6.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

"Ter gibi kokuyorsun."

Baekhyun, başı Chanyeol'ün göğsünün üzerine yaslıyken iki büklüm olmuştu. Son on beş dakikadır ayaktalardı ve garip sessizliğe dayanamıyordu.

"Acaba bu kimin hatası?" diye homurdandı Chanyeol.

Baekhyun kaşlarını çattı. "Bunun benim hatam olduğunu mu söylüyorsun? Sanki peşime takılmanı ben söyledim..."

"Çok salaksın." dedi uzun olan ve Baekhyun patladı.

"Kesecek misin artık?! Seni tanımıyorum bile ve sen de beni tanımıyorsun. Neden yaptığım her şeyde bana hakaret edip duruyorsun? Benden bu kadar çok nefret etmene neden olacak ne yaptım sana?"

Baekhyun umutsuzca Chanyeol'le fiziksel olarak sıkışıp kalmamış olmayı diliyordu. Kaçıp Chanyeol'ü kendi haline bırakabilseydi eğer, yapardı.

Bunlar Jongin'in ışınlanma novasının kullanışlı olduğu durumlar..

Chanyeol gözlerini devirdi. "Kişisel algılama. Dürüst olmak gerekirse iyi olup olmaman umurumda değil."

"O zaman neden bu pozisyondayız peki? Neden sadece felç olmama izin vermedin?" Baekhyun itiraz etti.

"Çünkü sen salak ve dikkatsiz bir geri zekalısın."

Baekhyun'un tepesi atmıştı. "Sen-"

"O iki öğrencinin peşinden koşarken büyülü bilekliğini düşürdün."

Baekhyun duraksadı ve metal bileklik için aşağı, bileğine bakmaya çalıştı.

Orada değil!

"N-Ne olmuş yani? Ben yine de yaşıyor-"

"Eğer o olmadan felç olsaydın, ölmüş olacaktın. Kalbin en sonunda atmayı bırakacaktı."

Baekhyun'un kalbi duyduğu şey yüzünden korkuyla hızlandı. "A-Atmayı bırakacak mıydı?"

Chanyeol hiçbir şey söylemedi ama söylemesine de gerek yoktu. Baekhyun gözlerini kırpıştırdı. Gerçekten ölmüş mü olacaktı?

Güm....güm....güm..

Baekhyun, Chanyeol'ün kalbinin düzenli vuruşlarını dinliyordu. Diğerinin vücudundan yayılan sıcaklığı hissedebiliyordu ve çok daha kısa olduğundan bu epey bunaltıcıydı.

"Oh.." ağzından çıkan tek şeydi. Ne söyleyeceğini bilememişti. Chanyeol az önce onu isteyerek mi korumuştu?

Büyü yavaş yavaş etkisini kaybediyordu, Chanyeol şimdi başını kısmen hareket ettirebilirken Baekhyun'un etrafındaki kavrayışı da gevşemişti. Eğer Chanyeol'ün kolu omzunu sarmalamış olmasaydı, sıvışıp kurtulabilirdi.

"O zaman-" Baekhyun cümlenin ortasında duraksadı ve gözleri genişledi. Bir şeyin bacağında yavaşça yukarıya doğru ilerlediğini hissetmişti ve Baekhyun ne yaptığını dahi bilemeden önce, başını Chanyeol'ün göğsüne gömerek en yüksek sesiyle ciyakladı. Eğer nefret ettiği bir şey varsa, o da bacağında yürüyen yaratıklardı. Hatta bu daha da kötüydü çünkü ne kaçabiliyor ne de neyin onun üstünde yürüdüğünü biliyordu.

"Aman tanrım, aman tanrım!-Bugün öleceğim, canlı canlı yeneceğim yemin ederim-!!"

"Sakinleşecek misin?" dedi Chanyeol ve Baekhyun, uzun olanın bedenine doğru baskı uyguladığını fark ederek gözlerini açtı. Hemen kendini iterek uzaklaştırmaya çalışmıştı ama hala sıkışmış halde olduklarını fark etti. Kırmızılık yanaklarına ve kulaklarına ulaştığında Chanyeol'ün görmemiş olması için yalvarıyordu.

Yavaş ilerleyiş yeniden başlayınca Baekhyun gerçek bir çığlık attı.

Chanyeol, Baekhyun yüzünü bir kez daha göğsüne sakladığında yalnızca gülmüştü. "Sesin kız gibi çıkıyor..Bak, bu sadece daha önceden yakaladığım bir semender. Cebimden dışarı tırmanmış olmalı."

Baekhyun başını iki yana salladı, onu düşürebileceğini umarak ayağıyla tüm yönlere doğru tekmeler savuruyordu.

"K-Kapa çeneni! O bana saldırdı!"

Chanyeol gözlerini devirdi. "Sana saldırmışmış, ay g*tüm."

Hemen ardından bir cep telefonu sesi duyulunca Baekhyun titreşen cihazı çıkarmak için cebine doğru uzanmaya kalkışmıştı. Cihazı devle kendisi arasında tutabilmesi için hiç boşluk yoktu bu yüzden kolunu dışarıya doğru uzatmaya karar verip arayanın kim olduğuna baktı.

"Yixing!" diye bağırdı Baekhyun rahatlayarak, cevapla butonunu kaydırırken. Baş parmağıyla hoparlöre bastı.

"Beakhyun? Neredesin?" Yixing endişeli bir tonla sormuştu.

"Ormanda bir yerlerde Chanyeol'le sıkışıp kaldım."

Bir sessizlik vardı ve birkaç hışırtı sesi geliyordu. "Chanyeol mü?"

Baekhyun onaylayarak yerleri hakkında biraz bilgi bulmaya çalıştı. "Bir çocuk onu felç etti."

Chanyeol 'Ve bunu tam olarak kimin için yaptım?' derken alayla gülmüştü ama Baekhyun ona aldırış etmedi.

"Siz çocuklar iyi misiniz? Oyun az önce bitti."

Chanyeol kızgınlıkla inlese de şimdiye dek, hazine avı Baekhyun'un umurunda olmamıştı. Tüm yapmak istediği ormandan çıkıp yemekhanede güzel bir yemek yemekti.

"Xing! Ne yapıyorsun?" tanıdık bir ses telefonun diğer ucundan sorduğunda Baekhyun dikkatle dinliyordu.

"Bu..Joonmyun hyung değil mi?"

"İyi olup olmadığını öğrenmek için Baekhyun'u aradım." Yixing'in sesi sanki telefonun mikrofon kısmını kapatmış gibi boğuk çıkmıştı.

"Baekhyun'u tanıyor musun?"

"Yixing hyung, yardıma gelmen gere-" Baekhyun söylemeye çalıştı.

"Biz iyiyiz. Yakında döneceğiz." dedi Chanyeol daha karşı çıkan bir tavırla ve Baekhyun'un gözleri genişledi.

"Ne- Hayır!"

Baekhyun herhangi bir şey yapamadan önce Chanyeol uzanmış ve aramayı sonlandırmıştı.

"Hey! Onunla konuşuyordum-" Baekhyun donup kaldı ve Chanyeol'e baktı.

"Büyü geçti mi?" diye haykırdı Baekhyun, anında uzun oğlandan uzaklaşarak geriye yürürken. Serin rüzgar ona doğru eserken temiz havayı içine çekti.

Chanyeol omuzlarını daire şeklinde oynatarak arkaya hareket ettirince acıyla bir 'ah' sesi çıkarmıştı.

Baekhyun içinden mutlulukla çığlıklar atarken ayaklarının üzerinde zıplamaya başladı. "Sonunda!"

Chanyeol yalnızca gözlerini devirmiş ve ormanın çıkışına doğru yürüyerek uzaklaşmaya başlamıştı. Baekhyun ise elini cebine koyarken onu izledi ve başka bir kelime daha etmeden yürümeye koyuldu.

"C-Chanyeol..!" Baekhyun seslenerek yavaşça peşinden koştu. Neden her seferinde kendini onu takip ederken buluyordu?

Adı geçen oğlan kafasını bile çevirmese de Baekhyun'un yanında yürümesine izin verdi. Sessizlik içinde yürürlerken diğerine tek bir bakış bile atmamıştı.

"Teşekkür ederim." diye mırıldandı Baekhyun, göz ucuyla Chanyeol'e bakarken.

Cevap gelmedi.

"Dedim ki teşekkür ederim. Beni koruduğun ve hayatımı kurtardığın için. Biliyorum, daha önce sana bağırdım ama sen de gerçekten çok kabaydın ama düşündüm ki ben de seni küçümsedim yani aksine, ben-"

"Tamam, ilkinde seni duydum şimdi saçma sapan konuşmayı kes, olur mu?" Chanyeol söylediğinde Baekhyun dikkatle ona baktı. Chanyeol'ün bakışları sert değildi ya da kızgın da görünmüyordu.

"Elbette." dedi Baekhyun, Chanyeol'ün biraz da olsa onun minnettarlığını kabul etmesinden hoşnutken.

Baekhyun bir konuşma başlatmaya karar vermeden önce birkaç dakika daha yürümeye devam etmişlerdi. Bir ölçüde, hayatını Chanyeol'e borçlu olsa da diğerine verebileceği en iyi şey arkadaşlığıydı.

"Yani..Chanyeol..senin bir ateş novan var, öyle mi?" diye sordu Baekhyun tereddütle.

"Hım."

"Ve sen bir elementselsin." diye devam etti.

"Öyle sanıyorum."

Baekhyun ne söyleyeceğini ya da ne soracağını gerçekten bilememişti. Chanyeol konuşmalarının akıp gitmesine yardım etmiyordu. Aslında, Baekhyun'un birini başlatmayı denediği her seferinde konuşmayı öldürüyordu.

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with