2.Sezon - 15.Bölüm

UNFABULOUS (EXO Türkçe)

"Yani Tao nun seni öldürmesi gerekiyor?" Luhan sinirle ayağa kalktı ama dizindeki dayanılmaz acıdan dolayı oturdu.

"Luhan istersen ikinizi karşılaştırayım. Biriniz ölür, geriye kalanlar kurtulur. Daha garanti bir durum." bunun üzerine tekrar bir sessizlik oldu. "Aslında bu iyi fikir." dedi kız kendi kendine mırıldanıp.

"Tao seni öldürmezse ne olacak?" dedi Kyungsoo. "Öldürmek" fiilini bu kadar basit kullanmak garip gelmiyordu nedense.

"Eğer o beni öldürmezse ben onu öldüreceğim. Benim için mutlu son." kız sevimli sevimli güldü.

"Hayır."

"Luhan boşu boşuna yoruluyorsun.Senin bu inkarlarının bir etkisi olmuyor bu duruma. Anladın mı?" kız Tao nun yanına geldi ve kelepçeleri çıkardı. Dizindeki mıknatısı devre dışı bıraktı. At kuyruğu saçını açıp dağıttı ve topuz olarak geri topladı.

"Hadi Tao ısınma hareketleri, hadi!" kız yerinde hoplamaya, sağa sola esnemeye başladı. Çok esnekti. Dövüş sanatında usta olduğunu hissettiriyordu.

Tao ise heykel gibi dikiliyordu. Nasıl hissettiği belli değildi. Korkutucuydu.

"Tao." Kyungsoo nun sessiz seslenmesi ile Tao başını abisine çevirdi. Kyungsoo ile bir süre bakıştılar. Bu bakışlarda söze dökülmeyen bir cesaret ilhamı vardı.

"Çok uzun bir zamandır aç ve uykusuzuz. Bu adil bir savaş olmaz." dedi Xiumin kendinden emin bir avukat gibi. Kız esnemeyi bırakıp sevimli büyük abiye baktı. Sonra bütün herkese teker teker göz attı.

"Büyük abimiz doğru söylüyor." dedi kız. Tao ya yaklaştı. Herkes kızın dövüşe başlayacağını düşündü. Tao göz bebeklerini bile oynatmıyordu.

Kız Tao yu geri sandalyeye oturttu ve kelepçeleri taktı. Mıknatısı devreye soktu. Sonra "Biraz bekleyin." deyip odadan çıktı.

"Bu bize zaman verir." dedi Xiumin dudaklarını yalayıp.

"Yemek vakti!!" kız kapıyı açtı ve tekerlekli, otel odalarına yapılan servis arabaları tarzında bir araba ile içeri girdi. "Çok kötü bir ev sahibiyim kabul ediyorum."

Herkes şaşkın bakışlarıyla kızın hareketlerini takip ediyordu. Kız servis masasını odanın ortasına getirdi ve bir şeylerle ilgilenmeye başladı.

"Ne bu şimdi?" Kyungsoo da hepsi gibi sıkılmıştı artık.

"Bebeğim siz açsınız ve Xiumin söylemese fark etmeyecektim. Kendimi kınıyorum. Hem Kai yi de aç gönderdi-"

"Onun adını ağzına alma!" Luhan tekrar hırlamıştı. Kai yi aklına getirmemeye çalıştığı halde kız ondan dalga geçercesine bahsedip duruyordu.

"Tamam Lulu kızma. Beni korkutuyorsun." kız kahkaha attı. Bu hali Luhan ın daha çok sinirlenmesine sebep oluyordu.

"Şimdi biraz yemek yiyin. Ben size kıyamam." Kız dudaklarını büzüp çocuklara baktı. Hepsi 'Bu kız tam bir gerizekalı.' diye düşünüyordu. Psikopat, aldığı sandviçi gidip Tao nun ağzına tıktı. "Ye bunu, onlardan daha çok yorulacaksın."

Tao sandviçten ısırık aldı. Kız aynı sandviçi önce Baek e sonra Chanyeol a derken herkese verdi. Kyungsoo ya lokma kalmamıştı.

Sonra kız servis masasını Kyungsoo nun yanına getirdi ve kendisi de Kai nin sandalyesini çekip oturdu. Eline çatalı alıp lüks restorantlardaki yemekleri aratmayan bir yemekten Kyungsoo ya yedirmeye başladı.

"Cidden komiksin." dedi Luhan imalı bakışlarla. "Bu kadar değer veriyorsun ama düşürdüğün hallere bak. Biz neyse de.."

"Lulu kıskandın mı yoksa?" kız üzülmüş gibi yapıp çatalı masaya koydu. Luhan ın yanına gidip eline aldığı çikolatanın paketini açtı ve Luhan a yedirmeye çalıştı. "Senden nefret ediyor olabilirim ama sonuçta sen Kyungsoo'mun arkadaşısın." kız daha da sinir bozucu bir hale girmişti.

"İstemiyorum." Luhan ağzını kapatmaya çalışsana kız ona zorla yediriyordu.

"Adının hakkını çok iyi veriyorsun." dedi Baek gözlerini devirip. "Psikopat olmak kolay iş değil."

"Ah şımartıyorsun beni." kız sanki utanmış gibi yaptı. Sonra Luhan ın kafasına bir tane vurdu. "Yemezsen yeme salak çocuk." dedi ve çikolatayı Baek in ağzına tıktı.

"Baek senden de nefret ediyorum biliyor musun?" kız Baek in saçlarını dağıttı. "Ama bana çok benziyorsun. Dengesiz hallerin, durmadan gevezelik yapman." çocuğun yanaklarını sıktı. "Seni şeker şey."

"Birilerinin pabucu dama mı atıldı?" dedi Chanyeol ve gülmeye başladı. Baek de gülüyordu.

"Saçmalamayın Kyungsoo benim tek aşkım."

"Konuştuğunuz konuya bakın!" Kyungsoo kızmıştı. Aşırı kızmıştı. Luhan küfretmemek için kendini zor tutuyordu. Xiumin sadece izliyordu. Tao ise... Birazdan yapacağı savaş yüzünden daha da gerilmişti.

"Şu an yerin altındayız. Bu yüzden gece mi gündüz mü, hiçbir fikriniz yok değil mi?" kız cebindeki telefonu çıkardı ve saate baktı. Aynı anda herkesin aklına aynı şey geldi. "Ben sizin telefonlarınızı almadım!" kız kendi kendine kızarak hepsinin ceplerini kontrol edip telefonları aldı.

"Aklın fazla iyi basmıyor demek ki." Baek sırıttı.

"Sizin de basmıyor demek ki hiç telefon aklınıza gelmedi. Zaten burada çekmiyor. Bu operatörler benim teknolojimi yenemiyorlar." kız havalı bir şekilde Baek e sırıtışını iade etti.

"Gece yarısı olmuş bile. Uyumanıza izin veriyorum. İyi niyetimden sanmayın, benim uykum geldi." çocuklar kızın hareketlerini izliyordu.  "Şimdi ben güzellik uykuma gidiyorum, siz de ne yapıyorsanız yapın." Psikopat kapıdan servis masası ile çıkarken dahi kendi kendine konuşuyordu. "Zaman ne çabuk geçmiş, işe bak.."

Uzun bir süre sonra ilk defa tek başına kaldı 6 arkadaş. Buraya geldiklerinde 7 kişilerdi ve buradan çıktıklarında da 6 kişi olacaklarını pek sanmıyorlardı.

"Tekneyi aldığımız arkadaşın bizden haber alamayınca bizi aramaya çıkmaz mı?" dedi Xiumin kızın tamamen gittiğine emin olunca.

"O arkadaş-" Kyungsoo gözlerini kaçırdı.

"Kızın çalışanı mı?!" Luhan sinirlerine hakim olamıyordu. "Hiç tanımıyor olmamdan ve bu kadar kolay tekne vermesinden şüphelenmiştim zaten."

"Lanet olsun Kyungsoo! En azından bize fark ettirebilirdin bu durumu değil mi?"

"Baek birinize söyledim zaten." Bunun üzerine herkes Kyungsoo ya dikkat kesildi.

"Kime söyledin?"

"Kai."

Şu an yaşamayan Kai.

"Nasıl yani?" dedi Xiumin merakla.

"Bize saldırıldığı zaman ben Kai yi oradan uzaklaştırmıştım.."

Yine Kyungsoo biraz önceye gitti.

~~

"Kyungsoo nun evinde konuşalım. Xiumin hiç iyi durumda değil." Baek in uyarısıyla herkes gözlerini büyük abiye çevirdi.

Kyungsoo nun evine doğru giderlerken Kai biraz yavaş ilerliyordu. Değneklerle yürümek zor geliyordu onun için. Hep evde olurdu ya da eve yakın yerlere giderdi. Bu kadar uzun bir süre değnekleri kullanmamıştı.

"Kai yardım edeyim mi?" Kyungsoo Kai yi fark edip yanına gitti.

"Ben iyiyim." Kai durdu ve ufak bir duvarın üzerine oturdu. "Kyungsoo, ne soracağımı biliyorsun değil mi?"

"Ne?" Kyungsoo da Kai nin yanına oturmuştu.

"Hepimize saldırırlarken-"

"Ben de b-bilmiyorum." Kyungsoo kekeler gibi oldu.

"Kyungsoo, senin davranışların hiç normal değil. Ben sana ziyarete geldiğimde yüzüme bakmıyordun ama birden bize evini açacak kadar değiştin. Durduk yere ada konusunu açtın ve haklı çıktın. Öbürleri seni uzun süredir görmüyordu ama ben seni biliyorum. Ne olduğunu anlat."

Kyungsoo ağzını açmaya cesaret edemiyordu. Ne deseydi? Şu an kız onu izliyor olabilir miydi? Etrafına baktı. Kesin izliyordu ama Kyungsoo telaşlanmıştı.

"Kai.. Dün kız evime geldi."

"Hangi kız? O mu?"

"Beni tehdit etti. Sizi adaya götürmem gerek."

"Neyle tehdit etti? Yine sizi öldürürüm falan mı?"

"Hayır, ailelerimize zarar verecekmiş." Kyungsoo ve Kai sustu ve birbirine baktı.

"Adaya gidersek ne olacak peki?"

"Bilmiyorum. Ama bize dokunmayacağını söyledi."

"Bir sorun mu var?" Chanyeol gelmişti. "Olmadığınızı fark edince geri döndüm."

"Yok, hayır. Kai biraz yorulunca dinlensin diye durduk." Kyungsoo Kai ye imalı bakışlar attı.

"Tamam hadi. Kalkın. Kapıyı açman için seni bekliyoruz Kyungsoo."

Chanyeol geri gitti. Kyungsoo Kai yi ayağa kaldırdı.

"Lütfen diğerlerine söyleme ve bana yardım et. Yapabileceğimiz tek şey bu."

~~~

"Bir olup bizi buraya getirdiniz öyle mi?" dedi Luhan.

"Kai nin hiç itiraz etmemesinin nedenini şimdi anlıyorum. Üstelik inadına kıza hakaret ediyordu. 'Bize dokunmayacakmış' lafına mı inandı?"

Xiumin in bu sözleri üzerine sessizlik oluştu. Kai bilerek ölüme gitmişti.

"Her neyse. Şimdi bunları konuşmanın bir anlamı yok. Değişmeyecek şeyler bunlar." Xiumin büyük olduğu için ortamı düzeltme görevini almıştı. "Tao yu konuşmalıyız." Herkes Tao ya baktı. Gözlerini kapatmıştı. Uyuyor olmalıydı.

"Tao nun hiç şansı yok." dedi Baek yayık bakışlarla.

"Yani gözümüzün önünde ölmesine izin mi vereceğiz?" dedi Chanyeol.

"Tabi ki de hayır. Kızın yaptıklarını görmediniz mi? Tao yu tamamen serbest bıraktı. Yani Tao çok rahat bizi buraya çivileyen mıknatısları etkisiz hale getirebilir. Hem bir kız nasıl Tao yu yensin ki? Tao nun şansı daha yüksek." Luhan bunları söylerken herkesin aklında planın canlanmasına neden oldu.

"Tao nun uyuşuk bir halde olduğunu görmüyor musunuz? Ayakta durmaya hali yok." Baek kahramanlık masalları anlatma yandaşı değildi. Gerçek buydu.

"Ne yapacağız?" Kyungsoo da Baek in görüşü ile aynıydı. Tao nun şansı yoktu.

"Çaresiz olamayız. Bu imkansız." Luhan kendisine yediremiyordu.

"Düşünmek istemiyorum artık. Uyumak istiyorum." Baek gözlerini kapattı. Tao nun başı çoktan öne düşmüştü. Xiumin in gözleri kapanıyordu. Luhan çok sinirlendi. Uyumanın vakti değildi ki! Ama en son ne zaman uyumuştu? Geçen gece? Hayır. Kyungsoo gibi o da uyumamıştı. Fark ettirmek istememişti. Belki de şu an uykusuzluktan çok sinirliydi.

Sonunda hepsi uykuya daldı. Ne kadar rahatsız bir ortam olsa da yaşadıkları şeyler onları yormuştu.

Diğer bölümün fragmanı:

...

Tao nefretle kıza baktı. O bu kadar savunmasız değildi. Kendisini koruyabilirdi. Herkesi korkutacak şekilde bağırıp kızın bacaklarına tekme attı ve kızın yere düşmesini sağladı.

...

Tao ! Fighting!

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
minhyuklittlebunny
#1
Chapter 1: Tatil demişken gerçekten dinlendiriyor
minhyuklittlebunny
#2
Chapter 1: Ay bacım buralarda unfabulous ile eskiyi hatırlayıp gülümseyeceğim. Tatil gibi geldi bana buralar.
galaxy_fan #3
Chapter 1: harika bunu daha önce wattpad de okumuştum. burda bulabileceğim aklımın ucundan geçmezdi