"Ne?!" dedi Sehun kızgın bir ses tonuyla. İlk defa konuşuyordu. Galiba...

"Hadi ama Sehun. Lay ile önceden öpüşmüştün. Senin için sorun olacağını sanmıyorum."

"Çok oluyorsun artık!" diye bağırdı Luhan. Bunun üzerine Suho birden bağırmaya ve titremeye başladı.

"Sevimli liderinizi seviyor musun Lulu?" Luhan ağlayacak gibiydi.

"Lulu bence benim dediklerimi yapman senin yararına olur." Luhan Psikopat kızın bu lafından sonra birden durdu. Oyun bile olsa bir erkek ile öpüşmek istemiyordu. Birlikte uyumak ya da banyo yapmak... Aniden ayağa kalktı ve birkaç adım ötesindeki Sehun un yanına gitti. Herkes şaşkın gözlerle Luhan ı izliyordu. Luhan dizlerinin üzerine çöktü ve oturur haldeki Sehun un dudaklarına hafif bir öpücük kondurup hızla ordan uzaklaştı. Denize girip yüzünü yıkadı. Ağlıyordu. Kimse fark etmesin diye bütün her yerini ıslattı. Nefesini tutup suyun altında bekledi. Belki de hemen şimdi boğmalıydı kendisini. Boğulup ölmeliydi ve bu utanç verici şey ile tekrar üyelerin yanına gitmek zorunda kalmaktan kurtulmalıydı.

Üyeler ise birbirlerine bakamayacak haldeydi. Hepsi üzgündü. Kızgındı. Sehun kendisinden nefret etmeye başlamıştı.

"Hey Psikopat kız!" bütün odak Chanyeol da toplandı. Çocuk birden her iki elini de kaldırıp orta parmağını gösterdi ve bağırdı "Sen tam bir sürtüksün! Senin saçma oyunların yüzünden birbirimizden kopmayacağız!" Chanyeol ayağa kalktı ve Sehun u elinden tutup denizin oraya sürüklemeye başladı. Xiumin de onları takip ediyordu. Denize girdiler. Sehun ne olduğunu anlamadan Chanyeol tarafından su savaşının içine düşmüştü. Birden neşelenmeye ve birbirlerine su atmaya başladılar. Suho ve Kyungsoo da hemen onların yanına gitti. Suho giderken yanında Tao yu da götürmüştü. Onlar orada eğlenmeye başlayınca Luhan da üzgünlüğünü unuttu ve o da katıldı.

Baek elleri bağlı halde yan yatmış ateşe bakıyordu. Kai bacağının ağrısına rağmen sahilin kenarına kadar gitmiş ve sudakileri keyifle izlemeye koyulmuştu. Lay de Kris i denize doğru sürüklercesine götürdü. Yarım saatten fazla deli gibi eğlendiler. Korkmuş olanların korkusu gitmişti, üzgün olanların üzgünlüğü, kızgın olanların kızgınlığı...

Hepsi yorulunca kumların üzerine uzandılar ve bileklerini gözlerinin üzerine koydular. Baek hariç hepsi mutlu hissediyordu, ya da mutlu olmaya çalışıyorlardı.

"Sizi böyle mutlu görmekten büyük zevk alıyorum. Ama Baek in bu hali sinirimi bozmaya başladı." Luhan rahatça uzandığı yerden hızla kalktı. Ürkmüş gibi sesin geldiği hoparlörlerden birine bakmaya başladı. Nereye bakabileceğini bilmiyordu. Bu sesi duyunca tekrar sinirlenmeye başlamıştı.

"Bir kerecik sussan ve huzurlu bir kaç saat geçirsek olmaz mı?" dedi Kyungsoo şikayet edercesine.

"Baek i hiç önemsemiyor musunuz artık?"

"Bu seni ilgilendirmez."

"Çünkü bir cevap veremiyorsunuz." dedi Psikopat kız. Üyeler öylece duruyordu. Hepsi oturur pozisyona geçmişti. Yüzlerindeki tebessüm yerini somurtmaya bırakmıştı.

Baek, onlar için neydi artık? Grup üyesi? Yakın arkadaş? Katil?

Ertesi gün sabah herkes geç uyanmıştı. Lay denizde yüzüyordu. Bir kaç gündür duş almamıştı ve bu onu deli ediyordu. Bu yüzden arada denize giriyordu.

"Sadece sandviç yiyor olmamız çok sıkıcı." dedi Chanyeol mızmızlanarak.

"Senin zıpkınınla balık avlayabiliriz." dedi Lay ani bir tebessümle.

"Burada balık var mı ki?"

"Ben bir kaç tane gördüm sanırım." Lay tişörtünü sıkarak suları kuma döküyordu.

"Kyungsoo ile sen adayı keşfe çıkmıştınız. Hiç birşey yok muydu?" diye sordu Suho.

"Zehirli mantarlar vardı sadece. Gerçi plastik gibi duruyordu hepsi." Kyungsoo yarı açık gözlerle söylemişti.

"Xiumin nerede?" Luhan da yeni yeni uyanıyordu ve ilk lafı bu olmuştu.

"Kameraların olmadığı bir yer arıyordur kesin." Herkesin tek istediği şey buydu. Kameraların görmediği bir kör nokta bulup mutlu mesut yaşamak istiyorlardı. Bu sırada Xiumin gözüktü. Çantasının yanına gidip çantayı karıştırmaya başladı. Yiyecek birşeyler arıyor gibiydi.

"Bir şeyler yiyelim artık." Tao saçlarını düzeltmeye çalıştı ama pek de bir şeye benzemedi.

"Buyur." Chanyeol yiyeceklerin hepsini bir araya toplamıştı ve oradan herkese sandviçleri uzatıyordu. "Suho Hyung şunu Baekhyun a verir misin?" Suho sandviçlerin birisini kendisine aldı diğerini de Baek e yedirmeye başladı. Ne olursa olsun onu önemsiyorlardı. "Xiumin hyung" Xiumin Chanyeol verdiği sandviçlerin birisini Luhan a diğeri Kris e uzattı. Sonra da kendisininkisini yemeye başladı. Chanyeol diğer üyelerinkisini de verdi ve herkes yemeğini yedikten sonra boş boş oturmaya başladılar.

Chanyeol zıpkınını çıkardı ve nasıl bir şey olduğunu anlamak için incelemeye başladı. Herkes onu izliyordu. Konuşamamak çok zordu. Normal şartlarda konuşmuyor olsalar bile "007" oyunu oynarlardı ama böyle bir ortamda sadece duruyorlardı.

"Kris iyi misin?" diye sordu Suho. Kris yüzünü buruşturmuştu ve karnını tutuyordu.

"Bilmiyorum, sadece biraz midem bulanıyor."

"Sandviçte sana dokunan bir şey mi vardı? Kontrol ettin mi?" Kris onaylar şekilde başını salladı.

"Ah!" Kris iki büklüm oldu. Karnını tutmaya devam ediyordu.

"Kris?!" üyeler Kris in gerçekten acı çekiyor olduğunu fark etti ve dikkatlerini ona çevirdiler.

"Ne oluyor?" Suho Kris in yanına gitti. Kris birden düştü ve Suho onu tuttu. Uzun boylu çocuk titremeye başlamıştı. Kusacak gibi oluyordu.

"Belki stresten dolayı oluyordur. Hatırlasanıza ilk sahneye çıkacağımız zaman Sehun a olmuştu." Kai fikir yürütmeye çalışıyordu. Kris in gözleri dönmeye başlamıştı. Suho nun korkudan elleri titriyordu. Luhan yanlarına geldi. Bu durum çok kısa sürdü. Kris titremeyi kesti ve gözlerini kapadı.

"Kris?!!" Luhan büyük bedeni hızlı sarstı. Cevap yoktu.

"Ne oluyor?!", "Neden?" üyelerin sesleri birbirine karışmıştı. Sonra bir ses duyuldu.

"Biri Kris i zehirledi."

Diğer bölümün fragmanı:

"O Psikopat kız zehirli yemek koymuş olamaz mı? Bu ihtimali hiç düşünmüyor musunuz!" Kyungsoo sinirinden titriyordu. "Sadece birbirimizi suçlayarak hiç bir yere varamayız."

"Ben hiç bir şey yapmadım." Psikopat kız onların kavga etmelerini istiyordu. Bu yüzden gerçeği söylemek en iyisiydi.