Gözlüklerime Bulaşan Birkaç Damla Pembe Toz

Evanescent Lives With Shining Scars *birsoru?*
Please Subscribe to read the full chapter

Hye Su’nun sarsak adımlarla salona girdiğini duyduktan sonra ancak banyodan çıktım. İçeridekiler kendi aralarında şakalaşıp kıkırdıyordu. Hye Su’nun kahkahalarını duyduğumda içimdeki sızıyı görmezden gelmeye çalıştım. Dudaklarıma acı bir gülümseme yerleşmişti. Kıskançlık böyle bir duygu olsa gerek? İlk defa Hye Su’yu kıskandığımı itiraf etmiştim. Sanırım içimde bir şeyler gerçekten değişmişti.

Salona ulaştığımda sessizce girişte durmayı tercih ettim ama sadece birkaç saniye sonra Donghae hissetmiş gibi arkasını döndü ve gülümseyerek bana baktı.

“Günaydın. Uyandığını fark etmemiştim.” Dedi sanki gerçekten uzun zamandır birbirimizi tanıyormuşuz gibi. Odadaki herkes bana dönmüştü şimdi. Hye Su gülümseyerek bakıyordu. –Donghae’ye ek olarak. Uzun boylu olan bana mesafeli ama yine de minnettar olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsüyordu. Kızlar ise…

“Sun Hi!!!” Ae Cha olduğunu bildiğim kız hızla koltuktan kalktı ve koşarak yanıma geldi. Ve sarıldı. Şaşkınlık vücudumu ele geçirmişti ve beynim tepki veremeden kollarım Ae Cha’nin etrafına dolanmıştı ama kontrolü tekrar ele geçirince hızla kollarımı çekmeme sebep oldu.

“Ya! Kızı boğacaksın! Ayrıca bırak da ben de biraz sarılayım!” Jung hızla yanımıza geldi ve iki eliyle Ae Cha’nın kolunu tutup hızla ileri geri salladı.

“Bana ne!” dedi Ae Cha küçük mızmız bir bebek gibi.

“Aish! İyi o zaman… Grup kucaklaşması!” Ben bir tepki veremeden iki çift kol daha beni sarmalamıştı. Yine.

“Ya, ya siz! Kızı korkudan kaçırmadan önce serbest bırakın.” İkisi de beni bırakmadı. Aslında biraz daha da sıktılar. Ve ben hala ortalarında duran odun rolünü oynuyordum. Hatta başarılı bir şekilde oynadığıma emindim. “YA! Size diyorum! Eğer hemen bırakmazsanız bir dahaki-“ Ve kollar aniden beni serbest bıraktı. Jung da Ae Cha de yan yana geçip suçlu iki çocuk gibi dudaklarını büzerek Eun Ae’ya baktılar.

“Vov...” dedi Kyuhyun. “Daha tehdidi tamamlamadan sonucu aldın.”

“Sen EvilKyu’ysan bende EvilEun’um.”

“Tamam, bu ikisi biraz daha korkunçlaşmadan neden oturmuyoruz?” dedi Donghae.

Ve ben ağzımı dahi açmadan Ae Cha bir kolumdan Jung diğer kolumdan tutup beni üçlü koltuğa oturttu. Ama bu durumu hiç de daha az ürkütücü hale getirmemişti zira odadaki herkes gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

“Ee… Tam olarak nasıl başlamalıyız?” dedi Ae Cha küçük bir kız gibi konuşmaya devam ederken. Kabul etmem gerekiyordu ki kendini zorlamadan sevimli olmada oldukça başarılıydı.

“Tanışmak?” dedi Donghae gülümserken. Gülümsemesi gerçekten sıcaktı ve uyuduğunu bilsem de hala uykuya ihtiyacı olduğunu belli eden bir gülümsemeydi yüzündeki.

“Tamam, o zaman ben başlıyorum! Merhaba Sun Hi benim adım Ae Cha ve şey… hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim.” Son kısmı söylerken gözlerini kaçırarak ve utangaç bir şekilde söylemişti.

“Gerçekten bu muydu? Hayır hangi filmden aldın bu repliği? Hayır cevap verme ben devam ediyorum. Benim adım da Jung.”

“Hah. Bu neydi basketbol maçında mı tanıyorsun kendini?” diye atıldı Ae Cha. İkisi sürekli böyle miydi?

“İnan ikisi de 7/24 bu şekildeler.” Dedi Hye Su kıkırdarken. Aklımdan geçeni mi okudu az önce?..

“Siz iki kumru kenarda devam edin tartışmanıza. Ve neyse ben Eun Ae. Dün gece çok az da olsa tanışmıştık gerçi.” Cevap olarak gülümsemekle yetindim.

Jung ve Ae Cha fısıltı şeklinde tartıştığı için parazitli bir sessizlik oldu. Sıra bana mı gelmişti? “Siz ikiniz davetiye mi bekliyorsunuz?” dedi Eun Ae. Kyuhyun olayın farkında değilmiş gibi başını kaldırırken Donghae bana bakıyordu. Aslında salona geldiğimden beri bana baktığı için bakmaya devam ediyordu demek daha doğru olurdu.

“Biz mi? Kendimizi tanıtmak mı? Yani bizi elbet tanıyordur.” Dedi Kyuhyun. Ve bundan emin –emin demek biraz hafif kaçıyordu aslında- bir şekilde bana döndü. “Yani tanıyorsundur değil mi?”

Soru o kadar sinir ediciydi ki bildiğim halde başımı iki yana sallamaktan kendimi alamadım. Kyuhyun’un gözleri şokla büyürken kızlar ve Donghae kahkaha attı.

“Eh, birisinin bu kapağı sana vermesi gerekiyordu.” Dedi Donghae gülmeye devam ederken. Her ne kadar yalan söylemiş olsam da sonuçta ufak bir yalandı, ne zararı olabilirdi ki? Hem tam olarak yalan da sayılmazdı sonuçta hepsini birebir tanıdığım söylenemez.

“Şaka yapıyorsun değil mi? Yani Super Junior…” Ne yapacağını bilmez bir şekilde ayağa kalktı ve Sorry Sorry dansını yaparken bir yanda da şarkıyı söylüyordu. Dudaklarıma kadar gelen gülümsemeyi bastırdım ve kaşlarımı çatarak başımı iki yana salladım. Şimdi de Mr. Simple’a geçmişti ama yüz ifademi biraz daha sertleştirmekten başka bir şey yapmadım. Ae Cha ve Jung kahkahalar atarak Kyuhyun’u izlerken Eun Ae ve Hye Su sadece kıkırdıyordu. Donghae ise… gülüyordu.

“Her neyse onu tamamen görmezden gel yakında öğreneceğin gibi kendisi EvilMaknemiz zaten. Ego kontrolüyle ilgili problemleri var.” Dedi Donghae gözleriyle gözlerimi yakalamaya çalışırken. Başımı salladım ama gözlerimi ona çevirmemek için kendimi zorluyordum. “Benim adım da Donghae. Az önce ismi Kyuhyun olan zavallının anlatmaya çalıştı Super Junior grubundanım.”

Başımı salladım ve çok değil ufak bir şekilde gülümsedim.

“Peki ya sen? Yani ismin Sun Hi ama başka-“

“Ae Cha ismiyle hitap etmeyi bırak Sun Hi senden iki yaş büyük.” Dedi Hye Su yarı alaylı bir kızgınlıkla.

“Gerçekten mi?! Unni kaç yaşındasın?!”

“22.” Dedim gülümsememi fazla büyütmemeye çalışırken.

“Vo… Büyük olduğunu tahmin etsem de bir umut benden küçük olmanı dilemiştim.”

“O zaman ben de Unni diyorum!” dedi Jung ortaya atlayarak. Herkes ne alaka der gibi bakarken Hye Su kıkırdadı.

“O zaman Sun Hi Unni de Hye Su Unni ve Eun Ae Unniye unni diyecek.” Dedi Ae Cha tekerleme söyler gibi, dalgın bir biçimde.

“Bir cümlede bu kadar çok unni kullanmayı nasıl başardın?” dedi Jung sırıtırken. Ae Cha dil çıkardı ama o da sırıtıyordu.

“O zaman bize de oppa diyecek.”

Donghae’nin bu yorumu o kadar ani olmuştu ki salonda uzun süreli sayılabilecek bir sessizliğe sebep oldu. Hemen ardından Kyuhyun iç çekti ve “İşte bu yüzden eğlence şovlarında Donghae’ye mümkün olduğunca az konuşma fırsatı veriyoruz.” Dedi. İlk kahkahayı atan Eun Ae oldu ama bütün oda ona katıldı. Kahkahamı bastırmak için uğraşsam da benim de dudaklarımdan bir kıkırdama kaçtı. Donghae sinirlenmişten çok utanmış gibi duruyordu. Bir elini kafasına götürüp saçlarını karıştırırken de gülümseyen dudaklarının alt köşesini ufak bir şekilde yaladı. Bu hareketi tamamen görmezden gelip başımı Donghae’den başka bir yöne çevirdim.

“Unni!” Ae Cha dikkatimi dağıtmayı başararak yanıma geldi ve oturduğum koltuğun yanında diz çöktü. “Hadi biraz kendinden bahset!” Soru beni hazırlıksız yakalamıştı. Ağzımı açtım ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Eun Ae bu sırada Ae Cha’nın yanına geldi ve kulağından yavaşça tutarak çekti.

“İnsanları rahatsız hissettirme de bir numara olduğunu biliyorsun değil mi?”

“A-a-a. Unni kulağım acıyor-“

“Önemli değil.” Dedim hızla odadaki herkesin bana bakmasına sebep olacak şekilde. Yanaklarımın kızarmaması için içimden deli gibi dua ediyordum. “S-sadece bir soru sordu.”

“Gördün mü?” dedi Ae Cha kulağını kurtarırken ardından kafasını dizlerime koyarak yüzüme baktı. “Unni öğrenci misin?”

Yıllardır insanlardan izole yaşamaya o kadar çok alışmıştım ki bu kadar yakınlığa nasıl tepki vereceğimden emin değildim. Gülümsemeye çalıştım ama gülümsememi tamamen serbest bırakmadım. “Evet. Seul Üniversitesi’nde Edebiyat Bölümü birinci sınıfım.”

“Seul Üniversitesi mi?! Unni sen gerçekten zeki olmalısın!”

“O kadar değil.” Dedim gülümseyerek.

“Ama birinci sınıf olman… Yani yanlış anlama sadece merak ettim.” Dedi Jung çekingen bir şekilde sorarken.

“Okula iki yıl geç başladım.” Dedim daha fazla detaya inmek istemeyen bir ses tonuyla.

“O zaman seninle aynı sınıftayız! Yani bende birinci sınıfım!” dedi Ae Cha gülümseyerek ve neredeyse heyecanlanmış bir şekilde.

“Duyan gerçekten aynı sınıftasınız sanacak. Altı üstü ikinizde üniversite birsiniz.” Dedi Jung gözlerini devirirken. “Ayrıca neredeyse üç aydır üniversiteye gittiğini görmedim.”

“Çünkü vaktim yoktu. Ayrıca ben notlarımı alıyorum ve çalışıyorum.”

“Siz odanıza gidip atışmanıza orada devam etmek ister misiniz?” diye araya girdi Eun Ae. “Ya da biz odadan çıkıp sizi yalnız bırakabilir-“

“Evet! Dışarı çıkalım.” Ae Cha dizlerimin dibinden aniden fırlamıştı ve kendimi bir anda geriye sıçrarken bulmuştum. Kimse sıçrayışımı fark etmemişti. En azından şu anda kıkırdamasını öksürüğünün arkasına gömen Donghae dışında kimse fark etmemişti.

“Evet! Sinemaya gidelim! Iron Man 3 Cuma günü vizyona girdi ve biz hala izleyemedik!” Jung hızla Ae Cha’ya katılmıştı.

“Dün cumaydı zaten.” Dedi Hye Su kaşlarını kaldırarak.

“İşte ben de onu diyorum! İnanabiliyor musunuz?!” Jung’un yorumuna kimse cevap vermedi ama zaten çok da umursuyor gibi görünmüyordu.

“Öyleyse siz ikiniz bir an önce buradan gidin.” Dedi Eun Ae Donghae ve Kyuhyun’u işaret ederken. İkisi de itiraz edecek oldu ama Eun Ae hızlıydı. “Sakın itiraz etmeye kalkışmayın. Dün geceden beri Leeteuk oppa başta olmak üzere diğerleri kaç kere aradı haberiniz var mı sizin?! Neden her seferinde aranan ben oluyorum! Bundan sonra telefon kullanmayı bırakıyorum!”

“O zaman yurda uğradıktan sonra biz de peşinize takılıyorum.” Donghae mızmız bir çocuk gibi dudaklarını büzerek konuşmuştu. Gerçekten kaslarımın gülümseme oluşturmasını engellemek için kaslarımı felç edecektim artık.

Kızlar tamam derken Kyuhyun da isteksizce onayladı.

“Beni pas geçin.” Dedim sessizce.

“Hayır!!!” Ae Cha’nin tepkileri her zaman böyle miydi yoksa bana karşı mı böyle tepki veriyordu emin olamadım. Ama onu kırmak istemediğim için nazik bir şekilde gülümsedim.

“Bugün öğleden sonra kafede çalışacaktım. Ardından evde-“

“OLMAZ!” Kyuhyun hariç odadaki herkes aynı anda konuşmuştu. Hye Su, Eun Ae ve Donghae bana kızgın bir

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!
Licrymosa
Merhaba hala orada olan var mı *hehe* Uzun zamandır yokum ama bundan sonra buralarda olmaya çalışacağım xD

Comments

You must be logged in to comment
NursimaElfAhgase
#1
Chapter 1: değişik bir hikaye
Cemre01 #2
Chapter 27: Gerçekten şu Usta'yı merak ettim. Ve Angel'ın hikayesini. Ayrıca.... Jae Min sen ne kadar pislik bir şey çıktın ya... İğrenç herif
Yine muhteşem yazıyorsun, ve yine ben bir oturuşta her şeyi okudum :) Sonunu merakla bekliyorum
Nimesya
#3
Hahaha su an Turk buldugum icin cok sevincliyim :D
swedenlaundry #4
Chapter 13: Yay! An update :D
swedenlaundry #5
Merhaba!

lol ben uzun suredir merak ediyordum turkce fanfiction var mi diye, ve iste buldum :) Amerika'da yasiyan bir turkum (please excuse my typing, the keyboard is in english) Bu sitede cok turk yok malesef :( oh well! cok guzel yaziyorsun devam et lutfen <33
myeongsuuu #6
Benim hikayeme de bakabilir misin ? Tesekkurler ^^
myeongsuuu #7
Şükür burda Türkler var dsfdsf Nasıl sevindim anlatamam ya.
Imzelosbaby #8
Chapter 3: Kotu bir yazar mi ? Pöh benim asik oldugum nadir hikayelerden birinin yazari kotu olamaz !? :D hikayen gercekten cok guzel ilerliyor :D
Imzelosbaby #9
Chapter 1: Ah gercekten hafife alinacak bir yazimin yok ^^ cok guzel yazmissin bagladi diyebilirim ama ingilizce hikayelerden sonra okuyunca birden kafam karisti :D neyse uzun tutmayayim ama gercekten cok guzel yaziyorsun :D bitirene kadar birakma Fighting ! :)