8.Bölüm

UNFABULOUS (EXO Türkçe)

-2 gün önce-

Luhan uyuyamıyordu. Tek kişilik yastık yorganı, darmadağınık yatan Sehun ile paylaşmak zorundaydı. Üşüyordu ama yorganı alamıyordu. Sinirlenip kalktı ve Sehun a hafif bir tekme attı. Çocuk kıpırdamadı bile.

Herkes uyuyordu. Kai ve Kyungsoo ya baktı. Çok da rahat gözüküyorlardı. Neden onlar sığabiliyordu da o ve Sehun bir yorganı paylaşamıyordu ki? Eğer yurtta olsalardı o uyurken eşek şakası yapardı. Mesela saçının tamamını kazıtmak gibi.

Luhan yanan ateşe bir odun daha attı. Biraz durup ateşi seyretti. Uykusu kaçmıştı. Zaten rahatsız yerde uyuyamıyordu. Neden Sehun ve o? Aklı almıyordu.

Luhan ayağa kalktı ve eliyle pantalonunun arkasını temizledi. Ceketinin önünü kapattı ve ellerini pantalonunun ceplerine soktu. Biraz denizin orada durursa temix havanın uykusunu getirebileceğini düşünüyordu. Üyeler ateşin etrafına halka oluşturacak şekilde yattıkları için Luhan ın uyuyan birinin üzerinden atlaması gerekti. Ama o üzerinden atladığı kişiye çarptığını fark edemedi.

Deniz kenarına geldi ve ay ışığına baktı. Ay tam dolunaydı ve etrafı çok rahat aydınlatıyordu. Derin bir nefes aldı. Birileri onları kurtarmaya gelene kadar buranın keyfini çıkarabilirdi belki de. Ama her seferinde içine korku düşüyordu. Ay ışığı olsa bile ağaçların olduğu yer çok karanlıktı. Bu ufak adada ne tür hayvanların yaşadığını bilmiyorlardı. Luhan ürperdi.

"Luhan?" genç çocuk aniden gelen ses ile irkildi ve arkasını döndü. Ay ışığı Chen in pürüzsüz yüzüne değiyordu.

"Chen, sen misin?" Luhan yine de emin olmak istedi.

"Hyung, uyuyamadın mı"

"Biriyle yorgan paylaşmak sinirimi bozuyor. Zaten Sehun asızca yatan biri. Bütün uykum kaçtı." Bir süre sessizlik oldu. "Sen neden ayaktasın?"

"Ben uyuyordum ve sen birden üstümden atlayıp geçtin. O sırada bana çarptın. Uykum hafiftir, bilirsin."

"Kusura bakma. Karanlık olduğu için dikkat edemedim."

"Önemli değil. Boşver." Chen ve Luhan bir süre kıyı boyunca yürüdü. İkisinin de uykusu kaçmıştı çoktan.

"İyisin değil mi? Yani uyanık olmanın tek sebebi Sehun da rahatsız olman." Chen tereddüt ederek sormuştu.

"Bilmiyorum. Ben..." Luhan durdu. "Ben çok tedirginim. Korkuyorum Chen. Daha ilk günden dakikalarca elektrik yedim ve hala o elektriği atmak için çıplak ayakla toprağa basıyorum. Berbat haldeyim." Luhan normalde derdini Suho ve Xiumin dışında hiç bir üyeye söylemezdi. Ama Chen şu an o kadar yakın gözüktü ki ona. Üstelik Chen çok rahattı. Yani Suho ve Xiumin den daha cesur ve sakindi.

"Ben buradaki, bu yaşananlara inanmıyorum. Gerçekten."

"Daha ne olabilir ki? Kim böylesine büyük bir şeyi sırf şaka için düzenler? Burada bir şeyler yanlış gidiyor Chen."

"Bana hiç biri ciddi gelmiyor. Sen de çok büyütüyorsun bence. Sadece o Psikopat kız, onun laflarını ciddiye alıp delirmemizi bekliyor. Sen de onu ciddiye alma ve bu bir kaç günümüzü tatile çıkmış gibi yaşayalım."

"Chen bu durumu ciddiye al artık.Fanımız olduğunu söyleyen Psikopatın teki beni elektrik vererek öldürcekti. Bir süre bilincimi kaybettim. Ve sen bunları boş şeyler olarak mı görüyorsun?" Luhan kaşlarını hafiften çatmıştı.

"Luhan saçmalıyorsun şu an. Elektrikse elektrik. Hepsi korkutmak için sadece. Bize ne yapabilirler ki? Sadece gönül eğlendirmek için bizi kaçırdıkları çok belli. Kim bilir belki de SM in işidir." Chen ellerini pantolonunub arka ceplerine soktu ve ukala tavırlarla yürümeye başladı.

"Bu durumun ciddi olduğunu anlamak için ne bekliyorsun? Birinin ölmesini mi?" Luhan aniden durdu. Chen bunu fark edince o da durdu. Birbirlerine sertçe baktılar.

"Birinin ölmesi mi?" Chen pantalonunun kemer yerine koyduğu bıçağı çıkardı. "Bu bebek aletleriyle mi ölecekmiş birileri? Güldürme beni lütfen." Chen sinir bozucu bir kahkaha attı.

"Chen onu yanında mı tutuyorsun hâlâ? Hemen uzak bir yere at onu"

"Neden? Bu bana verildi. Benimle durmasını istiyorum."

"Tedirgin oluyorum Chen. Derhal ondan kurtul!" Luhan yumruklarını sıkmıştı.

"Evde yemek yaparken elimde bıçakla çok dolaşırdım. Neden o durumla bu durum farklı? Sırf o Psikopat yüzünden mi? O kızın da beni buraya hapsedenlerin de canı cehenneme! Oldu mu?"

"Chen nasıl bu kadar düz mantık bakabiliyorsun bu duruma? Çaresiz halde bir adaya kısıldık kaldık. Her anımızı çeken kameralar var. Sen elinde deli gibi korkunç bir bıçak tutuyorsun." Chen Luhan ın korkuyor olmasını eğlenceli bulmuştu. Birden bıçağı Luhan a doğrulttu. Hafifçe öne doğru savurdu. Luhan dan yarım metre uzakta olmasına rağmen Luhan geriye doğru gitti. Belki de oradan uzaklaşmalıydı.

"Chen sabrımı taşırıyorsun! Oynama şununla!" Luhan Chen den biraz uzaklaştı ve birkaç ağacın bulunduğu bir yere yürüdü. Chen de onu takip etti.

"Çok abartıyorsun." dedi Chen sakince. Bıçağı elinde çevirip kendince oynuyordu.

"Chen tamam, yeter artık şu bıçağı yerine koy. Elinde olmasın." Luhan Chen i kolundan tutup durdurdu.

"Al bak, bir kere tut. Korkunç bir şey değil bu. Öldürür diye düşünerek sen korkunçlaştırıyorsun." Chen elindeki bıçağı Luhan ın eline tutuşturdu.

"Chen al şunu salak mısın?!" Luhan aceleyle bıçağı geri Chen e verdi. Chen küstahça sırıttı ve bıçağı Luhan ın boğazına dayadı.

"Bir de erkeksiyim diye dolanıyorsun. Kıçımın erkeksisi!" Chen in bu lafı üzerine Luhan kızmaya başladı. Aniden kalbi hızla atmaya başlamıştı. Sinirlenince olurdu bu. Sinirlenince Luhan, etrafındaki herşeyi kırardı. Ani bir hareketle elini kaldırdı. Kolu Chen in koluna çarpınca elindeki bıçak Chen in boynuna saplandı.

"AH!" Chen in canı açmıştı ama çok kısık sesle bağırmıştı. "Luhan?" Chen in sesi daha da kısıldı. Luhan ın gözleri kocaman açılmıştı. Bıçak.... Bıçak Chen in boynuna mı.... saplanmıştı?

"Chen iyi misin? Chen!" Luhan Chen in omuzlarından tuttu ve sakince yere uzanmasını sağladı. Gencin boynundan çok şiddetli kan fışkırıyordu. Luhan telaştan yerinde duramıyordu. Birilerine haber mi vermeliydi? Ne yapmalıydı?

"Chen gözlerini aç!" Chen kıpırdamıyordu. Hiç bir tepki vermiyordu. Luhan mantıklı düşünemiyordu. Tek eliyle bıçağın sapını tuttu ve bıçağı sağlandığı yerden çıkardı. Kanlar daha hızlı dışarı çıkmaya başlamıştı. Luhan telaşla bıçağı elinden attı ve eliyle kanın çıktığı üzere baskı uyguladı. Eliyle mi yapmalıydı? Birşey mi bastırmalıydı? Ne yapılırdı bu durumda?

Luhan yarım saate aşkın vakit bir ceset için uğraşmıştı. Ama sonuçta Chen ölmüştü ve Luhan ın bunu kabullenmesi zor olmuştu. Chen i orada öylece bıraktı ve denize gitti. Ellerini ve kan bulaşan her yerini dikkatlice yıkadı.

Sakin adımlarla gitti ve Sehun un yanına uzandı. Yorganı çekmeye çalışmadı. Sadece ceketine daha sıkı sarıldı ve gözlerini kapattı. Uyumaya çalıştı. Zor da olsa uyumuştu. Bütün rüyalarında bu yaşadıklarının bir kâbustan ibaret olduğunu görüyordu.

Bu sırada Sehun gözlerini açtı. O da uyuyamıyordu. Luhan hep kıpırdıyordu. Üstelik ona tekme atıp gitmişti. Sonra Chen de gitmişti. Ertesi gün Chen in cansız bedenini görünce kalbinin durduğunu sandı. Duyamıyordu da. Luhan a baktı. Çok sakin duruyordu. Nasıl? Nasıl bu kadar tepkisizdi? En son gece ikisi uyudukları yerden ayrılmıştı ve sonra sadece Luhan dönmüştü. Bunun anlamı? Hayır. Değildir değil mi?

Sehun o andan itibaren Luhan dan gözünü ayıramamıştı. Baek in bağlanmış olması sinirini bozmaya başlamıştı. Luhan ın bağlanması gerekirdi. Chen in ölümü üzerine Luhan, Chen in yastık yorganını kullanmaya başladı. Sehun içinde bu kadar büyük bir sırrı saklıyor olmaktan dolayı iyice streslenmeye başlamıştı. Bir de Luhan ın Psikopat kızın istediği her şeyi yapıyor olması da cabasıydı. Sırf katil olduğu belli olmasın diye Sehun u öpmüştü.

Sehun sakince oturuyordu. Dışarıdan sakin gibi durabilirdi ama aslında berbat haldeydi. Birden Kai ve Kyungsoo nun öpüşmesi istemesi ve Kai nin saldırgan olmaya başlamasıyla daha da gerildi.

"Chen i de sen mi öldürdün?" diye sordu Baek küçümseyen bakışlarla. Baek bir kaç şey daha söyleyince Sehun dayanamadı.

"Yeter susun artık!" Sehun aceleyle oradan uzaklaştı. Giderken bir kaç dal parçası yüzünü çizmişti.

"Sehun dur!" Suho Sehun un kolunu tuttu ve diğerlerinden çok uzaktaki bir ağaçlık alanda durdular. "Sehun iyi misin? Bir süredir kötü duruyorsun?"

"Ben.. dayanamıyorum artık. Ben daha fazla buna katlanamam."

"Yakında bizi kurtarmaya gelecekler, bak ben hep yanındayım tamam mı?"

"Burda duruyor olmamız umurumda değil."

"Neyden bahsediyorsun sen?"

"Ben..." Sehun söylemekte tereddüt etti. "Ben Chen i kimin öldürdüğünü biliyorum."

"Ne? Kim?"

"Luhan." Suho Sehun un yüzüne anlamsızca baktı. Luhan mı?

"Luhan mı? Nerden biliyorsun?" Sehun Suho ya o geceki olanları anlattı.

Birbirlerine öylece baktılar. İkisi de ne diyeceğini bilmiyordu.

"Ben dayanamıyorum." Sehun mırıldanmıştı. Suho ne dediğini anlamak için başını kaldırıp gözlerini Sehun a çevirdi. Genç adam elinde çantasından çıkmış olan silahı tutuyordu.

"Sehun bırak onu."

"Bu çok tehlikeli." dedi Sehun sakince ve birden silah sesi duyuldu. Sehun yanlışlıkla tetiğe basmıştı. Ama mermi toprağa gitmişti. Saniyeler içinde Sehun silahı çenesinin altına yerleştirdi ve gözünü kırpmadan tetiğe bastı. Kafası sertçe geri gitti ve Sehun yere yığıldı. Silah elinden düştü.

Suho gözlerini dahi kırpamamıştı bunlar olurken. Nefesini tutmuştu. Gözleri kocaman açılmıştı. Yere düştü ve Sehun un cansız bedenine baktı. Konuşamıyordu sanki. Sonra Kyungsoo ve Chanyeol un "Sehun!" diye bağırışını duydu. Tam olarak ne olmuştu? Sehun... Gözleri önünde intihar mı etmişti?

Diğer bölümün fragmanı:

"Anca kıçının üzerine oturup bize elektrik vermeyi biliyorsun! ..... kurtar! Ne istersen yapacağım!" dedi Luhan titreyen bir sesle.

"Luhan senin hiç birşeyine ihtiyacım yok. Sehun a bile sahip çıkamadın. Beceriksizin tekisin. ..... artık öldü. Fazla zorlamayın."

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
minhyuklittlebunny
#1
Chapter 1: Tatil demişken gerçekten dinlendiriyor
minhyuklittlebunny
#2
Chapter 1: Ay bacım buralarda unfabulous ile eskiyi hatırlayıp gülümseyeceğim. Tatil gibi geldi bana buralar.
galaxy_fan #3
Chapter 1: harika bunu daha önce wattpad de okumuştum. burda bulabileceğim aklımın ucundan geçmezdi