Geçmiş Yakana Yapışır Karanlığın Yükselişinde

Evanescent Lives With Shining Scars *birsoru?*
Please Subscribe to read the full chapter

Vampirler hakkında bilinen en büyük yanılgı vampirlerin siyahla özdeşleşmiş olması. İnsanların %99’u –isterseniz hata payını azaltmak için %75’i diyin- vampirlerin dolabında siyahtan başka bir renk olmadığını düşünür ve buna inanır. Halbuki genel olarak vampirlere baktığınızda çoğu insanlardan daha renkli giyinir. Bunun kimliklerini saklamak için bilinçsizce yaptıkları psikolojik bir davranış mı yoksa tamamen tercih mi olduğundan emin değilim. Ama çoğu vampirin aksine insanları haklı çıkaracak şekilde giyinmeyi sevdiğimi söyleyebilirim. Deri ceketler, siyah kotlar, oldukça ağır siyah bir göz makyajı ve elbette siyah ojeler. Bir ara insanların kafasındaki klasiklere uyduğum için kendime fazlasıyla sinirlenmiştim. Ve sonuç olarak gidip saçımı çenemin altına kadar gelecek şekilde kestirip oldukça parlak bir sarıya boyatmakla bir farklılık yapmaya çalıştım ama bunun tam olarak istediğim etkiyi verdiğinden emin değilim. Yine saç modelini sevdiğim için uzun zamandır kullandığımı söyleyebilirim.

Ah, bir de tabutlar var ama o tamamen ayrı bir mesele.

“Angel.”

Ağzımdaki sigaradan derin bir nefes çekip ardından sigarayı yere attım. Bond’un az sonra sigara ile ilgili söyleneceğinden emindim.

“Bir an için beni ekeceğini sandım. Yine.” Son kelimeyi vurgulamak için fazla uğraşmamıştı ama yüzündeki sırıtıştaki saniyelik dalgalanmadan aslında ne kadar kızgın olduğunu belli ediyordu.

“Ben de bir an için beni temizlikçi olarak kullanacağını düşündüm. Yine.”

“Karşılığını aldığın bir şeydi.” Dedi sesimdeki sitemi tamamen görmezden gelerek.

“Ah evet senin ufaklık bir ara taksitlere bölmek istedi.”

“Kızın üstüne o kadar gitme.” Dedi sırıtırken. “Sadece fiş onun için fazla kabarıktı.”

“Kanla dekore edilmiş bir salon ve yatak odası için oldukça az bir miktardı.”

Bond beni duymazdan gelip devam etti. “Ayrıca telefonda sesin gerçekten sevimli çıktığı için seni şu tonton teyzelerle karıştırmış olabilir. Hani şu satış elemanı-“

“Asılmaya çalışıyorsan eğer sevimli kısmından sonra konuşmayı bırakmalıydın.”

“Ah be güzelim bu kadar alıngan olma. Yoksa hayatının sonuna kadar yalnız kalırsın.” Dedi bir kolunu omuzlarım etrafında dolarken. Gözlerimi devirerek yüzüne baktım.

“Hiç sanmıyorum. Senin gibi sülükler olduğu sürece elbet bana katlanacak birisini bulurum.”

Bir an için yüzüme baktı ve ardından sesli bir kahkaha attı. “Aslında beklediğim cevap daha çok ‘Yanıma birisini istediğimi söyleyen kim, moruk.’ Tarzında bir şeydi. Demek ki sen bile yanına birisini istiyorsun.”

Sıkkın bir şekilde botumun ucunu yere vurarak ses çıkardım. “Kelimeleri saptırıyorsun. Ben olabileceğini söyledim. İstediğimi değil.”

Cevap vermek için ağzını açtı ama ardından başka bir kahkaha atmaya karar verdi. “Seninle tartışmaya sabaha kadar devam edebiliriz güzelim ama şu sıralar biraz acelem var.”

Gözlerimi devirdim ve umursamaz bir şekilde Bond’a baktım. “Bu sefer ne istiyorsun?”

“Barını kapatmanı.”

“NE?!” Dalga geçiyordu değil mi?

Bir kez daha beni tamamen görmezden geldi. “Barını kapat ve sana söyleyeceğim-“

“Vov, vov, vov. Orada dur. Birincisi hangi hakla bana barı kapatmamı söylüyorsun? Ve ikincisi sana saygı duyuyorum ama bu hayatta hiç kimse bana hiçbir şekilde emir veremez.”

Lanet olsun. Sırıtışı bir milim bile değişmemişti ama gözlerindeki bakış…

“Bir şeyi hatırlatmama izin ver Angel. İnsanların konuşmasını yarıda kesmek büyük saygısızlıktır. Bu benim değil toplumun bir kuralı.” Sözleri öfkemi biraz daha körüklemekten başka bir şey yapmamıştı. Cevap vermek için bir kez daha ağzımı açtım ama Bond’un bakışını görünce sustum.

Karşımdakinin kim olduğunu tam olarak bilmesem bile bildiklerim susmam için yeterliydi.

“Güzel. Ah, aklımdayken. Yanılmıyorsam o barı açman için benden yüklü bir miktarda borç almıştın. İzin alman için yaptığım yardımları hesaba katmıyorum bile.”

“Barın benim için önemli olduğunu biliyorsun.”

“Hayır bilmiyorum. Ve sen de bilmiyorsun. O barın snein için en ufak bir önemi yok. Sadece kendini güvende hissettiğin bir yer olduğu için bu kadar takıntılısın.”

“Hairka.” Dedim gözlerimi devirirken. “Şimdi de psikoloji dersi mi vereceksin?”

“Her neyse. İkimiz de laf atmaya devam edersek bütün gece burada kalırız. Barı kapatacaksın. Eğer seni mutlu edecekse sadece bir süreliğine kapatacaksın.”

“Kapıya basit bir zincir takıp kapatmamı bekleyemezsin! İnsanlar ve vampirler merak edecekler-“

“Aynen öyle yapacaksın.”

Sesinde tartışmayı bitiren o tonlamasını kullanmıştı.

Bu adamdan nefret ediyordum. Ama bu adamı bu kadar dinlediğim için kendimden de nefret ediyordum. Yine de yaşamak için ne yapmam gerektiğini de biliyordum.

“En azından nedenini söyler misin?”

Sırıtışını yüzüne geri yerleştirdi ve hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam etti. “Ortalık bir süre biraz karışacak. Olay çıkaracak yer arayanlar olacak.  Ve senin mekan biçilmiş kaftan.”

“Sen de olay çıkarmak isteyenlere yer vermek istemiyorsun.” Oldukça sesli bir kahkaha attım. “Ne zamandan beri bir ka. Tane sülük snei bu kadaar korkutur oldu?”

“Benim sevgili meleğim. Gerçekten yaşından çok daha fazlasını içinde sakladığını bilsem de bazen küçük bir çocuk kadar saf olduğunu bilmelisin.”

Dişlerimi gösterecek şekilde ufak bir sesle hırladım. “Benimle sakın-“

Ellerini omzuma koydu ve bir kahkaha attı. “Tamam, tamam güzelim sakin ol. Sadece azıcık dalga geçmek istedim. Her neyse. Birkaç sülükten daha fazlası olacak. Ama evet sonuç olarak bir grup sülük.”

“Daha önce de olay çıkarmak isteyenler oldu.” Dedim ikimizin de bildiği bir şeyi vurgulayarak.

“Ev-vet. Ama bu sefer biraz daha örgütlü. Seninkilerden de var işin içinde. Ve birkaç çete. Ve senin tahmin bile edemediğin birkaç isim.”

Kaşlarımı kaldırdım. Bond neden bu kadar ciddiydi? Bir kahkaha daha attı. “Bu kadar ciddi olma güzelim. Sen sadece senden rica ettiklerimi yerine getir.”

“Tamam. Başka bir isteğin?”

“Bir de kısa bir süreliğine başka bir yere taşın.”

“Bardan başka yatacak yerim olmadığını biliyorsun.” Dedim sinirlerime hakim olmaya çalışırken. Bond’u sevdiğimi söyleyemezdim ama bir şekilde hoşlanırdım. Şimdiye kadar söylediği bir çok şeyi yerine getirmiştim çünkü güçlüydü. Dediklerini yaparsam bana koruma vereceğini biliyordum. Ama işte bu kadarı çok fazla.

“Bu yüzden sana kalacak bir yer de ayarladım.”

“Eğer yine yatağınla ilgili şakalar yapacaksan nefesini boşa harcama çünkü o esprilerin modası artık geçti.”

O kadar da kötü değiller gibisinden bir şey mırıldandı ama ardından omuzlarını silkerek konuşmaya başladı. “Temizliğini yaptığın ev.”

“Ne?” Gözlerim sonuna kadar açılmıştı.

“İşte o evde…” Sorumun aslını görmezden gelmişti. “…yaşayan kızla beraber kalacaksın. Sevimli bir kızdır. Ve sinir bozucu derecede sessiz olabiliyor. Bayılacağına eminim!”

Sesindeki göndermeleri bu sefer ben görmezden geldim. “Neden bu çok-gizemli-bir-o-kadar-havalı-konuşma ayaklarını bırakıp da her şeyi düzgünce anlatmıyorsun?”

“Barını kapattıktan sonra seni yalnız bırakacaklarını düşünmüyorsun her halde?” dedi gözlerinde anlamını çıkaramadığım bir parlamayla. “Ki dediğim gibi seninkiler de bu işin içinde. Yıllar önce ellerinden kaçan ve öldüğünü düşündükleri kızın kokusunu alırsalar o kıza neler olacağını bir düşün.”

Bond’un sonuna kadar haklı olduğunu biliyordum. Bunu inkar etmem tamamen saçma bir gurur olurdu. Geçmişte kaçmıştım ama beni bir daha bulursalar kaçamazdım.  Korkusuz olabilirdim ki daha önce yaşadıklarımı gözden geçirince artık beni korkutacak çok az şey kalmıştı. Ama yine de gurur gibi bir saçmalığa kapılmamayı öğrenmiştim. Yaşadığım dünyada sadece güçlü kurtulurdu. Bir de ona yapışan parazitler. Güçsüzler ve gururlular her zaman yenilmeye mahkumdu.

“Peki neden o eve gideceğim?” Sorumu anlamazdan gelmesine izin vermedim. “Beni rastgele bir yere gönderdiğini inanacağımı zannetme. Önce tehdit mesajı alan evi temizlettin ardından da beni oraya gönderdin. Bu kız tam olarak kim ki bu kadar korumaya çalışıyorsun?”

“Haklısın. Kızı korumaya çalışıyorum. Ama bilmediğin ve tahmin edemeyeceğin şey seni de korumaya çalıştığım.” Yüzümdeki ifadeyi görünce bir kahkaha attı. “Angel, normal birine göre çok fazla şey yaşadın bunu kabul ediyorum ama yine de sıradan bir kız gibi korunmayı da kabul etmelisin.”

Cevap vermek için ağzımı açtım. Ne diyecektim? Bond ne dersem diyeyim kafasındakileri değiştirmeyecekti. Sadece omuz silktim. Karşımdakilerin düşüncesi hiçbir zaman benim için önemli olmamıştı ne de olsa.

“Sun Hi’ye gideceğini haber vereceğim. Sen de iki gün içinde gitmeye hazır ol.”

Sun Hi? “Kendim için bir yer bulabilirim.” Dedim. Bond’un beni bu kadar yönlendirmesi gerçekten canımı sıkmıştı.

“Hala mı?” dedi gözlerini devirerek. “Çocuk gibi inatlaşmayı bırak. Eninde sonunda oraya gideceksin. Ve evet bunu bir görev olarak düşünebilirsin. Aslında bu zaten bir görev.”

“Yani yeni görevimin bebek bakıcılığı olduğunu söylüyorsun?”

“Ah bebek bakıcılığı demişken. Korumanı istediğim başka birisi daha var ama merak etme. Sun Hi artık 7/24 Hye Su ile takıldığı için bir sorun olmayacaktır.”

“Sakın bana-“

“Evet o Hye Su’dan bahsediyorum. Başka soru?”

Gözlerimi kırparak Bond’a baktım. Normalde böyle birisi değildim. Şapşalca etrafa bakınacak ve karşısındakinin dediklerini bu kadar kolay kabul edecek. Ama karşımdaki birisi değildi, Bond’du. Sizi her zaman her şekilde şaşırtmaya hazır bir vampir. Ve oldukça tehlikeli bir vampir.

“Başka sorun olmadığına göre ben kaçıyorum. Seni sonra ararım.”

“Bekle-“

“Görüşürüz.”

Ve gitmişti.

Harika. Boş barda tek başıma kalmıştım. Saat on ikiye gelmişti ve barıdaki dün geceden kalan pisliği hala temizlememiştim. Yerler kırık bardaklar ve sigara izmaritleriyle doluydu. Ve yer yer kurumuş kan damlalarıyla.

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!
Licrymosa
Merhaba hala orada olan var mı *hehe* Uzun zamandır yokum ama bundan sonra buralarda olmaya çalışacağım xD

Comments

You must be logged in to comment
NursimaElfAhgase
#1
Chapter 1: değişik bir hikaye
Cemre01 #2
Chapter 27: Gerçekten şu Usta'yı merak ettim. Ve Angel'ın hikayesini. Ayrıca.... Jae Min sen ne kadar pislik bir şey çıktın ya... İğrenç herif
Yine muhteşem yazıyorsun, ve yine ben bir oturuşta her şeyi okudum :) Sonunu merakla bekliyorum
Nimesya
#3
Hahaha su an Turk buldugum icin cok sevincliyim :D
swedenlaundry #4
Chapter 13: Yay! An update :D
swedenlaundry #5
Merhaba!

lol ben uzun suredir merak ediyordum turkce fanfiction var mi diye, ve iste buldum :) Amerika'da yasiyan bir turkum (please excuse my typing, the keyboard is in english) Bu sitede cok turk yok malesef :( oh well! cok guzel yaziyorsun devam et lutfen <33
myeongsuuu #6
Benim hikayeme de bakabilir misin ? Tesekkurler ^^
myeongsuuu #7
Şükür burda Türkler var dsfdsf Nasıl sevindim anlatamam ya.
Imzelosbaby #8
Chapter 3: Kotu bir yazar mi ? Pöh benim asik oldugum nadir hikayelerden birinin yazari kotu olamaz !? :D hikayen gercekten cok guzel ilerliyor :D
Imzelosbaby #9
Chapter 1: Ah gercekten hafife alinacak bir yazimin yok ^^ cok guzel yazmissin bagladi diyebilirim ama ingilizce hikayelerden sonra okuyunca birden kafam karisti :D neyse uzun tutmayayim ama gercekten cok guzel yaziyorsun :D bitirene kadar birakma Fighting ! :)