Kilitlenir Bütün Yollar Tek Bir Noktada

Evanescent Lives With Shining Scars *birsoru?*
Please Subscribe to read the full chapter

“Sordun mu?” dedim Kyuhyun arabasını park etmek için park yeri ararken.

“Sanırım yüzüncüye söylüyorum. Hayır sormadım!”

Dudağımı büzüp iç çektim. “Neden?!”

“Çünkü… Hye Su benimle bu konuda konuşmadı…henüz.”

“Ve sen sormadan seninle konuşacağını nereden biliyorsun?” dedim kaşlarımı kaldırırken. Kyuhyun sinirlerine hakim olmak için uğraşıyordu. Gerçekten. Ama işin eğlenceli kısmı da buydu.

“Bekleyerek! Tamam mı?!”

Kıkırdadım ve kendi iyiliğim için sessizliğimi korudum. Eun Ae’nin bize söylediğine göre Hye Su Ae Cha hastaneden çıktıktan iki gün sonra Sun Hi ile görüşmeye gitmişti. Kyuhyun o günü telefonu elinde dolaşarak geçirmişti. Ama Hye Su aramamıştı. Aslında o zamandan beri hiç aramamıştı.

“Belki de konuşmak istemiyordur.” Dedim.

“Sağ ol, Donghae bunu bir haftadır fark edememiştim.” Dedi alaycı bir şekilde. Gerçekten bir an önce Hye Su’yu görmesi lazımdı yoksa huysuzluk sendromu giderek ağırlaşacaktı.

“Hayır salak, onu demedim. Sonuçta sen de gördün.” Dedim vampir kızla ilk karşılaştığı zamanı kast ederek. “Belki de kız Hye Su’ya bir şey söylemiştir.”

“Ne gibi?” dedi kızgınlıktan çok merakla.

Omuz silktim. “Bilmiyorum. İşte bu yüzden ona sormalısın.”

“Aish! Bir an için gerçekten bir şeyler söyleyeceğine inanmıştım.”

“Ya! Sevgiline gidip bir şey soramıyorsan bunu bizden çıkarma.”

“Sevgilim değ- Yani tam olarak- Aish!” Arabayı sonunda park edecek bir yer bulmuştu ve arabayı hızla boş olan yere sürdü. Kızgınlık saf bir şekilde geri gelmişti.

“Sen bizden başka bir şey saklamıyorsun değil mi?” dedim yan gözle Kyuhyun’u süzerken.

“Ne gibi?” İşte bu ses tonu Kyuhyun’dan beklenmeyecek kadar masumdu.

“Bilmem. Aranızda olan başka bir şey. Bir söz ya da belki öpüşmek-“

“Ya! Saçmalama. Ben o kadar kötü müyüm? Yani en azından bu konuda.”

“Öpüştünüz.” Dedim. Kyuhyun şeytanlıkta bir numara olsa iş bir kıza gelince o kadar başarılı değildi. Bunu duysa çoğu fanların %75’inin inanmayacağına dair iddiaya bile girmiştik.

“H-hayır.”

Bir kahkaha attım. “Öpüştünüz?! Nerede, ne zaman ve nasıldı?!”

“Ya! Nerede o beş yaşındaki Donghae?! Ne zamandır bu tür şeyleri düşünüyorsun sen?!”

“YA! Senden küçükmüşüm gibi konuşma. Ayrıca her çocuk büyür.” Dedim yüzümde bir sırıtmayla. “Ve konuyu hiç değiştirme. Ne zaman- Ya da dur ben tahmin edeyim? Saldırının olduğu gece?”

“Bak- Aish! Neden uğraşıyorsam. Haklısın. Memnun oldun mu?” dedi en sonunda arabadan inip kapıyı çarparken.

“Elbette!” Arabadan indim. “Diğerlerine söylemek için-“

“Söyleyemezsin.”

“Çünkü?” Ah benden aldığın rüşvetleri geri ödeyeceksin sevgili EvilKyu.

“Çünkü… Daha konuşmadık.”

Kaşlarımı çattım. “Konuşmadık derken de…”

“Hye Su’yu öpen bendim. Ve tam o andan sonra Ae Cha…”

“Vov. Neye şaşırayım emin değilim. Zamanlamayı seçmekte bu kadar berbat olman mı yoksa Hye Su’nun seni bu kadar zamandır bariz bir şekilde görmezden geldiğini fark etmemen mi?”

“Zamanlama benim suçum değildi ve görmezden gelme derken?!”

“Açık bir şekilde seni görmezden geliyor.”

“Hayır.” Dedi inatla. Hah beş yaşında gibi davranan kişi kesinlikle ben değildim şu anda.

“Mesajlarına cevap verdi mi?”

“Hayır.”

“Aradığında telefonu açtı mı?”

“Hayır.”

“Peki, geri döndü mü?”

“Hayır.”

“Peki-“

“AISH! Tamam, beni görmezden geliyor.”

“Aynen öyle.” Bu anı çekmek için yanımda bir kamera taşımalıydım.

“Peki, ne yapmamı öneriyorsun?” İşte bu soru beklemediğim bir anda gelmişti. Kyuhyun’u böyle bir soruyu üstelik böyle bir ciddiyetle soracağına inanmak birazcık zordu.

“Git ve ona neler olduğunu sor.” Dedim yine çok fazla düşünmeden.

“Bizim hakkımızda mı?“

“Hayır. Şu kızla ne olduğunu.”

Birkaç saniye inanmaz bir şekilde bana baktı. Ardından gözlerini devirdi. “Ve bende ciddiyetle sana soru soruyorum.”

“Ciddiyim zaten! Git ve sor.”

“Tek istediğin bu kız hakkında bir şeyler öğrenmek. Neden bu kadar merak ediyorsun?”

“Sorun o değil.” Dedim her ne kadar biraz o olsa da. “Eğer gidip direk aranızdakileri sorarsan sana kesinlikle cevap vermeyecektir. En azından olumlu bir cevap. O yüzden git ve mantıklı bir soru sor. Kapıyı açınca ‘Ah merhaba Hye Su geçerken uğrayayım dedim ve nasıl olduğunu sormaya geldim.’ Dersen kapıyı yüzüne kapatacağına eminim.”

“Hye Su kapıyı direk yüzüme kapatacak kadar kaba değil ama demek istediğini anladım. Ama sence benimle konuşmak ister mi? Sonuçta bu tamamen benim dışımda ve dürüst olalım hiçbir zaman anlamayacağım bir konu.”

“Emin değilim ama konuşacağını düşünüyorum. Sonuçta o anda sende yanındaydın ve kabul etmek gerekir ki Hye Su sana karşı boş değil. Hatta doludan fazlası olduğuna iddiaya girerim.”

Park yerinden SM’in girişine kadar yürümüştük. Kyuhyun sessizce kapıdan içeri girdi ve bende onu takip ettim. Kapıdaki güvenlik görevlisinin selamına karşılık verdim. Asansöre vardığımız anda Kyuhyun aniden durdu ve arkasını döndü.

“Yani sence şimdi gidip neler olduğunu sormalıyım. Ve o öpücük için bir açıklama istememeliyim?”

Kafamı salladım. “Kendisi söyleyene kadar bekle.”

“Tamam.” Dedi hızla kafasını sallarken. O sırada kapısı açılan asansöre bindik. Asansörün kapısı kapanınca başımı Kyuhun’a çevirmeden konuştum.

“Yalnız bana da neler olduğunu söyleyeceksin.”

“Neden?” dedi yüzüne bütün dünyanın bildiği gülümsemesini koyarken. Ah bazen ürkütücü oluyordu. Yine de az önceki davranışlarını-ya da ayın karanlık yüzü mü demeliydim- düşününce değişimi daha ürkütücüydü.

“Hiç.” Gerçekten belli bir sebebi yoktu. “Sadece merak ettim.”

“Ah eminim sadece meraktan.” Dedi alaycı bir tonla.

“Evet.” Sesindeki alayı görmezden geldim. “Sadece meraktan.”

Gerçekten. Sadece meraktan.

 

~0~

 

“Sence onunla konuşmalı mıyız?” diye fısıldadı birisi. Sanırım Jung.

“Bilmiyorum.” Derin bir iç çekti. Ah kesinlikle Eun Ae. “Yapabileceğimiz pek bir şey yok gibi.”

“Belki de biz de gidip şu…kızla konuşmalıyız.”

“Hayır!” İşte Ae Cha da gelmişti. “Hye Su Unni buna kızabilir.”

“Ah evet gerçekten kızarım!” diye bağırdım yattığım yataktan. “Ve içeri girmeyecekseniz fısıldaşmak için kendinize başka bir kapı önü bulun.”

“Ahh… Vampir kulağı.” Dedi Eun Ae unuttuğu bir şeyi hatırlar gibi.

“Ah evet hatırlamanız gerçekten hoş.” Dedim kızlar kapıyı açıp içeri girerken.

“Yataktan çıkmamaya kararlı mısın?” dedi Eun Ae.

“Gitmemiz gereken bir program mı var?”

“Hayır.”

“İyi. O zaman bu konuda gerçekten kararlıyım.” Kızlar gözlerini devirirken başımı yastığın altına gömdüm. “Neden yalnız bırakmıyorsunuz?”

“Bir haftadır bunu yapıyoruz zaten ve pek bir işe yaramadı Unni.” Dedi Jung yatağa çıkıp zıplamaya başlarken. Ona katılan ikinci kişi de elbette ki Ae Cha’ydı. “Biz de farklı bir yöntem denemek istedik!”

“Ya! Şimdi üstüme-“ Jung ufak bir çığlık atarak tam manasıyla üstüme düştü. Ae Cha ise kahkaha atmaya başladı. “…düşeceksiniz.”

“Özür.” Dedi Jung yastığı başımdan çekerken.

“Üstümden kalkmayı düşünüyor musun Jung?”

“Sen kalkana kadar hayır.” Dedi geniş bir sırıtmayla.

“Ve bu dediğini de sen kalkana kadar yapamam.”

“Ah. Haklısın.” Ve sırıtması mümkünmüş gibi biraz daha büyüdü.

“Şapşal.” Dedim gülümsememi saklayamazken.

“Şaşkın demen daha sevimli olurdu.”

“Şaşkın olan Ae Cha. Sen kesinlikle şapşalsın Jung.” Dedi kahkaha atarken.

“Şaşkın mı? Ben mi? Neden- Ah.”

“Sana düşeceğinizi söylemiştim. İyi misin? Kolun?”

“Merak etme unni ufak bir yaraydı zaten ve neredeyse kapanmış durumda.” Jung’unkinin yanında sadece birazcık daha sevimli olan bir sırıtmayla bakıyordu.

“İşte tam olarak bu sebeplerden şapşal ve şaşkınsınız.” Dedim yüzlerindeki gülümsemelere bakarken.  Eun Ae ile aynı anda kahkaha attık.

“YA!” dedi muhteşem ikili aynı anda. Ben gerçekten kalkana kadar ikisinin de yataktan çıkmayacağına emin olduğum için direk yataktan çıktım. Banyoya yönelirken ikilinin boğuşmayla karışık zafer seslerini çok rahat duyabiliyordum. Banyoya gidince yüzümü yıkadım. Saçlarımın ciddi bir işlemden geçmesi gerekiyordu. Zira tamamen alt üst olmuşlar ve dün gece topladığım küçük bir tutamı bağlayan toka düşmek üzereydi. Yine de uğraşmak için fazla zordu. Diş fırçamı aldım ve dişlerimi uzun bir süre fırçaladım. Macunu tükürdükten sonra köpek dişlerimin biraz sivrilmeye başladığını fark ettim. Dolabın bana ait olan bölmesini açtım ve küçük diş törpümü dışarı çıkardım. Evet, dişlerimi düzenli olarak törpülemek zorundaydım. Çoğu vampirinde bunu yaptığına inanıyordum. Yani sanırım. Aslında biraz can yakan bir işlemdi. Eğer fazla törpülersem sanki etimi törpülemeye çalışıyorum gibi hissettiriyordu. Ama törpülemezsem… Aslında cevabını bilmiyordum. Ve öğrenmek istemediğim için de en fazla üç gün arayla törpülüyorum. En fazla.

B

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!
Licrymosa
Merhaba hala orada olan var mı *hehe* Uzun zamandır yokum ama bundan sonra buralarda olmaya çalışacağım xD

Comments

You must be logged in to comment
NursimaElfAhgase
#1
Chapter 1: değişik bir hikaye
Cemre01 #2
Chapter 27: Gerçekten şu Usta'yı merak ettim. Ve Angel'ın hikayesini. Ayrıca.... Jae Min sen ne kadar pislik bir şey çıktın ya... İğrenç herif
Yine muhteşem yazıyorsun, ve yine ben bir oturuşta her şeyi okudum :) Sonunu merakla bekliyorum
Nimesya
#3
Hahaha su an Turk buldugum icin cok sevincliyim :D
swedenlaundry #4
Chapter 13: Yay! An update :D
swedenlaundry #5
Merhaba!

lol ben uzun suredir merak ediyordum turkce fanfiction var mi diye, ve iste buldum :) Amerika'da yasiyan bir turkum (please excuse my typing, the keyboard is in english) Bu sitede cok turk yok malesef :( oh well! cok guzel yaziyorsun devam et lutfen <33
myeongsuuu #6
Benim hikayeme de bakabilir misin ? Tesekkurler ^^
myeongsuuu #7
Şükür burda Türkler var dsfdsf Nasıl sevindim anlatamam ya.
Imzelosbaby #8
Chapter 3: Kotu bir yazar mi ? Pöh benim asik oldugum nadir hikayelerden birinin yazari kotu olamaz !? :D hikayen gercekten cok guzel ilerliyor :D
Imzelosbaby #9
Chapter 1: Ah gercekten hafife alinacak bir yazimin yok ^^ cok guzel yazmissin bagladi diyebilirim ama ingilizce hikayelerden sonra okuyunca birden kafam karisti :D neyse uzun tutmayayim ama gercekten cok guzel yaziyorsun :D bitirene kadar birakma Fighting ! :)