O Kadar Zor Değil, Sadece Soğuktan Biraz Daha Fazla Üşütüyor Yalnızlık

Evanescent Lives With Shining Scars *birsoru?*
Please Subscribe to read the full chapter

“Gerçekten bunları söylemiş olamaz?!” dedi Eun Ae. “Yani… Sonuçta kendinden- Nasıl bu şekilde-?!”

“Belki de emo bir vampirdir?” dedi Jung umursamazca. “Yani bu kadar dar kafalı ve herkes benden nefret ediyor ben de onlardan tavrının başka bir açıklaması olamaz.”

Sun Hi’nin yanından ayrıldıktan sonra Kyuhyun ve Donghae beni hastaneye bırakmıştı. İkisi de olanlar hakkında bir yorumda bulunmamıştı. Arabadan indiğimde Kyuhyun hızla yanağıma bir öpücük bıraksa da o anda buna tepki verecek durumda değildim. Ardından Jung Jin’in de yardımıyla bu gece için doktordan özel bir izin çıkartıp hepimiz Ae Cha’nin yanında kalmaya karar vermiştik. Olanları anlatırken hepsi sessizce beni dinlemişti. Vampiri bulduğumuz kısımda hepsinin merakla soluklarını tuttuğunu fark etsem de Sun Hi’nin arkadaşıyla yaptığı konuşmayı anlatınca hepsi şaşkınlığını salmıştı.

“Ah, evet.” Dedi Eun Ae alayla. “Eğer üstündeki tişört lacivert değil de siyah olsaydı ben de gotik olduğunu düşünecektim. Hani şu ikinci kalite vampir filmlerindeki gibi.”

Jung yanaklarını şişirerek Eun Ae’ya dönerken Ae Cha’nın sessizce bizi dinlediğini fark ettim. “Sen ne düşünüyorsun Ae Cha?” dedim Jung ve Eun Ae kavgasına devam ederken.

Başını kaldırdı ve bir süre için sadece bana bakmakla yetindi. “Bence…” dedi oldukça kısık bir sesle. “Gerçekten incinmiş ve korkuyor.”

“Korkuyor mu?” dedi Jung. “Hadi ama kız bir vampir. Korktuğu birisi varsa gidip bunu söylemesi yeter.”

Eun Ae hızla Jung’un başına vurdu ve başıyla beni gösterdi. Jung’un bunu bilerek yapmadığını biliyordum ama bazen gerçekten benim bir vampir olduğumu unutuyordu ve olan onca olaydan sonra da bunu hala unutması…

“Ae Cha haklı olabilir.” Dedim. “Yani… size söylemeden önce ben de korkuyordum.”

“Korkuyor muydun? Neden!? Yani yanlış anlama ama vampir denilince herkes- Ah unni! Kafama vurmayı kes.”

“Sen de gereksiz konuşmayı kes.”

“Ama neden korkuyorlar? Gerçekten anlamıyorum?”

“Reddedilmekten, dışlanmaktan, hakarete uğramaktan.” Dedim omuzlarımı silkerken. Bir süre hiçbiri cevap vermedi. En sonunda konuşan Ae Cha oldu.

“Sen de mi öyle hissetmiştin Unni?”

“Biraz.” Dedim gülümseyerek. Ama ardından bakışlarını görünce itiraf ettim. “Aslında ilk iki yılım her saniye bunlarla geçti.”

“Özellikle de daha ilk tanışmada benim vampirler hakkında söylediklerimi düşünürsek.” Dedi Eun Ae fısıltıyla konuşur gibi. Şimdi hepsinin yüzünde utanmış, üzülmüş ve sanki biraz da kırılmış bir ifade vardı.

“Abartmayın.” Dedim gülümserken. Gerçekten gülümsüyordum. “O zamanlar bunun bana has bir korku olduğunu düşünürdüm. Bilirsiniz daha önce hiç vampirlerle tanışmadığım için.”

“Ama…” dedi Jung. “O korkuyla nasıl yaşıyordun?” Sesi titriyordu ve bunu fark etmek için hassas kulaklara sahip olmaya gerek yoktu.

Omuz silktim. “Herkesin korkuları vardır. İnsan veya vampir olması fark etmez.”

“Aynı şey değil.” Dedi Jung hızla ama devam etmesine izin vermedim.

“Ama çok da farklı değil. En azından ben böyle düşünüyorum. Ayrıca geçmişte kalan korkular için endişelenerek elime yeni korkulardan başka hiçbir şey geçmez. Hele ki sizin benim geçmiş korkularım için endişelenmeniz.”

“Evet, ama ya diğer kız? Yani Kim Sun Hi?”

“Bilmiyorum.” Dedim. Gerçekten de bilmiyordum. O da aynı şeylerden mi korkuyordu? Sanmıyordum. Bu dünyada kimsenin korkuları aynı olamazdı. Sadece ortak başlıklara sahip olabilirlerdi.

“Bir de biz gidip konuşmayı deneyelim.” Dedi Ae Cha gözlerini sonuna kadar açarken. “Yani sonuçta biz insanız ve seni kendimizden farklı görmüyoruz. Eğer ona da bunu açıklarsak-“

“O kadar basit olmayabilir.”

“Sadece ihtimaller üzerine mi hareket edeceğiz?” dedi Jung bıkkın bir şekilde. “Unni. Sen bu eh… vampiri bir daha görmek istiyorsun değil mi?”

“Ya! Ben de görmek istiyorum.” Dedi Ae Cha. “O-ona bir teşekkür borçluyum.”

“Tamam o zaman bir dahaki sefere hep beraber gidelim?!”

“Tamam.” Dedim. Çünkü uzatmamın bir anlamı olmayacaktı. “Ama bana bir seferlik izin verin. Bir seferliğine yalnız başıma konuşayım.”

“Emin misin?” dedi Eun Ae.

“Evet.” Dedim bir kez daha gülümserken. “Eminim.”

 

~0~

 

Eve nasıl girdiğimi bilmiyordum.  Ama bir şekilde girmiştim. Üstümdeki tişörtü ve şortu çıkardıktan sonra çırılçıplak bir şekilde kendimi küvetin içine atmayı başarmıştım. Soğuk suyu sonuna kadar açtım. Bir bilgi: Vampirlerin ısıya hassasiyeti insanlardan farklı değildir. Soğuk su küveti doldururken vücudum çoktan titremeye, dişlerim birbirine vurmaya ve dudaklarım morarmaya başlamıştı. Muslukları kapattım ve bir süre için soğuk suyun içinde hareketsizce durdum. Aradan kaç dakika geçmişti bilmiyorum ama parmaklarım buruşmaya başlamıştı bile. Birden gözlerimi kapattım, nefesimi tuttum ve vücudumu suyun altına çektim. Sadece durdum. Hiçbir şey duymadan ve görmeden. Suyun vücuduma yaptığı baskıyı hissettim. Ciğerlerim temiz hava için çırpınana kadar bekledim. Vücudumdaki her kas çırpınmak için deli uyarılsa da bir şekilde hareketsiz kalmayı başardım. Elbette kendimi küvette boğamazdım. Her insan gibi vampirlerin de yaşama tutunma refleksleri oldukça güçlüydü. Özellikle de boğulma konusunda.

İstediğim duyguyu sudan çıkmadan bir saniye önce hissedebilmiştim sadece.

Saf çaresizlik.

Ve vampir kızın beni bulduğu anda hissettiğim duygudan daha farklı bir olacağını ummuştum. Ama yanılmıştım. Aslında o anda hissettiğim çaresizlik suyun altında hissettiğim duygudan biraz daha güçlüydü. O anda nasıl bayılmadım ya da titremeye başlamadım bilmiyorum. Jae Min’in sesini-hayır ayak seslerini duyduğum saniye kanın damarlarım içinde çırpınmaya başladığını hissetmiştim. Bir an için nefes almayı dahi unutmuştum. Ve ardından…

İlk defa oynadığım bir oyun değildi. Daha önce de yaptığım konuşmalardı. İlk defa lisedeyken böyle bir konuşmaya katılmıştım. Sınıf arkadaşlarım okulumuzda bir vampir olduğuna dair bir dedikodu duymuştu. Bütün okul günlerce bunu konuşmuştu. Kimin vampir olacağıyla ilgili bahislere girilmişti ve vampir olduğu düşünülen en güçlü adaylara ufak şakalar yapılmıştı. Çok değil, mesela bütün dolabı yapay kana bulanmıştı. Yemekhanede arkadaşlarım vampirlerden bahsetmeye başladığında birkaç dakika hareket edememiştim. Sanki o anda bütün okul bana bakıyordu ve vampir olduğum gerçeğini çırılçıplak görüyordu. Ve birden en yakın arkadaşım bana dönüp ne düşündüğümü söylemişti. Hiçbir şey düşünemeden ağzım kendiliğinden açılmıştı.

Cehenneme gitmesi gereken bir avuç sülük.

Arkadaşlarım yorumumu o kadar beğenmişlerdi ki neredeyse her teneffüs tahtaya yazıp kenarına da süslemeler eklemeyi unutmuyorlardı. Ve fark etmiştim ki onlarla gülersem ve onlar gibi konuşursam hiç kimse şüphelenmeyecekti. Başım ne zaman sıkışsa buna sığınmıştım. Ne zaman birisi vampirlerden bahsetse ya umursamaz bir şekilde omuz silkmiş ya da en ağır hakaretleri etmiştim.

Ve işe yaramıştı.

İnsanlar o kadar kördü ki bu yalanı her zaman yutmuşlardı.

Yine de her seferinde acıtmıştı.

Her seferinde.

Kalbimi birisinin elinde sıktığı ve patlayana kadar da bırakmadığını hissetmiştim her zaman. Ve en kötüsü ağlayamamıştım bile.

Çünkü en kötü kabusumun ben ağladıktan sonra başlayacağını biliyordum.

Kızıl damlalar daha yanağımdan süzülmeden birilerinin gerçekten kalbimi sökeceğini biliyordum.

Kim bilir belki Jae Min gerçekten çatallarından birini kullanırdı. Sanırım bu bir nebze eğlenceli bile olabilirdi. Bakış açısına bağlıydı tabi durum.

Banyodan çıktığımda saat ikiyi geçmişti. Dışarısı tamamen siyaha bürünmüştü ve uzaktan sesi duyulan birkaç sarhoş dışında başka da hareket eden bir canlı yok gibiydi. Eşofmanlarımı giydim ve zaten dağınık olan yatağın içine girdim. Telefonum yatağımın başındaki komidinin üstünde duruyordu. Ne ara oraya koymuştum ki? Üstündeki kanı temizlemek için fazla üşeniyordum ama şarja takmam gerekiyordu. Yorganıma iyice sarınırken şarj aletine taktığım telefonun açma tuşuna bastım. Telefon açıldıktan sonra birkaç dakika bekledim ve ardından durmaksızın gelen mesajların kesilmesini beklemek zorunda kaldım. Jae Min beni gerçekten aramıştı. Hem de fazlasıyla. Yine de Jae Min’in mesajlarındansa son gelen mesaj daha çok dikkatimi çekiyordu.

Gerçekten numaramı ne zaman almıştı?

İki gün sonra akşam 7de evine geleceğim. En azından bir sefer için yüz yüze görüşelim.

Lütfen.

İstediğini her zaman alanlardan nefret etmişimdir. Ve bunu engellemek için hiçbir şey yapmadığım için kendimden nefret etmişimdir.

 

*

 

İki gün benim düşündüğümden çok daha hızlı geçmişti. Gerçekten zaman geçmesi gereken yeri asla bilmiyordu. Bitmek bilmeyen saatler şimdi akıp giden saniyelere dönüşmüştü. Jae Min iki gün boyunca yanımdan bir saniye için ayrılmamıştı. Sabahları karşılaşmamız tesadüf gibi davranıp, okula gideceğim zaman da bir işi olduğunu söyleyip bana eşlik ediyordu ve elbette ki okul çıkışlarında tamamen tesadüf eseri karşılaşmamız sonucu da eve kadar benimle gidiyordu. İnanmadığımı biliyordu elbette ama ne o ne de ben bu durumu sesli dile getirmiyorduk.

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!
Licrymosa
Merhaba hala orada olan var mı *hehe* Uzun zamandır yokum ama bundan sonra buralarda olmaya çalışacağım xD

Comments

You must be logged in to comment
NursimaElfAhgase
#1
Chapter 1: değişik bir hikaye
Cemre01 #2
Chapter 27: Gerçekten şu Usta'yı merak ettim. Ve Angel'ın hikayesini. Ayrıca.... Jae Min sen ne kadar pislik bir şey çıktın ya... İğrenç herif
Yine muhteşem yazıyorsun, ve yine ben bir oturuşta her şeyi okudum :) Sonunu merakla bekliyorum
Nimesya
#3
Hahaha su an Turk buldugum icin cok sevincliyim :D
swedenlaundry #4
Chapter 13: Yay! An update :D
swedenlaundry #5
Merhaba!

lol ben uzun suredir merak ediyordum turkce fanfiction var mi diye, ve iste buldum :) Amerika'da yasiyan bir turkum (please excuse my typing, the keyboard is in english) Bu sitede cok turk yok malesef :( oh well! cok guzel yaziyorsun devam et lutfen <33
myeongsuuu #6
Benim hikayeme de bakabilir misin ? Tesekkurler ^^
myeongsuuu #7
Şükür burda Türkler var dsfdsf Nasıl sevindim anlatamam ya.
Imzelosbaby #8
Chapter 3: Kotu bir yazar mi ? Pöh benim asik oldugum nadir hikayelerden birinin yazari kotu olamaz !? :D hikayen gercekten cok guzel ilerliyor :D
Imzelosbaby #9
Chapter 1: Ah gercekten hafife alinacak bir yazimin yok ^^ cok guzel yazmissin bagladi diyebilirim ama ingilizce hikayelerden sonra okuyunca birden kafam karisti :D neyse uzun tutmayayim ama gercekten cok guzel yaziyorsun :D bitirene kadar birakma Fighting ! :)