14.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea 

Çeviri; UzumluCikolata
 

"Chanyeol gel bak!" dedi Baekhyun, elini gelmesi için ona doğru sallarken.

Chanyeol gözlerini devirdi. Sanki daha önce hiç göl görmedi de..

Gözlerinin önünde Baekhyun korkuluklardan eğilmiş, manzarayı seyrediyordu.

"Su nasıl bu kadar mavi olabilir?! Geldiğim yerde, su neredeyse yeşil! Şey- bu tabi nereye gittiğine bağl- ahh!"

Baekhyun dengesini kaybedip ileriye doğru eğilirken Chanyeol'ün gözleri genişledi. Beyni koşmasını ve Baekhyun'u yakalamasını söylüyordu ama vücudu onu dinlemeyecekti. Baekhyun'u kurtaramayacaktı.

Bacakları koşmak için hareket etti, "Baek-!"

Ama biri çoktan onun yerine görevi halletmişti.

Baekhyun şaşkın gözlerle kurtarıcısını görmek için döndü. Chan-

"Y-Yixing?" dedi şokla, büyük olan onu nazikçe yere indirirken.

"Az kalsın kalp krizi geçirecektim, Baekhyun!"

Baekhyun kalbinin isteği dışında hızlandığını hissetti. Kalbi çok güçlü bir şekilde atarken yüzü yanıyordu.

"Üzgünüm..Göle bakmak istemiştim."

Yixing üçüncü sınıf öğrencisine baktı ve saçlarını karıştırırken gülümsedi. "Sorun yok. Ben her zaman seni yakalamak için burada olacağım."

Baekhyun gülümsemesine karşılık verdi. "Teşekkürler, hyung. Sana gerçekten borçlandım."

Chanyeol önünde etkileşime geçen iki öğrenciyi izlerken kaşlarını çatmıştı. Aniden yükselerek onu mağlup eden bir hayal kırıklığı ve pişmanlık hissetti. Baekhyun'u kurtaran o olmalıydı. Tereddüt etmeden koşmuş olmalıydı.

Ama yapmamıştı.

Chanyeol Baekhyun'a doğru yürüdü, mümkün olduğunca az etkilenmiş olmasını umuyordu.

"Nihayet buradasın demek?" dedi Baekhyun, üzgün olduğu açık bir şekilde.

"Nihayet derken neyi kastediyorsun?"

"Neredeyse ölüyordum ve sen daha yeni geldin. Nasıl bir arkadaşsın sen?" Baekhyun suratını asmıştı. Yixing uzun olana dönmeden önce kısa öğrenciye baktı.

"Chanyeol." Yixing onu selamlasa da diğeri cevap vermemişti.

Baekhyun onu dirseğiyle dürttü. "Üst dönemin seninle konuşuyor. Cevap vermelisin."

Chanyeol bakışlarını Yixing'e dikmişti ama hiçbir şey söylemiyordu.

"Yah!" Baekhyun, Chanyeol kızgınlıkla yürüyüp uzaklaşırken seslendi.

Yixing iç çekmişti. "Sorun değil. O her zaman böyledir."

"Sana böyle davranmamalı. Çok saygısızca."

"Benden hiç hoşlanmamıştı zaten. Üvey kardeşi olduğumdan gördüğüm muamele bu."

Baekhyun'un gözleri genişledi. "Ü-Üvey kardeş mi?! Sen..ve Chanyeol mü?!"

Yixing başını salladı. "Evet. Ebeveynlerimiz birkaç sene önce evlendi dolayısıyla sanırım bu bizi kardeş yapıyor."

Baekhyun her şeyi beyninde tartmaya çalışıyordu. "Ama neden böyle davranıyor?"

"Evliliğe karşıydı...Bunu benim anlatmamın doğru olacağını sanmıyorum. Ona bir ara sen sormalısın, Baekhyun."

Baekhyun başını salladı. Şimdi Yixing ve Chanyeol hakkında düşündükleri biraz da olsa değişmişti. Birbirlerinden tamamen farklı olan bu iki insan nasıl kardeş olabilirlerdi?

Üvey kardeşler...teknik olarak kan bağları yok.

"Yixing-ah!"

İki oğlan heyecanlı bir gülümsemeyle onlara doğru koşan Joonmyun'u görmek için döndü.

"Oh, Joonmyun." Yixing, son sınıf öğrencisi önlerinde durmadan önce geri el sallamıştı.

"Baekhyun da buradaymış." Joonmyun, Baekhyun'a da gülümsese de Yixing'e gülümsediği kadar parlak değildi.

"Bu gitmem gerektiğinin işareti." Baekhyun şaka yollu söylediğinde Joonmyun'un yanakları pembeleşmişti. "Şimdi gidiyorum- İyi eğlenceler! Ve teşekkürler, Yixing hyung!"

Baekhyun, Chanyeol'ü bulmayı umarken koşarak uzaklaştı. Sormak istediği çok fazla şey vardı.

Neredesin Chanyeol?

--

"Sadece, onunla konuşmalısın." dedi Tao, bir 5 dakika boyunca daha aşık olduğu çocuğa bakakalan arkadaşını izlerken.

Jongin iç çekti, korkuluklara yaslanmıştı. Kyungsoo'yu uzaktan izlemek hoşuna gidiyordu ancak kim olsa onunla daha çok birlikte olmak istediğini söyleyebilirdi.

"Y-Yapamam.." dedi Jongin. İkisi uzun köprünün bir ucunda dururken Kyungsoo başını avucuna yaslamış ortada duruyordu.

Jongin, rüzgar saçlarından geçtiğinde Kyungsoo'nun ne kadar güzel olduğundan etkilenmeden edememişti. Keşke bunu dilemek yerine onunla birlikte manzaranın tadını çıkarabilseydi. Bu kendi hatasıydı. Arkadaşlıklarını bozmuştu. Elbette kötü hissediyordu, başka biri olsa sadece arkadaş olmakla bile yetinebilirdi ama içinde bir şeyler daha fazlasını istiyordu. Kyungsoo'yla çıkmak ve elini tutup onu dilediği zaman öpebilmek istiyordu. Fakat bu durumda, o tür şeyler imkansızdı. Çünkü Kyungsoo gay değildi.

Kyungsoo ona asla Jongin'in ona baktığı gibi bakmayacaktı. Genç oğlan geçen iki gündür bunu kafasına sokmaya çalışmıştı. Kyungsoo'yla asla romantik bir ilişkilerinin olmayacağını kabul etmek için kendini zorlamayı denemişti. Kendini kalbinin kırılmasına hazırlamıştı.

"Sadece söyle ona. Buna pişman olmadan önce."

Jongin en sevdiği insana bu kadar yakın olup yine de ondan bu kadar uzak oluşuyla daha da üzgün hissediyordu.

"Ama ya söylediğim için pişman olursam? Fark etmeyecek ki."

Tao inledi. "Jongin, günler oldu! Korkmayı kesmek zorundasın. E

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with