"Kim? Nasıl?" Luhan kızgındı. Kris in ölmüş olmasını kabul edemiyordu. Bütün üyelerin yüzlerine baktı. Hepsi heykel gibiydi. Hepsi telaşlıydı.

"Kris" Lay inanamıyordu. Kris in yanaklarını dürttü, göz kapaklarını açmaya çalıştı.

"Nasıl zehirlenebilir?" Luhan da Lay kadar şaşkın ve sinirliydi.

"Yemekleri sen dağıttın!" Lay birden Chanyeol un üzerine atladı ve suratına iki yumruk geçirdi. Lay i engelleyecek kimse yoktu. Luhan da Chanyeol a saldırmak istiyordu. Suho nun şu an kucağında ölü bir beden vardı ve nefes almayı bile hatırlamıyor gibiydi.

"Ben hiç bir şey yapmadım!' Chanyeol üzerindeki Lay i itti ve biraz geriye çekildi. "Bunu kanıtlayamazsın!" Lay nefes nefese, kızgın gözlerle Chanyeol a baktı. Tek laf etmiyordu.

"Evet Chanyeol un böyle bir şey yaptığını kanıtlayamayız."

"Yapmadığını da kanıtlayamayız, şu an tek şüpheli o." Suho Chanyeol u savunuyordu ama Luhan ona karşı çıkıyordu.

"O psikopat kız zehirli yemek koymuş olamaz mı? Bu ihtimali hiç düşünmüyor musunuz?!" Kyungsoo sinirden titriyordu. "Sadece birbirimizi suçlayarak hiç bir yere varamayız."

"Ben hiç birşey yapmadım." psikopat kız onların kavga etmelerini istiyordu. Bu yüzden gerçeği söylemek en iyisiydi.

"Kim o zaman, kim?!" Luhan sinirle bağırdı. Lay hala Chanyeol a bakıyordu.

"Hyung, bana bakmayı kes! Ben yapmadım. Böyle bir şeyi yapmam, ASLA!" Chanyeol da sinirlenmişti.

"Tamam sakin olun. Bu kavga ile halledilmez. Kyungsoo haklı, o psikopat kız koymuş olabilir. Yapmadım dese de inanacak değiliz." Kai aralarında en soğuk kanlı olan kişiydi. Kimse tek laf etmedi. Suho nun kucağındaki Kris alındı ve Chen in yanına taşındı. Üyelerin hepsi berbat haldeydi. Nasıl bu kadar kısa sürede yıllardır tanıdıkları iki arkadaşları ölebiliyordu? Öldürülebiliyordu?

Chen in üzerindeki örtünün bi kısmı ile Kris in üzerini kapattılar. Başka ne yapılır bilmiyorlardı. Hepsinin duygusu altüst olmuştu.Nasıl düşünmeleri gerektiğini unutmuşlardı. Rahatça uyuyamıyorlardı. Özellikle Tao ve Sehun sık sık kabus görüyordu. Sehun en rahatsız insandı. Yemek de yiyemiyordu. Kimseye bu halini söyleyemiyordu. Hiç bir zaman söylemezdi ki. O maknaeydi. Hep sevimli, komik olmalıydı. Yaramazlık yapmalıydı. Kamera karşısında rahat hareket ederdi ama grubun içindeyken çok sıkıntı yaşıyordu. Üstelik şimdiki ölümler yüzünden ağzını bile açamıyordu.

"Neden Chanyeol ü de bağlamıyorsunuz?" dedi Baek.

"Ben hiç birşey yapmadım!" diye hırladı Chanyeol.

"Ben de hiç birşey yapmadım ama şu halime bak!" Baek artık bıkmıştı. Suçsuz yere orada durmak canını sıkmaya başlamıştı. Sinirleri daha çok geriliyordu.

"Sen garip davranıyorsun ama benim böyle bir durumum yok."

"Chanyeol haklı o yapmış olabilir belki ama bu ihtimal düşük." herkes Lay e baktı. Lay in kızgınlığı geçmişti. "Çok özür dilerim." dedi Chanyeol a bakarak.

"Boşver, unuttum." Herkesin sinirleri yeterince gerilmişti. Bu yüzden Chanyeol uzatma gereği duymadı. Gitti ve Lay e sıkıca sarıldı. Sonra onlara yakın olan Suho ya da kolunu atıp kendine çekti ve ona da sarıldı. Kyungsoo da geldi ve toplu bir sarılma oldu. Onlar güçlü kalmaya çalışan gruptu. Dayanmaya çalışıyorlardı. Ama diğerleri pek emin değildi. Tao çoktan bırakmıştı herşeyi. Baek olduğu yerde sinir krizleri geçiriyordu. Xiumin ve Sehun belirsiz noktalara bakıyordu. İkisi de dalıp gitmişti. Kai çakısını çıkarmış bir dal parçasına işkence ediyordu. Ne sarılmak istiyordu, ne kavga etmek. Yerinden dahi kalkmak istemiyordu.

Luhan küçümsercesine grup üyelerine baktı. Onlarla burada olmak istemiyordu. Evine gitmek istiyordu. Ya da zamanı geriye almak... Bundan altı yıl öncesine giderdi belki ve Kore ye gitmek yerine başka bir ülke seçerdi. Başka bir ülkede şarkıcı olsaydı bu, insanı strese sokan çılgın hayranları olmazdı belki. Saçma bir hayatı olmazdı.

Ertesi gün olmuştu. Üyeler boş boş oturuyordu. Suho Sehun a baktı. Bu çocuk gittikçe kötü oluyordu. Kimseye belli etmemek için uğraşsa da Sehun un elleri titriyordu ve yüzündeki korku dolu ifade yüzünden berbat gözüküyordu. Suho ne yapacağını bilemedi. Kendisi de korkuyordu ve nasıl teselli edilir bilmiyordu. Çok sıradan konular olsa üyelerin dertlerine çözüm bulurdu ama bu durumda ne diyebilirdi ki? Her şey yoluna girecek? Kurtulacağız merak etme? Hiç birimize bir şey olmayacak? Çoktan iki üye ölmüşken bunları söylemek zordu.

"Gerçekten çok sıkıcısınız.Baekhyun un bağlı olması bu kadar etki ediyor demek ki. Baekhyun olmasa zaten neşeniz olmaz. Ve siz salak gibi onu katil sanıyorsunuz." Herkes şaşkın bakışlar atmaya başladı. Bu kız ipucu vermeye mi çalışıyordu? Ne yapıyordu?

"Bu berbat halde gülelim mi yani? Bu kadar akılsız olamazsın. İki arkadaşımız öldü."

"Öldürüldü. Yani bu birazcık da olsa ölmüş olmalarının üzüntüsünü azaltır. Çünkü öldürülmüş olması pek sevilmediğini de gösterir." dedi kız Kyungsoo un lafına karşılık olarak.

"Chen ve Kris i sevmiyoruz öyle mi? Güldürme beni." Chanyeol sinirden gözleri dönüyordu.

"Sevmese bile öldürecek kadar cani biri yok burada. Sen hariç tabiki." dedi Kyungsoo bulduğu ilk kameraya gözlerini dikip.

"Kyungsoo çok konuşmaya başladın sen." kızın bu lafı üzerine Kyungsoo elektrik alacağını düşünüp kendisini kastı. "Hadi ceza olarak ufak bir oyun daha oynayalım. Ama ne yazık ki bu cezaya Kai de eklenmek zorunda. Favorim olan Kaisoo yu görmeden ikinizden biri ölürse vicdan azabı çekerim." Kai bir ağacın gövdesine yaslanıyordu ama aniden doğruldu. Yüzünü astı. Acı çekiyor gibi bir hali vardı.

"Ah bunun çocukça olduğunu fark edemiyorsun değil mi?" Chanyeol yumruğunu sıktı. Bu sinirle birini öldürebilirdi.

"Bence bu sefer Kai nin değer verdiği kişilere elektrik göndersem daha iyi olur." Kai korkuyla grup üyelerine baktı. Tam da düşündüğü gibi Sehun ve Chanyeol titremeye başladı. Yarım dakika elektriğe maruz kaldılar. Ölme eşiğindeydiler.

"Tamam dur! Lanet olsun, dur!" Kai nin gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Kyungsoo Kai ye üzgün gözlerle bakıyordu. Kai ve Luhan ın düşünceleri aynıydı. Tek olmalıydı. Ona kimse dokunmamalıydı. Öpüşmekten nefret ederdi. MAMA nın drama versiyonu çekimi için tanımadığı bir kız ile öpüşmüş olduğu zaman sinirinden bütün eşyalarını dağıtmıştı. Şirket istediği için yapmak zorunda kalmıştı.

"Ee o zaman kalkın ne diye bakışıyorsunuz?" kızın komutuyla ikisi de ayağa kalktı. Kai bacağının acısından dolayı inledi. Sehun sonunda akmayı başaran bir damla göz yaşını hemen sildi.

Kyungsoo kaşlarını çattı ve mucize bekledi. Kai yere bakıyordu.

"Canım sıkılıyor artık!" ikili beş dakika öylece ayakta durduğu için kızın sabrı tükenmişti. Kyungsoo ya ani bir elektrik verdi. Ama çok kısa sürdü. Bu elektrik üzerine Kai Kyungsoo nun dibine girdi. Birbirlerine yaklaştılar. Dudakların birbirine değmesine ramak kalmıştı.

"Özür dilerim" dedi Kai fısıldayarak. Kyungsoo ne olduğunu anlamak için soran gözlerle Kai ye baktı. Sonra boğazında bir acı hissetti.

"KAI!" Chanyeol ayağa fırladı ve Kai yi belinden tutup geri çekti.

"Kai ne yapıyorsun?!" Suho Kai nin elindeki çakıyı aldı ve ağaçların arasına fırlattı. "Sadece öp işte, öldürmek daha mı iyi yani?!" Suho Kai nin suratına sert bir tokat attı. Kai yere yuvarlandı. Çocuk telaştan ne yaptığının bilincinde değildi.

"Kai bunu çok sevdim! Chanyeol karışmasa güzel bir cinayet görebilirdik!" kız sinir bozucu bir kahkaha attı. Kyungsoo sadece yere çökmüştü. Suho nun Kai ye vuruşunu izledi. Sonra Suho onun yanına geldi.

"Kyungsoo, boynun kanıyor." Suho nun uyarısıyla Kyungsoo elini boğazına götürdü ve orayı sildi. Eline kan bulaşmıştı.

"Derin mi?" dedi Luhan onlara yaklaşırken.

"Hayır. Şu yara bantlarından kaldı mı?" Luhan Suho nun uzattığı eline büyükçe olan yara bantlarından koydu. Şimdi Kyungsoo nun hiç bir şeyi kalmamıştı. Ama hala kızgın olan bazı gözler Kai ye bakıyordu.

Baekhyun yattığı yerden doğruldu. Sessiz olan ortamda Kai ye şöyle bir baktı.

"Chen i de sen mi öldürdün?"

Diğer bölümün fragmanı:

Çok keskin bir ses duyuldu. Kyungsoo sağır olmuş gibi hissetti. Ne sesiydi bu? Aynı ses tekrar duyuldu ve sonra tanıdık bir bağırma...

"Bu...Silah sesi!" Xiumin herkesin merak ettiği soruya cevap verdi ve hemen koşmaya başladı.