_21.0

Former Fangirl (TÜRKÇE)

"Ala.... Ala-yah~ Uyan."

Yüzümde gezinen parmaklar beni gıdıklıyordu.

"Uyanmayacak... Changsub onu koltuğa taşır mısın?" Bu Minhyuk'un sesiydi.

Kaşlarımı çatıp yavaşça omuzlarımı gerdim ve Changsub beni kucağına almaya hazırlanırken gözlerimi yumuşak yatağa bastırdım. Uyandığımdan emin olmamla kalkmam bir olmuştu.

"Minhyuk! Uyandın!"

Gülümseyip başını salladı. Hala yatakta uzanıyordu, bense yere çömelip yatağa yaslandığım pozisyonda sızmıştım.

"Çok oldu ama sana kıyamadı." Dedi Changsub gülerek.

Birkaç saniye belimi arkaya gerip tekrar eğildim ve elini tuttum. Söyleyecek söz bulamaz bir haldeydim.

İç çekip sağ elini yanağıma koydu. Ona bir şey olması düşüncesi berbattı. Kabus gibiydi. İstemsizce yanaklarımdan aşağı kayan gözyaşlarım çarşafı ıslatırken Minhyuk konuştu. "Changsub-ah... Bizi biraz yalnız bırakır mısın?"

Hıçkırarak başımı onun boynuna yasladım. "İyi misin?" diye sordum boğuk bir sesle zar zor.

Minhyuk hmmladı ve saçlarımı okşamaya başladı. "İyiyim sevgilim."

Sarılı başına uzunca baktım. Boğazımın düğümlenmesine sebep oluyordu. 16-17 yaşlarındayken ben onu sevmekten nefret ettiğimi düşünürdüm. Yine aynı şekilde hissediyorum ama artık nefret olmadığını biliyorum. Ben sadece onun bana ait olmaması düşüncesinden korkuyorum. Hala...

"Aptal." Sakinleştiricinin etkisi yüzünden dün geceden beri içimde kalmış olan sevgiyle karışık öfkeyi kusmak üzereydim. "Neden onu dinledin? Neden oraya gittin?"

Minhyuk gözlerini kaçırdı. "Seni de çağırdığını düşünmemiştim." Bana bakması için biraz üzerine eğildiğimde bakışlarımız tekrar buluştu ve bu kez kaçırmadan konuşmaya devam etti. "Mesaj attığında Sungjae ile bir plan yaptık. Zaten polislerle bekliyordu. Senin geleceğini bilmiyordum... En azından 4 dakika onunla konuşmam için yalvardı."

Dudaklarımın içini dişliyordum.

Minhyuku 4 dakika orada tuttu ve beni bu yüzden 34 geçe gibi bir saatte çağırdı. Yapacağı şeyi planlamıştı. Kılı kılına yetişmemi istiyordu.

Psikopat.

Söyleyebileceğim tek kelime bu.

Zaten polisler özel seyanslarla tedavi göreceğini söylediler. Minhyuk'u suçlaması ve evime girmesi dahil her şeyi itiraf ettiğini de...

Başım döndüğünde zaten yerde çömelmiş olduğum için sıkıca yatağa tutunup yere oturdum. O an hiçbir şeye bakmak istemedim ve gözlerimi kıstım. Hastanede olduğumuzdan beri zaten kafam Minhyuk'dan başka şeye çalışmıyordu.

"Ala, iyi misin?" Minhyuk hafifçe doğrulurken gözlerimi açıp başımı kaldırdım. "İyiyim..."

Sinirlerim o kadar gerilmişti ki Nasıl düzelteceğimi bilmiyordum bile. Minhyuk'u üzmek istemiyordum. Bu yüzden duygularımı dışa vuramamak beni yoruyordu.

Ben sadece... Sadece Minhyuk'u istiyordum. Lee Minhyuk. Ona aşığım.

Gözlerimden yaşların tekrar akmaya başladığını Minhyuk onları silerken farkettim. Üzerindeki beyaz örtüyü kaldırıp olabildiğince kenara kaydı. Bunu yaparken kaşlarını çatmıştı. Başı ağrıyor olmalıydı.

Bir süre sessizce onu izlediğimde yanındaki boş alanı pat patladı. "Gelsene."

Birer kez yatağa ve Minhyuk'a baktıktan sonra usulca örtünün altına sokuldum ve ona sarıldım. Tarif edilemeyecek kadar güzel ve huzur vericiydi.

Birden kapı açıldı ve Changsub kafasını içeri uzattı fakat bir süre sessizce bize baktıktan sonra ışık düğmesine basıp tekrar çıktı. Gece olduğunu da o zaman farketmiştim. Işıkları söndürdüğünde oda karanlıkta kalmıştı.

"Seni seviyorum." Minhyuk kulağıma fısıldadı.

Burnum yanıyordu. Gözyaşlarımı silip incitmemeye çalışarak ona sarıldım. "Ben de seni seviyorum. Öyle çok seviyorum ki..."

-----

"Biz geldik~" Changsub'un sesini duyduğumda yeni uyanmaya çalışıyordum. Gözlerimi açtım ve Minhyuk'un zaten uyanmış ve yatakta dikleşmiş oturuyor olduğunu gördüm. Örtüyü üzerime çekerek hızla toparlanıp kanepeden kalktığımda Changsub'un tek kişi olduğunu farkettim. "Siz?"

Changsub Minhyuk'un ayak ucuna oturup dudak büzdü. "Chorong da geldi."

Aynaya yaklaşıp saçlarımın bozulmuş topuzunu açtım ve geri topladım. "Yah.. Ben burdayım, gelmenize gerek yoktu. Zaten bugün taburcu olacağız."

Bunlar bana bir yerden tanıdık geliyor ama.. Kendime engel olamıyorum.

Minhyuk pis pis gülerken Changsub"Hayır, Chorong'u doktora getirdim ama yalnız gitti, beni buraya gönderdi." dedi.

Fazla diretmeden anlayışla başımı salladım. Fakat yine olmuştu. Başım döndü ve servis tezgahına tutunup dengemi sağlamaya çalıştım fakat tekerlekli olduğu için biraz daha sendelememe sebep olmuştu.

"Ala-yah, bir de sen görünsen doktora?" Minhyuk mırıldanıyordu. "Chorong da gitmiş hem... Lütfen."

Orda öyle yatarken bana lütfen demesine dayanamıyordum. Zaten hastanenin içindeydim, ne kadar sürebilirdi?

Onu kırmadan onaylayıp odadan çıktım ve Chorong'u aradım. Bana söylediği kata geldiğimde bekleme salonunda oturuyordu. Yanına oturup gülümsedim. "İyi misin? Changsub hasta olduğunu söyledi."

Chorong kıkırdadı. "Hasta değilim, ona söylemedim."

"Neyi?" Sorarken gözlerimi kısıp etrafa bakmak aklıma gelmişti. 'Kadın Hastalıkları' 'Kadın Doğum'

Gözlerimi genişletirken ona tekrar baktım. "Yoksa?"

Başını sallayarak konuştu. "Evet, ultrason için geldim. Ben ona güzel bir sürpriz yapmak istiyorum. Ama ne zaman söyleyeceğimden emin değilim." Son kısmı utanıp gülerek söylemişti.

Dudaklarımı ısırdım. "Bence yeterince zaman geçmiş gibi duruyor.."

"Aslında 10 haftalık." Sözümün arasında beni bilgilendirdiği için başımı sallayarak onu onayladım ve devam ettim.

"Neden onu şimdi buraya çağırıp şaşırtmıyorsun? Doktorun onunla da konuşmak istediğini söyleriz biraz meraklanıp endişelenir ama geldiğinde havalara uçacaktır."

Chorong dudaklarını ısırıp bana baktı. "Sence de sevinecek mi?"

"Tabii~" Gülümsedim. Changsub elbette sevinecekti. Kim sevinmezdi?

Aptal aptal gülümsemeye başlamıştım. Minhyuk beni buraya hasta olup olmadığımı öğreneyim diye göndermişti. Ama o işi lazım olduğunu bilsem de esgeçecektim.

Son zamanlarda beslenmem bozuktu. Muhtemelen bu yüzden oluyordu.

Minhyuk'un odasına geri döndüğümde ikisi eşyaları toplamaya başlamışlardı.

"İşlemleri hallettik." dedi Changsub. "Hazır olduğumuzda Chorong'u da alıp gideriz."

"Changsub-ah.." Kaşlarımı çatıp devam ettim. "Chorong'un doktoru seninle de konuşmak istiyor. 2. Katta 213 numaralı odada."

Changsub teşekkür edip hızla odadan çıktığında Minhyuk ayağa kalktı. Endişeli bir şekilde bana bakıyordu. "Nesi var?"

Muzipçe gülümsedim. "Bir şeyi yok... Hamile."

-----

--1 Ay Sonra--

"Düğüne kadar çekimlere katılamayacağımı söyledim diye reklamı Hyunsik'e vermişler." Minhyuk gülerken Changsub ve Hyunsik de ona eşlik etti.

Chorong ben ve Hana resmen dergilerin içine düşmüştük. 'Gelinlik' ürkütücü bir kelimeydi. Karnımda kelebeklerin uçuşmasına sebep oluyordu. Bunun yanında 2 ay sonraki düğünümüz için tam anlamıyla her şey hazırken, yalnızca gelinlik ve damatlık gibi küçük(!) ayrıntılar kalmıştı. 

Minhyuk bana göre daha rahattı. Şirket bir süre Changsub ve onun evliliklerini sorun edip anlaşmada olmayan maddeler konusunda ısrar etmişti fakat sorun çözülmüştü. Üstelik haftaya BTOB olarak bir single çıkarıp müzik programlarına bile çıkacaklarını söylüyorlardı.

Hamlamadılarsa tabii.

1 aylık gelenekselleşmiş comeback stage sürecini kaldıramayacak kadar yaşlandıklarını düşünüyorum.

"Yeter." Dergileri kapatıp kenara ittim. "Hiçbirini istemiyorum." Başımı masaya dayamış öylece duruyordum.

Hayır naz yada şımarıklık yapmıyorum! Bunların hiçbiri istediğim şeyler değil ve ben gerilmeye başladım.

2. Ay. İçinde. Evleniyorum. Ben.

BTOB'den Lee Minhyuk ile.

Minhyuk oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve sandalyenin arkasından bana sarıldı. "Sevgilim.. Biraz sakinleş."

Yavaşça başımı sallayıp kalktım ve ona döndüm. Yanağımı öpüp yanıma çömelmişti. "Sadece onlara bakmadan ne istediğini düşünmeye çalış."

Onu tekrar onayladım ve masadan kalkıp Hyunsik'in karşısına oturdum. Şimdi gelinlik falan düşünmek istemiyordum. Chrong Hana ve Minhyuk da yanımıza gelip boş yerlere oturdular.

"Biliyor musunuz 3 odalı bir ev bulduk." İlk konuşan Minhyuk oldu.

Gülümseyip başımı salladım. "Yarın da eşya bakmak için çıkacağız."

Aslında her şeyi yeni almak istemiyorum. Birçok eşyamı seviyorum. Sanırım onların kalması için Minhyuk'u ikna edebilirim.

Oturup beraber sohbet etmek beni rahatlatmıştı. Hyunsik ve Changsub gerçekten iyi insanlardı.

Hana da sohbete katılmıştı. Sanırım gerçekten alıştı. Hem iyi haber! Bir dahaki dönem bir okulda edebiyat öğretmeni olarak işe başlayacak.

"Ala, sana söylemeyi unuttum." Minhyuk tuhaf bir yüz ifadesiyle birden bana döndü. "Şirket düğünde basının olmasını istiyor."

Gözlerimi kaçırıp başımı salladım. İstemesem de kaçınılmayacak bir şeydi. İzinsiz olmasındansa izinli olmasını tercih edeceğimden kabul etmekten başka şansım yoktu. "Sorun değil."

Her şey güzel olacaktı. Ne olursa olsun sorun değildi. O an hiçbir şeyi takmama kararı aldım. Çünkü süreç nasıl geçerse geçsin sonunda Minhyuk'la olacaktım. Üstelik hala düğün tarihimizi Minhyuk'un bana söylememiş olması dahil hiçbir şeyi asla sorun yapmayacaktım.

Gecenin ilerleyen saatlerinde aklıma gelen harika fikirle gülümsedim. "Buldum!"

Hana şaşkınca bana baktı. "Neyi?"

Gülmeye devam ederken ellerimi çırptım. "Annemin gelinliği! Onun üzerinde tadilat yaptırıp onu giyeceğim."

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet