_4.0

Former Fangirl (TÜRKÇE)

Sempati duyduğunuz kişiyi sürekli izleyip incelersiniz ve bu gitgide hayranlığa dönüşmeye başlar. Onu araştırdıkça ve hakkında yeni güzel şeyler öğrendikçe bu duygu yerini sevgiye bırakır. Peki aşk ne zaman gelir biliyor musunuz? Onun ne yaptığını umursamadan sevmeye devam ettiğiniz zaman...

Ben, Wang Ala, bu seviyeye kadar yükselmişken kendimi durdurdum. Hem de saçma sapan bahanelerle... Ancak işe yaradı mı? Evet yaradı. Yani sanırım...

Minhyuk'u neden bıraktığımı merak ediyorsunuz... Saçlarını platin yapmıştı.

Platin. Bir erkekte en nefret ettiğim renk. Bu benim için yalnızca bir bahaneydi. Aptal bir bahane.

Bakışlarımı bilgisayarımın sağ alt köşesine kaydırdım ve saate baktım.

Yaklaşık 3 saattir benden sonra BTOB'ye ne halt olduğunu izliyordum. Kafayı mı yedim ben?

Pekala o saçma sapan bahane şimdi pek işe yaramış gibi görünmüyordu, kabul ediyorum.

Minhyuk'u tam 11 videoda tavşan kulaklı görmüştüm.

11 video.

Tavşan kulağı.

Fangirl Ala'nın asla sakin kalamayacağı bir durum. Ve kalmadı da.

Birazcık tepinmiş ve zıplamış olabilir kendisi. Çok az...

Bir ara -2014'te- sincap kılığında çizildiği fanartlarla kafayı bozmuştu ve ben de belki birazcık tavşan kılığında fanartlarını çizip ona göndermiş olabilirim... Belki diyorum... Tamam. Gönderdim.

Sincapmış, pehh... Çocuk bariz tavşan gibi ortalıkta zıplıyordu. Her neyse.

Hana beni bu halde bilgisayarın başında görse ağlardı heralde. Yıllardır onun zoruyla bile katiyen izlemediğim şeyleri izliyordum.

Biraz JJ Lin takviyesine ihtiyacım var, evet.

--------------------

Lee Minhyuk. Bay Lee. Minhyuk-ssi. Yada sadece Minhyuk. Yanı başımdayken onu eskisinden daha çok düşünüyor olmam normal miydi? Gecenin bir saatine kadar izlediğim onca videodan dolayı başım ağrıyordu ve hemen yemek yiyip ağrı kesici içmek istiyordum.

Şimdi hava almak için çıktığım balkonda birden bire yanımda dikilmesi neden beni heyecanlandırıyordu?

"Öğle yemeğinde bana katılmaz mıydınız Bayan Wang?"

Yüzüne bakıp nefesimi tuttum. Sabahtan beri bu onu ilk görüşümdü. Bayan Shim'in ayak işleriyle o kadar meşguldüm ki...

Saate bakarak yavaşça başımı salladım. Öğle yemeğine yaklaşık 10 dakika vardı. Ve ben de onunla yemek yemek istiyordum, kabul ediyorum. "Olur, Bay Lee."

Gülümsedi ve elini siyah takımının cebine koydu. "Hatamı hala telafi edemedim, bunun için izin verirseniz sizi bir yere götüreceğim."

Bu sefer nefesimi tutmama gerek kalmadan kendiliğinden kesilirken bacağımı çimdikledim.

Lee Minhyuk. Beni. Yemeğe. Götürmek. İstiyor.

Şirketin yemekhanesinden bahsettiğini düşünmüştüm.

"Bacağın... Bacağına bir şey mi oldu?"

Bacağımı neredeyse morartacak kadar sıktığımı onun sorusuyla farketmiştim. Bacaklarımı mı kesiyor bu herif? Hemen elimi çektim ve ona cevap verdim. "B-bir şey yok."

Gülümsedi ve yan dönüp belini demirlere yasladı.

Resmen bana poz veriyor it herif.

Gerçekten it.

"Yemek vakti aşağıda bekliyor olacağım Bayan Wang."

O içeri girerken son kez yutkundum. Bir şey yok. Sadece hatasını bana yemek ısmarlayarak telafi etmek istiyor o kadar. Ne kadar basit...

Yine de onunla bir yemek yiyeceğim değil mi? İkinci kez... Ancak bu kez baş başa. OMG. Tamam sakinim.

Önlüğümü çıkarıp zamanında kapının önüne çıktığımda arabasının yanında bekliyor olması kalp atışlarımı fazlasıyla artırmıştı.

Ta ki o böcek kadın Hyosung çat diye ön koltuğa yerleşene kadar.

Bu it herif... Bana borçlu hissettiği için beni yemeğe götürmüyor muydu? Öyleyse neden başkası da geliyor?

Cidden. Ne umut ediyorum ki ben?

Ben sadece Wang Ala'yım. Acınası bir Fangirl geçmişine sahip Wang Ala.

Şuan tek istediğim bir bahane.

Onlarla yemeğe giden bir aptal olmamak için bir bahane.

Lütfen.

Aynı anda telefonum çaldığında elimi heyecanla cebime attım.

*妈妈 (Annem) arıyor*

Bay Lee'ye bir bakış atıp cevaplamam gerektiğini belli ettim ve iki adım uzaklaştım. "Efendim anne?"

"Minjoon ve Songyi ile Xiaoları bu sabah uçağa bindirdim ve-"

Söylediklerini algıladığım anda sözünü kesmiştim. Annem bana söylemeden bebeklerimi buraya göndermişti yani? "Ne yaptın!?"

"Onları havaalanından alman gerekiyor, daha fazla onlara bakamayacağım. Hem bu sabah baban arabanı da gönderdi evinin güvenliğine bırakılmış olmalı."

Arabamın geldiğine mi sevinsem yoksa gerekli ortamı hazırlamadan amiplerimin buraya geldiğine mi üzülsem bilemiyordum. "Pekala anne. Teşekkür ederim." O kurbağaları ve mikroorganizmaları sevmezdi, onu zorlayamazdım sonuçta.

Ama yine de Bay Lee ve Bayan Shim ile kim bilir ne derece muhteşemlikte geçeceği muallakta olan yemekten kurtulma bahanem olmuştu ve ona bunun için minnettardım.

Telefonumu kapattım ve alt dudağımı biraz rol icabı bir pişmanlıkla ısırarak arabasının açık kapısının önünde araba tavanının üzerinden bana bakan Bay Lee'ye çevirdim.

"Özür dilerim Bay Lee. Bugün erken çıkmam mümkün mü acaba?"

Kapısını kapatıp gözlerini kocaman açarak yanıma yürüdü. "Bir sorun mu var Bayan Wang?"

Evet. Camının çerçevesi olmayan kapıyı olabildiğince sert kapat ki Hyosung cadısının yüzüne patlasın~

Hafifçe gülümsedim ve ellerimi salladım. "H-hayı.." Son anda fikrimi değiştirip ellerimi cebime koydum. "Evet bir sorun var, bebeklerim Havaalanında mahsur kaldı ve eğer gidip almazsam orada ölürler..." Etkileyici olması ve günün geri kalanındaki izni koparabilmek için cümlenin sonunu dramatikleştirştim.

"B-bebeklerin?" Saçlarını kaşıyarak sorduğunda Hana'nın da dediği gibi bunun tuhaf olduğunu farkettim.

Hangi tür bir kız kurbağalarına ve amiplerine bağımlı yaşardı?

Evet! İşte o! Wang~ Ala! Haydi bastır Ala!!

"Kurbağalarımdan bahsetmiştim değil mi?" Fazlasıyla sıcak basmıştı, utandığım için...

"Ah.. Doğru ya." Yüzündeki ifade... Açıklanamazdı.

Rezil mi oluyorum? O it herife mi? Tabii ki de hayır.

"Bugün gidebilirsiniz Bayan Wang. Ama bu her zaman böyle olacağı anlamına gelmez." O tekrar arabasına yürürken az öncekine göre fazla ciddileşmişti. Haklıydı da sonuçta. Daha şurda çalışmaya başlayalı ne kadar oldu...

Hemen bir taksi çağırıp Havaalanı'na gittim. Bir daha böyle bir izin almayacağım. Gerekmedikçe... Ve umm, teşekkürler anne.

--------------------

Akşam olduğunda çok da eğlenceli olmayan işlemler sonucunda şu an kucağımda Minjoon ve Songyi'nin kavanozu ile salonda oturuyordum. Annemin söylediği gibi babam arabayı göndermişti ve şuan sevgili arabam rezidansın garajında uyuyordu.

"Size güzel bir ev hazırlayacağım." Parmağımı kavanoza koyduğum an ikisinin de o yöne hareket etmesi beni gülümsetmişti. Ancak kıçımın altından titreyen telefon aniden beni sıçratmış ve tuhaf ani hareketim de bebeklerimi korkutmuştu.

*Bay Lee (It Herif) Arıyor*

İç çekerek telefonumu açtım ve kurbağalarıma tek kolumla sarıldım. "Bay Lee?"

"Bana Minhyuk diyebilirsin Ala. İş yerinde değiliz."

Telefonun diğer ucundan güldüğünü duyabiliyordum. Yine sıcak basmıştı. Üzerimdeki ince hırkayı çıkarmaya çalışırken saçlarımı ensemden çektim. "Pekala Minhyuk-ssi."

"Kurbağaların ve sen iyisinizdir uma-"

"Minjoon ve Songyi." Farkına varmadan onu düzeltmiştim. "...isimleri." Onları sehpaya bırakıp hırkadan en sonunda kurtularak rahat bir nefes aldım ve telefonu kulağıma düzgünce tuttum.

"Oh... Pekala. Minjoon ve Songyi... Man from Stars mı..?"

Gözlerimi kırpıştırdım ve cevap verdim. "Oh... Farkeden ilk kişisin. Ama.. Beni bunun için mi aradın?"

O telefonda boğazını temizlerken koltukta bağdaş kurdum ve elimi karnıma koydum.

Neden onunla konuşurken bu kadar gergin oluyorum?

Geçmişim yüzünden...

"Hayır. Dosyanızı tamamlamanız gerektiğini hatırlatacaktım Bayan Wang."

Boğazımda aniden oluşan düğümü yutkunarak yok ettim. Ala'dan Bayan Wang'a, Bayan Wang'dan Ala'ya ani geçişleri beni şaşkına çeviriyordu. "P-pekala Mi-Bay... Bay Lee Minhyuk-ssi."

Bazen yüzüne karşı öyle dimdik 'İt Herif' diyesim geliyor. Içimde kalmayacağını hissediyorum.

"Yarın geç kalmayın ve evraklarınız tam olsun." dedi ve telefonu kapattı. Öylece kalmıştım. Bugün işten öylece çıktığım için kızmış olabilir miydi? Ama bana izin vermişti, kızmazdı.

Yah! Ben former fangirl Wang Ala. Bu cadı kadın Shim Hyosung ve tuhaf former idol Lee Minhyuk'un altında, saçma sapan hareketlerden ve düşüncelerden kaçınarak bu şirkette en iyi çalışan olmak için bu andan itibaren kendime söz veriyorum!

Gerçekten, çok çalışacağım.

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet