2.Sezon - 9.Bölüm

UNFABULOUS (EXO Türkçe)

Xiumin gözlerini açtı. Boynu tutulmuştu. O kadar zaman sonra rahat bir yerde nasıl yatılır unutmuştu sanki. Biraz sağa sola başını çevirince rahatladı. Odadan çıktı ve uyuyan dört arkadaşının yanından sessizce geçip mutfağa gitti. Aylar sonra ilk özgür sabahını yaşıyordu. İlk özgür kahvaltısıydı bu hazırladığı. Kötü bir haldelerdi belki ama neşeliydi. Bir yandan ıslık çalıp bir yandan yumurta kırıyordu. Bu neşeli halinin ortasında içeri Kyungsoo girdi. Gözlerinin altı mosmordu. Tüm gece uyanık kaldığı belliydi.

"Ne yapıyorsun?" uyuşuk bir sesle sormuştu Kyungsoo.

"Kahvaltı hazırlıyorum. Yardım et hemen bitsin." Kyungsoo diğerlerine de seslenip Xiumin e yardım etti.

"İyi uyuyabildiniz mi?" dedi Kyungsoo kuru kuru ekmek yerken. Evde yumurta, ekmek ve bir kaç zeytin dışında fazla bir şey yoktu. Bu yüzden kahvaltı masası pek zengin değildi.

"Öyle böyle." dedi Luhan. Sonra Kyungsoo ya dikkatlice baktı. "Sen uyumadın mı?"

"Hayır, uyudum tabi ki." Kyungsoo gözlerini ovuşturdu. Bu göz altı torbaları kolay kolay saklanmıyordu.

"Kyungsoo iyi misin?" herkes yemeği bırakıp Kyungsoo ya baktı.

"Ben sadece... Bu işin sonuca varmasını istiyorum. O kadar."

Bu sırada kapı çaldı. Baek kapıyı açtı ve içeri iki neşeli insan girdi.

"Aç olan var mı?!" Chanyeol ve Kai elindeki torbaları havaya kaldırarak oturma odasına girdiler. Yemek masasına geldiler ve poşetleri boş kahvaltı masasının üzerine koydular.

"Ne bunlar?" Baek poşetleri karıştırmaya başladı. Xiumin de meraklanıp ayağa kalkmıştı.

"Yasadışı iş yapmadan önce iyice bir karnımızı doyuralım istedik." Chanyeol ve Kai sırıtmıştı. Ne olursa olsun neşeli kalmaya çalışmaları Kyungsoo ya garip geliyordu.

"Woah!" Baek aşırı tepkiler vererek poşetlerdeki türlü türlü yiyeceği masanın üzerine çıkardı. Tao ve Luhan da ikiliye katılmıştı. İşte tam bir kahvaltı buydu.

Öğle yemeği vakti olmasına rağmen kahvaltı yaptılar. Sonra da hep birlikte dışarı çıkıp Kyungsoo nun arkadaşına gittiler.

"Yongdae-ah!" Kyungsoo arkadaşına selam verdi ve sarıldı. Arkadaşının ismi Chen in gerçek ismine çok benziyordu. Bu yüzden öbürleri biraz duraksadı. Jongdae... Ölmüş olduğu gün çok uzaktaydı sanki. Onu hiç tanımamış gibi hissediyorlardı.

"Kaç gündür yoksun, bir şey oldu sandım?" Yongdae Kyungsoo nun bakışlarına maruz kalınca sustu. Bir kaç gün mü? Kyungsoo hep dışarı çıkıp bu arkadaşıyla mı görüşüyordu yani?

"Bizim tekneye ihtiyacımız var." Kyungsoo biraz gergindi. Biraz değil çok gergindi. Yongdae diğerlerine baktı.

"Tekrar bir araya gelmeye mi karar verdiniz?" Tabi ki EXO üyelerini tanıyordu. Buruk bir şekilde... Herkes EXO nun başına gelen bu büyük talihsizliğini üzülerek izlemişti. Tamamen dağılmış ve parçalanmış olmaları fanı olmayan kişileri bile üzmüştü. Şimdi onlar bir arada görünce değişik hissetti. Aralarından bir kaçı yoktu artık.

"Kaç günlüğüne istiyorsunuz?" diyerek konuyu değiştirdi hemen Yongdae.

"Bir gün." dedi Luhan araya girip.

"Bir gün çok az, 5 gün diyelim." Herkes Kyungsoo ya baktı. O kadar gün ne yapacaklardı?

"Neyse siz alın, ne zaman dönersiniz o zaman teslim edersiniz. Sorun değil." Çok bonkör bir arkadaştı. Çok yakın olmalılardı. Ama EXO tam bir bütünken hiç onu görmemişlerdi. Normalde her üye arkadaşlarını diğerlerine tanıtırdı. Gizlisi saklısı olmazdı kimsenin. Bu kadar güvendiği biri hayli hayli tanışmış olmalıydı EXO ile. Garip.

"Sağ ol, bu iyiliğini unutmam." Kyungsoo arkadaşına sarıldı. Gerçekten yakın olmalılardı.

Yongdae çocuklara tekneyi gösterdi ve anahtarı Kyungsoo ya verdi. Tekne çok lüks değildi. Ufak bir şeydi ama iş görürdü.

"Kullanmayı bilen var mı?" dedi Yongdae. Gözlerindeki ufak da olsa küçümseme hissi kendisini belli ediyordu.

"Ne kadar zor olabilir ki? Araba gibi işte." Luhan üstün zekası ile kendisini belli etti.

"Sen bir kaç önemli şeyi söylersen gerisini hallederiz zaten. Üstelik bir keresinde bana biraz öğretmiştin." Kyungsoo ve Yongdae bir süre bakıştı. Sonunda hep birlikte teknenin kumandan bölümüne geldiler ve Yongdae nin öğretmenliğinde ufak bir sürüş dersi aldılar.

"Aslında sizinle gelip tekneyi kullanmak isterdim ama işlerim bu sıra çok yoğun."

"Sorun değil, biz hallederiz. Tekrar sağ ol." İki arkadaş selamlaştı. Diğerleri de başları ile selam verdikten sonra kıyıdan ayrıldılar.

"Bu kadar basit tekne falan bulmamız, garip.." Baek kendi kendisine konuşuyormuş gibi mırıldandı. Diğerleri de böyle düşünüyordu ama sonuçta istediklerini almışlardı. Gerisi o kadar da önemli değildi.

"Adanın yeri belli mi?" Herkes Chanyeol a çevirdi bakışlarını.

"Arkadaşım koordinatları bana verdi." Chanyeol cebinden karışık bir kağıt demeti çıkardı. Aralarında para, fiş, birkaç şarkı sözü falan vardı. Sonunda rakamların yazılı olduğu kağıdı aldı ve diğerlerini tekrar cebine tıktı.

"Burası Kore ye çok yakın." dedi Luhan, Chanyeol un elindeki kağıdı kapıp baktıktan sonra.

"Yani ülkeden çıkmış sayılmayız." Xiumin in içi rahatlamıştı. Sonuçta saçma bir kız yüzünden suç işliyordu. Hepsi..

"Evet, aynen öyle." Luhan Xiumin i onayladı.

"Koordinatları GPS e kaydedelim." Baek kağıdı aldı ve makine ile uğraşmaya başladı.

"Hedefi giriniz."

Makineden gelen ses ile hepsinin içi ürperdi. O adadaki her an duyulan psikopatın sesinden sonra bu tür mekanik sesler ve anonslardan dahi korkar olmuşlardı.

"Hedef kaydedildi." Baek kağıdı cebine koydu ve sonra güvertede bulunan koltuklardan birine oturdu. O sürmeyecekti tekneyi.

"Oraya varmamız ne kadar sürer?"

"3 saat falan, belki daha az." Chanyeol un sorusunu Baek yanıtlamıştı.

"Yani o kadar yakınmış mı?" Tao nun sesi yeni duyuluyordu. O da güverteye gidip Baek in yanına oturdu. Kai de oradaydı. Kaybolan Kore kıyılarına bakıyordu. Tao okyanusu seyretti. Yüzüne çarpan hızlı rüzgârdan dolayı gözleri yaşardı ve bir kaç damla aktı. Diğerleri ağladığını sanmasın diye hemen sildi. İçindeki o ağır tedirginlik duygusu gitmiyordu. Bir katilin kucağına koşarak gidiyorlarmış gibiydi.

Luhan, Chanyeol ve Kyungsoo tekneyi sürmek için baş başa vermişlerdi. Xiumin ise tekneyi inceliyordu. İçindeki korkuyu yok etmek için uğraşacak bir şeyler bulmaya çalışıyordu. Teknenin iç bölümünde ufak bir mutfak keşfetti. Buzdolabında çok sayıda içecek ve çikolata vardı.

"Burada çikolata var, ister misiniz?" diye seslendi Xiumin dışarıya doğru.

"Çikolata mı?" Kai değneklerini yerden kaldırdı ve destek alarak ayağa kalktı.

"Dur sen, ben getiririm." Baek Kai yi geri oturttu ve Xiumin in yanına gitti. Yeterince pişman hissediyordu zaten. Bir kaç çikolata aldı ve Tao ile Kai ye verdi. Xiumin de diğer tekne ile cebelleşen ekibe çikolata götürdü. Kyungsoo istemediğini söyleyip tekrar denize doğru bakmaya devam etti. Diğerleri şaşırmıştı. Çikolata yemeyecek kadar stresli olmalıydı. Stresli, korku dolu, tedirgin... Adaya gitmeyi o istemişti ama şimdi hepsinden daha çok korkuyordu.

Birkaç saat sonra ada göründü. Ufacık ve sevimli duruyordu. Ada daha belirgin olunca herkesin yüzünde şaşkın bir ifade oluştu.

"Ada yanmıştı!" Baek hepsinin şaşkınlığını dile getirdi. Ada yanmıştı. En son bıraktıklarında ada küle dönmüştü ama şimdi aynı eskisi gibiydi. Ağaçlar yemyeşildi. Hiç yanmamış gibi..

Diğer bölümün fragmanı: 

...

"Nasıl ada eski haline gelebilir? Bu mümkün değil!" Luhan emin olmak için bir ağacın gövdesine dokundu.

"Yapay bir ada olduğu kesinleşti artık." Xiumin yavaş adımlar atıyordu.

...

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
minhyuklittlebunny
#1
Chapter 1: Tatil demişken gerçekten dinlendiriyor
minhyuklittlebunny
#2
Chapter 1: Ay bacım buralarda unfabulous ile eskiyi hatırlayıp gülümseyeceğim. Tatil gibi geldi bana buralar.
galaxy_fan #3
Chapter 1: harika bunu daha önce wattpad de okumuştum. burda bulabileceğim aklımın ucundan geçmezdi