"K-Köle mi?!" dedi Baekhyun boğulur gibi. Gaipten sesler mi duyuyordu?

Chanyeol başını salladı, dudaklarındaki sırıtış hala silinmemişti.

"Asla olmaz! Ben senin-"

"Ama herhangi bir şey dedin."

"Bu mantıklı bile değil! Neden senin kölen olmak zorundaymışım? Bütün işlerin için bir köle mi?! Ve de bir aylığına!?" diye söylendi Baekhyun. Chanyeol'le aralarını düzeltmeye çalışarak iyilik ettiğini düşünmüştü ama bunun yerine kendi mezarını kazmış oluyordu.

"Teknik olarak, ödül ödevsiz bir haftaydı. Yalnızca eğer benim için ödevlerimi yaparsan adil olur değil mi?" Chanyeol masum masum açıklarken Baekhyun inanamayarak ona bakıyordu.

Baekhyun suratını astı. "İyi, o zaman sadece bir hafta. Sadece bir haftalığına kölen olurum. Ondan sonra, sen ve ben tamamız." Baekhyun kesin bir dille belirtince Chanyeol başını salladı, bu cevap onu tatmin etmişti.

"Tamam. Bir hafta."

Baekhyun tam konuşacağı sırada Chanyeol elini uzattı.

"Ha?"

"Telefon." dedi Chanyeol ve Baekhyun şaşkınlıkla telefonunu cebinden çıkardı.

"Ne yapa-"

Chanyeol cihazı kavramış, Baekhyun'a geri uzatmadan önce bir şeylere basmıştı.

"Ne istersem, yapacaksın. Seni her çağırdığımda geleceksin." dedi Chanyeol, kısa olanın yanından geçip tuvaleti terk etmeden önce.

Baekhyun fayans duvara yaslandı ve inleyerek elindeki telefonuna baktı.

Yeni Kişi Eklendi! : Chanyeol

Az önce başımı ne tür bir belaya soktum böyle!?
 

-
 

Gün sorunsuz geçiyordu ve Chanyeol tuvaletteki anlaşmalarının ardından ona tek kelime etmemişti. Ama bu, Baekhyun'un Chanyeol'e karşı daha az tetikte olmasını sağlamamıştı hiç. Kyungsoo'ya köle anlaşmasından bahsettiğinde kıdemli öğrenci yalnızca güldü.

"Endişelenme. Chanyeol zararsızdır. Aksine, büyük ihtimalle seninle dalga geçiyor sadece."

Bu Baekhyun'un aklına pek yatmıyordu. Kendisi de biliyordu ki muhtemelen Chanyeol yalnızca oyun oynuyordu. Onu kendi eğlencesi için kullanıyordu sadece; ama Baekhyun da bunu yapmaya gönüllü olmuştu. Fırsat gelmiş ve Chanyeol de kullanmıştı.

Okul yarın başlıyordu ve Jongdae; Chanyeol'le onun odasında bir pijama partisi yapmaları gerektiğine karar verdi. Minseok ve Luhan kabul etmişlerdi, derslerin başlamasına 24 saatten az kaldığını unutmaya hevesliydiler.

"Gitmek ister misin, Baekhyun?" diye sordu Kyungsoo. Baekhyun teklifi çok fena reddetmek istiyordu.

"E-Eee..Okul için hazırlanıyor olmamız gerekmez mi?"

Kyungsoo omzuna vurdu. "Biliyorum muhtemelen gerginsin ama gerçekten endişelenecek bir şey yok. Öğretmenler kibar ve çok fazla ödev de vermiyorlar."

Baekhyun okul hakkında endişeli değildi. Daha bugün erken saatlerde kölesi olduğu büyük kulaklı malum dev hakkında endişeliydi.

"Ama Chanyeol..." Baekhyun daha alçak bir sesle konuştu. Kendi odalarındalardı ama adı geçen oğlanın koridorun hemen karşısında yaşadığını bildiğinden Baekhyun çok dikkatli olmak zorundaydı.

"Söz veriyorum, sana hiçbir şey yaptırmayacak. Bu bir pijama partisi, Baek. Parti verdiğimizde, çoğu zaman Chanyeol kitap falan okur. Jongdae'nin çılgın aktivitelerine katılmaz pek."

Kyungsoo'nun sözleri umut verici görünse de Baekhyun emin hissetmiyordu.

"Belki bir saat..Sadece bir saat." dedi Baekhyun, telefonuna bir hatırlatıcı kurarken. 9'da, telefonu çalmalıydı, ve böylece ayrılırdı.

-
 

Baekhyun şişenin kendisinde durmaması için dua ediyordu.

"Jongdae! Doğruluk mu cesaret mi??" diye haykırdı Luhan ve Baekhyun dokuzuncu kez rahatlayarak bir nefes koyverdi. Chanyeol ve Jongdae'nin yataklarına doluşup aralarındaki yere boş bir su şişesi yerleştirmişlerdi. Bu, gençler arasında oynanabilecek saçma ama klasik bir oyundu ancak bu insanların arasındayken Baekhyun biraz rahatsız hissediyordu. O; Kyungsoo, Xiumin ve Luhan'la birlikte oturuyordu; Chanyeol, Joonmyun ve Jongdae de diğer yataktalardı.

"Cesaret." dedi oğlan kendinden emin bir tavırla ve Luhan bir parmağını çenesine yasladı.

Bir buçuk saat olmuştu ve Baekhyun sessizce, telefonunun çalmasına kalan dakikaları sayıyordu.

"Hadi gidip...yan kapıyı çal ve onlara tuvaleti tıkadığını çünkü b*kunun çok uzun ve kalın olduğunu söyle." dedi Luhan ve Jongdae yataktan indiğinde Xiumin kahkahalara boğuldu.

"Sanki ilk defa yapıyorum da."

Kyungsoo güldü, "Komşuların için çok üzülüyorum."

Jongdae arkasında Luhan'la çıkarken Baekhyun kenarını çıkarıp yeniden taktığı telefonunun kabıyla oynuyordu. Sıklıkla, bakışları yatağın bir ucunda sessizlik içinde oturan Chanyeol'e çarpıyordu. Şu ana kadar, sürekli seçilenler Xiumin ve Luhan'dı. Joonmyun bir kez ve Kyungsoo da iki kez seçilmişti.

"Aman tanrım! Yüzünü görmeliydiniz!" Jongdae gülme krizinin arasında söylediğinde geri gelmişti. Luhan yatakta Baekhyun'un yanına zıplamadan önce gözyaşlarını sildi.

"Sıradaki kim?" diye bağırdı Jongdae şişeyi çevirirken. Şişe durmadan önce hızla döndü.

"Joonmyun hyung!" Luhan bildirdiğinde en büyük olan sızlanmıştı.

"Gelmemem gerektiğini biliyordum."

Jongdae sırıttı. "Doğruluk mu cesaret mi?"

Joonmyun neredeyse anında yanıtladı. "Doğruluk."

Xiumin ona bir peçete topu fırlattı. "Eiy~ bu eğlenceli değil."

Joonmyun omuz silkince Jongdae ona bir soru sorarak devam etmişti.

"Ne zaman Yixing'e açılmayı planlıyorsun?"

Xiumin ve Luhan 'ooooo'larken Baekhyun'un gözleri genişledi. Joonmyun'un kulakları kızarmış ve bunu sorduğu için Jongdae'ye sert sert bakmıştı.

Joonmyun Yixing'ten mi hoşlanıyor??

"Bi-Bilmiyorum. Yakında, belki?" dedi utandığı için kıpkırmızı olan yüzüyle ve Jongdae onu neşelendirdi.

"Kafanı onunla bozdun! Eğer bir an önce söylemezsen, biri onu gözlerinin önünde kapacak."

Joonmyun gözlerini devirerek şişeyi çevirmek için aşağıya uzandı. Şişe durduğunda Baekhyun'un kalbi korkuyla atarken dikkati tamamen plastik şişede toplanmıştı.

"Kyungsoo!" Xiumin bir sırıtışla söyledi.

Joonmyun iri ve masum gözlü çocuğa baktı. "Doğruluk mu cesaret mi?"

"İkisini de istemezdim. İki seçenek de ışınlanan malum bir çocuğu içerecek, haklı mıyım yoksa haklı mıyım?" dedi Kyungsoo neredeyse keyifsiz bir ifadeyle. Daha önce seçildiği seferlerde, doğruluğu seçmiş ve Xiumin ona Jongin hakkında hiç ıslak rüya görüp görmediği