Kabuslar Köşe Başında Bekler

Evanescent Lives With Shining Scars *birsoru?*
Please Subscribe to read the full chapter

“Çıkıyor musunuz? Çıkmıyor musunuz?” dedi Sungmin bir kez daha şansını deneyerek. Kyuhyun sırıtmaya başlayınca elimde olmadan gözlerimi devirdim.

“Neden bu kadar büyütüyorsun?” dedim Sungmin’e. “Olay basit: Kyuhyun çıktığını iddia ederken Hye Su bunu yalanlayacak. Yani ya maknemiz artık bir şizofren ya da ikisi de tek başlarına bir adım atamayacak kadar yeteneksiz.”

Kyuhyun sinirle gözlerini bana çevirdi. “Ya! Sen kimsin de bilgiç bir şekilde konuşuyorsun? İki yıldır seni bir kızla yan yana görmedim.”

“Ben gördüm.” Dedi Hyuk sırıtırken. “Ama tabi duygusal anlamda değil.”

“Kendi işine bak sen.” Dedim elimdeki plastik bardağı fırlatırken.

“Gerçekten kendinize birer kız bulun yoksa EunHae’nin elli yılı dolduran yaşlı çiftlerden farkı kalmayacak.”

Hyuk fırlattığım bardağı bana geri verdi ve aynı anda ikimizde Sungmin’e elimizdeki bardakları fırlattık. Ama tabi benimkinin aksine Hyuk’un ki yarıya kadar doluydu.

“Ya! Bu ne?! Üstüm yapış yapış oldu.”

“Bilirsin işte benim özel karışımım.” Dedi Hyuk sırıtırken. “Elma suyu ve birazcık votka.”

Sungmin üstünü temizlemek için bir şeyler ararken bir yandan da Hyuk’u ne kadar sevdiğini anlatıyordu. En sonunda en uygun seçenek olarak Hyuk’un tişörtünü buldu.

“Ya! Yırtacaksın! Çekmesene!”

“Çıkar o zaman!”

“Sapık! Neden tişörtü-“

“Gerçekten siz kaç yaşındasınız?” dedi Kyuhyun bıkkın bir ifade ile.

“Sanki sen onlardan çok farklısın.” Dedim dil çıkarırken.

“Ve bunu söyleyebilecek son kişi de sensin.” dedi. Kyuhyun sırıtırken.

Kavgayı bir süre daha sürdürebilirdim ama Kyuhyun arabayı sürdüğü için fazla üstelemenin anlamı yoktu. Ah harika gerçekten bu şekilde ne kadar devam edecektik?

“Donghae, telefonum titriyor baksana.”

“Sen bak.”

“Araba kullanıyorum.”

“O zaman daha kibar bir şekilde rica et. Saygı eklerini unutmadan.”

“Sevgili Donghae hyung eğer iki saniye içinde açmazsan- Ya! Gıdıklandığımı biliyorsun biraz daha dikkatli al.”

Gözlerimi devirdim ama telefonu açtığım için cevap vermedim.

“K-kyuhyun o-oppa.”

“Ben Donghae oppa, Jung.” Jung’un sesi pek de iyi gelmiyordu. “İyi misin? Sesin b-“

“Lütfen yardıma gelin. B-biz ne yapacağımız bil-bilmiyoruz. Ve menajer oppa da-“

“Sakin ol Jung.” Dedim. İçimde yükselen korkuyu bastırmaya çalıştım. Hyuk, Sungmin ve Kyu da endişeli gözlerle bana bakıyordu. Kyu durmadan ne olduğunu soruyordu. Soruları duymazdan geldim ve telefona odaklandım. “Ne olduğunu sakin bir şekilde anlat bana.”

Jung konuşmadan önce arkadan Ae Cha’nın hıçkırıkları ve ağlama sesleri kulağıma geldi. Sesi diğerlerinin duyduğunu sanmıyordum ama bunu bilmelerine gerek de yoktu.

“Arabayı kızların evine sür.” Dedim hızlı bir fısıltıyla. Kyuhyun bembeyaz olmuştu. Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı ama artık sormaya cesaret edemiyordu.

“Ne oldu Jung?” Sorumu tekrarladım. Sesimdeki soğukkanlılığa kendim bile şaşırmıştım.

“K-kan.” Sesi fısıltıdan farksızdı. Aslında benimle konuştuğunu bile unutmuş gibiydi. “Kan. Her yerde. Ve Hye Su Unni-”

 

*

 

Kızların yurduna varmamız on dakikadan kısa sürmüştü ama yarın kapımızda birkaç tane ışık ihlali yüzünden gelen ceza kartlarını bulacağımızdan emindim. Kyuhyun hızla arabadan indi ve kapısını bile kapatmadan yurda koştu. Sungmin arkada kalırken Hyuk’la beraber Kyu’nun arkasına takıldık. Kapıyı deli gibi çaldığı sırada ancak yetişebildik. Kapıyı Jung açmıştı.

Jung’u daha önce hiç bu kadar beyaz görmemiştim. Ve üstü… kan içindeydi. Hyuk’un nefesini tuttuğunu duydum. Kyuhyun ise kısa süreli bir duraksamadan sonra “Nerede?” diye sordu.

“B-banyo.”

Hyuk Jung’u omuzlarından tutup salona yönlendirirken ben de banyoya yöneldim. Kyuhyun hızla içeri dalarken ben manzara yüzünden duraksadım.

Bir an için bütün bunun aptal bir kamera şakası olmasını diledim. Ama Hye Su kusmak için öğürdüğünde ve ağız dolusu kan kustuğunda şaka olmadığına emin oldum. Banyonun zemini neredeyse tamamen kanla kaplıydı. Lavabo sanırım pıhtılaşan kan yüzünden tıkanmıştı ve Hye Su’nun kustuğu kan lavaboya dolmaya başlamıştı. Eun Ae Hye Su’nun saçlarını tutarken bir yandan deli gibi ağlıyordu. Ae Cha de banyonun bir kenarına çökmüş hıçkırıyordu. Hızla Ae Cha’nin yanına eğildim. Şoka girdiği belliydi ve ne kadar seslenirsem sesleneyim beni duymuyordu. Kyuhyun Hye Su’yu tutmaya çalıştı ama Hye Su onu fark etmemişti bile. Gözleri kapalıydı. En sonunda gözlerini açtığında manzara daha kötüydü. Gözleri tamamen kıpkırmızıydı. Biraz daha dikkat edince kulaklarından da kan aktığını fark ettim. Sabah yediğim kahvaltı midemden çıkmak için uğraşırken dişlerimi sıkıca kilitledim.

Kyuhyun konuşmuyordu ve sadece Hye Su’ya neredeyse sarılır bir şekilde tutunuyordu. Eun Ae de yanlarındaydı ama ağlamaktan konuşamıyordu. Hye Su bir an için dengesini kaybetti, Kyuhyun’la beraber kan kaplı zemine düştüler.

“Ne oldu?” dedi Kyuhyun herkesin duyabileceği kısık bir sesle. “NE OLDU?”

“Bi-bilmiyoruz.” Dedi Eun Ae hıçkırıkların arasından. “Kus-kusmaya başladı.”

“Doktor-“

“Hayır.” Ses o kadar cansızdı ki bir an kafamdan uydurduğumu düşündüm ama ses Hye Su’dan çıkmıştı. “Olma-“

“ÖLÜYORSUN!” Kyuhyun bağırınca kollarımın arasındaki Ae Cha titredi.

“Hayır.” Fısıltı güçlüydü ama yine de ölüden çıkan bir fısıltı kadar yüksekti.

“Hye Su…” Kyuhyun’un sesi fısıltıya dönüşmüştü şimdi.

Kyuhyun’a döndüm ama o sırada kapıdan birisi girdi. “Aman Tanrım!” Sungmin banyo kapısının yanına çökmüştü. Hyuk hemen arkasındaydı ama bir saniye bile duraksamadan arkasını döndü ve salona geri döndü.

“Telefon, telefon, telefon…”

“Ae Cha. Ne telefonu?” dedim mümkün olduğunca sakin bir fısıltıyla.

“Su-sun Hi.”

O anda ayağa kalktım ve hızla salona geçtim. Jung bir koltuğun üstünde hıçkırıyordu. Hyuk ise ona destek olmaya çalışıyordu. Ama daha çok her an kusacakmış gibi duruyordu.

“JUNG! Hye Su’nun telefonu nerde?!” Beni duymamıştı. Hızla kollarını tuttum ve gerçekten sert bir şekilde sarstım. “Hye Su’nun telefonu?!”

Jung beni duymuştu ama anladığından emin değildim. “Jung…” dedim bir kez daha. Hızla ayağa kalktı ve koşarak odalardan birine girdi. Hyuk hemen arkasından gitti ama daha salondan çıkamadan Jung elinde telefonla geri gelmişti. Telefonu Jung’un elinden kapıp rehbere girdim. Ne aradığımı bilmesem de en basit seçenek tam ismiydi.

Kim Sun Hi.

Telefonu ilk çalışında açtı.

“Alo? Kim Sun Hi. Alo?”

“E-efendim?” dedi. Sesi biraz şaşkın çıkıyordu.

“Buraya gelebilir misiniz? A-acil bir durum.” Aynı anda banyodan Eun Ae’nin ufak bir çığlığı ve Ae Cha’nin artan hıçkırıkları duyuldu.

“Alo? Orada m-“ Cümlemi tamamlayamadan konuştu.

“Adres.” Dedi net bir sesle. Aynı anda çarpan kapı sesini duydum ve hızla adresi söyledim.

Gelmesi ne kadar sürerdi bilmiyordum. Hızla banyoya gittim. Sungmin mermer kadar beyaz bir yüzle Ae Cha’ya sarılmıştı. Manzara beni ilk seferde olduğundan daha fazla çarpmıştı. Hye Su yerdeydi ve Kyuhyun ona sarılmıştı. Ağlıyordu. Hangisinin beni daha çok şok ettiğinden emin değildim. Eun Ae banyonun başka bir köşesine çökmüştü.

“Sungmin!” Sesimi duyunca hızla bana döndü. “Ae Cha’yı al ve odasına götür.”

“Hayır, hayır, hayır.” Ae Cha kesinlikle krize girmişti. Dizlerime bulaşan kana –Hye Su’nun kanına aldırmadan diz çöktüm.

“Yardım geliyor.” Dedim nazik bir sesle.

“Yardım?”

“Sun Hi.” Dedim.

“Geliyor mu?” Soru Eun Ae’dan gelmişti.

“Evet. Adresi verdim geliyor.”  Eun Ae kafasını aşağı yukarı salladı. Hala kendinde gibi dursa da kırılma noktasına gelmiş gibi duruyordu. Kolundan tuttum ve yavaşça kaldırdım. “Kyuhyun yanında sen kızlara destek ol.” Başını salladı ve Ae Cha’yi kaldırmaya çalışan Sungmin’e yardım etti. Üçü beraber banyodan çıkınca istemeyerek de olsa başımı Hye Su’ya çevirdim. Solgundu. Cildi mümkünmüş gibi beyazdan öte bir renk almıştı. Ama gözünden, kulağından ve ağzının kenarından sızan kan yüzünü boyamış gibiydi.

“Geliyor mu?” dedi Kyuhyun. Hala ağlıyordu ama hıçkırıklarla değil. Gözlerinden süzülen sessiz yaşlarla.

“Geliyor.” Dedim. Ve bir an önce gelmesi için dua etmekten başka yapacak bir şey bulamadım. Elimdeki telefon çaldığında bir an için geldiğini düşünüp umutlandım ama aradan sadece beş dakika geçmişti.

“Ne olduğunu anlat.” Dedi telefonu açar açmaz. Sesi yapay seslerden farksızdı.

“Kan.” Diyebildim. “Kan kusuyor ve gözleri, kulakları…kanıyor.”

Sessiz bir küfür hatta duyuldu. “Ne kadar kusmuş?”

“Ne?”

“Tahmini kaç litre kusmuş?”

Banyoya genel olarak baktım. Çok demek istedim. Tahmin edemeyeceğim kadar çok. “Bilmiyorum ama sanırım üç litre ya da biraz daha fazla.”

“Sırt üstü yatırın. Ve yapabilirseniz göğüs bölgesini vücudundan yukarı kaldırın.”

Hızla Hye Su’nun yanına eğildim. “Sırt üstü yatırmalıymışız.” Dedim Kyuhyun’a ve gözlerini kırparak bana bakmasına aldırmadan Hye Su’yu kollarının arasından çektim. Hye Su’nun gözlerinden bir damla kan dökülürken sessizce özür diledim.

“Göğüs bölgesini yukarı kaldırmak derken nasıl?”

Kyuhyun dikkatle beni ve mümkün olduğu kadar telefonu dinliyordu. “Kalbi. Kalbi vücudunun diğer organlarına göre daha yukarı da olsun.”

“Nası-“

Sorumu tamamlayamadan Kyuhyun ellerini Hye Su’nun altına soktu ve mümkün olduğu kadar yukarı kaldırdı.

“T-tamam.” Dedim.

“Kan var mı

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!
Licrymosa
Merhaba hala orada olan var mı *hehe* Uzun zamandır yokum ama bundan sonra buralarda olmaya çalışacağım xD

Comments

You must be logged in to comment
NursimaElfAhgase
#1
Chapter 1: değişik bir hikaye
Cemre01 #2
Chapter 27: Gerçekten şu Usta'yı merak ettim. Ve Angel'ın hikayesini. Ayrıca.... Jae Min sen ne kadar pislik bir şey çıktın ya... İğrenç herif
Yine muhteşem yazıyorsun, ve yine ben bir oturuşta her şeyi okudum :) Sonunu merakla bekliyorum
Nimesya
#3
Hahaha su an Turk buldugum icin cok sevincliyim :D
swedenlaundry #4
Chapter 13: Yay! An update :D
swedenlaundry #5
Merhaba!

lol ben uzun suredir merak ediyordum turkce fanfiction var mi diye, ve iste buldum :) Amerika'da yasiyan bir turkum (please excuse my typing, the keyboard is in english) Bu sitede cok turk yok malesef :( oh well! cok guzel yaziyorsun devam et lutfen <33
myeongsuuu #6
Benim hikayeme de bakabilir misin ? Tesekkurler ^^
myeongsuuu #7
Şükür burda Türkler var dsfdsf Nasıl sevindim anlatamam ya.
Imzelosbaby #8
Chapter 3: Kotu bir yazar mi ? Pöh benim asik oldugum nadir hikayelerden birinin yazari kotu olamaz !? :D hikayen gercekten cok guzel ilerliyor :D
Imzelosbaby #9
Chapter 1: Ah gercekten hafife alinacak bir yazimin yok ^^ cok guzel yazmissin bagladi diyebilirim ama ingilizce hikayelerden sonra okuyunca birden kafam karisti :D neyse uzun tutmayayim ama gercekten cok guzel yaziyorsun :D bitirene kadar birakma Fighting ! :)