2.Sezon - 14.Bölüm

UNFABULOUS (EXO Türkçe)

"Yine ne saçmalayacaksın?" dedi Baek mırıldanır gibi.

"Hey ben ciddiyim. Belki sıkılırız diye oyun hazırladım. Onu oynayacağız."

"Senin oyunların oyun gibi olmuyor. Daha çok-"

"Ölüm oluyor işin içinde." Xiumin Chanyeol ün lafını tamamladı.

"O kadar korkmayın benden. Sonuçta sevimli, ufak bir kızım ben." kız gülümsedi. Sonra ayağa kalkıp bilgisayarlar ve tuşlarla dolu masaya gidip çekmeceden ufak bir torba çıkardı.
"Ben oynamak istemiyorum." dedi Luhan. Sonunda yüreğinin acıdığını kanıtlayan bir damla akıvermişti.

"Lulu, seçeneğin yok bebeğim." kız geri odanın ortasına geldi ve torbayı havaya kaldırdı. "Bu torbada içinde yazıların olduğu katlı 8 kağıt var. Kai artık olmadığına göre bir kağıdı çıkarmak zorundayız." kız torbadan gelişi güzel bir kağıt seçip açtı. Sonra da kağıdı arkaya doğru attı.

"Oyunun adı 'Hırsız-Polis'. Herkes bu torbadan bir kağıt seçecek ve kağıtta yazılı olan kişi olacak. Elleriniz bağlı olduğu için hepinizin kağıdını ben seçeceğim tabiki. Eğer kağıdınızda 'Hırsız' yazıyorsa hırsız olursunuz. 'Polis' yazarsa polis. Öbür isimler de 'Hakim, savcı, vatandaş' gibi şeyler. Onların bir görevi yok. Hırsız çıkan kişi sadece göz kırparak diğerlerini öldürmeye çalışır. Polis ise herkesin gözüne bakarak kimin göz kırptığını yani hırsız olduğunu bulmaya çalışır. Hırsız tarafından öldürülen biri içinden ona kadar sayar ve 'Öldüm' der. Eğer Polis hırsızı bulursa Hırsız, Hakim olan kişi tarafından cezaya çarptırılır. Polis yanlış kişiye Hırsız olduğunu söylerse ya da o bulamadan Hırsız herkesi öldürürse Polis cezaya çarptırılır. Normalde ceza alnına vurma ya da parmaklarla yanak sıkma gibi acıtan cezalar olurdu ve bunu da Savcı yapardı ama dediğim gibi elleriniz bağlı. Bu yüzden cezayı değiştiriyorum. Kaybeden kişi Hakim'in sorduğu soruya cevap verecek. Doğru cevap vermek zorunda. Güzelce kurallara uygun bir oyun oynayalım. Anlaşılmayan bir yer var mı?" kız gülümseyerek çocuklara baktı.

"Ben oynamayacağım." dedi Luhan tekrar.

"Lulu." kız Luhan ın yanına geldi ve tırnakları ile Luhan ın yanağında gezindi. Ellerini saçlarına daldırdı ve sonra hızla çocuğun kafasına vurdu. "Sabrımı zorlama yeter." Kız geri odanın merkezine geldi ve "Sonu Kai gibi olmasını istemeyenler bu eğlenceli oyuna katılır. Anlaşıldı mı?" kimseden ses çıkmadı. Kız memnun gözüküyordu. Torbaya elini soktu ve karıştırdı. Bir kağıdı seçti ve kendisi bakmadan açıp Tao ya gösterdi. Aynı şekilde öbürlerine de kâğıtlarını gösterdi. Kız hiçbirinin kağıdına bakmamıştı. Çünkü gerçekten oyun oynamak ve eğlenmek istiyordu.

En sonunda kendi kağıdına baktı ve geri katlayıp diğerleri ile beraber torbaya koydu. Sandalyeleri ve tahtını tam bir yuvarlak olacak şekilde düzeltti. Kendisi de yerine oturdu.

"Evet oyun başladı. 'Öldüm' demek dışında konuşmak yok." ve derin bir sessizlik oldu.

Herkes birbirinin gözlerine bakıyordu. Dakikalar geçti ve Tao 'Öldüm' dedi. Hepsi kendisini oyuna kaptırmıştı. Baek kurnazca gülümsüyordu. Baek ile Xiumin göz göze geldiği sırada Xiumin 'Öldüm' dedi..

Kız gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Herkesin gözleri faltaşı gibi açıktı. Luhan Kyungsoo ya dikkatle baktı. Sonra gözlerini kıza çevirdi. Kız ve Kyungsoo birbirine bakıyordu ama ikisi de göz kırpmıyordu. Ne yapıyorlardı? O sırada Luhan gözlerini Baek e çevirdi ve Baek 'Öldüm' dedi.

Chanyeol, Luhan a baktı. Sonra kıza baktı. O sırada kız Chanyeol a göz kırptı ve Luhan ın sesi duyuldu.

"Katil sensin, buldum!"

"Of kahretsin!" kız yapmacık bir şekilde üzüldü. "Katil değil Luhan. Hırsız."

"Aynı şey."

Kızın katil olduğunu söylemek biraz değişikti. Masum bir oyundu oynadıkları ama kız gerçekten katildi. Önce Tao yu sonra Xiumin i, Baek i ve Chanyeol ü öldürmüştü.

"Hakim kim?" dedi Luhan heyecanla. Kıza soru sorulması gerekiyordu.

"Benim." Kyungsoo çok isteksiz gözüküyordu. Luhan oyundayken kız ve Kyungsoo nun bakışmalarını hatırladı. Kız Kyungsoo yu öldürmemişti.

"Sor sorunu." dedi Chanyeol aceleyle. Hepsi meraklanmıştı. Kyungsoo nun yerinde olup kıza aşırı zor ve sinir bozucu sorular sormak isteyen 5 kişi vardı.

"Sor hadi." dedi Baek sabırsızca. Kyungsoo ağzını dahi açmıyordu.

"Kyungsoo sor, ısırmıyorum." kız gülümsedi.

"Gerçekten hiç arkadaşın olmadı mı?"

Bakışlar kıza çevrildi. Kız Kyungsoo nun gözlerinin içine bakıyordu.

Arkadaş... Diye düşündü içinden. Gözlerini hiç ayırmadan Kyungsoo ya bakmaya devam ederken eskide kalmış yıllarını hatırladı. Kar yağıyordu. Buz gibi bir soğuk vardı. Sıkıca montuna sarılmıştı. Atkısını burnuna kadar çekmişti. Gözleri yerde yürüyordu. O bu haldeyken etrafta bir biri ile kar savaşı yapan çocukların seslerini duydu. Attıkları kendisine gelmesin diye adımlarını hızlandırdı ve kimsenin olmadığı ara sokaklara geldi. Kimsenin basmadığı beyaz kar tabakasını görünce ufaktan gülümsedi. Etrafta kara basan ayakkabıdan çıkan sesler dışında başka ses yoktu. Çok sessizdi. Fazla sessiz. Bu arkadaşsızlığın sessizliğiydi. Yalnızlığın..

"Hiç arkadaşım olmadı. Gerek de yok." kızın gözleri hâlâ Kyungsoo daydı. Herkes tuttuğunu yeni fark ettiği nefesini bıraktı. Kimse konuşmuyordu. Dalga bile geçmek gelmedi kimsenin içinden.

"Her neyse. Bu kadar oyun yeter." kız ayağa kalktı ve kontrol masasına gitti. Torbayı çekmeceye koydu. Yere çöküp kimsenin onu görmediğini düşündüğü bir vakitte hızla gözlerini sildi. Tekrar ayağa kalktı ve odanın merkezine geldi.

"Eğlenceli bir oyundu değil mi?" kız eskisi gibi gülüyordu. Luhan dahil hepsinin yüzünde değişik bir gülümseme vardı. Kız hiçbir zaman birisiyle böyle oyunlar oynamamıştı belki de. Çocukça bir oyun olduğu doğruydu ama çocukken dahi oynanmamışsa biraz üzücü bir durum oluyordu. Luhan ona acıması gerekir mi bilmiyordu.

"Benimle oyun oynamanıza karşılık size buradan kurtulabileceğiniz bir şans vereceğim."

Kızın bu lafı üzerine herkesde bir mutluluk oluştu.

"Nasıl bir şans?" Baek dayanamayıp sordu.

"Şöyle bir şans.." kız tekrar tahtından kalktı. Yavaş çekimde yürüdü ve Baek in yanına geldi. "Dövüşebilir misin?" dedi. Baek in boğazına elini doladı ve sonra tırnaklarını çocuğun boynuna sapladı.

"Ah! Neyden bahsediyorsun?" Baek öksürdü. Canı acımıştı.

"Lisedeyken çete lideri olduğunu söylemiştin. Dönüşebiliyorsundur."

"Onu şakasına söylemiştim. Herkes de inanmıştı. Öyle bir şey yok."

"O zaman buradan kurtulma şansınız ,666 kadar azaldı." kız gülümseyerek Luhan ın yanına geldi.

"Kiminle dövüşmekten bahsediyorsun?" dedi Luhan hırsla.

"Benimle tabiki de. Benimle dövüş, beni yen. Sonra da buradan kurtul." kız Luhan ın çenesini kavrayıp sertçe sıktı.

"Ben dövüşürüm kabul." Luhan kızın ellerinden kurtulmak için kafasını geri çekti.

"Ama ben seni istemiyorum." kız Luhan ın kafasına vurdu. " %33,333 şansınız azaldı."

"Saçmalık! Ben dövüşürüm dedim."

"Lulu senin psikopat hallerinle uğraşamam. Otur oturduğun yerde."

"Diyene bak." Kyungsoo kendince mırıldandı.

"Her neyse." kız duymamış gibi yaptı ve Xiumin e yaklaştı. "Xiumin-" kız durakladı ve "-Oppa" diye ekledi. Kendi kendine güldü. "Hiç oppa gibi durmuyorsun." Xiumin in saçlarıyla oynuyordu. "Sen bilek güreşinde bütün üyeleri yenmiştin. Dövüşebilirsin herhalde değil mi?"

"Bilek güreşi yapacaksak olur. Öbür türlü iyi dövüşen Kyungsoo var." Xiumin in sözleri üzerine bakışlar Kyungsoo ya çevrildi. Çocuk gözlerini kocaman açmıştı.

"Hayır, ben Kyungsoo'mla karşı karşıya gelemem. Burada drama çekmiyoruz. Sevdiğim kişiyle mi dövüşeceğim?" kız çok haklıymış gibi tavırlar takınıyordu. Kyungsoo ile tekrar bakışmaya başladı. "Şansınız %66,666 kadar azaldı. Of devreden sayılardan nefret ederim."

"Chanyeol." Luhan Chanyeol e gözlerini dikti. Tao ve o kalmıştı geriye. Tao bu haldeyken kız ile karşı karşıya gelemezdi.

"Ben mi?" Chanyeol gözleri ve ağzı açılmış diğerlerine bakıyordu.

"O kepçe kulağı da istemiyorum." kız bakışlarını Tao ya çevirdi. "En başından beri Tao ile adilce dövüşmek istiyordum."

"Hayır o olmaz." dedi Luhan hiç vakit kaybetmeden.

" Lulu yine çenen düştü. Tek bir düğmeme bakar. Unutma." kız herkesin sustuğuna emin olduktan sonra kontrol masasına gitti. Elindeki, boynundaki tüm takılarını çıkarmaya başladı.

"Bu size verdiğim çok cömertçe bir şans. Tao ile uzak doğu dövüş sanatı ile dövüşeceğiz. Eğer o kazanırsa buradan çıkarsınız. Ben kazanırsam sizinle burada eğlenceli vakitler geçirmeye devam ederiz." kız takılarından kurtulduktan sonra odanın ortasına geldi.

"Bu savaş ölümüne olacak..."

Diğer bölümün fragmanı:

...

"Tao nun hiç şansı yok." dedi Baek yayık bakışlarla.

"Yani gözümüzün önünde ölmesine izin mi vereceğiz?"

...

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
minhyuklittlebunny
#1
Chapter 1: Tatil demişken gerçekten dinlendiriyor
minhyuklittlebunny
#2
Chapter 1: Ay bacım buralarda unfabulous ile eskiyi hatırlayıp gülümseyeceğim. Tatil gibi geldi bana buralar.
galaxy_fan #3
Chapter 1: harika bunu daha önce wattpad de okumuştum. burda bulabileceğim aklımın ucundan geçmezdi