Maske Parçalanırken Canavar Bulur Yıllardır Beklediği Nefesi

Evanescent Lives With Shining Scars *birsoru?*
Please Subscribe to read the full chapter

Yere düşerken sevindiğim tek şey vampirin uzaklaşan ayak seslerini duymaktı. Vurmaya çalıştığı kızın kim olduğunu tam olarak bilmesem de Hye Su’nun grubundan olduğunu biliyordum. Her ne kadar düşüşümü yavaşlatmak istesem de kollarımdaki bütün güç çekilmişti. Yine de betonun üstüne düşmemiştim. Bir şeyin ya da birisinin üstüne düşmüştüm. Çığlık atan bir şey.

Zavallı kız çığlık atmaktan başka bir şey yapamıyordu. Bense bütün gücümü kullanıp kendimi kızın üstünden alıp yere atmayı başarmıştım. Ama kurşunların hala vücudumun içinde olduğunu unutup sırtımı yere atmıştım. Sert zeminin vücuduma çarpmasıyla dudaklarımın arasından ufak bir çığlık çıktı. Dudaklarımı hemen birbirine kenetledim ve bütün gücümle gözlerimi açıp kendimi neler olduğunu anlamaya zorladım.

Yanımda duran kız bir çeşit krize girse de artık çığlık atmıyordu. Birkaç metre ilerimizde bir kapı vardı. Ah elbette. Gösteri binası. Önündeki insanlar çığlık atsa da şimdilik yanımıza yaklaşan yoktu.

Kalkmalıydım. Burada neden bulunduğumu kimseye açıklayamazdım. Zaten kimsenin beni dinleyeceğini de sanmıyordum. Sağ kolumdan destek alarak doğrulmaya çalıştım. Kurşunlar sanki ilerlemeye devam ediyor gibiydi. Acı hareketlerimi engelleyecek kadar keskindi.

“İ-iyi m-mis-sin?” dedi bir ses. Sanırım sahnedeki o büyüleyici sesin kaynağı bu kızdı. Arada bir de olsa işe yaradığımı bilmek güzeldi.

“İyi-“ Başka bir şey söyleyemeden öksürmeye başladım. Ve neredeyse bütün aksiyon filmlerindeki gibi kan kusmaya başladım. Lütfen sadece kalkmalıydım. Gitmeliydim.

“Aman Tanrım! Sen- YARDIM EDİN!”

Hayır. Gitmeliydim.

“YARDIM-“

Sesler bulanıklaşıyordu. Fazla kan kaybetmiştim ve kaybetmeye devam ediyordum. Birisinin gelmesini isterdim. Bana gerçekten yardım edecek birisinin.

Ayağa kalktım. Bütün vücudum isyan etse de birkaç adım atmayı başardım.

“AE CHA!”

Sesler bana yaklaştıkça ben uzaklaşmaya çalıştım. Kendimi en yakındaki arabanın arkasına atmayı başarmıştım.

“YARDIM EDİN. YARALI-“

“KİM?!”

Birkaç adım daha gidersem uzaklaşabilirdim. Ya da kaçabilirdim.

“Bekle.” Dedi bir ses. Fazla yakından geliyordu. Birden kolumu tutan iki el hissettim. Ağzımdan sadece benim duyabileceği bir ses çıktı. Kendimi ellerden kurtarmaya çalıştım. Bir saniye için başarılı oldum ama tam dengemi kaybettiğim sırada eller tekrardan beni yakaladı.

“Gerçekten Sun Hi. Her zaman böyle mş davranmak zorundasın?”

İsmimi duyunca şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Görüşüm hala bulanık olsa da karşımdakini tanımak için yeterli görüşe sahiptim.

“Sen- Burada- Nasıl?”

“Aynı şeyi bende sana sorabilirim güzelim ama inan şimdi o kadar vaktimiz yok.”

“Ben-“

“Evet, evet yürüyecek halde değilsin. Bu yüzden.” Dedi ve beni hızla ama nazik bir şekilde sırtına aldı. Yaralarım hala deli gibi acıtıyordu ama dudaklarımı dişlerimle mühürledim. “Sıkı tutunsan iyi olur.” Dedi ve ardından hızla koşmaya başladı. Hızlı koşuyordu. Bir insana göre hızlı ama ışık hızı kadar hızlı olduğunu da söyleyemem.

Her ne kadar az sarsmaya çalışsa da her saniye sırtımdaki yaralar daha fazla acıtıyordu. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama bir süre sonra kendimi beni taşıyan vampirin omzuna kafamı yaslayıp tamamen karanlığa teslim oldum.

 

~0~

 

Ae Cha kanlar içinde yerde yatıyordu.

Görüntü bir an için içimdeki her şeyi her hissin boşalmasına sebep oldu. Sanki ruhum bedenimden kopuyor gibiydi. aklımda tek bir soru kalmıştı.

Benim yüzümden mi?

Kyuhyun beni geçerek hemen Ae Cha’nın yanına gitti.

“AE CHA!”

“YARDIM EDİN. YARALI-“

“KİM!?”

Ae Cha bir için etrafına baktı. Kyuhyun aynı anda Ae Cha’yı kontrol etti. Benim bakışlarım Ae Cha’ya kilitlenmişti. Bir saniye için ağzını açtı ve başını çevirdi. Gözlerinin şokla açıldığını görünce kafamı refleks olarak baktığı yöne çevirdim.

Ve o zaman gördüm. Yerde kan izleri vardı. Adeta bir çizgi gibi ilerliyorlardı. İki siluete doğru. Birisi diğerine yardım ediyordu. Ve diğeri bunu reddetse de tökezliyordu. Birden birincisi diğerini sırtına aldı. Birkaç saniye sonra gözden kayboldular.

Sadece birkaç saniye.

“HYE SU!”

Kyuhyun’un sesi endişeliydi. Hala Ae Cha’nın yanında duruyordu.

“HYE SU!”

Başımı çevirmekten korkuyordum. Ae Cha’ye ne olduğunu… benim yüzümden ne olduğunu görmek… İnsanlar geliyordu. Ayak seslerini duyabiliyordum ama hepsi her yerden geliyor gibiydi. Ae Cha’nin ismini söyleyenler vardı. Benim ismimi söyleyenler vardı. Birisinin beni sarstığını hissetsem de içimde hareket etmek için hiçbir cesaret kırıntısı bulamıyordum.

“Hye Su.” Dedi Kyuhyun yüzümü avuçlarının arasına alırken. Ne zaman olduğunu bilmiyorum ama gözlerimi kapatmıştım. “Ae Cha iyi. Sadece kolunda bir sıyrık o kadar…”

“Kan.” Dedim gözlerimdeki yaşların süzülmesini önlemeye çalışırken. Ağlayamazdım. Kızlar bile kırmızı gözyaşlarıma zor alışmıştı. Şimdi olmazdı.

“Ae Cha’nin değil.”

Yalan söylüyordu. Ae Cha’nin kokusunu çok az da olsa hissediyordum.

“Gözlerini aç ve kendin bak.” Dedi. Omuzlarımdan beni sürükleyerek ilerlememi sağladı. Birkaç saniye sonra beni durdurdu. Gözlerimi açmamı fısıldadı kulağıma.

Ae Cha hala yerdeydi. Ve hala kanlar içindeydi. Yanında bir sürü insan vardı. Sağlık görevlileri, menajer Jung Jin, Eun Ae, Jung, SuJu ve diğer bir sürü insan. Bir kişi Ae Cha’nin kolunu sarıyordu. Ve Ae Cha. Konuşmuyordu. Yüzü tehdit mesajını gördüğü andan bile daha beyazdı. Gözlerini yere sabitlemişti ve yanında onunla konuşmaya çalışan Jung’u ve Eun Ae’yi duymuyor gibiydi. Birden titrer gibi oldu ve başını kaldırdı. Gözleri benimkilerle buluştu. Dudakları açıldı ve fısıldadı. Fısıltısı kalabalığın gürültüsü içinde kaybolsa da ne dediğini biliyordum. Benim ismimi.

Aramızdaki insanlara aldırmadan yanına gittim ve diz çöktüm. Bir saniye için ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmeden durdum ama benim bir şey yapmama gerek kalmadan Ae Cha başını göğsüme yasladı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Kollarımı sıkıca ama kolundaki bandaja dikkat ederek Ae Cha’ye doladım. Ağlamamak için dudaklarımı ısırıyordum. Şimdi ağlayamazsın diye bir kere daha hatırlattım kendime. Bana sarılan kollar, dokunan eller hissettim. Jung’un ve Eun Ae’nin hıçkıran seslerini duyabiliyordum.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama sanırım ambulans gelene kadar dördümüz birbirimize sarılı bir halde durduk. Kızlar ağladı, bense dudağımı ısırdım. Birisi ambulansın geldiğini söyleyerek beni nazikçe Ae Cha’den ayırırken ağzımdaki kan tadını alabiliyordum.

 

 

Hastaneye Ae Cha’nin yanında ambulansla gitmiştim. Ambulanstan iner inmez Jung ve Eun Ae yanıma geldi. Ae Cha muayene odasına geçerken biz koridorda beklemek zorundaydık. Jung’un hıçkırdığını duyabiliyordum. Eun Ae ise sessizce yere oturmuştu.

“Özür dilerim.” Dedim. Sesim fısıltı halinde çıkmıştı ama beni duyduklarını biliyordum. “Haklıydınız o mesajı-“

“Senin suçun değil.” Dedi Eun Ae. Yine de ses tonundaki öfkeyi hissedebiliyordum.

“Benim suçum olduğunu söylersem bağırarak kızmaya mı başlayacaksın?” dedim.

“Hayır.” Dedi başını sallarken. Yavaşça gözlerini kaldırıp bana baktı. Kıpkırmızıydılar ve şişmişlerdi. “Fazla yorucu olur.”

“İkinizde sesinizi keser misiniz?” dedi Jung hıçkırıklarının arasında. “Burada ağlamaktan gözlerim patlayacak ve hıçkırmaktansa ciğerlerim ağzımdan fırlayacak. Sizse saçma sapan bir tartışma yapıyorsunuz. Tek suçlu var o da silahı tutan kişi. Ve Unni lütfen kendini suçlamak için daha fazla konuşmak ve sen Unni! Sen de öfkeni bize kusmaya çalışma şu anda hepimiz yeterince kötü durumdayız.”

Ne Eun Ae ne de ben karşılık verdik. Jung haklıydı ve söylenecek başka bir şey de yoktu.

“Buradalar.” Dedi çok uzaktan gelmeyen bir ses. Donghae. Ve ardından gelen Kyuhyun, Leeteuk ve de Heechul.

“Ae Cha nasıl?” dedi Heechul yanımıza gelince.

“Doktor iyi olduğunu  ama yine de muayene etmesi gerektiğini söyledi.” Dedi Eun Ae.

“Siz nasılsınız?” dedi bu sefer Leeteuk.

Kızlara bakmadım ama sanırım üçümüz de aynı anda omuz silkmekle yetindik. Bir süre daha sessizce bekledik. Muayene odasındaki ayak seslerinin kapıya yaklaştığını duyduğum saniyede ayağa kalktım. Kapı açıldığında çoktan doktorun karşındaydım.

“Durumu nasıl?” Doktorun beni gördüğünde yüzünde oluşan şaşkınlık ve korkuyu görmezden geldim. “Görebilir miyiz?”

Doktorun başını salladığını görür görmez kendimi kapıda içeri attım. Jung ve Eun Ae doktoru kenara iterek arkamdan geldiğini duydum.

“Ae Cha!” dedi Jung içeri girer girmez. Tekrar hıçkırmaya başlamıştı. Ae Cha’yı hala şokta görmeyi bekliyordum ama makne bizi şaşırtmayı seviyordu.

“Ya, ya! Grubun sulu gözü bendim!”

“Geri zekalı senin için ne kadar korktuğumuzu biliyor musun?” Dedi Jung neredeyse bağırır gibi.

“Cümlenin başında kullandığın sevgi sıfatından anlayabildim.” Dedi Ae Cha dil çıkartırken.

“Aish! Şu anda gerçekten sana cevap vermekle uğraşmayacağım.” Jung bunu söyler söylemez Ae Cha’ya sarıldı.

“Ya! Kolumdaki sargıya dikkat et.”

Eun Ae Jung’u hızla ayırırken Jung kısık sesli bir özür mırıldandı. Sessizlik geri gelmişti. Ae Cha gülümsemeye devam ediyordu ama gözlerinden ve yüzünün renginden aslında ne kadar yorgun olduğu gözüküyordu.

“Hey ufaklık.” Dedi Heechul uzayan garip sessizliği bölerken. “Bir dahaki sefere ebeveynlerinin elini bırakmadan kapının önüne dahi çıkma.”

Ae Cha mızmızlanarak ve Heechul’un kısık bir kahkaha atmasına sebep olacak

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!
Licrymosa
Merhaba hala orada olan var mı *hehe* Uzun zamandır yokum ama bundan sonra buralarda olmaya çalışacağım xD

Comments

You must be logged in to comment
NursimaElfAhgase
#1
Chapter 1: değişik bir hikaye
Cemre01 #2
Chapter 27: Gerçekten şu Usta'yı merak ettim. Ve Angel'ın hikayesini. Ayrıca.... Jae Min sen ne kadar pislik bir şey çıktın ya... İğrenç herif
Yine muhteşem yazıyorsun, ve yine ben bir oturuşta her şeyi okudum :) Sonunu merakla bekliyorum
Nimesya
#3
Hahaha su an Turk buldugum icin cok sevincliyim :D
swedenlaundry #4
Chapter 13: Yay! An update :D
swedenlaundry #5
Merhaba!

lol ben uzun suredir merak ediyordum turkce fanfiction var mi diye, ve iste buldum :) Amerika'da yasiyan bir turkum (please excuse my typing, the keyboard is in english) Bu sitede cok turk yok malesef :( oh well! cok guzel yaziyorsun devam et lutfen <33
myeongsuuu #6
Benim hikayeme de bakabilir misin ? Tesekkurler ^^
myeongsuuu #7
Şükür burda Türkler var dsfdsf Nasıl sevindim anlatamam ya.
Imzelosbaby #8
Chapter 3: Kotu bir yazar mi ? Pöh benim asik oldugum nadir hikayelerden birinin yazari kotu olamaz !? :D hikayen gercekten cok guzel ilerliyor :D
Imzelosbaby #9
Chapter 1: Ah gercekten hafife alinacak bir yazimin yok ^^ cok guzel yazmissin bagladi diyebilirim ama ingilizce hikayelerden sonra okuyunca birden kafam karisti :D neyse uzun tutmayayim ama gercekten cok guzel yaziyorsun :D bitirene kadar birakma Fighting ! :)