25.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata

"Bunu daha fazla yapmak istemiyorum!" Baekhyun fen ders kitabını sıkıca kapatıp masasının üzerine yığıldı. Chanyeol kıs kıs gülüyordu.

"Yarın bir sınavımız var ve sen çalışmayacak mısın?"

"Fenden nefret ediyorum! Hiçbir anlamı yok! Terimlerin hiçbirini hatırlamıyorum." diye mızmızlandı kısa olan ve telefonundan saati kontrol etti. "Ayrıca, 2 saattir bunun başındayım!"

"Telefonunda oyun oynadığın zamanla kıyaslarsak, 2 saat çok değil." Chanyeol yorum yaptığında bu Baekhyun'dan ölümcül bakışlar almasıyla sonuçlanmıştı. 

"Pekala, senin çalıştığını göremiyorum."

Chanyeol kitabına geri döndü. "Çünkü ihtiyacım yok. Benim durumumun farkında olduğuna eminim."

Baekhyun inledi. Tabii ki farkındaydı. Herkes öyleydi. Chanyeol okuldaki en zeki öğrenciydi. Sadece bir kere okuduktan sonra bütün bir makaleyi hatırlayabilirdi. İsterse kelimesi kelimesine, tek bir hata yapmadan anlatabilirdi. 

"Her neyse. Sırf gösterişsin." Baekhyun kendini yatağına attı. Chanyeol Kyungsoo'nun masasında oturuyordu. Son sınıf öğrencisi, her zaman olduğu gibi şimdi de, erkek arkadaşıyla dışarıdaydı, dolayısıyla Chanyeol Baekhyun'la ders çalışmak için kendini davet etmişti. 

"Bu arada, Sehun'la proje nasıl gidiyor?" Baekhyun müzik listesini karıştırdı. "Onunla yapacağını söylediğinde çok şaşırdım."

Chanyeol omuz silkti. "Sadece çocuğa yardım etmem gerektiğini düşündüm."

Baekhyun alayla güldü. "Evet doğru. Luhan'a altın fırsatı vermen gerekirdi. Gözlerinde resmen yıldızlar ışıldıyordu." 

"Beni nazik olmaya zorlayıp duran sendin!" diye kızdı Chanyeol. 

Baekhyun güldü. "Tamam, iyi.."

"Proje iyi gitti. Aslında beni sandığımdan daha çok seviyor."

Baekhyun onayladı. "Sehun sevimli bir çocuk."

Chanyeol'ün gözleri kitaptaki kelimeleri tarasa da beyni almıyordu. Dudaklarının uçları hafifçe kıvrıldı ve somurttu. 

"Neden sevimli bir çocuk oluyormuş? Peki ya ben?"

Baekhyun Chanyeol'ü görmek için başını yatırdı ve kaşlarını kaldırdı. "Sen mi? Sen huysuz ihtiyar bir adamsın." 

Chanyeol bu cevabı sevmemişti. Baekhyun'un, onun sevimli ve şirin olabileceğini düşünmesini istiyordu. 

Ama aynı zamanda..bana adam dedi. Sehun'u bir çocuk olarak düşünüyor ama beni bir adam olarak görüyor..

Chanyeol bir süre hiçbir şey söylemedi, fazlasıyla kendi düşüncelerinde sıkışıp kalmıştı.

"Hey, Yeol, bir şarkı yazmanı izleyebilir miyim?"

Chanyeol şaşkınlıkla başını kaldırdı.

"Neden...?"

Baekhyun omuz silkti, telefonunu göğsünün üzerine koymuştu.

"Bilmem. Ara sıra biraz ilhama ihtiyacım oluyor...Geçen sefer bana söylediğin çok iyiydi.."

Chanyeol kızardı. Müziği özel bir şeydi, canı istediği zaman yaptığı bir şey. Baekhyun'dan övgü almak yanaklarının kızarmasına neden olmuştu ve dudaklarında beliren gülümsemeyle mücadele ediyordu. 

"Olur." 

Chanyeol kitabının köşesini katladı ve odadan çıkmadan önce bıraktı. Birkaç dakika sonra elinde minik bir defterle dönmüştü. Yumuşak deri bir kapağı vardı ve sayfalar arasına bazı kağıtlar sıkıştırılmıştı. Çok canlı ve sanatsal bir his veriyordu. Baekhyun'un yüzü defterin görünüşü karşısında aydınlandı. Chanyeol'ün başka ne yazmış olduğunu duymak için sabırsızlanıyordu.

"Fazla heyecanlanma, Baek. Şarkı sözlerim cidden dandik.." 

Baekhyun yanındaki yeri pat patlayınca Chanyeol kendini beceriksizce kısa olanın yanındaki küçük boşluğa yerleştirdi. Bacakları biraz yataktan taşmıştı. Baekhyun'la kıyaslandığında, Baekhyun'un ayakları Chanyeol'ün baldırlarının yalnızca yarısına yetişebiliyordu. 

"Üstünde çalıştığın bir şarkı var mıydı hiç?"

Chanyeol başını salladı. "Bir tane var ama sözleri hala tam olarak kararlaştırılmış değil."

Baekhyun Chanyeol'ün ona göstermesi için sabırla bekledi. 

Sayfa açıldığı anda, Baekhyun değerli defteri önüne çekti ve sözleri sesli olarak okudu. 

"Neredeyim ben? Rüyamda gördüğüm bir yer 
Soluduğum hava beyaz bir buluta dönüşüyor
Temiz gözlerin gökyüzüne dönüşüyor
Mavi rüyalar sonsuz bir şekilde yayılıyor, uçarak
Bir rüyanın mavi resmindeki mutluluk senin içinde
Birbirimizi tanımadığımız geçmişi unut
Sen öyle büyük bir nimet, cennetsin ki sonsuza dek yanında kalmak istiyorum
Bunun kaybolacak ya da sadece geçip gidecek bir rüya olmadığını söyle bana
Oğlum, sen beni yakaladın
Oğlum, sen beni yakaladın (yükseğe uçarak) yükseğe yükseğe (yükseğe uçarak)
Beni nasıl buraya getirdin? 
En yüksek bulutun tepesine
Rüyamsı bir gerçeklik, bir rüya mı bu? 
Bu akıl karıştırıcı hissi, biliyor musun?
Yarın sabah bu rüyadan uyandığımda
Uçmayı unutacak mıyım, sonsuza dek?
Bir kuyruğu ısırmak gibi bu, endişeler sonsuz, ama ben cevabı sende buldum
Korkunun siyah fırtına bulutları kayboldu
Sen öyle büyük bir nimet, cennetsin ki sonsuza dek yanında kalmak istiyorum
Bir kez daha, bir kez daha, beni sevdiğini söyle
Oğlum, sen beni yakaladın

Chanyeol, Baekhyun bakışlarını sözlere kenetlemişken izliyordu. 

"Chanyeol..bu sözler çok güzel.." dedi Baekhyun hayranlıkla ancak yanındaki deve döndü. "Ben şey olduğunu bilmiyordum..erkeklerle ilgilendiğini.."

Chanyeol dudaklarını birbirine bastırdı ve bir elini saçlarının arasından geçirdi. "Bu garip mi?" kalbi böylesine erken bir reddedilişten korkuyordu. Baekhyun onun iğrenç olduğunu mu düşünecekti? Baekhyun ona ondan uzak durmasını mı söyleyecekti? 

Baekhyun hemen başını iki yana salladı, "Hayır, asla. Tercihlerine tamamen saygı duyuyorum. Sadece düşündüm ki..bu sözler..sanki özel birine yazılmış gibi duruyor."

Chanyeol Baekhyun'un sesinin sonda nasıl hafifçe düştüğünü fark etmişti ve tüm yapmak istediği ona doğruyu söylemekti. 

Öyle. Sana yazdım. Senin hakkında. 

"Bazen bunu yapmaya eğilimli oluyorum

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with