Herkes Gerçekleri Bilmek İster, Acıtmadıkları Sürece
Evanescent Lives With Shining Scars *birsoru?*Boa-Duvet
Cevap gelmemişti.
Kahretsin! Sabaha kadar mesaj atmıştım ama bir tanesine bile geri dönmemişti. Bir tanesine bile!
“Günaydın Unni. Rahat uyudun mu?” dedi Eun Ae gülümseyerek. Ama uyumadığımı fark etmesi çok da zor olmadı. “Ya! Sen uyumadın mı?!” Hızla yanıma geldi ve elimde tuttuğum tableti aldı. Mesajlara göz atarken bir yandan da bana kızıyordu. “Hani üç mesajdan sonra yatacaktın! Ah bilseydim asla-“
“Eun Ae. Dün gece bir vampir mesaj attı.”
Donmuştu. Korkudan mı şaşkınlıktan mı olduğunu çözemedim.
“Ne dedi?” Şaşkınlığı çok iyi gizlemişti. Son dönemlerin aranan oyuncusu olduğunun hakkını veriyordu.
“Neden?”
“Merak ettiğim-“
“Hayır, hayır. Bana sorduğu soru buydu.”
“Ha…”
İkimizde sessizce oturduk. Ae Cha ve Jung’ın odalarından gelen nefes seslerine bakılırsa hala uyuyorlardı. Şimdilik işime gelen de buydu. Eun Ae tableti biraz daha kurcaladı ve vampirler yaptığım konuşmaya baktı. Defalarca okumuştu. En azından o ilk cümleleri.
“Pislik! Gerçekten sana hangi hakla bunları söylüyor?! Madem sana kızmak istiyor neden gelip yüzünü göstermiyor ve…” Eun Ae fısıltı şeklinde öfkesini kusmaya devam etti. Ben de sessizce onu dinledim ama dün akşamki kadar ona hak vermiyordum.
“Biliyorsun…” dedim fısıltılı öfke krizini keserken. “Hayatım boyunca bir tane bile vampir tanımadım. Bu açıklamayı yapmamın en büyük sebeplerinden biri de buydu. Bana bir…tepki vereceklerine inanmıştım. Kızgın olmaları hatta nefret dolu olmaları umrumda değildi ve hala daha değil ama dün gece bir anda benimle konuşmayı kesmesi…” Gözlerim dolmuştu. “Ajussi bana yalnız olmadığımı söyleyip duruyor. Sen bu dünyadaki tek vampir değilsin… İnan bana… Ama on beş yıldır bir tane bile vampirle tanıştırmadı beni. Hatta kanlarımı bile almaya o gitti. Ne zaman nasıl ve nereden aldığını sorsam geçiştirici cevaplar verdi. Ben-“
“Neden bunları ona da söylemiyorsun?”
“Ajussiye mi? Söylemeyi denedim biliyorsun! Hatta Amerika’ya gitmesinden önce-“
“Ajussiden bahsetmiyorum. Bu vampirden bahsediyorum. Ona her şeyi söyle.”
“Her şeyi derken?”
“Neden bu açıklamayı yaptığını, neden ünlü olduğunu, neden vampir olduğunu saklamadığını, her şeyi.”
“Hah. Sanki bana inanır.” Dedim gözlerimden taşmak üzere olan bir damlayı peçeteyle silerken. Peçetenin rengi kırmızıya dönmüştü.
“Bence inanır. Yani eğer geri zekalı tutucu bir vampir değilse. Tutucu vampir doğru bir terim mi oldu? Yani insanların tutucusu varsa vampirlerinde vardır her halde.”
Gülümsedim. Hatta kısık bir kahkaha attım. Eun Ae vampirlerden nefret ettiğini söylemişti daha ilk tanışmamızda. Vampir olduğumu dahi bilmeden. Ama şimdi…sanki vampir olmakla ilgili benden daha çok şey biliyor gibiydi.
“Tamam.” Dedim. “Her şeyi yazacağım.”
“Harika! Eminim ki sana inanacaktır.”
“Ben o kadar emin değilim.” Dedim huzursuz bir tonla. “Ama umurumda da değil. Birilerine gerçekleri söylemem gerek.”
“Aman kendini fazla kaptırma.” Dedi Eun Ae korkmuş gibi. “Önce vampir olduğunu açıklaman sonra bu vampire anlatman sakın şimdi gidip de Kyuhyun’a aşkını açıklamaya filan kalkışma.”
“Ya! İyi ki bir sır verdik sana! Ağzında sakız yaptın resmen!”
Mutfağa geçmeden önce dil çıkardı. “Eh ne yaparsın. Kişiliğimden kolayca vazgeçemiyorum. Ben kahvaltıya kadar yazacağını yazmış ol.”
“Desene en az bir saatim var.”
“Yemek yemediğin halde bu kadar nankör olma. Sen beğenmeyebilirsin ama ben o yemeklere bütün sevgimi katıyorum.”
“Yani o yüzden geçen ay Ae Cha besin zehirlenmesi yaşadı.”
“YA! Ne-nereden bileyim ben dolaptaki tavuk etinin bozuk olduğunu?!”
“Son kullanma tarihini kontrol ederek? Bu benim bile yaptığım bir şeydir, tatlım.”
“Sen hala benimle mi konuşuyorsun?”
“Diyalog kurduğumuzu-“
“Aish! tamam , tamam. Sen önüne dön ben de malzemelerin son kullanma tarihine bakayım.” Dedi mutfak kapısında kaybolmadan önce. Gülümsedim. Eun Ae’nin yanımda olması güzeldi. Baştakinin aksine şimdi beni sorgulamadan kabul ediyordu. Bana yol gösteriyordu. Bazen grubun en büyüğünün o olduğunu düşünürdüm. Ama yeri gelince mızmızlanmada Ae Cha’yi bile devre dışı bıraktığı için bu düşünce geldiği kadar hızlı giderdi.
Düşüncelerimden beni koparan mesaj sesi olmuştu. Koltuğun derinliklerinden gelen titremeyi bütün vücudumda hissetmiştim. Tableti kenara bıraktım ve telefonu biraz uğraştıktan sonra-eh yine koltuğun derinliklerine saklanmıştı- elime aldım. Mesaj hem beklediğim hem de yüzleşmekten kaçtığım bir mesajdı. Yutkundum. Birden uykusuzluğumun beni ele geçirdiğini hissettim. Sanırım bunların hepsi içimdeki kaçma psikolojisinin bir sonucuydu.
Ama kaçamazdım. Bir açıklama borçluydum. En çok da ona.
Bugün konuşabilir miyiz?
-Kyu
~0~
“Baylar ve bayanlar hepinize Music Bank 2009’a katıldığınız için en derin teşekkürlerimizi sunuyoruz.” Dedi sunucu. Yorgun olsa bile yılların getirdiği deneyimle bunu çok iyi örtüyordu. “Bu yıl bizim için gerçekte eğlenceliydi. Ama hem burada hem de ekranları başında bize destek olan sizler olmasaydınız ne şarkıcılarımız ne de biz bu kadar eğlenebilirdik! Yine de şimdi veda zamanı, seneye hepinizle tekrar görüşmeyi dilerken sizi bu yılın taze grubu olan ve şimdiden gönüllerimizde taht kuran SweetNights’la baş başa bırakıyorum! Hepinize tatlı geceler!”
Işıklar bir anda sönerken çığlıklar buna inat birkaç kat daha artmıştı. Sahnedeki bir kaç saniye süren karanlık yine sahnenin ortasından gelen bir sesle bölündü. Ses pürüzsüzdü. Bir gece esintisi kadar tatlıydı. Aslında bir gece kuşu kadar tatlıydı. Aynı zamanda hüzünlü. Müzik sesi yalnız bıraktı bir süre. Ses devam etti gecenin içinde şakımaya. Ama ses sustu. Sahnenin etrafından deli gibi çığlıklar yükseliyordu. Sesin kesilmesinden sonra geçen birkaç saniyenin ardından sahnenin bütün ışıkları aynı anda yandı. Ve sahnede gecenin en tatlı dört yaratığı belirdi. Dört kız bütün ciddiyetleriyle ama yüzlerinden gülümsemeleri eksik olmadan şarkılarına başladı. Sahnenin ortasında bütün eleştirmenlerin gelmiş geçmiş en iyi çıkış diye adlandırdıkları gruplarıyla aynı adı taşıyan Sweet Nights şarkısını seslendirirken bütün izleyiciler şarkıya eşlik etmeden duramıyordu.
Gece tatlı ve gece uzun
Aç gözlerini, gündüzün ışıkları çok uzak
Gecenin güneşi aşkı parlatırken
Kuşun dileğidir bu gece
Gel ve katıl sende bu festivale
Çünkü istediğin ve dilediğin her şey (her şey)
Burada duruyor
Tatlı gecelerin gizli dünyasında
Grup şarkıyı göz alıcı bir sonla bitirdi. Işıklar şarkının sonunda bir patlama daha yapmıştı ama bu sefer aniden sönmek yerine yavaş yavaş karardı. Kızlar ışıklar tamamen sönene kadar hareketsizce son pozlarını korudular ve çevrelerinde yükselen çığlıkların içinde kayboldular.
“Başardık!” dedi grubun en küçüğü, Ae Cha sahneden iner inmez. “Başardık! Çıkış yılımızda Music Bank’ın final gösterisini yaptık! Hem de…Çığlıkları duydunuz değil mi?! Aaaaa!!!”
Eun Ae gözlerini kısarak, çığlıklar atan genç kıza baktı ve biraz huysuzca söylendi. “Eğer bu şekilde zıplamaya devam edeceksen gerçekten bir yerlerini kıracaksın.”
Grup arkadaşları Eun Ae’nin sesindeki huysuzluğu fark etmişti ama bunun altındaki mutluluğun daha fazla öne çıktığını da fark etmişti. “Ya! Eun Ae! Burada Unni benim ve Ae Cha’nın şu an yaptığını hepimiz yapmalıyız!” dedi son kısmı çığlık atarak söylerken.
Liderlerinin komutunu alan Ae Cha ve Jung yüksek oktav çığlıklar atarak zıplamaya başladılar, kendilerine ölümcül bakışlar atan Eun Ae’yi de aralarına almayı ihmal etmediler. Eun Ae başta kurtulmak için ufak girişimlerde bulundu ama çok geçmeden kendisini çığlık atarak zıplarken buldu. Hye Su’da sadece birkaç saniye bu manzarayı izledikten sonra kızlara katıldı.
“Onları rahatsız etmeli miyiz?” diye sordu koridorun başından sevinç gösterisi yapan kızları izleyen Yesung.
Leeteuk gülmeden duramadı. Yeni çıkış yapan grubu tebrik etmenin gerekli olduğu için arkasına taktığı birkaç üyeyle gelmişti çıkış kapısına ama şimdi kızları görünce…
“Super Junior!” dedi Ae Cha kendisini saran Jung’ın kollarından kurtulmaya çalışırken. “Ah! SUJU! SUJU BURADA!”
“Sanırım rahatsız etmiş olmuyoruz.” Dedi Yesung’a dönen Siwon.
Ae Cha kızlardan ayrılıp hızla kendilerine bakan grup üyelerinin yanına koştu. “Lütfen, lütfen bana birer imza verir misiniz? Aslında iki hatta üç tane… Ama eğer Shin’e de almazsam beni öldürür… Eğer-“
“Ya! Ae Cha! Şu anda bizi rezil ettiğinin farkında mısın?” diye bağırdı Jung.
“Elbette! Ama bir dakika ben en iyisi sizden beşer imza alayım böylece-“
“Ae Cha, tatlım, sen neden bir an önce gidip üstünü değiştirmiyorsun da ter kokunla insanları rahatsız ediyorsun?” Eun Ae’nin sesindeki tehdit açık ve netti. Tehdidi fark eden SuJu üyeleri gülümsemelerini saklayamamıştı.
“Ya!” dedi kızların gerisinde kalan Hye Su öne çıkarken. İlk o zaman
Comments