46.BÖLÜM (Final)

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata 


 

Baekhyun hastalara sıcak gülümsemeler göndererek uzun beyaz koridorlarda ilerlerken, dosyaları ana ofise taşıyordu. Kafasının içinde tatlı bir ezgi mırıldanarak asansörün onun olduğu kata varmasını bekledi.

"İyi günler, Baekhyun!" Tanıdık sese doğru döndü.

"Hyung.." Baekhyun, elleri önlüğünün cebinde yanında dikilen Yixing'e gülümsedi.

Gi-Hyeon Akademi'den mezun olalı 2 buçuk yıl olmuştu. Jongdae, Kyungsoo, Joonmyeon, Minseok ve Luhan; hepsi ondan bir yıl önce mezun olmuş; onu Jongin, Sehun ve Tao'yla bırakmışlardı. 
 

* 2 yıl önce *

"N-Neredeyim ben?" Sehun vücudunun acı ve uyuşukluk içinde ağrıdığını hissederken inledi. Minseok yanındaki yatakta kımıldanıyordu.

"Se-Sehun! Uyandın!" diye bağırdı Luhan, kollarını genç olana sarmak için anında ayağa kalkarak. Sıcak gözyaşları yüzünden aşağı akıyordu ve Sehun utanmış ve kafası karışmış hissederken yalnızca sırtını pat patlamıştı.

"Hyung..ne demek istiyorsun?" Sehun bir elini saçlarının arasından geçirdi, berbat ve kederli hissediyordu.

"Haftalardır kendinde değildin. Bugün nova testi vardı ve-"

Sehun Luhan'ı omuzlarından yakaladı ve dudaklarını diğer oğlanın dudaklarına bastırdı. Luhan'ın gözleri genişlemiş ve tüm vücudu donmuştu.

Geri çekildiğinde Luhan'un bacakları güçsüz düşmüştü ve kalbi saatte 100 km hızla atıyordu. Sehun'un dudaklarını hala kendininkilerin üzerinde hissedebiliyordu ve o zamana kadar, beyni çoktan çalışmayı bırakmıştı.

"S-S-Sen az önce-"

"Senden hoşlanıyorum, hyung." Sehun nefesini verdi. "Sana söylemek istiyordum ve bu kadar kaba ve aptal olduğum için de muhtemelen benden artık hoşlanmadığını biliyorum ama ben gerçekten senden çok hoşlanıyorum. Bundan önce ne oldu hatırlamıyorum ama bilmeni istiyordum ve ben-"

Luhan kollarını Sehun'a sararak saçlarına doğru hıçkırdı.

"Sakın," Burnunu çekti "bir daha beni böyle korkutayım deme! Öldün sandım. Seninle bir daha hiç konuşamayacağım sandım!"

Sehun avuç içlerini Luhan'ın sırtından kaydırarak tereddütle ellerini Luhan'ın beline koydu.

"Üzgünüm."

Minseok öksürdü. "Ah..ikinize de tebrikler ama biri bana neler olduğunu anlatabilir mi lütfen?"

"Onu içeri götürün!" Yixing'in sesi aceleciydi ve sürünen ayak sesleri üçlünün girişe bakmasına neden olmuştu.

"Kris! Yixing!" Luhan içeri girerlerken onları izledi, Joonmyeon arkadan takip ediyordu. "Herkes nerede?"

"Lu- Oh, uyanmışlar." Yixing ikisine de küçük bir gülümseme vermek için duraksadı. Kyungsoo içeri girdi, Baekhyun'un bedenini taşıyordu.

"Ne oldu ona?" Luhan hemen ayağa kalkmıştı. Minseok endişeyle doğruldu ve Sehun Luhan'ın elini kavradı.

"Onu pencerenin kenarındaki yatağa yerleştirin." diye talimat verdi Kris. Kyungsoo onun dediği gibi yaptı.

"O iyi mi?" Joonmyeon yanına koştu, hızlı hızlı nefes alan Baekhyun'u izliyordu. Ter alnını kaplamıştı ve nefes alışverişleri düzensizdi.

"Enerji seviyeleri son derece dengesiz; çok büyük bir miktarda güç almış olmalı." dedi Yixing, bir elini Baekhyun'un göğsünün üzerine koyduğunda.

"Jongdae şimdi buraya geliyor." dedi Joonmyeon telefonuna bakarak. "-Ve Tao'yla Jongin de peşindeler."

"Chanyeol nerede?" Minseok etrafına bakınarak sordu.

Kris dudaklarını birbirine bastırdı.

"Diğerleri geldiğinde açıklayacağım."

-
 

Baekhyun yatakta uzanıyor, öğrenciler alanda koşuştururken pencereden dışarı bakıyordu.

"Hala derse gitmiyor musun?" diye sordu Yixing Baekhyun'unkinin karşısındaki yatağa oturduğunda. İki hafta önce uyandığından beri, yurda dönmeyi reddediyor ve derslere bile katılmıyordu. Duş alması gerektiğinde revirin içindeki banyoyu kullanıyordu. Tek tük yiyordu ve yalnızca diğerleri dersten sonra ziyaret etmek için uğradığı zaman konuşuyordu.

Baekhyun başını salladı.

"Baekhyun,..öylece pes edemezsin. Onun etrafında olmaması zor biliyorum ama toparlanmak zorunda-"

"Lütfen," Baekhyun'un sesi zayıf ve kırgındı. "Yapma."

"Baek-"

Üçüncü sınıf öğrencisi örtüyü yukarı çekti ve arkasına dönerek Yixing'e sırtını çevirdi. "Yorgunum."

-
 

"Baekhyun! Sana biraz yiyecek getirdim!" diye haykırdı Luhan Sehun'la odaya girdiğinde. Gökyüzü artık daha uzun süre aydınlık kalıyordu ve kampüs daha canlıydı. Jongin ve Kyungsoo'ya göre ise sınavlar bitmişti.

Luhan içeri girip Baekhyun'un yatağının yanındaki masaya sıcak bir kutu yemek bırakırken Sehun sessizce erkek arkadaşını takip ediyordu.

"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu Sehun sakince.

"Her zamanki gibi." dedi Baekhyun. Yüzü çok daha solgun ve inceydi, ve saçları uzayarak alnının çoğunu kaplayan kaküller oluşturmuştu. Tao kesmeyi teklif etmişti ama Baekhyun buna pek hevesli değildi.

"Bugün derse gittin mi? Ya da en azından yurda döndün mü?"

Baekhyun başını iki yana salladı.

Luhan iç çekti.

"Baekhyun. Böyle olamazsın. 2 ay oldu. Yixing ya da hatta müdür seni dışarı atmadığı için şaşıyorum."

Baekhyun Luhan'ın ona getirdiği yemeğe baktı. Midesi açlık içinde çalkalanıyordu ama iştahı yoktu. Yine de, çubukları kavradı ve pilavın birazını didikledi.

Sehun kolunu Luhan'a dolayarak onu yakına çekmişti. Baekhyun gözlerinin sulandığını hissederken bakmamaya çalışıyordu.

"Ben-.." Baekhyun duraksadı. Geçen ay boyunca gözyaşlarını tutmuştu. Kendi kendine ağlamayacağını çünkü gözyaşlarının hepsini akıttığını söylüyordu. Ama o daha farkına varamadan, gözyaşları bir şelale misali yüzünden aşağı akmıştı.

"Sorun ne?" Luhan Sehun'un tutuşundan çekildi ve yatakta Baekhyun'un yanına oturdu.

"Ben..onu çok özlüyorum." diye ağladı Baekhyun gözyaşları yemeğin üzerine damlarken. Keşke Chanyeol elini tutup ona şarkı söylemek için burada olsaydı. Keşke Chanyeol onu sıcacık kucaklamak ve onunla uyumak için hala burada olsaydı. Keşke Chanyeol hala burada olsaydı.

Luhan kaşlarını çattı. "Özlediğini biliyorum. Hepimiz özlüyoruz.. ama sen doğru olanı yaptın. Çok fazla şey feda ettin, ve biliyorum ki Chanyeol.." Baekhyun'un gözyaşları durmuyordu ve arkadaşlarının isminden bahsederken Luhan bile gerilmişti. "..Biliyorum ki o da seninle gurur duyardı."

"Kendimden o kadar çok nefret ediyorum ki Luhan. Her bir gün, her an. Ona onu sevdiğimi söyleyebilmiş olsaydım eğer..en azından onu bir kez daha öpebilmiş olsaydım.." Baekhyun göğsünün anılar karşısında sıkıştığını hissederken ağlıyordu.

"Bu senin hatan değil, Baek." Luhan omzunu pat patladı.

"Ben..Onu özledim, çok..çok fazla." Baekhyun gözyaşlarını elinin tersiyle silerken burnunu çekti.

"Düzelecek, Baek." Luhan Baekhyun'un omzunda ağlamasına izin verdi. 


 

*günümüz*

"Artık çift vardiya mı çalışıyorsun?" diye sordu Yixing, Baekhyun'un taşıdığı dosyalara göz atarken.

Baekhyun başını eğdi ve onayladı. "Şey, evet, sanırım. Geçen gün diğer hemşirelerden biri hasta hissediyordu o yüzden Bayan Lee onun yerine bakmamı istedi."

Yixing başını salladı. "Anlıyorum."

Asansörün kapıları açılınca Yixing önce Baekhyun'un girmesini işaret etti. Mezuniyetten sonra, Baekhyun bir hastabakıcı stajyeri olarak sağlık alanına girmeye karar vermişti. Luhan bir terapist olmuş, hastaneden birkaç blok ötede çalışıyordu. O ve Baekhyun, peşlerine takılan Sehun'la birlikte, arada bir öğle yemeği için buluşurlardı. Joonmyeon bir itfaiyeciydi, sık sık artık Baekhyun'un sıklıkla asistanlık ettiği bir doktor olan Yixing'i ziyaret etmek için uğruyordu.

"Minseok'un Çin'deki teklifi kabul ettiğini duydum, spor takımı için. Bir basketbol dehasına antrenörlük yapacak." dedi Yixing, 5.katın düğmesine basarken.

Baekhyun şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Gerçekten mi? Bu harika!"

"Ama Jongdae o gittiği için oldukça üzgün. Hatta onun peşinden Çin'e gitmekle ilgili şakalar yapıp durdu. Sonra bir de Kyungsoo var, şu pahalı restoranda çalıştıktan sonra bizimle neredeyse hiç konuşmayan. Tüm yaptığı her gün yemek yapmak."

Baekhyun güldü. "Bu sene Jongin mezun olana kadar bekle. Kyungsoo hyungu dışarı çıkarıp her gün partileyecektir."

"Kris nasıl?" Konuyu değiştirdi.

Yixing kıkırdadı. "Ortalıkta değil."

"Hala okulda mı? Neden dışarı dönmüyor ki?" Baekhyun kat numaralarının artmasını izliyordu.

"Tao onu parmağına dolamış. Kris ilk olarak onun mezun olmasını bekleyeceğini söyledi."

Kapılar açıldı ve ikisi de dışarı adım attı.

"Bunları ana ofise bırakmam gerek. Sonra görüşürüz, hyung." Baekhyun el sallamak için cebelleşti ama Yixing anlayarak başını sallamıştı.

"Dikkatli ol, Baekhyun." Yixing el salladı.

Baekhyun tam koridorda arkasını dönmek üzereyken, Yixing tekrar ona seslendi.

"Bu arada, Baekhyun.."

Baekhyun kafa karışıklığı içinde Yixing'e baktı. "Hım?"

"Diğer binadan bir doktor transfer ettiklerini duydum. Muhtemelen ona bir merhaba demelisin, Bayan Lee'nin seni onun asistanı yapma ihtimaline karşılık. Tam zamanlı bir iş için referansa ihtiyacın var değil mi?"

Baekhyun gülümsedi ve başını salladı. "Peki, teşekkürler, hyung!"

Koridordan aşağı döndü ve ofise girerek ağır yükü masanın üzerine koydu.

"Tiffany, bunlar B3 bölümündeki hastaların raporları." dedi bilgisayarda oturan kadına. Kadın başını salladı ve onları önüne kaydırdı.

"Tamam, bunları düzenleyip dolaba yerleştireceğim."

Baekhyun çıkmadan önce eğilerek selam verdi, kendini hastanenin başka bir bölümünde buldu. Her zaman çocukları ziyaret etmeyi, onları gülümsetip şeker vermeyi seviyordu. Ona kendini hatırlıyorlardı, o olay olduğu zamanki halini. Kendinden kuşku duyarken ve hayatını sonlandırmayı isteyecek kadar, sahip olduğu her şeyden vazgeçecek kadar nefret ederken bulmuştu kendini. Ama arkadaşları ona güç vermiş ve Chanyeol'ün bunu yapmasını istemeyeceğini hatırlatmışlardı.

Bugüne kadar dahi, Chanyeol'ü tüm kalbiyle sevmişti. Bazen, Chanyeol'ü Seul'ün kalabalık caddelerinde yürürken, ya da apartmanının yanındaki manavda gördüğünü sanırdı. Ancak, umutlarını hiç yüksek tutmazdı ve Chanyeol'le yeniden karşılaşmaları düşüncesine sadece gülümserdi. Nasıl olacağını biliyordu. Chanyeol aynı kişi olmayacaktı. Farklı bir adı, farklı bir kişiliği, farklı bir hayatı olacaktı. A

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with