29.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata


 

"B-Bu ne anlama geliyor, hyung?" diye sordu Baekhyun Çinli oğlan kalkmasına yardım ederken.

"..Çok emin değilim ama iyi bir şey değil."

"Birine söylemeli miyiz?" Baekhyun sordu.

"İlk önce geri dönelim hadi. Bu kendi başımıza halledebileceğimiz bir şey değil."

İkisi göğüslerindeki huzursuzlukla ormanın içinde geri dönmeye koyuldular. Baekhyun sepetlerini sıkıca tutuyordu.

"Emin misin..buraya hiç kar yağmaz mı? Ya biri kar yağdırdıysa?"

Luhan kaşlarını çattı. "Kar yaratabileceğini bildiğim tek kişi Minseok ama bunu yapacağından şüpheliyim. Özellikle de bu bölgede, sınırda..Novayla yaratılmış gibi görünmüyordu."

Baekhyun bakışlarını ayaklarının altındaki toprağa dikti. "Güç sahasıyla ilgili bir sorun mu var?"

"Sanırım öyle..ama bu daha önce hiç olmamıştı."

"Sence buna ne sebep oldu?"

Luhan iç çekti. "Kim bilir? Son zamanlarda tüm bu garip şeyler yaşanıyord-Ahh!!"

Baekhyun, Luhan aniden yerde yapraklarla kaplanmış bir çukurun içine düştüğünde paniklemişti. "Hyung! İyi misin?"

Luhan acıyla yüzünü buruşturdu ve başını salladı. "Bileğimi burktum sadece..Kris'e sinyal gönder!"

Baekhyun gözlerini kırpıştırdı. "Bunu nasıl yapacağım?"

"Sadece onu yardıma çağırdığını düşün. O anlayacaktır."

Baekhyun ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bunun gibi bir şeyi daha önce hiç yapmamıştı.

Çabucak, gözlerini kapattı ve işe yaracağını umdu. Kris! Luhan'ın yardıma ihtiyacı var!

Birkaç saniye içinde, Baekhyun zihninde bir ses duymuş ve sonra ses kaybolmuştu.

"Sanırım duydu.." dedi Baekhyun, hala doğru yapıp yapmadığından emin olamayarak.

"İyi..Kimsenin bu tarz eski tuzaklardan kuracağını düşünmezdim.."

Baekhyun yere çömeldi ve sepetini yanına koyarak elini Luhan'a uzattı.

"Elime tutun! Seni yukarı çekeceğim."

Luhan uzandı ve Baekhyun'un elini tutmaya çalıştı. "Teşekkürler Baek."

Biraz çabalayarak, Baekhyun Luhan'ı çukurdan dışarı çekmeyi başarmıştı. İkisinin de gömlekleri batmış, toprak ve yapraklarla kaplanmıştı.

"Çok acıyor mu?"

Luhan başını eğip bileğine baktı. "Biraz..Yixing'in iyileştiremeyeceği bir şey değil. Benim için endişelenme."

Baekhyun kaşlarını çattı. "Ya hazine avı ne olacak?"

Luhan etrafına bakındı. Ormanın girişinden hala biraz fazla uzaktalardı. "Kazanmakla pek ilgilenmiyorum ben. Başka oyunlar da olacak. Sen bensiz devam edebilirsin. Sadece iki maddemiz kaldı."

Baekhyun kendi başına devam etmeyi gerçekten istemiyordu. "Ya sen?"

"Kris bana yardım etmeye gelecek..iyi insan lafının üzerine gelirmiş. Yo! Buraya aşağıya!" Luhan seslenince Baekhyun başını kaldırdı.

Yukarıda üzerlerinde, Kris aşağı doğru uçuyordu. Baekhyun'un gözleri manzara karşısında genişledi. Kris'in sırtında, Baekhyun ve Luhan'ın önünde bacaklarının üzerine mükemmel bir biçimde konmasını sağlayan büyük kırmızı kanatlar vardı.

"Siz mi çağırdınız?"

"E-E-Evet.." Baekhyun kekeledi. "Senin...kanatların var?"

Kris sıradan bir tavırla onayladı. "Evet. Onlar olmadan da uçabiliyorum ama böyle çok daha havalı oluyor."

Luhan gözlerini devirdi. "Ufak bir yardım hoş olurdu."

Baekhyun ve Kris'in ikisi de Luhan'ın ayakları üzerinde doğrulmasına yardım ettiler.

"İlk önce onu geri götüreceğim. Sen devam mı ediyorsun?"

Baekhyun sepete, ayaklarına doğru baktı.

"Ne kadar daha zamanımız var?"

Kris omuz silkti. "Bilmem..belki bir iki saat daha."

Baekhyun iç çekerek başını salladı. "Başka bir şey bulabilir miyim diye bakacağım."

Luhan sırtını pat patladı. "Seninle gelemediğim için üzgünüm Baek. Kendini yaralama."

-
 

Baekhyun başka bir öğrenci bulma umuduyla bölgenin etrafında dolanıyordu. Son iki nesnenin nerede olabileceğine dair neredeyse hiçbir fikri yoktu. Kendi başına aramak o kadar da eğlenceli değildi.

"..Ayışığı Böğürtleni?" Baekhyun çalıları kontrol ediyor, rastgele böğürtlenler koparırken onlardan birinin olabileceğini umuyordu.

Tam yürüyüp uzaklaşmak üzereyken, bir sinyal almıştı.

Baek! Bu Luhan'dı. Ayışığı böğürtleni ağaçta yetişir, çalılarda değil. Geceleri ayışığını özümsemek için ağaçların tepesinde olgunlaşırlar. Dikkatli ol!

Aniden gelen mesaj yüzünden Baekhyun hafifçe başının döndüğünü hissetmişti. Yakınlarındaki bir taşın üzerine oturuverdi.

"Ağaçlarda." Baekhyun etrafa bakınıyordu.

Sepetin çemberini koluna kaydırarak Baekhyun yolunu yamru yumru bir ağaca çevirdi. Dalları alçaktı ve gövdesinde ayaklarını koyabileceği sivri tümsekler vardı.

Beş dakika içinde, Baekhyun zirveye çoktan yaklaşmıştı. Dala sıkıca tutunan Baekhyun, bir salkım böğürtlenin kafasının üzerinde sallandığını görebiliyordu. Hemen hemen gümüş bir renktelerdi ve tırnağınızdan daha büyük değillerdi.

Baekhyun bacaklarının altında sallanmasına izin vererek dala yerleşti. Tam ileriye doğru hareket etmek üzereyken, aşağıda iki beden görmüştü.

"Chanyeol..bekle!"

Baekhyun insanlardan birinin konuştuğunu duyunca duraksadı. Eğer biri Chanyeol'se, o zaman diğeri de Sehun'du.

Chanyeol arkasını döndü, doğrudan Baekhyun'un altında olmasına yalnızca birkaç adım vardı.

"Ne?"

"Neden bu kadar hızlı yürüyorsun?"

"Bulmamız gereken bir tane daha var. Ondan sonra kazanabiliriz." diye belirtti Chanyeol.

Sehun suratını asmıştı. Chanyeol'le olan zamanının bitmesini istemiyordu.

"Hadi önce bir mola verelim." Sehun, Baekhyun'un daha önce oturmuş olduğu taşa yönelirken önerdi.

"Bunu halledip kurtulmalıyız." Chanyeol ısrar ediyordu.

Sehun derin bir nefes aldı. "Chanyeol..Senden hoşlanıyorum."

Baekhyun'un gözleri büyüdü. Sehun...Chanyeol'e mi aşık? O zaman..Luhan ne olacak?

Chanyeol donmuştu. Gözleri Sehun'unkilere kenetliydi.

"Teşekkürler..?"

Sehun yanaklarının ısındığını hissediyordu. "Demek istediğim, senden hoşlanıyorum...bir arkadaştan daha fazlası olarak."

Chanyeol bir elini cebine koydu. "Üzgünüm ama ben aynı şekilde hissetmiyorum."

"Biliyorum. Beni fark etmeni sağlamaya çalışıyordum ama hiç bana bakmadın." Sehun ayağıyla toprağa vuruyordu.

"Ben sadece, seni bir arkadaştan daha fazlası olarak görmüyorum." diye belirtti Chanyeol.

Sehun duraksadı. "En azından deneyemez miyim?"

Kararlılıkla Chanyeol'e bakıyordu. "Sana söyledim, yanında olmak istiyorum. Sana yardım etmek istiyorum."

Chanyeol başını iki yana salladı. "Her şeyden önce benden neden hoşlandın ki?"

Sehun gözlerini kırpıştırdı. "Şey,..sen yakışıklısın..zekisin..neredeyse her şeyde yetenek

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with