33.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata


 

"Hey panda."

Tao yemekhaneye giderken yanında sıradan bir tavırla yürüyen sarışın oğlanı fark ettiğinde ona doğru döndü. Sırt çantasının kayışını daha sıkı kavramadan önce kaşlarını çatmıştı.

"Ne istiyorsun?"

Kris Tao'nun sesini duyunca gülümsedi. Kendiliğinden Çince konuşmalarını seviyordu.

"Seni."

Tao kızgınlıkla somurttu. "Bin yıl bekle."

Kris sırıttı. "O zaman benim olacak mısın?"

Tao can sıkıntısıyla inledi. "Sadece kaybol! Neden beni rahatsız edip duruyorsun?! Beni tanımıyorsun bile.."

Muhafız adımlarını yavaşlatarak kaşlarını çattı. "Bunu gerçekten ister misin?"

Tao ona bakmak için duraksamıştı.

"Gerçekten durmamı ister misin?"

Tao bu, dünyadaki en açık şeymiş gibi başını salladı. "Evet!"

Kris Tao'nun onu böylesine hevesle reddetmesi karşısında kalbinin kırıldığını hissediyordu. İkinci sınıf öğrencisini topu topu iki haftadır tanıyordu yalnızca.

"Tamam," Kris başını salladı. "Seni yalnız bırakacağım..panda."

Tao yılgınlıkla gözlerini yumdu. "Bana öyle demeyi de bırak."

Kris dudaklarını büzdü.

"Ama-"

Daha cümlesini tamamlayamadan önce Tao başka bir bakış atmadan yemekhaneye doğru ayaklarını yere vura vura uzaklaşmaya başlamıştı.

-
 

"Yo, su çocuk." Kris tanıdık bir odanın kapı azına yaslanmıştı.

"Kris..." Joonmyeon'un gözleri genişledi, arkasındaki oğlanla yüz yüze gelmek için masasının etrafından dolaştı. "Burada ne yapıyorsun? Daha doğrusu buraya nasıl girdin?"

Kris kapıyı kapatarak içeri girdi. "Namjoon tavlama sözlerime oldukça kolay kandı."

Joonmyeon tek kaşını kaldırdı. "Oda arkadaşıma mı asılıyorsun şimdi de? Vaov, Jongin'in arkadaşına ne oldu?"

Kris kafasını iki yana sallayarak kıkırdadı. "Onun üstünde kullanmadım. Namjoon, o çocuk söylendiği kadar zeki, 4 oda gerideki şu prensesi tavlamak için iyi birkaç numara istedi benden. Ji...Jin? Bilmiyorum."

"Oh..evet. Seokjin."

"Mhm, o." Kris sanki kendininmiş gibi odada etrafına bakınıyordu.

"Pekala..neden buradasın? Şu an biraz meşgul sayılırım." Joonmyeon masasındaki kitap yığınına yöneldi.

"Benim için çok mu meşgulsün? Sevgili eski erkek arkadaşın için?" Kris alaylı bir tonda sordu.

Joonmyeon gözlerini kırpıştırmıştı. "Evet."

Kris kollarını çaprazlayarak iç çekti. "Sanırım Yixing'i elde etmeni sağlayacak olağanüstü planımı sana anlatamam o z-"

"Bekle!" Kris kapıya gitmek için hareketlenmeye başladığında Joonmyeon neredeyse sandalyesini deviriyordu. "Ben..bir saat ayırabilirim."

Kris Joonmyeon'un kulaklarının bu kadar kızarmasına gülmüştü.

"O zaman neyi bekliyoruz?"

-
 

Ertesi sabah, herkes her zaman olduğu gibi yemekhaneye gitmişti. Chanyeol ve Baekhyun beraber gelmişlerdi ve oturduklarında asırlardır ilk kez dev olan kendi tepsisini tutuyordu. Kyungsoo yerine ulaşmış ve Jongin yanında belirip yanağına bir öpücük kondurmadan önce tepsisini koymayı başarmıştı.

"Bu berbat, iki çiftle bir masada oturmak." diye inledi Jongdae.

Minseok gözlerini devirdi. "Chanyeol'le Baekhyun bizim önümüzde bir çift gibi davranmıyorlar bile. Nasıl sessiz olduklarına bir bak!"

Baekhyun ve Chanyeol büyümüş gözlerle başlarını yemeklerinden kaldırmışlar, birbirlerine bakmışlar, sonra da kızaran yanaklarla yeniden başlarını eğmişlerdi.

"Yalnızca Jongin ve Kyungsoo. Geçtiğimiz bir buçuk yıldır onlara sataştığımız için böyle oldu." diye söylendi Minseok Jongdae'nin yanından.

"Sonra bir de bu hyung var.." dedi Jongdae, önünde tepsisi olmadan oturan Luhan'ı göstererek. Minseok ona bir bardak su getirecek kadar kibardı.

Luhan'ın gözleri donuk ve cansızdı. Hali korkunç görünüyordu ve saçlarının ne kadar dağınık olduğunu önemsememiş gibiydi. Her zamanki neşeli Luhan'ın aksine, Çinli çocuk araba çarpmış ölü bir geyikti şimdi.

"Ben iyiyim." diye mırıldandı Luhan hüzünle iç çekmeden önce.

Herkes birkaç masa ötede oturan Sehun'un da en iyi ruh halinde olmadığını görebiliyordu. İkinci sınıf öğrencisi, Tao ona doğru konuşurken kasesindeki çorbayı karıştırıyor, zar zor birkaç yudum alıyordu.

"Başka bir Jongin ve Kyungsoo gibi." diye değerlendirdi Jongdae Minseok tarafından dirseklenmeden önce.

Baekhyun Yixing'in tepsisiyle oraya doğru geldiğini fark etti.

"Yixing hyung!" diye seslendi Baekhyun, elini havaya kaldırarak.

Son sınıf öğrencisi birkaç masa ötedeki Baekhyun'u fark etmeden önce adını sesleneni bulmak için etrafına bakınmıştı.

"Baekhyun!" Yixing masalarına yaklaşırken gülümsedi. Chanyeol hiç tanıma belirtisi göstermiyordu.

"Bugün bizimle yemek ister misin?"

Chnayeol cevabını görmek için son sınıfa bakmadan önce Baekhyun'a bir bakış attı.

"Olur!" neşeyle cıvıldadı Yixing aceleyle Baekhyun'un yanındaki boş yere oturmadan önce.

Jongdae'nin gözleri genişledi. "Joonmyeon nerede?! Bu fırsat için neler vermezdi?"

Joonmyeon her zamanki masalarına oturmamıştı, bunun yerine birkaç masa ileride oturuyordu.

"Joonmyeon hyung nerede?" diye meraklandı Jongin etrafına bakınırken.

"Orada oturuyor! Kiminle- Kris?!" Jongdae şok içinde bağırdı.

"Yeniden mi başlıyorlar?" diye yorumda bulundu Kyungsoo bir yumurta rulosu yerken.

"Pekala onunla gülüyor." dedi Minseok. Hepsi ilk defa başka biriyle yemek yiyen Joonmyeon'u izliyordu, ki bu kişinin onun eski erkek arkadaşı olduğu gerçeğini göz ardı etmişlerdi.

Joonmyeon'ın masalarında olmamasına kayıtsız kalan tek kişi Yixing'di.

Jongdae Yixing'e göz attı. "Oh şey, vakit kaybetmeden yeniden çıkacaklar sanırım. Sanıyorum onun için çok da bir anlamın yoktu."

Yixing ona baktı ve omuz silkti. "Bu onun için harika."

Jongdae diğer son sınıfın nasıl umursamaz davrandığı karşısında gözlerini kırpıştırıyordu.

"Umursamıyor musun? Joonmyeon bir süredir senin peşindeydi."

Yixing bir kaşık dolusu daha pilav yedi. "O ve Kris..beraber iyi görünüyorlar."

Baekhyun cevabı karşısında kaşlarını çatmıştı ama başka bir şey söy

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with