Güneş ve Ay Kadar Benzer, Yıldızlar Kadar Birbirinden Farklı

Evanescent Lives With Shining Scars *birsoru?*
Please Subscribe to read the full chapter

 

 

 

Sun Hi’yi bu sefer öldürecektim.

Angel’ı öldürmeye çalışsam bile büyük ihtimal başarılı olamayacaktım ve başarılı olsam bile bunun ona ceza olarak uygun bir yöntem odluğundan emin değildim.

Bir de susuzluk. Hadi ama en son beslenmemin üstünden on beş saat geçmemiştim. Kesinlikle oburun tekiyim.

“Unni. Yalnız kalman-“

“Ben iyiyim,” dedim endişeyle bana bakan Ae Cha’ya gülümserken. “Sanırım evde yalnız kalacak kadar büyüdüm.” Alaylı konuşmak için baya uğraşmıştım ama can sıkıntımı çok fazla saklayamamıştım.

“Neden bu pisliğin showuna gitmek zorundayız ki? Menajer oppayı arayıp hemen-“

“Ah, hadi ama kızlar. Açıklama yapmadan önce bunları konuşmuştuk. Elbette beni Showlarına çıkarmak istemeyen yönetmen, kanallar olacaktı.”

“Ama katılıp katılmamayı ortak bir karara bağlayıp-“

“Liderinizin sözlerini tamamen görmezden mi geleceksiniz?”

Jung sessizleşti ama biraz öfkelendiğini görebiliyordum.

“Hadi kızlar unni haklı. Bu Showlara katılmamız gerekiyor. Eğer katılmazsak insanlar Hye Su’nun gerçekten kanlarımızı içtiğine inanacak.”

“Ah hadi ama insanlar sadece kendi istediklerine inanıyor. Daha önce yüzlerce açıklama yaptık. Leeteuk oppa bile yaptı. Hatta daha başka bir çok arkadaşımız ama-“

“İşte tam olarak bu yüzde gitmeliyiz,” dedi Eun Ae. Jung en sonunda kabul etmiş gibi gözüküyordu ama bu durum öfkesini azaltmak yerine çoğaltıyordu.

“O kadar da kötü değil,” dedim bu sefer kendimden emin ve neredeyse neşeli bir ses tonuyla. “Biraz kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. Ayrıca bu haftaki showları güzel yaparsanız haftaya beraber gidebiliriz.”

Bir anda Jung’un bütün öfkeli ifadesi kayboldu ve yerine oldukça kararlı bir ifade yerleşti. “Ah bütün o şerefsizlere senin kanımızı emdiğinin ne kadar saçma bir iddia olduğunu kanıtlayacağım.”

“Ve ben de bunu hala düşünen varsa gidip bütün batıl inançlarından kurtulmalarını söyleyeceğim,” dedi Ae Cha de. İkisinin de bu çocuksu kararlılıklarına gülmeden duramadım. Eun Ae ise sadece başını iki yana sallamakla yetindi.

“Liderliği bugün için sana emanet ediyorum,” dedim dalga geçerek.

“Dikkat et de alışkanlık haline gelmesin,” dedi gülümseyerek. Ardından bugün ki showlarda ne demeleri, hangi anıları anlatmaları gereken ikiliyi sürükleyerek kapıdan çıkardı. Beş dakika geçmemişti ki kapı çalındı. Kızların bir şey unuttuğunu düşündüm ama dikkat ettiğimde kalp atışlarının bir vampire olduğunu anladım. Hiç düşünmeden kapıyı açtım ve karşımdakine fırsat vermeden konuşmaya başladım.

“Sizi öldüreceğimi biliyorsunuz değil mi? Hatta öyle ki-“

“En azından içeri girene kadar bekleyemez miydin?” dedi bıkkın bir Angel. Sinirlerim bir kez daha tepeme fırlarken ağzımı tekrar açtım. Konuşmaya başlamadan önce bir şey fark ettim. Angel hiç olmadığı kadar solgundu. Çok bariz bir şekilde değil ama yine de…

“N-ne oldu?” dedim şaşkınlığımı gizleyemeden.

Bir an için duraksadı. “Fark etmene şaşırdım. Anlaşılan fazlasıyla iyi gözlerin var.”

“Ne olduğunu söyleyecek misin?” dedim bu sefer daha kararlı bir tonla.

“İçeri geçmeme izin verirsen. Hem bak sana ne getirdim! Mama!”

Gözlerimi devirdim ama yine de belli belirsiz çocukluğuna gülmeden duramadım.  Beraber içeri geçtik ve bana uzattığı kutudan bir poşeti alıp ilk bulduğum bardağa boşalttım.

“Kesinlikle bir obursun. Hiç kendini kontrol etmeyi denedin mi?”

Dalga mı geçiyordu yoksa ciddi miydi emin olmadım. Yine de kendimden biraz utanarak konuştum. “Açıkçası denemedim. Sun Hi ile de konuşmuştuk. Alışkanlık gibi bir şey olduğunu söyledi.”

“Biraz. Ve bu alışkanlığı edinsen iyi olur. Ne zaman hayat kurtaracağını bilemezsin. Ve hayat derken senin değil gelecekteki kurbanının hayatını kast ediyorum.”

Etkili öğretim bu olsa gerek.

“Bir ara denerim,” dedim ve elimdeki bardaktan bu sefer daha az iştahlı bir şekilde bir yudum aldım. “Ah! Kahretsin yine yaptım.”

“Ne oldu?”

“Dişim…” dedim kanayan dudağımı yalarken. Uzayan vampir dişimin açtığı yara çoktan kapanmıştı ama ardında ufak bir sızı bırakmıştı. “Bir haftadır törpülemediğim için-“

“TÖRPÜLEMEK Mİ?! Ah hadi ama!”

“N-ne?”

“Dişini törpüleyip bir gün insan olmayı uman şu mankafalardan olduğunu söyleme bana.”

“D-değilim,” dedim neyi söylemek istediğini anlamaya çalışırken. “Yani sanırım?”

“Sanırım?! Söyler misin dişlerini neden törpülüyorsun?!”

“Ee… Belli olmamaları için?”

Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Bir dakika. İki dakika. “Sen ciddisin?”

“Evet,” dedim kafam daha da karışmış bir halde.

“O-ov. Tamam bu da bir şey. Dünyada her şey mümkün.”

“Tam olarak neyi kaçırdım?” Merakımı bastırmak istiyordum çünkü cevabın beni rezil edeceğini biliyordum.

“Tamam, bunu dalga geçmeden veya gülmeden söylemeye çalışacağım ama ne kadar başarılı olurum bilmiyorum,” dedi sırıtmasını bastırmaya çalışırken. “Dişlerini törpülemene gerek yok. Bazı vampirlerin kullandığı bir yöntem ama bir o kadar da gereksiz.”

“Ama uzamalarını durdurmak-“

“Uzamalarını durdurmaya gerek yok. Sadece dişlerini geri çekmelisin… Garip bir benzetme ama yılanlar gibi düşünebilirsin. Dişlerini sadece zehirlerini fırlatacakları zaman çıkarırlar.”

“Yani bir tür geri çekme mekanizmamız var?”

“Aynen öyle. Daha önce fark etmemiş olman biraz garip aslında… Sonuçta bu senin vücudunun bir parçası.”

“Harika,” dedim sessiz bir şekilde. Angel bir şey söylemek için ağzını açtı ama fırsat vermedim. “AAAA!!! Bütün o törpüleme seansları boşu boşuna mıydı?!”

Angel kahkahasını daha fazla tutamadı ve benim kızgın bakışlarıma aldırmadan gülmeye başladı. “Tamam, o şekilde bakma. Ama bu resmen bir köpeğin işediğini bilmemesi gibi bir şey.”

“O kadar da değil.” Kararsız bir şekilde ekledim. “Değil mi?”

Bir kahkaha daha attı. Yüzümün düştüğüne emindim. Arkamı döndüm ve elimdeki bardaktan küçük bir yudum aldım. Vampir dişim bir kez daha dudağıma değince daha fazla sinirlenmekten başka bir şey elime geçmedi.

“Tamam, tamam. O kadar da değil. Bilirsin sadece mübalağa yapıyordum. Hey suratını bu kadar asmana gerek yok. Ah, bir de olgun davranması gereken kişi sensin.”

“Neden herkes benim daha olgun davranmamı bekliyor?!” dedim sanki şu anda umursadığım tek konu buymuş gibi.

“Büyük olan kişi sen olduğun için?”

“Bir dakika sen kaç yaşındaydın?”

Omuz silkti. “Sanırım yirmi üç oldum. Ama emin değilim.”

“Doğum gününü bilmiyor musun?”

“Hangisini sorduğuna bağlı,” dedi ama ardından söylememesi gereken bir şey söylemiş gibi kaşlarını çattı. “Neyse önemli olan Sun Hi’den büyük ve senden küçük olduğum. Lütfen sana unni dememi bekleme.”

Bir anda bu kadar çok duyguya geçiş yapabilmesi bir şekilde etkileyiciydi. Gülümsedim. “Önemli değil.”

“Her neyse çok konuştuk. Sana söylemem gereken bir sürü  şey var. Ama öncesinde şu dişleri halledelim.”

“Tamam,” dedim huzursuzca. Yine de Angel’ın diline düşmüş olmak biraz moralimi bozmuştu. Gerçi düşününce nasılsa bir şekilde benimle dalga geçmeyi başarıyordu.

*

 

“Bir dakika. Demek istediğin birileri bizim…ölmemizi istiyor.”

“Vay canına. Bunu daha önceki saldırlar da fark etmemiş olman-“

“Onu demek istemedim. Birilerinin benim ölmemi istiyor. Bu bildiğimiz bir şeydi ama şimdi sen ve Sun Hi? Yanlış anlamayın ama insanların sizi tanıdığını bile sanmıyorum.”

“Zaten kafamızı isteyenlerin insan olmadığını biliyoruz,” dedi elindeki dergiyi sıkılmış bir ifadeyle karıştırırken.

“Vampirler. Ama neden?”

“İnsanlar neden birbirlerini öldürüyor? Neden savaşlar çıkıyor? Neden küresel ısınma var?”

“Biraz ciddi olabilir misin?” dedim somurturken.

“Kusura bakma dün gece hepsini Sun Hi ile konuşurken kullandım.

Gözlerimi devirdim. “Her neyse. Bahsettiğiniz şu çete. İsmi neydi? Salvation of Night? Eğer bir kere saldırdıysalar bir kez daha saldırmazlar mı?”

“Elbette saldıracaklar. Ama bir dahaki sefere hazırlıklı olacağız.”

“Tam olarak ne yapmayı planlıyorsun?”

“Emin değilim ama ilk önce depolarımızı kontrol etmekle başlamalıyız. İçtiğimiz kanlar yüzünden üçüncüye oltaya gelmek istemiyorum. Ha bir de bundan sonra yalnız olmamak var. Senin için çok sıkıntı değil ama kızların güvenliğini de düşünüyorsun bir koruma istemen işimizi kolaylaştırabilir.” Yüzünü buruşturdu. “Tabi vampirlerden korkmayan bir tane bulabilirsen.”

“Parasını ödediğimiz sürece sorun olmaz-“

“Ya da!” dedi beni dinlemediğini saklamadan. “Bir vampir koruma bulabiliriz.”

Kaşlarımı çattım. Fikir elbette en mantıklı olanıydı. Ama… “Bilmiyorum. Biraz garip geliyor.”

“Bırak şu ifadeyi. Çevrende daha fazla olacak. Ne kadar çok vampir o kadar çok vampir sosyalleşmesi.”

Geçen hafta nasıl oldu hala bilmiyorum ama Angel’a bütün hikayemi anlatmıştım. Beni en çok şaşırtan hikayemi sonuna kadar hiçbir yorumda bulunmadan dinlemiş olmasıydı. Daha da ilginci ise benimle dalga geçmemişti veya başka bir yorumda bulunmamıştı. Tek yorumu ‘Senin doktor ilginç bir insanmış.’ olmuştu.

“Evet ama kızlar… Ve tabi diğer insanlar…”

“Kızlara söylemek zorunda değiliz ama sizin şu her şeyi kızlara söyleme huyunuzu düşünürsek kızlara söylediğimizde de çok fazla şaşıracaklarını sanmıyorum. Başka insanları ise siktir.”

Başkaları derken düşündüğüm isim aslında Kyuhyun’du.

“O-olabilir. Tanıdığ- Güvendiğin birisi var mı?”

Kafasını salladı. “O zaman koruma işini hallettik.”

“Peki ya siz?”

“Ben kendi başımın çaresine bakabilirim ki bunu kanıtladım,” dedi ama o anda bakışlarımı görünce ‘Hyuk gelmeseydi ne yapacaksın?’ sorusunu anladığını biliyordum. “Sun Hi de benim düşündüğüm kadar acemi değil. Beraber bir şeyler yapabiliriz.”

“Yurda taşınmanız daha iyi bir fikir.”

“O kadar da değil. “Bizi izlediklerini biliyoruz. Bu kadar sıkı önlem aldığımızı görürseler planlarını hızlandırabilirler.”<

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!
Licrymosa
Merhaba hala orada olan var mı *hehe* Uzun zamandır yokum ama bundan sonra buralarda olmaya çalışacağım xD

Comments

You must be logged in to comment
NursimaElfAhgase
#1
Chapter 1: değişik bir hikaye
Cemre01 #2
Chapter 27: Gerçekten şu Usta'yı merak ettim. Ve Angel'ın hikayesini. Ayrıca.... Jae Min sen ne kadar pislik bir şey çıktın ya... İğrenç herif
Yine muhteşem yazıyorsun, ve yine ben bir oturuşta her şeyi okudum :) Sonunu merakla bekliyorum
Nimesya
#3
Hahaha su an Turk buldugum icin cok sevincliyim :D
swedenlaundry #4
Chapter 13: Yay! An update :D
swedenlaundry #5
Merhaba!

lol ben uzun suredir merak ediyordum turkce fanfiction var mi diye, ve iste buldum :) Amerika'da yasiyan bir turkum (please excuse my typing, the keyboard is in english) Bu sitede cok turk yok malesef :( oh well! cok guzel yaziyorsun devam et lutfen <33
myeongsuuu #6
Benim hikayeme de bakabilir misin ? Tesekkurler ^^
myeongsuuu #7
Şükür burda Türkler var dsfdsf Nasıl sevindim anlatamam ya.
Imzelosbaby #8
Chapter 3: Kotu bir yazar mi ? Pöh benim asik oldugum nadir hikayelerden birinin yazari kotu olamaz !? :D hikayen gercekten cok guzel ilerliyor :D
Imzelosbaby #9
Chapter 1: Ah gercekten hafife alinacak bir yazimin yok ^^ cok guzel yazmissin bagladi diyebilirim ama ingilizce hikayelerden sonra okuyunca birden kafam karisti :D neyse uzun tutmayayim ama gercekten cok guzel yaziyorsun :D bitirene kadar birakma Fighting ! :)