visiting the patient

without you to hold i'd be freezing

Yazar: MyChogiway

Çeviri: SeKaism

 

Ertesi sabah onu uykusundan uyandıran gözlerine vuran güneş değildi. Baekhyun'u gerçeğe döndüren bir dize küfür ve yüksek sesli bir gürültü gözlerini gönülsüzce açtırmış ve odaya baktırmıştı. Şuan içinde olduğu oda hala kendi odasını anımsatmazken şaşırmıştı ama Chanyeol'ün evinde kaldığını çok geçmeden fark etmişti. Dünkü konuşmanın anıları da aklına gelmişti ve Baekhyun Chanyeol'ün o gün ona dediklerini hatırlayınca gelen suçluluk duygusu eziciydi.

Tavana bakan Baekhyun onun hakkında kötü düşündüğü için Chanyeol'den özür dilemesi gerektiğine karar verdi. Onu eve bıraktıktan sonra sırf onu öpmeye çalıştığı için tüm zaman boyunca rol yaptığını düşünmüştü, ki bu gerçekten Baekhyun'un aptallığıydı. Jongin bile aklını başına getirmeye çalışmış, Chanyeol'ün Jongdae'yi soran Kyungsoo'dan ne kadar kötü bir aktör olduğunu duyduğunu söylemişti ve o hala dinlememekte ısrarcıydı, kafasında kendi bir fikri vardı ve gerçeğin farklı olabileceğini kabul etmeyi reddediyordu.

Baekhyun yüksek ateşle beraber giden baş ağrısından sonra dünden daha iyi hissediyordu ve artık yorgun ve uykulu da değildi. Doğrusu Baekhyun sonraki saatlerde uyuyabileceğini düşünemiyordu bile, o kadar iyi dinlenmişti ki iki gün ayakta kalabilirdi.

Yataktan kalktığında, kapıya doğru ilk adımı atarken bacakları hala biraz titriyordu ama Baekhyun ilerlerken baş edebilmişti. Salonun, mutfağın ya da diğer odaların nerede olduğunu bilmiyordu o yüzden Chanyeol'ün hüsran dolu sesini takip etmişti, bu kadar büyük bir evde küçücük hissediyordu. Tabi ki de CEO olduğunu düşünürsek Chanyeol'ün evinin küçük olmasını beklemiyordu, ailesinin parayla dolu olduğunu biliyordu ama yine de Chanyeol'ün yatak odasının onun tüm dairesinden büyük olması kahrediciydi ve tüm evi muhtemelen Baekhyun'un apartmanından büyüktü.

Merdivenlerden inerken Baekhyun her adımda duvara dokunup destek almak zorunda kalmıştı, destek almasa düşmeyeceğinden emin değildi. Ve son basamaktayken Baekhyun baksırı ve Chanyeol'ün büyük tişörtü – neyse ki o kadar büyüktü ki uyluklarının yarısını kapatıyordu - dışında bir şey giymediğini fark etmişti Ama bu Baekhyun'u gergin hissetmesini engellemedi, dünün aksine alt tarafını kapatmak için kullanabileceği bir yorgan da olmadığını biliyordu.

Aslında düşünürse Chanyeol'ün önünde böyle gözükmekten gergin hissetmemeliydi. Tek gecelik ilişkilerinden sonra hep çıplak yürürdü, kıyafetlerini ararken biraz bile utanmazdı. Sonuçta odada olan diğer kişi Baekhyun'un her yerini önceki gece zaten görmüştü, bedeninin açığa çıkmasından utanmasına gerek yoktu. O yüzden çıplak gözükmekten biraz bile utanmazken Chanyeol'ün onu sadece bir tişört ve baksırla, tüm özel bölgeleri kapalıyken, görmesinden neden gerilmişti?

Sesli bir şekilde yutkundu, gerginliğini yuttu ve sağ taraftan gelen sesi takip etti, salon gibi gözüken yere yürürken hayranlıkla etrafa bakıyordu. Her şey güzeldi ve Baekhyun'un aylık geliriyle hayatı boyunca karşılayamayacak gibi görünüyordu ama duvarda asılı olan Chanyeol'ün ailesinin çizilmiş büyük resmi Baekhyun'u titreterek kadar soğuk bir hava vermesi dışında Chanyeol'ün odası gibi sıcak bir his veren aile fotoğraflarla dolu olması gereken salondan çok pahalı bir otel odası gibi görünüyordu.

Baekhyun Chanyeol'ü mutfakta bulmuştu, telefonda konuşuyor ve yaptığı dağınıklığa kaşlarını çatarken yemek sipariş ediyordu. Yerde yatan bir sürü sebze ve kırılmış camlar vardı ve Baekhyun onu uyandıran duyduğu gürültünün yerle buluşurken parçalara ayrılan cam kase olduğunu düşünmüştü. Baekhyun mutfağa taradıkça zararı görmüştü ve yanan etten daha çok yanmış gözüken tavanın yanında tabağın üzerindeki eti hemen fark etmişti. Bakışları tekrar Chanyeol'e düşerken bu görüntü Baekhyun'un iki büklüm olması için yetmişti, CEO Baekhyun'un mutfaktaki dağınıktan gözlerini ona çevirince çağrıyı bitirmişti.

"İyi bir aşçı olmadığını söylediğinde haklıydın galiba." Baekhyun küçük bir gülümsemeyle söyledi, kapı azının ortasında durdu, gergince parmaklarıyla oynadı.

Chanyeol Baekhyun'un oldukça kısık olan sesini duyunca ona döndü ve Baekhyun'u burada görünce şaşırdı. Esmer olanın hala uyuduğunu düşünmüştü ama yaptığı bunca sesi düşünürse Baekhyun'un uyanması şaşırtmamalıydı.

"Yalan söylemek için bir sebep mi var?" Chanyeol telefonu altındaki eşofmana koyarken sordu, bakışlarını Baekhyun'dan çekti. Esmer olanı yatak saçıyla ve Chanyeol'ün tişörtünü giyerken görmek Chanyeol'ün nefes almasını güçleştiriyordu. Baekhyun bu halde çok iyi görünüyordu ve Baekhyun'un açıkta olan uzun bacaklarına bakarken bir pislik gibi görünmeyi istemiyordu.

CEO sorusuyla hiçbir şeyi kast etmek istemese de Baekhyun'un aklı hemen dünkü konuşmaya gitmişti ve kısa olan Chanyeol Baekhyun'u sırf onu neşelendirmek için yemeğe devam ettiğini söylediğinde Chanyeol'e inanmamasının anısıyla suçlulukla başını eğmişti.

Baekhyun'un yere baktığını, huzursuz olduğu belliydi, görünce Chanyeol hemen konuyu değiştirdi. "Doktor yatakta en az yirmi dört saat kalman gerektiğini söyledi bu arada. Neden buradasın yatakta değilsin?"

"Ben-" Baekhyun kendini durdurdu, ne diyeceğini tam olarak bilmiyordu. Chanyeol bunca zaman sadece özür dilemeye çalışırken o böyle pislik olduğu için özür dilemek istemişti doğrusu ama özür dilemek yerine şunu dedi: "Sesler duydum o yüzden neler olduğuna bakmaya geldim."

"Oh... seni uyandırdığım için üzgünüm." Chanyeol Baekhyun'u uyandırdığı için olan endişesi şimdi onaylanmıştı ve Baekhyun'un dinlenmesi net bir şekilde belirtilmişken Chanyeol esmer olanın uykusunu böldüğü için kötü hissetmişti.

"Sorun değil. Yeterince uyudum zaten." Baekhyun Chanyeol'ü temin etmeye çalıştı ve yakınlaşmak istedi ama uzun olan ona yaklaşmamasını söyleyince hemen durmuştu.

Baekhyun geri bir adım attığında alt dudağını ısırdı, Chanyeol açıkladı. "Her yerde kırılmış cam var ve ayağında bir şey yok. Kendini keseceksin."

Baekhyun sessizce oh dedi, ayaklarına baktı ve haklı olduğunu gördü, ayağında gerçekten bir şey yoktu. Chanyeol'ün evinde yer Baekhyun'un aksine sıcak olduğu için çorap ya da terlik giymeyi unutmuştu tamamen. Baekhyun evde ayaklarının donmasını istemiyorsa çıplak ayakla yere basamazdı o yüzden ayağı yere değince sıcak hissettiği için çorap giydiğini düşünmüştü.

"Uhm, beceremediğim için dışarıdan yemek sipariş ettim o yüzden teslimatçıyı beklerken salonda oturabilirsin. Bir şey izlemek istersen televizyon kumandası koltuğun üstünde bir yerde olmalı." Chanyeol eliyle salonu işaret etti, sadece başını sallayıp gitmek için arkasını dönen, giderken tişörtünün ucuyla oynadığını Chanyeol'ün fark etmemesini uman Baekhyun'a içten bir şekilde gülümsedi. Ama Chanyeol her zamanki gibi dikkatli olarak bunu fark etmiş ve sormuştu: "Eşofman altı falan vermemi ister misin? Uhm, böyle dolanarak... rahatsız hissediyor olmalısın."

"Çok iyi olur, evet." Baekhyun yanıtladı ve kaçıp gitti, büyük koltuğa ilerledi ve oturmadan önce kumandayı buldu, bacaklarını çenesine kadar çekti. Chanyeol ile konuşmak ne demeye bu kadar garipti? Baekhyun burada ne kadar kalması gerektiğini merak etti çünkü gergin atmosfer onu öldürüyordu.

Chanyeol ile ilgili olan düşüncelerinden kurtulan Baekhyun televizyonu açtı ve ilgi çekici bir şey aramaya başladı.

--

Chanyeol mutfağı temizlemeye başladı ve yanmış eti derin bir iç çekişle attı. Kendine yemek yapalı baya olmuştu ama Chanyeol hala yapabileceğini sanmıştı. Etrafındaki dağınıklığa bakarsak yanılmıştı galiba. Evde pişen dışarıdakilerden daha lezzetli olur diye Chanyeol Baekhyun'a kolay bir şeyler yapmak istemişti ama resmen eline yüzüne bulaştırmıştı. Ayrıca, Jongin Jongdae ve muhtemelen Kyungsoo ile birlikte geldiğinde Chanyeol'ün Baekhyun'a yemek pişirdiğini görse Baekhyun'u Chanyeol ile yalnız bırakmakta daha rahat olurdu.

Jongdae'den bugün Jongin'in Baekhyun'u kontrol etmeye gelmek istediğini söyleyen bir telefon aldığında oldukça gerilmişti, Jongin'in korkunç sevgilisinin de geleceğini düşünüyordu. Ama Chanyeol küçük Şeytan ile tekrar karşılaşmaya hazır olup olmadığından emin değildi ve Jongin tek gelirse gerçekten minnettar olacaktı. Jongdae ayrıca Jongin ile geleceğini söylemişti ve Chanyeol ikisi yalnız kalırsa birbirlerini öldürmediğine emin olmak için mi Jongin ile aynı anda gelmek istediğini merak etti.

Ama Chanyeol Pazar günü Baekhyun ile aralarında olanlardan sonra Jongin'i onu sevmediği için suçlayamazdı. Jongin Baekhyun'un arkadaşıydı ve birisi bir şekilde Baekhyun'u incitirse Jongin – Baekhyun'un hayatındaki en yakın kişi olarak – o malum kişiyi öldürmek isterdi. Ve maalesef ki Baekhyun'u inciten o malum kişi ise Chanyeol'dü.

Mutfağı temizlemek belki on beş dakikasını almıştı ve kırılmış camları atıp son kez yerde parça kalıp kalmadığını kontrol edince Chanyeol sonunda Baekhyun'a verecek bir eşofman altı bakmaya karar vermişti. Odasına giderken Baekhyun'un yanından geçti, ikinci katta merdivenlerden koşmadan, Baekhyun'a uygun bir şey bulmayı umduğu yatak odasına gitmeden önce koltukta uzanan adam ile kısa bir göz teması kurdu. Ama tüm eşofman altlarına baktıktan sonra Chanyeol hüsranla homurdanmıştı çünkü hepsi Baekhyun'a çok büyük olurdu. Chanyeol çok rahat olduğu için bol kıyafetler giymeyi seviyordu ve Chanyeol'ün üzerinde iyi görünüyorken Baekhyun muhtemelen CEO'nun kıyafetlerinde boğulurdu.

İç çekerek, Chanyeol'ün kendi eşofman altına, rahat ve yumuşak olan, en yakın bol bir şort aldı ve bunun Baekhyun evde gezerken garip hissetmemesi için yeteceğine karar verdi, şort dizlerinin altına düşüp uyluklarını kapatacak kadar uzundu. Yine de Chanyeol Baekhyun yatakta kalsa ya da koltukta uzansa daha mutlu olurdu çünkü dinlenmesi gerekti, Chanyeol'ün evini keşfetmesi değil. Baekhyun tekrar bayılırsa ve o düşmeden önce son anda onu yakalayan kimse olmadığında kendini incitirse Jongin Chanyeol'ün değerli en yakın arkadaşına bakma sözünü tutmadığı için derisini canlı canlı sökerdi.

Tam Chanyeol odasından çıkarken kapı çaldı ve teslimatçının geldiğini düşünen Chanyeol hızlandı, onu bekletmek istemiyordu. Tam köşeden dönerken ön kapıya doğru yavaş yavaş yürüyen Baekhyun Chanyeol'ün görüşüne girdi ve CEO içindeki paniğin arttığını hemen hissetti. Merdivenlerden o kadar hızlı indi ki düşmemesi mucizeydi, uzun bacakları iki bazen hatta üç basamak atlıyordu. Neyse ki Baekhyun kapı kulpunu tuttuğu an Chanyeol yanında durdu, şaşırmış esmeri nazikçe yana itti. "Merhaba." Chanyeol kapıyı açınca zorlanmış bir gülümseme ile teslimatçıyı karşıladı, Baekhyun'u göstermedi.

"Uh, merhaba." Genç çocuk da Chanyeol'ün selamına karşılık verdi, önündeki uzun adama şaşkınlıkla kaşlarını çattı. Chanyeol'e ilk defa bir şey getiriyor değildi ama CEO'nun onu bu kadar neşeli ve nefes nefese karşılaması kesinlikle ilkti. Ama onun işi sadece yemeği teslim etmekti o yüzden buna yorum yapmadı. "180 lira tutuyor."

"Bir saniye." Dedi Chanyeol ve ondan birkaç santimetre uzakta olan ceketinden cüzdanını çıkardı, iki yüzlük verip üstü kalsın dedi.

"Teşekkürler." Çocuk parayla yemeği takas ederken söyledi ve nazik bir gülümseme ile motosikletine binip gitti. Chanyeol onu gözleriyle takip etti ve çocuk tamamen ortadan kaybolunca kapıyı kapattı. Başını sağa döndü, Baekhyun ona kaşlarını kaldırarak bakıyordu, Baekhyun kapıyı açmak isterken Chanyeol'ün onu neden kenara ittiğinin sebebini tam olarak açıklamasını bekliyordu.

"Şey düşünmesini istemedim... bilirsin..." Chanyeol'ün sesi gitgide azaldı, Baekhyun'un üstünü ve uykudan dağılan saçını işaret etti. Cümlesini bitirmesine gerek yoktu, Chanyeol'ün neyi ima ettiğini ikisi de biliyordu.

"Anladım." Baekhyun başını salladı ve uzaklaşmaya başladı, koltuğa geri dönmüştü. Sesinde hiçbir kızgınlık ya da zehir yoktu ama Chanyeol Baekhyun yanlış anlamasın diye daha söylemesi gerektiğini hissetti.

O yüzden salondaki koltuğa geri dönen kısa olanı takip eden Chanyeol devam etti. "Dedikodular gerçekten hızlı yayılıyor ve seni hoş olmayan bir durumun içine sürüklemek istemiyorum. Özellikle de o haberden sonra."

Yemekle dolu poşeti Baekhyun'un önündeki masaya koyan Chanyeol Baekhyun'un solundaki küçük koltuğa oturdu ve yerleşti, Baekhyun'un oturduğu daha büyük koltuğu tercih etse de.

"Gerçekten, Chanyeol. Anladım." Dedi Baekhyun, içinde ne olduğunu görmek için poşete baktı, 180 lira tutacak Chanyeol ne aldı görmek istiyordu. Sonra anladığını söylemenin yetmeyeceğini hissederek sessizce ekledi. "Teşekkürler."

Doğrusu Baekhyun bir dakika önce kapıyı açsa ve Chanyeol'ün tişörtünü giyerken teslimatçı ile yüz yüze gelse ve haberlerden Baekhyun'un yüzünü tanısa bir sürü dedikodu çıkma ihtimalini düşünmemişti. Baekhyun Chanyeol'ün orada onu durdurmasından gerçekten minnettardı.

"Neden bu kadar yemek var?" Gözleri poşetin içindekileri tararken sessizlikten sonra Baekhyun sordu. Tabi ki lezzetli yemekleri seviyordu ama birlikte yeseler bile bu kadar şey yiyebilmelerine imkân yoktu.

"Jongdae, Jongin ve sevgilisi birkaç dakikaya burada olur o yüzden öğle arası olduğu için aç olacaklarını düşündüm. Önceden Jongdae ile konuştum ve aç gitmemeleri için senin ve arkadaşlarının ne sevdiğini sordum." Baekhyun ile göz temasından kaçınan Chanyeol boynunu kaşırken açıkladı, nedense utanmıştı. Ama Baekhyun, arkadaşlarına iyi bir etki yaratmak için Jongdae'den yardım istediğini itiraf ettikten sonra Chanyeol'ün utanmasına bir sebep olmadığını düşünmüştü. Sonuçta Baekhyun'un Jongin'e Chanyeol hakkında söylediklerine göre, CEO'ya rağmen arkadaşı, diğer insanlar gibi, Jongin birisi ona en sevdiği yemeği ısmarladığında kolayca alt olurdu ve Jongin için poşetin içinde bir yerinde tavuk vardı.

"Sırf benim yüzümden evine yabancıları davet etmekten rahatsız olmuyor musun?" Baekhyun koltuğa yaslanırken düşüncelerini dile getirdi, dikkatini uzun olana vermek için yemek dolu poşeti bir süreliğine bırakmıştı.

"Pek değil." Chanyeol yanıtladı ki bu Baekhyun'u biraz şaşırttı doğrusu. "Sen buradayken olabildiğince rahat olmanı istiyorum ve arkadaşların yanındayken daha iyi hissedeceksen onların burada olmasını sorun etmem."

Baekhyun az önce şaşırmışsa şimdi ölümüne şaşırmıştı. Sırf Baekhyun'u daha iyi hissettirmek için Chanyeol evine yabancıların girmesine izin mi veriyordu? Ve sadece bu da değil, onlara yemek de alıyordu? Tamam, Jongdae arkadaşıydı o yüzden sürekli birbirlerine yemek alıyorlardır ama Chanyeol Jongin ve Kyungsoo'yu tanımıyordu ama bunların hepsini Baekhyun için yapıyordu – ve onlar da arkadaş değillerdi üstelik.

Baekhyun'un bakışları altında huzursuzlanan Chanyeol koltuktan kalktı, söyledi: "Sana su getirey—"

"Bekle." Chanyeol sıcak, ince parmakların bileğini sardığını hissedince Baekhyun'a baktı ve esmer olanın istediğini dinledi, hareketini durdurdu. "Bir süreliğine oturabilir misin?"

Baekhyun Chanyeol'e bir sürekliğine oturabilir misin diye sormasına rağmen onu yanına çekerken, Chanyeol'e yer açmak için yana kayarken cevabını beklememişti bile. Chanyeol yanına oturduğunda Baekhyun Chanyeol'ün elini bıraktı ve iki elini de kucağına koydu, alt dudağını ısırırken parmaklarıyla gergince oynuyordu. Chanyeol bugün bunu yaptığını ikinci kez görüyordu ve Baekhyun ne zaman gerilse elleriyle bir şey yaparken kendini oyaladığını düşünmüştü.

"Bir sorun mu var?"

"Yaptığın şey sorun." Baekhyun biraz sonra yanıtladı, Chanyeol'ü şaşırttı. Aslında Baekhyun sadece göt ve çocuk gibi davrandığı, Baekhyun'dan bir şans isterken Chanyeol'ün kendisini açıklamasına izin vermediği için özür dilemek istemişti ama Chanyeol ne olduğu sorunca Baekhyun'un içinde bir şey tetiklenmişti.

"A-Anlamıy—"

"Niye bana bakıyorsun? Beni tanımıyorsun. Sakın bana iyi bir olduğun için herkese bunu yapacağını söyleme, o yüzden neden?" diye sordu Baekhyun, sesi sabitti ve ona bu kadar nankörce davranan birisiyle ilgilenen birine göre fazla suçlayıcı konuşmuştu.

"Sana zaten söyledim, sebebi—"

"Kes saçmalamayı, sırf bana özür dileme şeklin bu olamaz. Bu gerçek olamaz." Baekhyun başını iki yana salladı. "Sana bir pislik gibi davrandıktan, seni dinlemek istemedikten sonra bana karşı bu kadar iyi olamazsın."

Chanyeol bir süre sessiz kaldı, ne diyeceğini bilmiyordu. Şimdi Baekhyun'a bakan, o böyle dudağını öfkeyle ısırıp profesyonelmiş gibi göz temasından kaçarken Chanyeol dünkü davranışı için Baekhyun'dan özür dilerken o da böyle acınası göründü mü merak etti. Ama önemli değildi çünkü Chanyeol için şuan tek önemli olan şey Baekhyun'a özgü olmayan şu ifadeden nasıl kurtulacağıydı.

"Mantıklı davranmıyorsun." Chanyeol sakince belirtti ama tek kısa bir cümle Baekhyun'un aklını başına getirmeye yetti.

"Ben sadece... gerçekten üzgünüm—"

"Aptal mısın?" Chanyeol derin bir şekilde iç çekti, bir elini uyuduğu için hala dağınık olan saçında gezdirdi. Baekhyun Chanyeol'ün sorusuna tepki veremeden öne CEO hemen devam etti. "Dün beni reddetmekte tamamen haklıydın. Günlerdir seni rahat ettim ve sonra benimle zaman geçirmeyi sonunda kabul ettiğinde güvenini zedeledim."

"Açıklamana izin verebilirdim ama tam bir göt gibi—"

"Davranmadın. Sadece incinmiştin ve bunun hakkında konuşmak istemedin ve ben anladım. Suçlu olan benken neden özür dilemen gerektiğini hissettin anlamıyorum." Dedi Chanyeol, ses tonu o kadar netti ki bu Baekhyun'u susturmuştu, kısa olan Chanyeol'ün yanında sessizce oturdu, bakışları hala ellerindeydi. Chanyeol dün öyle davranmasının sebebini tamamen anladığını ve buna biraz bile kızmadığını söylese de esmer olan Chanyeol'e inanıyor gibi gözükmüyordu. Ama neden? Baekhyun neden sadece kendini suçluyordu?

Ve neden onun hatası olmayan bir şey için kendini suçlaması ilk defa oluyor gibi görünmüyordu?

"Bunu yapma, seninle ilgilenme sebebim..." Chanyeol yavaş yavaş başladı, Baekhyun'un gerilmesini izledi. "bana ikinci bir şans vermeni umduğum için."

"Ne?" Baekhyun sonunda ona baktı, şaşkınlıkla kirpiklerini kırpıştırdı ve CEO, Baekhyun'a gözlerinin içine baktırabildiği için gururlandı.

"Seni gerçekten tanımak istiyorum ama Pazar gününden sonra beni tekrar görmek istediğine ya da benimle zaman geçirmeyi istediğine dair şüphem vardı. O yüzden seninle ilgilenirken konuşabileceğimi düşündüm. Bana ikinci bir şans vermezsen hiç değilse kendimi açıklayabileceğimi düşündüm." Chanyeol netleştirmeye karar verdi ve koltuğa oturdu böylece Baekhyun ona bakacağım diye başını kaldırıp boynunu ağrıtmazdı. Tabi ki de Baekhyun'un hastalığı için aşırı suçlu hissettiği, derinlerde bir yerde Baekhyun'un onun yüzünden hastalandığını bildiği ve Baekhyun ile ilgilenerek kendini affettirmeyi istediği kısmını atladı.

"Neden beni tanımak istiyorsun?" Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Baekhyun sonunda sordu ve Baekhyun'un kaybolmuş ve afallamış ifadesi olmasaydı Chanyeol onun iltifatlarını aldığını düşünürdü ama Baekhyun'un birisinin onunla arkadaş olma fikrine bile bu kadar şaşırdığını görmek Baekhyun'un gerçekten Chanyeol'ün neden onunla arkadaş olmak istediğini anlayamadığını söylüyordu. Sorun şuydu ki, neden? Ona yeterince iyi olmadığına inandıran ve insanların onu tanımayı bile istemeyeceğini düşündüren neydi?

"Çünkü ilgi çekicisin." Sonunda Chanyeol karar verdi, Jongdae Chanyeol'e neden Baekhyun ile arkadaş olmak istediğini sorduğunda verdiği cevabın aynısını söyledi.

"Değilim." Baekhyun tatsızca kıkırdadı, başını hafifçe iki yana sallayıp Chanyeol'ün ona dediğini reddetti, bakışlarını tekrar yere indirdi. Bu bir nevi Chanyeol'ü üzüyordu, Baekhyun gibi harika birinin kendi değerini görememesi...

Chanyeol'ün esmer olanı tanımadığı doğruydu ama işten sonra kısa bir yürüyüş ve Pazar günü bir akşam yemeğinden sonra Chanyeol Baekhyun'un hayatında tanıştığı en harika insanlardan biri olduğunu gerçekten düşündürtmüştü. Abartmıyordu. Baekhyun'un harika bir mizah anlayışı ve şakalarına eşlik eden mükemmel gülüşüyle gerçekten yenileyici bir karakteri vardı.

Chanyeol Baekhyun ile ilk kez tanıştığında Baekhyun'u korkusuz, açık sözlü ve kendinden emin olarak tanımlardı ama Chanyeol o an bile Baekhyun'un alaycı mizahının ve sırıtışının altına bir şey sakladığını biliyordu. Chanyeol'ün onu tanımasını istemesini körükleyen de buydu çünkü Baekhyun iyi bir meydan okumaydı ve Chanyeol cesur esmerin ne sakladığını öğrenen olmayı çaresizce istiyordu. Ama Baekhyun'u böyle gören Chanyeol Baekhyun'un hassas yanını biraz bile göstermesine sebep olduğu için gurur duymuyordu. Olması gerektiği kadar iyi hissettirmiyordu.

"Sana bunu kim söyledi?" Chanyeol sordu, Baekhyun'un şimdi kendisine olan fikrini duyunca geçmişteki birisinin bunu yarattığını biliyordu, zalim şeyler o kadar çok tekrar edilmişti ki Baekhyun sonunda her şeye inanmaya başlamıştı. Chanyeol biliyordu çünkü o küçükken babası onun biseksüel olduğunu öğrendikten sonra sürekli hakaret etmişti ve bir anlığına Chanyeol gerçekten korkunç bir evlat ve Park ailesinin yüz karası olduğuna inanmıştı.

Baekhyun cevap vermeyince Chanyeol soruyu tekrar etti, sesi öncekinden daha kısıktı ve belki biraz daha kızgındı. Sorunu cevaplamadığı için Baekhyun'a kızmıyordu ama. Chanyeol Baekhyun'u değersiz hissettiren o kişiye ya da kişilere kızgındı. Birisinin aklına girmek çok uzun zaman alıyordu ve Chanyeol ona söylenen zalim sözlere Baekhyun'un ne kadar uzun süre dayandığını ve ne zamandan sonra Baekhyun sonunda onlara inanmaya başladığını merak etti.

Baekhyun tam konuşmak için ağzını açacakken ama kapı zili tekrar çaldı ve yüksek bir ses Chanyeol, bil bakalım kim geldi havada yankıladı. CEO, Jongdae'nin yüksek tizli sesini duyduktan sonra homurdandı. Ama kalkıp da kapıyı açmadı ve bu Baekhyun'u meraklandırdı.

"Kapıyı açmayacak mısın?" Esmer olan sessizce sordu, aralarındaki muhabbetin Baekhyun'un hoşlanmayacağı derecede fazla kişisel olduğunu fark ettiğinde aşırı garip hissetmişti birden.

"Jongdae'nin anahtarı var." Dedi Chanyeol, Baekhyun'dan biraz uzaklaştı, Kyungsoo'nun kurallarından birini kırıyormuş gibi görünmek istemiyordu. Sonuçta konuşurken bir şekilde yakınlaşmışlardı. "Geldiğini duyuruyor sadece."

"Tam onun yapacağı bir iş." Baekhyun onayladı ve Jongdae yüksek sesli bir selamlamayla Chanyeol'ün evine dalmadan önce sadece birkaç saniye geçmişti, Jongin arkasındaydı, Kyungsoo isimli bir şeytanla el eleydi.

Minyon aşçı hemen Chanyeol ile yoğun bir göz teması kurdu, ayakkabılarını çıkarırken CEO'nun ruhunu deldi. Sonra nazikçe eğilip söyledi: "Bizi çağırdığın için teşekkürler." Bacağıyla Jongin'i dürttü, uzun olan istemeye istemeye sevgilisinin hareketini kopyaladı ve o da eğildi, Kyungsoo'nun burnun altından söylediği aynı şeyi mırıldandı, zar zor duyuluyordu.

"Bugün neler olduğuna inanmayacaksın." Diye başladı Jongdae, kabanını çıkarıp asarken coşkuyla doluydu.

"Tanrım, lütfen tekrar başlama." Jongin'in kısık mırıldanması Chanyeol'ün ilgisini çekti ve Jongin'in yanındaki minyon aşçının iç çekişine bakılırsa ikisi bugün Jongdae'ye neler olduğunu zaten duymuş gibiydiler.

"İlk önce Minseok beni öğle yemeğine davet etti." Jongdae salona girerken, kendini Baekhyun'un yanına koltuğa atarken yüzündeki parlak gülümsemeyle söyledi. "Ve restorana giderken Sehun ile karşılaşt—"

"Sehun kim?" Chanyeol hemen araya girdi.

"Jongin'in dans partneri." Jongdae ve Baekhyun aynı anda yanıtladı.

"Birbirinizi tanıyor falan mısınız?" Chanyeol sordu. Chanyeol Jongdae ile bu kadar uzun süredir arkadaş olup da nasıl onlarla tanışmamış olurdu? Tabi ki de isimlerini bir iki kez duymuştu ama herkesin birbirini bu kadar iyi tanımasını beklemiyordu.

"Aslında evet." Jongdae başını salladı ve sonra hikayesini tekrar anlatmaya devam etti. "Oh, işte, yolda Sehun ile karşılaştık ve biraz konuştuk. Bana yaklaşan dans yarışmasını söy—"

"Dans yarışman mı var?" Chanyeol ilgiyle Jongin'e döndü, hep büyük bir dans yarışması görmek istemişti, sadece televizyonda izlemek değil. Kuzeni dans etmeyi seviyordu ve geçmiş yıllarda onu yarışmalarına davet ediyordu ama çocuklar arasında dostça bir yarışma olduğu için Chanyeol canlı, ciddi bir yarışma görememişti.

"Evet, bu Cumartesi." Jongin rahatça yanıtladı, sanki dün birbirlerini öldürmeyi istememişler gibi.

"Havalı."

"Bana dikkatini verir misin?" Chanyeol başını Jongdae'ye çevirdiğinde arkadaşı devam etmeden önce kısık, alaylı bir şekilde teşekkürler diye mırıldandı. "Dediğim gibi, bana yaklaşan dans yarışmasını söyledi ve benim de gelip gelmek istemediğimi s—"

"Jongdae'ye söylemedin mi?" Bu sefer Jongdae'yi bölen Baekhyun'du, şaşkınlıktan büyüyen gözleriyle Jongin'e baktı.

"Bugün ona söyleyecektim." Jongin Baekhyun'un yanına otururken söyledi, sevgilisini de beraberinde sürükledi. Neyse ki Chanyeol'ün koltuğu büyüktü de dördü de sığmıştı. Jongin'in gözleri hemen masadaki yemek poşetine düştü ve beyaz saçlı adam sersem sersem fısıldadı. "Oh, tavuk kokusu alıyorum."

"Sizden nefret ediyorum. Hepinizden." Üçüncü defa bölününce Jongdae sızlandı ve kaşlarını çattı, herkesin rastgele soruyla lafını bölüp durmasından eğlenmediği belliydi.

"Pardon." Baekhyun herkesten özür diledi ve Jongdae'ye içten bir şekilde gülümsedi, ona devam etmesini ve bu sefer kimsenin onu bölmeyeceğini söyledi.

Odadaki herkese uyararak bakan Jongdae tekrar konuşmaya başladı. "Neyse işte, gelmemi istedikten sonra Minseok'u da çağırdı. Ve hayır diyeceğini düşündüm ama evet dedi!"

"Bu muydu?" Chanyeol ifadesizce söyledi, eve girdikten sonra Jongdae'yi bu kadar mutlu görünce dahasını beklemişti. "Ona aşık olmayan birine göre bir arkadaşla dışarı çıkmak çok büyük meseleymiş gibi davranıyorsun."

"Ben de öyle dedim." Jongin tavuk kanatlarının olduğu kutuyu çıkarırken söyledi.

"Bir gün önce birbirini öldürmek isteyen birine göre oldukça dostça davranıyorsun." Jongdae ona çattı, aynı anda gözlerini deviren Jongin ve Chanyeol'e kaşlarını çattı. Jongdae tamamen yanılıyordu. En başta dün Chanyeol'ü öldürmekte biraz bile sorunu olmayan Jongin'di sadece, oysa Chanyeol Baekhyun ile aralarında olanlardan sonra Jongin'in kızgınlığını ve kinini hak ettiğini düşünüyordu. Ve sonra, zaten onlar arkadaş değillerdi.

"Ohh, Minseok ile sonunda tanışabilirim o zaman." Dedi Baekhyun, Jongdae'ye içten bir şekilde gülümsedi, onun hemen ilgisini çekti ve Minseok'un adıyla odadaki diğer herkesi unuttu. "Öğle yemeğin nasıldı peki?"

Jongdae farkında değildi belki ama, Minseok ile olan öğle yemeğinden bahsederken kendini çok kaptırmıştı ve Baekhyun'a en ufak detayı bile anlatmıştı ama Chanyeol Baekhyun'un neden ona öğle yemeğinin nasıl geçtiğini sorduğunu biliyordu çünkü Jongdae'nin gittikçe hüsrana uğradığını görmüştü ve hüsrana uğrayan Jongdae hep sızlanır ve somurturdu. Ve kimse sızlanan bir Jongdae ile uğraşmak istemiyordu.

Chanyeol Baekhyun'un hep bunu yapıp yapmadığını merak etti – kendisi mutlu olmasa, gerçek duygularını parlak bir gülümsemenin altına saklasa bile etrafındaki herkesin mutlu olduğuna emin olmasını. İlk bakışta insanlar Baekhyun'u neşeli biri, etrafında olmanın eğlenceli olacağını düşünebilirdi çünkü şakalarıyla herkesi neşelendiriyordu.

İnsanlar göz kamaştırıcı biri hakkında, hayallerindeki o mükemmel kişi hakkında saatlerce konuşabilmeyi severlerdi. Chanyeol hiç kimseden hoşlanmamıştı, gerçekten ama birisine âşık olduğunda o kişinin yaptığı, kimsenin fark etmeyeceği ya da dikkat etmeyeceği en ufak şeyi bile fark edersin diye duymuştu. Bu yüzden Chanyeol Jongdae bilmese bile onun Minseok'a âşık olduğunu biliyordu ve bir süre sonra Chanyeol Jongdae seveceği birini bulduğu için mutluydu ve aslında arkadaşı Minseok hakkında konuşurken onu dinlemeyi seviyordu. Fakat bir süre sonra Chanyeol sıkıntıdan ölüyordu çünkü Jongdae arkadaşı olsa bile CEO aynı şeyi tekrar tekrar dinlemeye dayanamıyordu. Jongdae'nin konuşmasına izin veriyor ama aslında dinlemiyordu.

On dakika geçtiğinde ve Jongin Chanyeol onu bıraktıktan sonra tavuk kanadını çiğneyen ve dağınık yediği için onu azarlayan Kyungsoo'dan sonra bile Baekhyun Jongdae'nin Minseok'a olan tapışıyla sıkılmış gibi gözükmüyordu. Chanyeol'ün aksine Baekhyun soru bile soruyor ve ara sıra gülüyordu, Jongdae'ye konu Minseok olunca Chanyeol ile olan normal konuşması dışında bir konu açıp dinlediğini bilmesine izin vererek resepsiyonist hakkında özgürce konuşması için izin veriyordu.

Onlar konuşurken Chanyeol Baekhyun'u yakından izlemişti, bunun bir numara olduğuna, Baekhyun bunu Jongdae mutlu olsun diye yapmasına dair bir his yakalamaya çalışıyordu ama bulamıyordu. İnsanları okumakta iyi olabilirdi ve bir anlığına Baekhyun'u da okuyabildiğini hissetmişti ama artık değil.

Belki gerçekten eğleniyordur? Chanyeol düşündü ama bu düşünceyi hemen reddetti. Birisinin bundan keyif almasına imkânı yoktu. Ama nasıl oluyor da Baekhyun bu kadar içten görünüyordu? Gülümsemesi bile gerçek gözüküyordu, her seferinde gözlerine ulaşıyordu. Ve Jongdae onu iyi tanıyordu, arkadaşlardı sonuçta o yüzden Baekhyun'un bir şeyi varsa bilirdi değil mi? Gerçek kimliğini görebilirdi değil mi?

Her olasılık bu konuşma Baekhyun'un hoşuna gittiğine dair olsa da Chanyeol gerçek olamayacağını biliyordu.

Birkaç dakika önce Chanyeol ona Baekhyun'un ilgi çekici olmadığını kim söyledi diye sorduğunda bir saniyeliğine ortaya çıkan Baekhyun ona gözlerindeki üzüntüyle ve acıyla bakıyorken çok gerçek hissettirmişti. Baekhyun o an gerçekten her an yıkılabilirmiş gibi görünüyordu ve şimdi diğer günler olduğu gibi tamamen iyi görünüyordu. Kimse bu kadar kısa bir sürede üzüntüden bu kadar kolay kurtulamazdı o yüzden Chanyeol şimdi Baekhyun'un Jongae'ye gösterdiği yüzünün sahte olduğunu hayatına dair bahse girerdi.

Ama bu onu merak ettiriyordu, Baekhyun gerçek duygularını bu kadar iyi saklamayı öğrenmesi ne kadar sürmüştü? Kendi arkadaşları bile fark edemeyecek kadar içten gülmeyi öğrenmesi ne kadar sürmüştü?

Ve daha da önemlisi, Baekhyun'a bunları öğreten acının sebebi neydi?

Chanyeol'ün okul zamanlarında insanlar ona bir isim takmıştı. Mutluluk virüsü, diyorlardı. Chanyeol lisesindeki ya da üniversitesindeki insanlar Baekhyun ile tanışsa bu ismi Baekhyun'a vereceklerini düşünüyordu çünkü hep gülümsese ve kahkaha atsa da, gittiği her ortamı neşelendirse de Baekhyun o gülümsemeyle ve konuşmasıyla bundan dahasını yapabilirdi. Chanyeol'ün ya da nam-ı diğer mutluluk virüsünün yanındakiler bundan eğlenebilirlerdi ama yolları ayrıldıktan sonra muhtemelen üzülmüşlerdir, birkaç saniye öncesindeki iyi ruh hallerini unutmuşlardır. Ama Chanyeol Baekhyun ile karşılaştıktan sonra – normal bir günde, Chanyeol ve Baekhyun'un karşılaştıkları diğer seferler gibi değil – Baekhyun artık yanlarında olmasa bile yüzlerine yapışmış gülümseme ruh hallerini hep iyileştireceğini hayal edebiliyordu. Mesela Jongdae az önceki hüsranını çoktan unutmuştu ve hepsi Baekhyun sayesindeydi.

Sonsuza dek sürmüş gibi görünse de Jongdae sonunda Minseok ve öğle yemeğini konusunu kapatmıştı, tavuk kanadı ve bulgogi olan poşetteki birkaç pirinç kekini yemişti. Chanyeol ve Baekhyun'un gözleri birkaç kısa saniyeliğine buluştu ve Baekhyun'un koyu kürelerinde Chanyeol'ün okuyamadığı bir şey vardı ve Baekhyun'un gözlerinde parlayan duyguları anlamaya çalışmayı istese bile zamanı olmamıştı çünkü göz temasları fazla uzun sürünce diğeri hemen bakışlarını kaçırmış, sonunda yemeğine dalmıştı.

Chanyeol Baekhyun'a birçok şey sormak istiyordu ama Baekhyun'un döküleceği kadar yakın olmadıklarını da biliyordu. Arkadaş bile değillerdi. Baekhyun Chanyeol'e bir şey demesi için sebep yoktu. Baekhyun ile en başta konuşmasının tek sebebi iyileşmek için birkaç günlüğüne onun evinde kalmasıydı. Artık hasta olmayınca Baekhyun muhtemelen bir daha onunla konuşmayacaktı.

Bu oldukça üzücüydü çünkü Chanyeol Baekhyun'u tanımak istediği kadar kimseyi böyle tanımak istememişti.

Çünkü Byun Baekhyun, Chanyeol'ün gözlerinde öncesinden daha da ilgi çekiciydi.

--

Jongin, Kyungsoo ve Jongdae geldiğinde Baekhyun ziyaretin bu kadar huzurlu olmasını beklemiyordu. Doğrusu salonda birlikte oturdukları ilk birkaç dakika Jongin ve Kyungsoo'nun Chanyeol'e olan bakışı her an kavga çıkarabilirmiş gibiydi. Sonuçta Jongin – ve muhtemelen Kyungsoo da çünkü Jongin ona söylemiş olmalıydı – aralarında olan her şeyi biliyordu ve Jongin tüm bu durum hakkında olumlu düşünmeye çalışsa bile – Baekhyun'un aksine – Baekhyun'dan, Jongdae'den, Kyungsoo'dan ya da hatta medyadan bile CEO hakkında duyduklarından sonra Chanyeol'den hala hoşlanmıyordu.

Ama Jongin'in iyi davranmasına ve ziyareti tamamen batıracak bir ima olmaması için koca bir kutu tavuk yetmişti. Jongin hala Chanyeol'ü dikkatlice izliyordu, Kyungsoo ile Chanyeol'ün her hareketini takip ediyordu. Chanyeol de izlendiğinin farkındaydı ve ara sıra atmosferi geriyordu bu. Ta ki Jongdae esmer olan Jongin ve Kyungsoo ile konuşurken, saatlerce dinlendikten sonra gerçekten daha da iyi hissettiğini onlara temin ederken kumandayı Baekhyun'dan çaldıktan sonra rezil bir dizi açana kadar.

Jongdae'nin dediği sonraki şey kimsenin kanalı değiştirmeye hakkı olmadığıydı çünkü diziyi biliyordu ve izlemek istiyordu, Jongin ve Chanyeol iyice yakınlaşmıştı. İkili dizilerin ne kadar vıcık vıcık olmasından konuşmaya başlamışlardı, onlara göre, hepsi aynı kurguya sahipti ve tamamen gerçek dışıydı. Tüm kin unutulmuştu, şuan televizyonda olan boktan diziyi izledikleri için birlikte Jongdae'ye laf atıyorlardı. Ve işte böylece Jongdae, Chanyeol ve Jongin diziler ve Jongdae'nin korkunç zevki hakkında tartışmaya başlamışlardı, birbirleriyle konuşuyorlar ve bir şeyi açıklarken ellerini kullanıyorlardı.

Manasız konuşmayı on dakika dinledikten sonra Baekhyun ve Kyungsoo salondan ayrılıp bir şeyler içmeye mutfağa gitti, koyu bir tartışmanın ortasında olan üç adam tarafından tamamen fark edilmemişlerdi. İkisi de bardakların nerede olduğunu bilmedikleri için bulmak için her dolaba bakmışlardı, ki bu kolay bir görev değildi çünkü Chanyeol'ün mutfağı, evi gibi, çok büyüktü ve milyon tane dolap ve rafla doluydu. Sonunda bardakları buldular – ya da Kyungsoo buldu – ve Kyungsoo kendisine bir bardak su doldururken Baekhyun buzdolabında bulduğu son kalan portakal suyunu içmeyi seçmişti. Bu ağzında garip bir tat bırakmıştı, bulgogi ve portakal suyu çok iyi bir ikili değildi ama Baekhyun yine de meyve suyunun tadını çıkarmıştı.

"Chanyeol sana gerçekten iyi davranıyor mu?" Kyungsoo birdenbire sordu, Baekhyun'u biraz şaşırttı. "Buraya gelirken Jongdae bizimle konuştu, Chanyeol'ün ona gittikçe iyileştiğini söylemiş ve gerçekten iyileştiğini görebiliyorum ama..."

"Elinden geleni yapıyor." Dedi Baekhyun, dün ve bugün onun için Chanyeol'ün yemek hazırlamasını hatırladı – sonu kötü bitse de. Ama önemli değildi, önemli olan Chanyeol'ün iyi bir şey yapmak istemesiydi, sırf Baekhyun için rahat alanının dışına çıkmasıydı. Bu yeterdi.

"İyi o zaman." Kyungsoo başka bir soğuk su yudumu alırken mırıldandı, sonra dolgun dudaklarını yaladı. Dişleriyle alt dudağını ezdi ve dalgın bir halde bakarken bakışları bomboştu, işaret parmağını bardağa sessizce vuruyordu.

Ona bakan Baekhyun Kyungsoo'nun aklında bir şey olduğunu anladı ve konuştu. "Beni buraya getirmene kızmadım. Başta kızmıştım ama şimdi iyiyim. Bunun gerekli olduğunu anladım."

"Olsun." Kyungsoo Baekhyun'a çevirdi bakışlarını. "Üzgünüm. Bir yabancının evinde uyandığında şaşırmış olmalısın."

"Chanyeol'ün beni kaçırdığını düşündüm ve kaçmaya çalıştım ama çok güçsüzdüm o yüzden Chanyeol beni geri yatağa yatırdı ve her şeyi açıkladı." Baekhyun bunu hatırlayınca güldü. Şimdi ona komik geliyordu ama dün Chanyeol'ün gerçekten de seri katil olduğunu düşünüp onu öldüreceğini sandığında böyle eğlenmiyordu.

"Bir gün izin alıp dinlenmeni söylediğimizde bizi dinlemezsen olacağı bu." Kyungsoo gözlerini devirdi ve kalan son suyu da yuttu, boş bardağı lavaboya koydu. Baekhyun bu sefer fazla ileri gittiğini bilmiyormuş gibi. Arkadaşları şimdi böyle yaşamasına izin vermeyecekti ve öncekinden daha da korumacı olacaklardı.

"Er ya da geç bunu diyeceğini biliyordum." Baekhyun kıkırdadı. Hala elinde olan portakal suyuyla Kyungsoo'nun kolunu çekiştirdi. "Hadi içeri gidip kavgaları bitmiş mi bakalım."

Maalasef ki, Jongdae, Chanyeol ve Jongin hala çatışıyordu ve Kyungsoo ile Baekhyun içten içe ağlıyordu. En azından üzüntülerine eşlik edecek yemek vardı.

--

Baekhyun öğleden sonra beş buçuk gibi yine yorgun hissetmeye başlamıştı. Sadece birkaç saat önce tamamen dinlenmiş hissetse ve iki günden fazla uyanık kalabileceğini söylese de uykusuzluk yine onu ele geçiriyordu, rastgele bir film izlerlerken göz kapakları ağırlaşıyordu. Üçlü tartışırken Kyungsoo kumandayı almış ve kanalı öylece değiştirmişti, sadece tartıştıklarını ve televizyonu zaten izlemediklerini söylemişti ve hiçbiri de aşçıya ne karşı gelecek ne de ondan kumandayı alacak cesareti vardı. Ve böylece rastgele bir program ve film izlemişlerdi ve neredeyse bu Baekhyun'a Jongin ile zaman zaman geçirdiği akşamlar gibi hissettirmişti. Baekhyun düşüncelerini söylemese de bundan gerçekten hoşlanıyordu.

Baekhyun'un uykusuzluğunu tabi ki de esmer olanın gözlerinin yavaşça kapandığını ilk fark eden Jongin'di. Şu birkaç günde olabildiğince dinlenmesi için Baekhyun'un uyuması gerektiğini söyledi. Başta Baekhyun herkesi uyumak istemediğine dair ikna etmeye çalıştı, sebebi arkadaşlarıyla daha çok zaman geçirmekti ve hiç değilse izledikleri film bitene kadar kalmalılardı. Esmer olanın tonlarca itirazından sonra Jongin biraz daha kalmayı kabul etmişti ama sadece film bitene kadar ve karşılık olarak onlar eve gittikten hemen sonra Baekhyun'un uyuyacağına dair söz verdirtmişti ve Baekhyun hemen onaylamıştı.

Ama Baekhyun Jongdae, Jongin ve Kyungsoo ile o kadar çok zaman geçirmişti ki ve en sevdiği ve tek arkadaşlarıyla yan yana olmak onu o kadar rahatlatıyordu ki onu uykuya çekmeye çalışan tatlı bir melodi gibiydi. Gözleri tamamen kapandığında ve başı Jongdae'nin omzuna düştüğünde gitme zamanının gerçekten geldiğine karar veren Kyungsoo'ydu.

Baekhyun'un insan yastığı koltuktan kalkarken Baekhyun'un gözleri hemen açılmış ve yokluğuna sızlanmıştı, kolunu çekiştirerek Jongdae'yi geri oturtmaya çalışıyordu.

"Gitmeyin." Baekhyun fısıldadı, biraz bile olsa gözlerini açık tutuyordu. Uyanık olmasına rağmen Baekhyun kalkacak kadar güçlü hissetmiyordu o yüzden tekrar Jongdae'nin koluna asıldı.

"Tam bir çocuk." Jongdae homurdandı ve Baekhyun'un saçını karıştırdı, karşılık olarak Baekhyun dudağını büktü. "Uyu hadi."

"İstemiyorum." Ama kelimeler ağzında yuvarlanarak çıkmıştı, ağzını birkaç kelime için oynatmaya bile hali yoktu. Baekhyun o an en çok neyi istediğini bilmiyordu – arkadaşlarının kalmasını mı yoksa uyumayı mı.

"Seni yarın ararım." Dedi Jongin ve o da yerinden kalktı, ona veda eden ve ön kapıya yönelmeden öne onu patpatlayan Kyungsoo Jongin'i takip etti.

"Kalın." Baekhyun mırıldandı ama bunu söylerken yüzde doksan uyuyordu ve Jongin de bunu görebiliyordu, Baekhyun'un alnına hafifçe vurdu, Baekhyun'a iyi geceler dedi ve yanında Jongdae ile ön kapıya gitti.

Birkaç saniye içinde Chanyeol herkesi yolcu ederken Baekhyun salonda yalnız kalmıştı, yüzünü koltuğa gömmüştü ve bedeni rahatsız edici bir pozisyondaydı. CEO bir süre sonra geri döndü ve Baekhyun'un yanına geldi, koltukta küçük bir top halini alan Baekhyun'un küçük bedeninin önünde durdu.

"Pekala, başka bir yolu yok sanırım." Uzaktan Chanyeol'ün sesini duydu ve bir dakika sonra sırtının ve uyluklarının altına sarılı güçlü kolları hissetti. Baekhyun koltuktan kaldırıldı ve sakin bir şekilde nefes alıp verirken güzel, soluk kokusu alabildi, başı koltuktan daha sert bir şeye yaslıydı ama nedense daha rahattı.

Baekhyun en son ne zaman birisinin onu yatağa taşıdığını hatırlamıyordu bile ve birisinin onu uyandırıp yatağa gitmesini ya da koltukta uyumasını söylemek yerine onu taşıyacak kadar onunla ilgilenilmesinin ne kadar iyi hissettirdiğini unutmuştu neredeyse. Önceki sevgilisi seks için değilse onu asla yatağa taşımazdı.

Chanyeol kollarındaki Baekhyun ile merdiveni yavaş yavaş çıkarken esmer olan acele etmeden huzurlu bir uykuya dalmıştı, kulağına yaslı olan Chanyeol'ün kalp atışının sesi de ona eşlik ediyordu. Normalden daha hızlı atıyor gibiydi ama Baekhyun Chanyeol'ün de yorulduğunu ve altmış yedi kilo birini taşımanın kolay olmadığına yormuştu.

Bilmediği şey Chanyeol'ün kalbinin hızlı atmasının sebebi tamamen farklı bir şeydendi.

Chanyeol sonunda yatak odasına girdiğinde ve yatağa yöneldiğinde, Baekhyun'u nazikçe yatırdı, diğeri hafifçe sızlandı, güçlü kollara ve sert bir göğse eşlik eden sıcak bedenin yokluğundan hoşlanmamıştı. Hala Chanyeol'ün kokusunu alabiliyordu çünkü Baekhyun onun yatağında yatıyordu ve muhtemelen hiçbir zaman sesli söylemeyecekti ama Chanyeol'ün kokusunu inanılmaz derecede iyi bulmuştu.

Chanyeol onu yorgana sararken Baekhyun yanağında Chanyeol'ün sıcak nefesini hissedebiliyordu ve tenine nefesini hissedebiliyorsa CEO'nun ne kadar yakınında olduğunu görmek için gözlerini açmak istese de gözleri açılmadı, göz kapakları çok ağırdı. Baekhyun adımların uzaklaştığını duydu ve ağzının eşlik etmesi zor olsa da "İyi geceler" diye fısıldadı, sesi çok kısık olduğu için Chanyeol'ün onu duyup duymadığını bile bilmiyordu.

"İyi geceler, Baekhyun. Güzelce uyu." Baekhyun Chanyeol'ün onu duymadığını düşünse de cevap gelmişti ve Baekhyun rüyaya sürüklense bile dudaklarında küçük bir gülümseme belirmişti.

 

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet