34.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata  : Medya alakasız ama güzel :'D Neyse iyi okumalar :')


 

Tao, Kris Joonmyeon hyungun yanında gülümserken onu izliyordu.

"Şu oyunbaz.." dedi Tao sinirli bir şekilde, öfkeyle somurturken.

"Ondan hoşlanmadığını söylediğini sanıyordum?" dedi Jongin, kalemini kütüphane masasına vurup duruyordu.

"Hoşlanmıyorum!" Tao hemen inkar etti. "O sadece...gerçekten yakışıklı."

Jongin sırıtışını gizlemeye çalıştı. "Evet, yakışıklı ve sana asılıyordu."

"Sinir bozucuydu." Tao başını iki yana salladı ve yalnızca birkaç masa ötedeki sarışın oğlana değil kitabına odaklanmaya çalıştı.

Neden Joonmyeon'layken sürekli gülüyor? Birbirlerini tanıyorlar mı?

"Eğer neden birlikte olduklarını merak ediyorsan, çünkü Kris ve Joonmyeon çıkıyorlardı." dedi Jongin, gözlerini boş defterine doğrultmuştu.

"Ç-Çıkıyorlar mıydı?" Tao kekeledi. Gözleri yeniden ikiliye kaydı. Kris kahkaha atarak arkasına yaslandığında Joonmyeon uzanıp diğerinin koluna vurmuştu.

"Evet. Şok edici öyle değil mi? Joonmyeon bu tarz bir flörtten hoşlanıyormuş gibi durmuyordu...belki benim Kyungie'm gibi biri olabilirdi. Sorumluluk sahibi..sessiz..zeki biri, bilirsin?" diye yorum yaptı Jongin, Tao'nun çoktan karşılaştırma yapmaya giriştiğini bildiğinden.

"Şey.." Tao, Joonmyeon kitabını okurken gözlerini ona diken Kris'i izliyordu. "Kris hala o hyungdan hoşlanıyor mu?"

Jongin omuz silkti. "Bilmem. Joonmyeon'u biliyorsun..hala Yixing hakkında üzgün."

Aniden, gözleri çok kısa bir anlığına buluşmadan önce Tao, Joonmyeon'un kitaplarını düzenleyen Kris'e bakıyordu. Kris göz teması kesilmeden ona gizlice göz kırparken Tao bakışlarını kaçırmakta çok yavaş kalmıştı.

"Yo...Tao..?" Jongin arkadaşının kendine gelmesini seyretti.

"A-ha?" Tao gözlerini kırpıştırdı.

"Neden yüzün bu kadar kırmızı?"

Tao'nun elleri yanaklarına gitti. "Öyleler mi?! B-Burası sıcak olmalı."

Jongin sırıttı. "Sadece Kris'e baktığın için telaşlanmadığına emin misin?"

"Ne?! H-Hayır hayır hayır!" Tao öfkeyle somurttu ve okuduğu kitaplardan birini kapatarak yerinden kalktı. "B-Ben bunu iade etmeye gidiyorum."

-
 

Tao beden eğitimi malzemelerini spor salonundaki odaya koymak için mücadele ederken inledi. "Sehun hangi cehennemde? Dolap görevinde benimle birlikteydi.."

Güçlü havasına rağmen Tao son derece sakardı. Tam iki kutu tenis topunu top rafına itmeye çalıştığı sırada taburenin üzerinde dengesini kaybetti.

"Ah--!" Tao düşüş için gözlerini yummuştu ama onun yerine kendini birinin kollarında buldu.

"İyi misin?" Tanıdık ses Tao'nun kulaklarında çınladığında iç güdüsel olarak zıplamasına ve koruyucusundan uzaklaşmasına neden olmuştu.

"K-Kris?!" Tao kendini dikleştirerek uzun olanın bakışlarından kaçındı.

Kris ona gülümsedi ve kolayca kutuyu yukarıya koymasına yardım etti.

Tao kollarını göğsünde kavuşturdu. "Kim olduğunu sanıyorsun? Yakışıklı Prens mi? Ben-"

Tao daha cümlesini bitiremeden Kris çoktan spor salonunu terk ediyordu. Tao şok ve utanç içinde bakakaldı.

Kris öylece..yürüyüp gitti mi? Henüz dandik bir tavlama sözü bile kullanmamıştı!

Tao, Sehun diğer çıkıştan koşarak gelene kadar surat astığını bile fark etmemişti.

"Oh hey, üzgünüm. Jongin'le yurttaydım..Neden bu kadar üzgün görünüyorsun?" Sehun Tao'ya göz gezdirdi.

"Üzgün mü görünüyorum? Ne için?" Tao gözlerini kırpıştırdı. Sehun omuz silkti.

"Sen söyle."

-
 

"Naber?"

Yixing başını kaldırıp revirin kapısına baktı. Kris kapıyı kapatarak diğer oğlanın oturduğu yere yönelmeden önce kolayca kapı azına yaslanmıştı.

Kris Yixing'in çalışma masasının üstüne oturdu.

"Merak ediyordum da..Baekhyun'un novası ne?"

Son sınıf gözlerini kıstı ama yüzü fazla duygu göstermemişti. "Neden bilmek istiyorsun?"

"Şey," Kris bir elini cebine koydu. "Sadece merak ettim. O ve Chanyeol'ün çıktıklarını duydum."

Yixing evrakları düzenlerken başını salladı, etkilenmemişti. "Evet. Biliyorum."

"Ve sen onu Chanyeol'e kaptırdın?" diye kışkırttı Kris.

"Evet." Yixing tekrar başını salladı. "Kulağa doğru gibi geliyor."

Kris'in gözleri genişledi. "Voav, Xing, kendini savunmuyorsun bile. Chanyeol'e kibar mı davranıyorsun?"

Yixing başını kaldırıp ona baktı, biraz sinirlenmişti. "Ben yalnızca Baekhyun'un mutlu olmasını istiyorum. Eğer Chanyeol'le olacaksa, o zaman onu durdurmayacağım. Ne istiyorsun?"

Kris gülümseyerek ellerini havaya kaldırdı. "Hey, yalnızca soruyordum. Ama..peki ya Joonmyeon?"

Yixing bir yığın kağıdı tek elinde tutarken duraksadı.

"Ne olmuş ona?"

"Onun sana aşık kalmasına izin mi vereceksin? Hislerine karşılık vermeyecek misin?"

"Neden? Ona acıyıp yeniden mi çıkacaksın?" Yixing bakışlarını Kris'e dikmişti.

"İstiyorum." diye itiraf etti Kris.

"O zaman çık. Kimse seni durdurmuyor."

Kris kollarını göğsünde kavuşturdu. "Aslında, sen durduruyorsun. Joonmyun'un senden hoşlandığını net bir şekilde biliyorsun. Yine de onu iki arada bir derede bıraktın."

"Hislerine asla karşılık veremeyeceğimi biliyor."

"Veremez misin yoksa istemiyor musun?" diye sorguladı Kris. 

Yixing sessizliğe gömüldü.

"İkisi de."

Kris ayağa kalktı ve yürüyerek diğerine yaklaştı.

"O zaman, eğer sen onu istemiyorsan," Kris Yixing'in kulağına doğru eğilmişti. "Onu ben alabilirim, değil mi?"

Yixing çenesini sıktı. "Elbette."

Kris yüzünde tatmin olmuş bir sırıtışla geri çekildi. "İyi."

Kris yönünü kapıya çevirmişti ama kapı kulpunu kavradığında arkasını döndü.

"Ve..koşup onu geri almak için gelme sakın. Bu sefer o gerçekten benim." dedi Kris, iki saniyeliğine gözlerini Yixing'in gözleriyle buluştururken. Bununla, Kris kapıyı çekip açtı.

"Ha s*kt-!"

Kris ayaklarının dibindeki Tao'ya bakmak için başını eğdi. Kris kapıyı kendine doğru çektiği saniyede devrilmiş ve tok bir sesle yere düşüvermişti.

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with