_9.5

Former Fangirl (TÜRKÇE)

"Anne lütfen~ sadece gece hastanede kaldığımdan bahsetme yeter."

Mutfağa anneme yardım bahanesiyle gelmiştim ve Ala'nın ailesine karşı onu uyarılara boğuyordum, tamam kabul ediyorum.

"Tamam tamam. Söylemem." Aniden kulağıma asıldı ve beni kendi hizasına çekip dişlerini sıkarak konuşmaya başladı. "Ama o konuda daha sonra bana hesap vereceksin genç adam. Ayıp çocuğum, kızın yanında kalınmaz öyle."

"Ahh, anne acıyor. Acıyor ahh!!"

(Y/N: 30 yaşında adamsın be...)

En sonunda bıraktığında kulağımı ovdum ve yanaklarımı şişirip şirin bir şekilde (Y/N: ?) konuşmaya devam ettim.

"Bir de idol olduğumdan bahsetme."

Elindeki tabakla bana döndü ve kahkaha attı. Resmen annem benimle dalga geçiyor.

"Sen kimden neyi sakladığının farkında mısın? Ala'nın fan olduğunu söylemedin mi? Annesi seni tanıyacaktır zaten."

Umutsuzlukla başımı kaşıyarak onu içeriye giderken takip ettim. Ala'nın ailesi ve akşam yemeği mission, start!!

--------------------

"Bay Lee, sorumluluğu alıyor musunuz?"

"Özür dileyecek misiniz?"

Kapının önüne geldiğimde gazetecilere ve kameralara döndüm. Neredeyse 3 yıldır yaşamadığım şey oluyordu, kameralar yüzümü çekiyordu. Fakat bunu düşünecek zamanım yoktu.

"Dosyaları inceledikten sonra burada bizzat bir basın açıklaması yapacağım, lütfen bekleyin."

Arkamı dönüp içeri girdim ve Bayan Shim'in odasına koştum. Ala'nın onayladığı 2 ürün vardı ama her yer bizim laboratuvarın onayladığı 3 üründen birinin piyasadan kaldırılacağı haberleriyle çalkalanıyordu.

Kapıyı tıklamadan girdim fakat içeride değildi. Dosyaların yerlerini bildiğim için beklemeden dolabı açtım ve en son onay alan 3 ürünün dosyasını çıkarıp masaya açtım.

Hepsinin altında Ala'nın imzası vardı ancak biri dikkatimi çekmişti. O gün Ala'nın onay vermediği ürünün dosyasında da onaylandığı yazıyordu. Gözlerim büyürken sinirle yumruğumu sıktığımda kapı açıldı ve Bayan Shim içeri girdi.

"Minhyuk-ah..?"

Gözlerimi ona diktim ve sertçe nefesimi verdim. "Sen.. Yaptın değil mi? Dosyalarla oynadın?"

Gözlerini kırpıştırıp bana masumca sahte bir oyunculuk sergileyerek baktı. "Minhyuk-ah ne diyorsun?"

Dişlerimi sıktım ve dosyaları sinirle masadan aşağı savurdum. Odanın her yerine dağılmışlardı. "Senin yaptığını biliyorum, Ala bunları senden önce bana getirdi!!"

Yüzündeki masumluk maskesini düşürdü ve gözlerime iğrenç bir şekilde bakmaya başladı. Tiksinmiştim.

Sessiz kaldığında konuşmaya devam ettim. "Ya Etude House'a kovulman için konu hakkında dilekçemi veririm, ya da sessizce bu laboratuvardan gidersin."

Alaycı bir şekilde güldü. "Sen...nasıl? Bunu yapabileceğini düşünüyorsun..? Ne yaptığını sanıyorsun? Beni kovamazsın."

Zaferle gülerek elimi cebime koyup odadan çıkmak için kapıya yöneldim. "Sanırım nankörlük yapıyorum, değil mi? Bana iki yıl önce bu yetkilerin hepsini verip beni o koltuğa oturtan sendin Shim Hyosung."

Tam kapıdan çıkıyordum ki mırıldandığını duydum. "Burdan.. Gideceğim."

Biliyordum. Benim onu kovmama izin vermezdi. Ancak Ala'ya bunu yapmış olması, onu bir daha görmek dahi istemememe sebep oluyordu.

Kapıya çıktım ve dışarıda beni bekleyen kalabalığa bakıp derin bir nefes aldım.

"Ürün testlerinin başındaki çalışanımız 2 hafta önce büyük bir kaza geçirdi ve onun onaylamadığı bir ürünün piyasaya sürülmesi gibi bir yanlışlık yaşandığı için sizden özür dileriz." Ala'nın suçu olmadığını adım biliyordum. "Sorumluluğu alıyoruz. Buna sebep olan kişinin bu şirketten uzaklaştırılacağından emin olabilirsiniz. Ürün kendi kontrolümle raflardan toplanacak ve kullananlarla laboratuvarımız olarak bizzat ilgileneceğiz. Sorularınızı da cevaplayacağım."

Gözümü kalabalıkta gezdirdim. Çok geçmeden bir ses yükseldi. "Yanlışlıkla piyasaya sürüldüğünü söylüyorsunuz. Peki bu sizce de bir yanlışlık için çok büyük bir sorun değil mi?"

Sorunun geldiği yöne baktım ve boğazımı temizledim. "Asıl sorumlunun büyük bir kaza geçirdiğini söyledim. Bu durumda bir yanlışlık, büyük bir sorun değildir."

"BTOB'nin üyesi Lee Minhyuk olduğunuz doğru mu? Neden bunca zamandır kendinizi sakladınız?"

Sol taraftan gelen sorunun olduğu yöne bile dönmeden merdivenlerden inip aracıma yürümeye başladım. Anlaşılan soruları bitmişti.

"BTOB'nin eski üyesi olduğunuz hakkındaki soruları yanıtlamayacak mısınız?"

Arabamın kapısını açacakken durdum ve son soruyu soran muhabire dönüp yaklaşık 30 saniye boyunca boş boş baktım. En sonunda kendime geldiğimde soruyu cevaplayabilmiştim.

"Bunun konuyla bir alakası olduğunu düşünmüyorum."

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet