_15.5

Former Fangirl (TÜRKÇE)

Sanki birisi kafamın ortasından kazık sokup diğer taraftan çıkarmış gibi bir hisle uyandım. İçinde Hyunsik ve Eunkwang'ın bulunduğunu bildiğim silik anları kafamda birleştirmeye çalışırken üstümdeki yorganı itmiştim fakat şimdi üzerimde battaniye vardı. Kafamı çevirip odanın içini yarım açık gözlerle inceledim.

Ala'nın odasında olduğuma emindim ama buraya nasıl geldiğim hakkında bir fikrim yoktu.

Yataktan kalkıp saçlarımı karıştırdım ve merdivenlerden aşağı indim. Gözlerimi açmaya ihtiyacım vardı ve Ala'nın dolabında her zaman şu soğuk kahvelerden olurdu.

(Bu kısımda sizden olmayan göbeğini kaşıyarak buzdolabını karıştıran gömleksiz bir Minhyuk hayal etmenizi istiyorum.)

Arkamdan gelen çığlık sesini duyduğumda elimde kahveyle arkamı dönüp buzdolabını kapattım ve ben de bağırdım. Bu kız kim ya?

Ne zaman olduğunu anlamadığım bir anda Ala gelip kedili siyah mutfak önlüğünü kafama geçirdi ve arkamdan bağladı. "Yah! Üzerini giyin!"

-Flashback: Bir önceki geceden sarhoş Minhyuk replikleri-

"Nişanlandım. Ama kutlayacak arkadaşım yoktu. Şimdi sizinle kutlayacağım!!"

"Benim Ala'm ve benim birlikteliğimizi kutlayalım Hyunsik-ah!"

"Eunkwang-ah! O Benim Ala'm~"

-Flashback sonu-

Doğru ya. Ala'nın arkadaşları burdaydı. Gece Ala'nın kapısına dayanıp arkadaşlarına laf etmem de dahil geri kalan tüm anılar beynimde belirirken Ala beni merdivenlere itiyordu. "Yukarı çık ve üzerine bir şeyler giy."

Ala'ya bakarak sırıttım ve dediğini yapıp üst kata çıktım. Evde arkadaşları olmasa bundan hoşlanacağını biliyordum.

Kendimi toparlamaya ihtiyacım vardı, bu yüzden Ala'nın odasındaki banyoda kısa bir duş alıp üzerimi giyindim. Bugün cumartesiydi, gecikmeli de olsa işe gitmeliydim çünkü Ala'nın izin günüydü ama benimki değildi. Ben sadece pazarları gitmiyordum.

Aşağı indiğimde bir önceki gece onlarda bıraktığım saçma imajı düzeltmek adına arkadaşlarının yanında gülümseyerek Ala'ya yaklaştım ve yanağına yumuşacık ufacık bir öpücük kondurdum.

"Şirkete gidiyorum sevgilim, arabanı alabilir miyim?" Biraz düşündüm çünkü arkadaşlarıyla dışarı çıkmak isteyebilirdi. "Yada taksiyle giderim~"

Ala iç çekip dudaklarını bükerken ben de kaşlarımı çattım. Onu üzgün görmeyi sevmiyordum.

"Arabamı alabilirsin, eğer gidebileceksen." İmalı konuşuyordu. "Dün gece öyle bir kar yağdı ki yollar kapalı."

Onun sözleriyle başımı pencereye uzattım. Beyazdan başka bir şey gördüğümü söyleyemezdim.

"Eve tıkılı kaldık."

10 dakika sonra 6 kız ve ben salonun ortasında yerde oturmuş birbirimize bakıyorduk. Cidden çok sıkıcıydı. Kötü hava yüzünden bağlantılarda da sorun vardı ve televizyon yada internet çalışmıyordu. Telefonun çektiğine şükretmeliydim ki endişeli annemle konuşup Hyunsik'te kaldığımı söylemiştim. Bu kez yalanımın ortaya çıkmasını hiç ama hiç istemiyorum.

Ne çektiğimi bir ben bir de kulaklarım biliyoruz.

"Hey~" Aklıma gelen fikirle ellerimi çırptım ve devam ettim. "Size sahne arkasında sıkılınca oynadığımız oyunları göstermemi ister misiniz?"

-Special Flashback: Hyunsik ve Eunkwang ile akşam yemeği-

Dudaklarımı dişlemeye devam ederken Hyunsik'e ters bakışlar attım. Ya bu kez ikimizin buluşması kadar sıcakkanlı geçmezse?

Eunkwang buraya geleceğini söylediği an şaşırmıştım. Hyunsik ve o elbette birçok kez buluşmuş olmalıydı ama biz... Onu en son yurdu terkettiğim gece görmüştüm.

İkimiz bunca yıl hep iyi anlaşmıştık. Ne kadar ileri gidersek gidelim bunu tuhaf karşılamazdık.

Aslında durup bir kez daha düşündüğümde, yedimiz de birbirmize sıkıca bağlı gibiydik. Uzun bir süre yurtta yedi kişi aynı odada kalmıştık. Toy ve genç zamanlarımız birlikte geçmişti. Bu tür şeylerin hiç yaşanmamasını dilerdim.

Yatakları seçtiğimiz günü hatırlıyorum da. Eunkwang sırf en büyük olduğu için yerde yatmaya baştan gönüllü olmuştu. Üst ranzaları da en miniklere vermemiz gerektiğini söylemişti. Çoğu zaman üçü de sanki öz küçük kardeşlerimiz gibi olmuştu. Ama şimdi onlar tarafından televizyon aracılığıyla hakaret yemekten başka yapabildiğim bir şey yok.

Belki de ben kötü bir hyung oldum.

Hyunsik'in isteğiyle ayrı odaları olan bir yerde oturuyorduk. Kapı açıldığı an başımı kaldırdım ve Eunkwang ile gözgöze geldim.

Ne yapmam gerektiğini bilmeden ayağa kalktığımda Eunkwang üzerime yürüdü ve yakama yapışıp beni duvara itti. "Bunca zamandır nerdesin sen hergele!?"

Gözlerimi kısıp dişlerimi sıktım ve başımı yana çevirdim. Yumruk bekliyordum. Sinirini çıkarmasına izin verecektim. Dağılmamızda son noktayı koyan bendim ne de olsa.

Aniden yakamdan çekip beni koltuğa itti ve yanıma oturup saçlarını karıştırdı. "Özledim seni pislik herif."

Bir süre yüzüne baktım. Üçümüz de aniden gülmeye başladığımızda dışarıdan bakan birinin sıyırdığımızı sanması gayet normal olurdu.

"Ben de sizi özledim. Hepinizi." Uzun bir süre oturup konuştuktan ve yemek yedikten sonra nihayet söyleyebilmiştim.

"Sungjae ile konuşacağım. Yakın zamanda bu sorunu halledelim. Fazla uzadı." Eunkwang tüm bunları birden söylediğinde donup kalmıştım.

Yook Sungjae. Seni küçük pis çocuk. Özledim.

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet