözlerini devirmişti.

"Kesinlikle böyle olmadı. Gerçekten bu yalancıya inanıyor musunuz?"

Jongdae bakışlarını genç öğrenciye dikti, kızdığı çok belliydi.

"Bana ne dedin sen?"

"Bir yalanc-"

"İkiniz de sessiz olun sadece." Kyungsoo bir inlemeyle söylediğinde Jongin diğer oğlana dil çıkardı.

"Okuldan nefret ediyorum..Daha geleli bir hafta bile olmadı ve öğretmenler bir sürü ödev veriyor. Elim kopacak yemin ederim." Luhan söylenirken Joonmyun kıkırdıyordu.

"Eğer sadece gerektiği vakitte yapıp teslim tarihinden bir gün öncesine kadar onların üst üste yığılmasına izin vermezsen bir sürü değil aslında."

Hepsi kütüphanedelerdi, boş saatlerinin keyfini çıkartıyorlardı. Baekhyun çok sıkılmıştı. Sorumluluk sahibi bir öğrenci olduğundan, ödevini bitirmiş ama Chanyeol yanında oturup onun ödevine yardım etmesi için diretmişti.

"Bu kağıtları düzenle." Chanyeol yarım santim kalınlığında bir çalışma kağıdı yığınını önüne ittiğinde Baekhyun iç çekti.

"Tamam.."

Jongdae zevkle izliyordu. "Anlamıyorum. Neden Chanyeol'ü dinlemekle vakit kaybediyorsun ki? Onun kölesi gibi davranman Chanyeol'ün senden hoşlanmasını sağlamayacak."

Baekhyun kendi t

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with