2.Sezon - 7.Bölüm

UNFABULOUS (EXO Türkçe)

Ertesi gün Luhan ve Chanyeol tekrar hapishaneye gittiler. Saatlerce beklemek zorunda kalmışlardı. Sonunda bir gardiyanın yardımıyla kapının orada Xiumin gözüktü. Zayıflamış ve yüzü çökmüştü. Yüzünde derin bir ifadesi vardı. Sırtı yeterince iyileşmemişti belki de.

"Xiumin-ah!" Luhan aceleyle yerinden kalktı ve gardiyana teşekkür edip arkadaşının koluna girdi. Chanyeol de Xiumin in valizini almıştı. 

"İyi misin? Yürüyebilecek misin?" Luhan telaşlıydı.

"İyiyim merak etmeyin. Sırtım ağrıyor ama çok az." ikisi de Xiumin e sarılmak istiyordu ama çocuğa dokunmaya bile çekiniyorlardı.

"Ne oldu? Anlat bize. Buradakiler düzgün bir şey anlatmadı." Otobüs durağında bekliyorlardı.

"Yemekhanede yemek yiyorduk. Sonra bir grup mahkum kavga çıkardı. Ben olaydan bayağı uzak bir yerdeydim. Anlamadığım bir zamanda kavga bana yaklaştı. Kendimi kavganın içinde buldum. Sonra gardiyanlar gelip kavgada bulunanları yakaladı. Biri de beni yakaladı. Hepsini bir yere götürüyorlardı ama beni yakalayan hiç bilmediğim yerlere götürdü beni. Kimsenin olmadığı bir aralığa geldiğimizde beni itti. Yere düştüm. Ellerimi kelepçeledi ve vurmaya başladı. Sırtım parçalara ayrılmış gibiydi. Sırtımdan akan kanlar omzumdan yere damlıyordu. Ayağa dahi kalkamıyordum, yüz üstü yerde yatıyordum. Adam durdu ve kulağıma eğilip bir şeyler dedi ve gitti. Zaten bunları da hayal meyal hatırlıyorum."

"Ne söyledi?" Chanyeol hemen araya girdi.

"Hiç hatırlamıyorum. Gözlerimi dahi açamıyordum o yüzden tam duyamadım."

"İşimiz bitmeden sizi bırakmayacağız." Luhan kız gibi bir sesle söyleyince hepsi ürktü.

"Evet bunun gibi bir şeydi." Xiumin durdu. "Nereden bildin?" diye sordu. Bu sırada otobüs gelmişti. Otobüs yolculuğu boyunca Luhan ve Chanyeol un karışık anlatımı eşliğinde Xiumin bütün olanları öğrendi. Hepsine birden inanmak zordu ama sırt ağrısını hissettikçe şüphesi kalmıyordu.

Kyungsoo nun beklediği durağa geldiklerinde otobüsten indiler. Kai, Tao ve Baek de oradaydı. Hepsi Xiumin i merak ediyordu. Büyük abilerini gördüklerinde kalplerine kadar hüznü hissettiler. Xiumin zayıftı, evet. Grupta adamakıllı diyet yapan tek kişi oydu ama şimdi daha da zayıftı. Tao dayanamayıp sarılacakken Luhan onu hemen çekti.

"Önemli değil." dedi Xiumin ve Tao ya sarıldı. Yüzünü buruşturdu. Canı acıyordu.

Kyungsoo nun evine doğru yürürlerken ilk karşılaşmadaki gergin ve soğuk hava yok olmuştu.

"Orada çete mi kurdun yani?" dedi Chanyeol neşeyle.

"Bana laf edemiyordu kimse. Sözü geçen biriydim. Kaslarımı görmüyor musun?" dedi Xiumin ve kolunu sıkıp kaslarını gösterdi. Baek ve Chanyeol kız gibi tepki vererek herkesi güldürdü.

"Orada bilek güreşi yapıyor muydunuz?"

"Haftalık geleneksel turnuvalarımız vardı. Gardiyanlar hakem oluyordu. Neredeyse hergün yeni mahkumlar geldiği için her hafta sonuç değişirdi."

"Sen kaçıncı olurdun?" hepsi grubun bilek güreşi kralı olan abisine bakışlarını çevirdi.

"İlk zamanlar ikinci oluyordum. Çünkü yenemediğim aşırı güçlü biri vardı. Görseniz adam benim üç katım. Sanırsınız Amerikan."

"Sonra ne oldu ona?"

"Aynı odayı paylaştığı mahkumlardan birini öldürmüş bu yüzden onu başka bir hapishaneye götürdüler. Böylece tek Kral olarak ben kaldım." Xiumin yüzüne havalı bir gülüş yerleştirdi.

"Orada çok eğleniyor muydun bari?" Luhan kıskanmış gibi triplere girince Xiumin Luhan a omuz attı. Biraz canı acısa da sorun etmedi.

"Hepiniz bin basarsınız onlara. Hep birlikte eskisi gibi şirkette hapis yaşamayı özleyeceğimi düşünmezdim." bir anda hepsinin yüzü düştü.

"Bazen düşünüyorum da..." Kai koltuk değnekleri ile yürümekten yorulunca biraz dinlendi. "Eğer bu ada olayı hiç olmasaydı. Ne bileyim Amerika ya giden uçakta olduğumuzu düşünsenize. Uçak düşmemiş ve biz konseri sorunsuz vermişiz. Sonra başka bir konser, sonra imza günleri, programlar, yeni albümün çıkışı.. Hatırlasanıza, Overdose diye bir albüm için hazırlanıyorduk. Kimse o albümü dinleyemeden bitti, gitti."

"Böylesi daha mı iyi oldu diye ben de düşünüyorum bazen. En son üyelerin arasında bir takım sorunlar çıkmıştı. Ağır çalışma takvimi, uyku düzensizliği, az yeme, yorgun argın günlerimiz geçiyordu." Kyungsoo kimsenin açmak istemediği konuyu hiç çekinmeden ortaya dökmüştü.

"Ne olursa olsun Kris, Chen, Suho, Lay, Sehun... Onlar yaşıyor olacaktı. Ne olursa olsun onlar yanımızda olacaktı. Ben eski zehir gibi olan hayatımızı tercih ederdim." Chanyeol de ciddileşmişti. Onların ismini anmak değişik hissettirmişti. Hepsi için.

"Emin değilim." diye araya girdi Luhan. "Onlar öldü ve kurtuldu. Onların yerinde olmak isterdim."

"Yani ölmek mi istiyorsun?" Baek kocaman açtığı bakışlarını Luhan a dikti.

"Baksanıza biz ölmedik ama ölmekten beter olduk. Ben onları şanslı sayıyorum."

"Chen i de mi?" Tao nun sesi duyuldu biraz uzaktan. Luhan kalbinin sıkıştığını hissetti.

"Yaşadığım pişmanlığı hiç bir zaman anlayamayacaksınız. Ölmeyi ne çok isterdim."

"Hadi ama! Yaşıyoruz işte, neden moralinizi bozuyorsunuz? O zaman hepimizin kafası karışıktı. Kendini suçlayarak bir yere varamazsın." Chanyeol ellerini şaklatıp herkese neşe vermeye çalıştı.

"Burada hyungumuza kavuşmuşuz siz neler söylüyorsunuz" Baek de Chanyeol a yardım etmeye çalıştı.

"Evet Luhan haklılar. Hepimiz seni biliyoruz. Xiumin i de öyle. Rahatlayın artık." Kyungsoo Luhan ın sırtına hafifçe vurdu ve o yayık gülümsemesini sundu.

"Artık biz birlikteyken daha iyi olacak her şey" Baek neşeli neşeli hopladı. Chanyeol kolunu Baek in omzuna atıp kendisine çekti. Luhan.ın yüzüne neşe gelmişti sonunda.

"Bence hemen eve gidip bilek güreşi yapalım! Bakalım kendisini geliştiren oldu mu?" dedi Xiumin.


"Xiumin hyung kendi rekorunu kırar" dedi Chanyeol gülerek.

"Kirogi kesso!*" Baek Tao nun taklidini yaptı. "Kkaepsooong!" 

(Kendi rekorunu kırdı* Showtime 12.) 

"Bacak güreşi yapalım!"

"Benimle dalga geçeceksiniz yine değil mi? Sakat olduğum halde yine beni birinci yaparsınız siz." Kai Chanyeol a ters bakışlar atınca hepsi gülmeye başladı.

"O zaman tavuk sipariş edelim!" Chanyeol un bu isteği üzerine hepsinin aklına aynı anılar gelmişti. Belki yanlarında 'Tavuk benim tarzım değil.' diyecek bir Kris yoktu ya da hile ile "Tavuk Manyağı" olan Sehun yoktu ama onlar bu anıları hatırlayıp mutlu olmayı biliyordu. Çünkü kötü bir şey yaşamamışlardı. Her anları mutlu ve eğlenceli geçmişti. Pişman oldukları bir an, daha fazla eğlenebilirdik dedikleri bir an yoktu geçmişte. Rahatça gülebiliyorlardı.

"Tavuk benim tarzım değil." dedi Baek aynı Kris i taklit edip. Herkes kahkahayı bastı. Tao eskisi gibi garip gülüyordu ve bu iyi hissettiriyordu.

"Şimdi mutlu musun?" dedi Xiumin Baek e.

"Ha?!" Baek bu sefer Lay in taklidini yapmıştı.

"Yehet!"

Luhan gülerken yoldan geçen birine çarptı. Sonra hemen eğilip özür diledi.

"Kız gibi güleceğine önüne baksana!" diye bağırdı iri yarı adam.

"Ne dedin sen?!" Luhan birden sinirlendi. Adamı omzundan itti.

"Bana çarpan sensin ve şimdi de kaşınıyor musun?" adam Luhan ın suratına bir tane geçirdi.

"Hey, ne oluyor?!" Chanyeol adamı kenara çekti ve Luhan ı yerden kaldırdı. Xiumin sinirlendi ve o da gidip adamın suratına sert bir yumruk geçirdi.

"Tamam yeter." Chanyeol Xiumin i durdurdu. "Kavga çıkarmak için çok saçma bir konu, sen de git hadi." eliyle adamı kovalar gibi bir hareket yaptı.

"Bir sorun mu var?" Yolun öbür köşesinden iki tane adam geldi ve diğerinin yanında durdu. Chanyeol anlamayan bakışlar atıyordu.

"Bu bebekler belalarını arıyorlarmış." kısa bir sürede 5-6 kadar adam toplanmıştı. Birden Luhan, Xiumin ve Chanyeol a saldırmaya başladılar. Tao ve Baek yardım için koştu. Kai nin koltuk değnekleri vardı ve ne yapması gerektiğine karar veremiyordu. Kyungsoo gelip Kai yi oradan uzaklaştırdı. Sonra bir adam gelip Kyungsoo nun ensesinden tuttu ve kendisine çevirdi. Kyungsoo adama kızgın bir bakış attı. Adam yumruğunu havaya kalırdırmışken kaşlarını çattı ve Kyungsoo yu inceledi. Sonra çocuğu yere atıp öbürlerinin yanına gitti. Kai nin korkudan dili tutulmuştu. Kyungsoo ya neden bir şey yapılmamıştı?

Çocuklar yarım saatten az bir süre adamlardan dayak yedi. Sonunda hepsi yere yığılmışken Luhan ın yanına çarpmış olduğu adam geldi. Çocuğun yakasından tutup kaldırdı ve kulağına bir şeyler fısıldayıp gitti. Luhan ın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Hepsi zar zor ayağa kalktı.

"Ne dedi sana?" dedi Baek dudağındaki kanı koluna silip.

"O adamlar, psikopatlığına bize saldırmamış, lanet olsun!" Bütün gözler Luhan ın üstündeydi. Sinirinden kolundaki damarlar şişmişti. "Adamın ne dediğini tahmin edin bakalım." hepsi susmuş Luhan a bakıyordu.

"İşimiz bitmeden sizi bırakmayacağız."

Luhan bunu söylerken telefon çaldı. Kimse şaşıramadan bakışlarını Chanyeol a çevirdi.

"Alo?" Chanyeol bir süre telefonun karşısında bulunan kişiyi dinledi. Telefonu kapatmadan gözlerini kocaman açmıştı bile. Telefonu kulağından çekti ve ona bakan arkadaşlarına döndü.

"Arayan harita uzmanı arkadaşımdı. Adanın koordinatlarının öncekisinden farklı olduğunu fark etmiş. O ada değil. Kyungsoo, haklıymışsın."

Diğer bölümün fragmanı:

...

"O kadar garip bir yer olmasından belliydi zaten. Adada olduğumuz her an mantıksızdı." Chanyeol kaşının üstüne yara bandı yapıştırmaya çalıştı ama beceremeyince Luhan ona yardım etti.

"Sırf yeri değişmiş diye yapay olduğunu düşünemeyiz. Sonuçta depremler falan oluyor buralarda. Bir şekilde topraklar kaymıştır." Luhan böylesine imkansız bir şeye inanamazdı.

...

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
minhyuklittlebunny
#1
Chapter 1: Tatil demişken gerçekten dinlendiriyor
minhyuklittlebunny
#2
Chapter 1: Ay bacım buralarda unfabulous ile eskiyi hatırlayıp gülümseyeceğim. Tatil gibi geldi bana buralar.
galaxy_fan #3
Chapter 1: harika bunu daha önce wattpad de okumuştum. burda bulabileceğim aklımın ucundan geçmezdi