SAVAŞÇI (TÜRKÇE)

Description

"13 Şubat 21:35 tarihli Pekin - Tokyo seferli, senin de içinde bulunduğun uçak Güney Kore'ye düştü... Kurtulan olmadı."  

"Ama ben yaşıyorum!"  

"Hayır, teknik olarak yaşamıyorsun."

Foreword

"Onu buraya getirme sebebin ne?" Bu ses bana hiç de tanıdık gelmemişti. Oldukça kalın ve derindi.

"Bilmiyorum." diğer kişi, bunu sessizce söylemişti.

Uzun bir sessizlikten sonra kalın ses tekrar konuştu.

"Peki... Onun kanında karşıt madde çıkmadığına dua et." sesin yaklaştığını hissettim. "Bize yardım edebilir."

Bedenimi oynatmaya yeltendim fakat bunu başaramadım.

Beynimi zorladım. Bir şeyler hatırlamayı umdum.

Kimdim ben? Bu adamlar kimdi?

Çin'den Japonya'ya giden uçağa bindiğimi hatırlıyordum. Ani bir sarsıntı, ve sonrası yok...

"Onu uyandırabilirsiniz."

Bedenime verilen ufak şok sonrası gözlerimi açabildim. Kalkmaya çalıştım ama güçsüzdüm, bunu başaramadım.

Başımın ucunda bekleyen iki adam ve etrafta laboratuvar görevlisini andıran 3 kişi vardı. Adamların ikisi de genç gözüküyordu. Ayrıca ikisi de iyi görünümlüydü. Hafif dalgalı saçlı olanın oldukça dolgun yanakları vardı. Diğerinin kalın bir boynu ve geniş omuzları vardı.

"Jung Daehyun?" dedi kalın sesli olan. Beni bu beyaz renk ağırlıklı odada tutan adamlar ismimi biliyordu. Belki daha fazlasını... Onaylamak için hafifçe başımı salladım.

"13 Şubat 21:35 tarihli Pekin - Tokyo seferli, senin de içinde bulunduğun uçak Güney Kore'ye düştü." elindeki dosyayı inceliyordu. Başıyla bana duvarda asılmış olan gazete haberini gösterdi. "Kurtulan olmadı."

O uçağa Tokyo'daki sevgilimi ziyaret etmek için binmiştim. Bir film çekimi için oradaydı. Şimdi öldüğümü mü sanıyordu?

"Ama ben yaşıyorum!" gücümün yettiği kadar yüksek sesle söylemiştim.

"Hayır, teknik olarak yaşamıyorsun." yine kalın sesli olan konuşmuştu. Diğer çocuk hiç konuşmuyor, sadece izliyordu.

Gözlerimin yerinden fırlayacak kadar büyüdüğüne emindim.

"Ne demek yaşamıyorum?"

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet