13.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata 
 

Bir sonraki NU dersi Baekhyun'un beklediğinden hızlı gelmişti. En arkada oturup hiç var olmamış gibi davranmak istediği derslerden biriydi. Bu derste hiçbir şey yapamazdı zaten.

"Pekala bugün, novaların tarihini biraz daha inceleyeceğiz. Bu konu hakkında bir şey bilen kimse var mı? Herhangi bir şey?" Bayan Jeong sordu. Herkes geçen seferki serada aynı yerde oturuyordu.

Baekhyun Sehun'a doğru eğildi ve etrafına bakındı. "Jongin nerede?"

Sehun kaşlarını çatmıştı, "Pek iyi hissetmiyor."

Baekhyun başını sallayarak iç çekti. Chanyeol kalabalığın diğer tarafında tek başına oturuyordu. Topluluğun geri kalanına aldırış ediyor gibi görünmüyordu.

Biri elini kaldırdı. "Novaların kökeninin tek kişiye dayandığını duymuştum. Bu kişinin bir çok çocuğu oldu ve böylece bugünkü farklı novalar yaratıldı."

Bayan Jeong onayladı. "Genel olarak doğru. Ama novalar öyle hemen yaratılmadılar. Zaman geçtikçe değişip geliştiler. Örneğin, eğer su novası olan biriyle rüzgar novası olan biri çocuk yaparsa, o zaman çocuklarının büyük ihtimalle bir fırtına ya da o tür bir novası olacaktır. Sonuçlar tam olarak kesin olamasa da işte bu noktada kategoriler devreye giriyor."

Başka bir öğrenci elini kaldırdı. "En nadir ve tehlikeli novalar nelerdir?"

Bayan Jeong kendi kendine düşündü. "Belirli bir şey söyleyemem. Yanlış kullanıldığında bütün novalar tehlikeli olabilir..elementseller olmalı. Okulumuzda birkaç tane var- aslında, biri de sınıfımızda!"

Öğretmen, kendi başına sessizce oturan deve bakarken Baekhyun onları izliyordu.

"Park Chanyeol. Ateş novası." dedi Bayan Jeong ve herkes başını Chanyeol'e çevirdi. Öğrenci gruplarından fısıldaşmalar ve kıkırdamalar yükseliyordu.

"Elementselleri saf-kanlar olarak nitelendirebiliriz. Bu demek oluyor ki nesilleri yalnızca benzer ya da aynı novalara sahip kişilerle çiftleşmiş."

Zil çaldıktan sonra, birkaç kız Chanyeol'e doğru koşturmuştu ve Baekhyun bununla canını sıkmamaya çalıştı. Neden umursuyordu ki? Umursamıyordu. Chanyeol bir göt deliğiydi ve uzun olan sonunda onu rahat bıraktığı için halinden memnundu.

"Görüşürüz, hyung." dedi Sehun. O ve Tao çıkmadan önce eğilerek selam verdiler.

Baekhyun şimdi etrafı tanrı bilir hangi sebepten kızlarla sarılmış olan Chanyeol'e bir bakış daha attı.

Aptal dev..

Öğle yemeğinde, Chanyeol kendi yemeğini almaya tenezzül etmemişti. Joonmyun başını iki yana salladı.

"Bir şeyler yemen gerek Chanyeol. Kahvaltı da yapmadın."

Chanyeol parmaklarını su bardağının soğuk ve nemli yüzeyinde gezdiriyordu. "Aç değilim."

Jongdae kaşlarını çattı. "Hadi ama, seni izlemek benim de iştahımı kapatıyor! Yemeğimin birazını ister misin?"

Chanyeol basitçe başını salladı. Baekhyun sinirlenmeden edememişti. Chanyeol onunla dalga mı geçiyordu? Baekhyun'u kötü hissettirmeye mi çalışıyordu?

İlk o beni başından savdı. Daha ne kadar mantıksız olabilir?!

"Chanyeol o-oppa.." üç kız masalarına yaklaştığında hepsi başını kaldırıp onlara bakmıştı.

"Bunu beğenir misin bilmiyorum ama öğle yemeği almadığını gördüm. E-eğer istersen, sana her gün yemek alabilirim.."

Chanyeol ona dönmeden önce yemek tepsisine baktı. Kızın yüzünde gergin bir ifade vardı.

Jongdae Chanyeol'e "oo"larken Luhan kahkahasını tutmaya çalışıyordu. Diğer yandan Baekhyun ise yemeğini yemeye devam etmeye çabalıyordu. Chanyeol başka bir kızdan gelen yemeği kabul etse bile umurunda değildi.

"Ben bunu yemem." uzun oğlanın sesi sertti ve herkesi şaşkına çevirmişti. "Bu yağlı patatesleri yemem ve peynirden de nefret ederim. Eğer beni bu çöple besleyeceksen, neden ilk önce kendin yemiyorsun?"

Masada bir sessizlik oluşmuş ve kızın gözleri sulanmıştı.

"Be-Ben-"

Chanyeol gözlerini devirip hiçbir şey söylemeden lavaboya doğru yürüdü.

Kız tepsiyi yandaki masaya bıraktı ve arkasında arkadaşlarıyla koşarak uzaklaştı.

"Chanyeol'ün nesi var böyle?" diye sordu Minseok kafasını sağa sola sallarken.

Jongdae iç çekti. "Sadece teşekkür edemiyor mı? Yemeyecek olsa bile."

Baekhyun çubuklarını sıkıca kavramıştı. Bu durum, öfkenin midesinde fokurdamasına neden olmuştu.

Ayağa kalkınca sandalyesi geri kayarken tiz bir ses çıkardı.

"Baek-"

"Hemen döneceğim." Öfkeyle burnundan soluyarak ayaklarını yere vura vura lavaboya yöneldi.

Baekhyun kapıyı iterek açtığında Chanyeol'ü içeride, duvarlardan birine yaslanmış halde buldu.

"Bu kadar acımasız mısın?" Baekhyun'un sesi hafifçe yankılanmıştı.

Chanyeol gözlerini kapattı. "Beni yalnız bırak. Senden ders dinlemeye ihtiyacım yok."

"Seni ilgilendirmeyen her şeye karşı öyle düşüncesizsin ki! Bir saf-kan olduğun için fazla mükemmel olduğunu mu sanıyorsun? Herkesten daha iyiymişsin gibi davranmaya hakkın yo-"

Chanyeol Baekhyun'a sırıttı. "Oh öyle mi? Kozlarımızı paylaşmaya ne dersin?"

Baekhyun donmuştu. "N-ne?"

"Eğer sen o kadar harikaysan, novanı görelim hadi. Ne olduğunu hiç söylemedin."

Baekhyun yutkundu ve gözlerini kırpıştırdı. Kalbi çok hızlı atıyordu.

"Sana söylemek zorunda değilim. Hem senin novanı k-kullanmaya iznin yok zaten."

Chanyeol kafasını eğerek Baekhyun'a doğru yürüdü. "...Yok mu?"

Baekhyun'un gözlerinde korku vardı ama Chanyeol'ün onu incitmeyeceğini biliyordu. Ama yine de, gerçekten incitmez miydi? Chanyeol onun ne arkadaşıydı ne de güvendiği biriydi.

"Neden bunu yapıyorsun? Arkadaşın olmaya çalıştım ama sen beni sadece uzaklaştırıyorsun. Acımasız ve kötüsün."

Chanyeol iç çekti. "Bak, sen iyi birisin Baekhyun. Ama benim arkadaşa ihtiyacım yok. Uzun zaman önce onlardan umudu kesmeyi öğrendim. Umarım sen de aynısını yapabilirsin."

"Arkadaşlardan umudu kes

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with