killing the insecurities

without you to hold i'd be freezing

Yazar: MyChogiway

Çeviri: SeKaism

 

Chanyeol kartıyla kapının kilidini açtı ve Baekhyun'u içeri sürükledi, Chanyeol'ün geniş odasına adım atarlarken sonunda esmer olanın bileğini bıraktı. Kapı arkalarından yüksek sesle kapandı ve Chanyeol Baekhyun'un biraz sıçradığını, Chanyeol'ün kapıyı kapatışıyla ürktüğünü gördü. Baekhyun diğer eliyle bileğini ovdu ve Chanyeol bir an gerçekten kötü hissetti, onu odasına getirene kadar Baekhyun'un canını yakıp yakmadığını merak etti. Baekhyun'u nazikçe tuttuğunu düşünmüştü ama esmer olanın bileğine dokunurken yüzünün acıyla kıvrılmasına göre tutuşu hiç de nazik değildi belki.

Ama suçluluk duygusunu aklının arkasına itekledi, bir süre sessizlikten sonra konuşurken öfkesi onu ele geçirdi. "Bu neydi şimdi? Ciddi misin sen?" demişti Chanyeol, sesi öfkeliydi. Baekhyun ona kocaman gözleriyle baktı ama bir saniyelik göz temasından sonra Baekhyun tekrar bakışını indirdi, alt dudağını ısırdı. Baekhyun'un önünde yavaş yavaş kırıldığı belliydi ama Chanyeol orada durmadı, Baekhyun'un dudağının titrediğini, ısırmaya devam ederse kan akıtacak kadar dişlerini güçlü bastırdığını görünce bile.

"Gerçekten birlikte miydiniz, seninle o?" diye sordu Chanyeol ama Baekhyun sessiz kaldı, kızgın CEO'ya bakmadı bile. Parmaklarıyla oynadığını bilmek için Baekhyun'un ellerine bakmasına gerek yoktu, şimdi stresten olmasa da. "Ne kadardır birlikteydiniz? Cevap ver bana, Baekhyun."

Chanyeol sesinin sert olduğunu ve Baekhyun'un durumuna hiç yardımcı olmadığını biliyordu ama içinde kaynayan öfkeye engel olamıyordu, vücudu yanıyordu. Baekhyun'a kızgın değildi, hayır. Daha çok Baekhyun'un eski sevgilisine, Siwoon'a kızgındı. Chanyeol tabi ki de onu tanıyordu. Küçük bir kısmı olsa da onun ailesi Park Reklamcılığa sponsordu o yüzden Chanyeol karşılaşırlarsa diye aile üyeleriyle nazik bir konuşma yapabilmek için onları araştırmak zorundaydı. Ama Siwoon'un Baekhyun'u tanıdığını ve esmer olanla sevgili olanın o olduğunu hiç düşünmemiştim.

"Üç ay." Baekhyun Chanyeol'e cevap verirken sesi fısıltıdan yüksek değildi. Uzun olan bir elini hayal kırıklığıyla saçında gezdirdi, bugün partide güzel gözüksün diye stilistinin tüm uğraşını bozar mı diye umursamadı. Sadece anlayamıyordu. Siwoon korkuncun her türlüsüydü, ailelerinin buluştuğu her yılda Chanyeol'ün öğrendiği şey buydu. O adam kaba, züppe, kendine fazla güvenen ve bencil biriydi. Baekhyun böyle biriyle o kadar uzun nasıl çıkabilmişti? O korkunç bir sevgili örneğiyken Siwoon ile neden çıkmıştı? Ve Chanyeol'e göre görünüşü de öyle gurur duyulacak bir şey değildi.

"İnanılmaz." Chanyeol nefesini verdi, homurdandı ve başını iki yana salladı.

Bir süreliğine yine bir sessizlik oluştu, Chanyeol odanın ortasında çöken omuzlarından çok Baekhyun'un arkasındaki duvara baktı. Duruşuna göre Baekhyun'un konuşmasını beklemiyordu bu yüzden Chanyeol Baekhyun'un sesinin kırılışını duyduğunda çok şaşırmıştı ve Chanyeol kısa olanın ağzından çıkan ilk heceyi duyarken gözlerini duvardan esmere çevirmişti.

"Onunla çıktıysam ne olmuş?" Baekhyun tersledi, sonunda başını kaldıracak cesareti olmuştu. Chanyeol gözleri yaşlı Baekhyun'un görüntüsüyle kalbinin sıkıştığını hissetti, o kahverengi kürelerindeki ıslaklık göğsüne acı veriyordu. Omuzları duygu yoğunluğuyla ağırdı ve gözleri yaşla parlasa da bakışlarını çekecek gibi durmuyordu çünkü bu kabullendiği anlamına gelecekti. "Koca üç ay boyunca benim gibi birisiyle çıkmak zorunda kaldığı için ona acıyor musun, bu yüzden mi?" Baekhyun'un sesi cümlenin sonunda kırıldı ve beraberinde Chanyeol'ün kalbi de kırıldı.

"Aklını mı kaçırdın?" Chanyeol soluklandı, ikinci bir kafası çıkmış gibi Baekhyun'a baktı. Baekhyun'un gerçekten nesi vardı? Baekhyun'a hareket ediyor, onu taciz ediyor ve göz göre göre onu kelimeleriyle ve dokunuşlarıyla rahatsız ediyor diye o adamı dövmüştü. Baekhyun'u duygusal olarak incittiği için hak ettiğinden o şerefsizi dövmüştü ve Baekhyun aksini mi düşünüyordu? Chanyeol öyle olmadığını hareketleriyle netleştirmişken nasıl böyle düşünebilirdi?

"Siktir git." Baekhyun'un sesi çatallı çıkmıştı, ona sorulan sorudan korkmamıştı. Onu böyle yaşların tehlikeli bir şekilde yavaş yavaş düzmek üzere olduğunu görmek Chanyeol'un canını yakıyordu. Baekhyun da muhtemelen bunu sezmiş olmalı ki hızlıca gözlerini ovdu, böyle acınası bir halde görüldüğü için tekrar küfretti, Chanyeol'un yaşlarını görmemesini istiyordu ama şimdi bunun için biraz geçti. Fakat Chanyeol onun acınası falan olduğunu düşünmüyordu, biraz bile. Esmer olan ağır gelen duygularını sıcak gözyaşlarında bırakırken sadece gidip Baekhyun'a sarılmaya, onu sıkıca tutup kollarında sıkmaya ihtiyacı varmış gibi hissediyordu.

Bunu yapmayı ne kadar çok istese de Chanyeol şimdi elleriyle gözlerini öfkeyle ovan, makyajını bozan Baekhyun'un birkaç adım ötesinde olduğu yerde dikilmeye devam etmişti. Derin bir nefes aldı, yumruklarını sıktı ve şimdi Baekhyun'a soru sormanın yanlış olduğunu bilse de durmadı. Öfkesi ve kızgınlığı Baekhyun'un garip düşünüş şeklini anlayamaması ile birbirine karışması Chanyeol'ün sabrını zorluyor, Baekhyun'a daha fazla işkence etmemek için haykıran kafasının içindeki sesleri kısmasını sağlıyordu.

Konuşurken sesi Chanyeol'ün istediğinden daha sert ve yüksek çıkmıştı. "O korkunç şeyleri sana demesine nasıl izin verdin? O laf dolu ağzınla sikeyim niye karşılık vermedin? İstediğin zaman insanları tam yerinden vurabiliyorsun ama birisi sana böyle hakaret edince tek yaptığın onlara izin vermek mi? Ve o sana dokundu bile, --"

"Hak ettim çünkü!" Baekhyun lafını böldü, Chanyeol'e öyle bir bağırdı ki oda sesinin şiddetiyle sarsıldı. Chanyeol anında konuşmayı kesti, Baekhyun'un birden patlamasıyla ürkmüştü. O hayal kırıklığına uğramış ifadesiyle Baekhyun'un ona bakışı, yaşların yanaklarından düşüşü, yumuşak teninde arka arkasına ıslak izler bırakışı ve iki elini yumruk yapışı Chanyeol'ün kalbini bu akşam ikinci defa kırdı. Baekhyun sadece çok... çok incinmiş görünüyordu. İlk gözyaşı düşerken diğerleri itaatkârca takip ediyordu.

"Baekhyun, sen—"

"Hiçbir şeyi anlamıyorsun!" Titrek, tiz ve histerik sesiyle Chanyeol'ü böldü. Chanyeol'ün durmadan ona sormasından sonunda bıkmış gibiydi ve kontrolü sonunda kaybetmişti. Nasıl görüneceğini umursamadan duygularının açığa çıkmasına izin verişiydi. Yapmak istediği en son şey olsa bile Chanyeol'ün önünde tamamen yıkılışıydı, yıktığı duvarlar yıkılıyordu. "Beni tanıdığını sanıyorsun ama tanımıyorsun! Dediği şeyler... hepsi doğruydu, bu yüzden hiçbir şey demedim!"

Baekhyun öne doğru birkaç adım attı ve şimdi Chanyeol'ün tam önünde duruyordu, durmadan akan yaşlar yüzünden yüzü parlıyordu. Chanyeol'ün takımını tuttu ve sertçe asıldı, Chanyeol'ün vücuduyla biraz sarsıldı, Chanyeol'ün kıyafetini avuçlayan yumruğu titriyordu. Chanyeol'e bağırmaya devam etti, nasıl doğru nefes alınacağını unuturken kendi kelimelerinde boğuldu.

"Herkesle yatıyordum, Chanyeol! Çekici oldukları sürece birisiyle seks yapmayı iki kere düşünmüyordum ve hayal edebileceğinden çok daha tek gecelik ilişkim oldu, tamam mı?!" Eliyle Chanyeol'ün göğsüne yumruk attı ama Chanyeol vuruşunu hissetse de canı yanmamıştı. Chanyeol hiçbir şey yapmadı, Baekhyun'un istediğini yapmasına izin verdi, içini dökmesini istiyordu. Chanyeol anlayabilirdi. "V-ve sevgilime dikkatimi vermektense hep çalıştığım için tüm ilişkilerim iki haftayı geçmiyordu... Benim gibi bir sürtükle deneyip randevuya çıkacak kadar nazik olanlar hep incindi çünkü ben onları sevmeye asla öğrenmedim, ben kalpsizim Chanyeol!"

Baekhyun'un kalın kirpikleri gözlerinden akan yaşlar ile şimdiden birbirine yapışmıştı ve şiddet göstermek bir çözümmüş ya da acını dindirmek için bir yolmuş gibi Chanyeol'ü sarsmaya devam ediyordu. Chanyeol canının yanışını dindirmeyeceğini var sayıyordu ama hiç değilse Baekhyun hayal kırıklığını atacak ve daha çabuk sakinleşecekti o yüzden ona izin verdi.

Burnu şimdiden kırmızıya dönmüştü ve burnu akıyordu. Daha önce gözlerini ovduğu için makyajı mahvolmuştu ve yanaklarından akan yaşlar billur gibi değil de gri ve siyah arasındaydı. Düzensiz nefes alıp veriyordu, bu süreçte neredeyse boğuluyordu, yumruğu Chanyeol'ün takımını avuçluyordu. Baekhyun Chanyeol'ün önünde ağladığı için utanmış hissediyor olmasına rağmen uzun olanla göz temasını koruyacak kadar cesurdu, yaşlı gözlerinden parlayan duyguları Chanyeol'ün görmesine izin veriyordu.

Baekhyun ne yaparsa yapsın hep çok güzeldi. Lanet olsun ki, resmen hiçbir şey yapmıyor ve yine de nefes kesici gözüküyordu. Baekhyun gerçek dışıydı, tahmin edilemeyecek kadar yakışıklıydı. Chanyeol böyle göründüğünü düşünüyordu ve diğer insanların da düşüncesi buydu. Ama diğerleri onun böyle ağladığını görse, gördükleri görüntüye karşı utanırlardı. Chanyeol öyle değildi. Çünkü makyajı batmış, burnu akarken ve gözleri kan çanağı gibiyken bile Baekhyun ona melek gibi görünüyordu. Belki o yeryüzüne inmiş bir melekti – çok, çok incinmişti, tüm duvarları yıkılmıştı, o küçük ve yaşlı gözleri o kadar çok acı ve üzüntü saklıyordu ki tanımlamak mümkün değildi fakat yine de bir melekti.

Chanyeol ona anlaşılmayan bir ifadeyle bakıyordu, Baekhyun'un gözlerine bakarken yüzü duygusunu yansıtmıyordu. Chanyeol'ün bakışının ağırlığı çok gelmiş olmalı ki birkaç saniyelik sessizlikten sonra odanın sessizliği Baekhyun'un ağır nefes alış verişiyle bölünmüştü sadece, esmer olan başını eğdi, yere bakıyordu, şimdi tuzlu damlalar gözlerinden doğruca yere düşüyor ve yerleri renklendiriyordu.

"Dedikleri doğru, Chanyeol." Dedi Baekhyun, mücadele edişi yavaş yavaş sönerken sesi kısılmıştı. "Bana hakaret etmiyordu, gerçekleri söylüyordu ve-"

"Yeterli." Chanyeol lafını sertçe böldü. "Bunu artık dinleyemeyeceğim."

"Ama-"

"Hayır, dur.. ve şimdi beni dinle." Chanyeol'ün ses tonu başta soğuk gelebilirdi ama aslında çaresizlikle doluydu çünkü şuan tek ihtiyacı olan şey Baekhyun'un onu anlamasını sağlamaktı ama Chanyeol bunun kolay olmayacağını biliyordu. Ama yine de deneyecekti. Baekhyun bitirene kadar beklemek istemişti ama Baekhyun'un kendine o lafları demesi... Chanyeol dayanamıyordu. Baekhyun'un yanında olmak istiyordu ama diğer yandan Baekhyun'un dediği saçmalıkları dinlemeyi kabul edemiyordu.

Baekhyun yanaklarındaki taze yaşların düşüşüyle ona baktığında Chanyeol bunu başlaması için bir işaret olarak almıştı. Kelimelerini dikkatlice seçti, Baekhyun'un kalın kafasına mesajının ulaşmasını istiyordu ve bunun için etkili cümlelere ihtiyacı vardı. Bir nefes alarak başladı Chanyeol. "Öncellikle, sen bir sürtük değilsin. Hayır, beni dinle!" Chanyeol Baekhyun'un ağzını açtığını görünce, muhtemelen itiraz edecekti, sesini yükseltti. "Değilsin, Baekhyun. Seks yapmayı seviyorsun ne olmuş yani? İlişkiye vaktinin olmadığını bildiğin için farklı insanlarla yatmışsın ve bunun farkında olmak seni sürtük yapmaz, tamam mı? Ve çıktığın insanları sevememen seni kalpsiz yapmaz ayrıca. Onları sevmeyi, bir şans vermeyi denedin ama öylece âşık olamadın, bu o kadar kolay değil. Biliyorum çünkü ben de hiç âşık olmadım."

Chanyeol durdu ve Baekhyun'un omzunu tuttu, tutuşu sıkıydı ama Baekhyun'u incitmemek için dikkatliydi. Esmer olan ona beklentiyle bakıyordu ve artık ağlamıyordu. Nefes alış verişi hala düzensizdi ama Chanyeol en azından gözlerinden düşen yeni yaşları görmüyordu, ki bu da küçük bir kazanıştı. "Dediği şey saçmalıktan ibaret ve bunu anlamana ihtiyacım var. O sadece bir şerefsiz, sadece sana karşı değil, herkese öyle. Senin gibi mükemmel birinin onun gibi bir sikikle çıkabilmesini anlayamıyorum, tersi şeklinde değil. Onun sana verebileceğinden çok daha fazlasını hak ediyorsun, Baekhyun."

"E-etmiy—"

"Siktir, Baekhyun, neden bana inandığından çok ona inanıyorsun?" diye sordu Chanyeol, çileden çıkarak. Baekhyun'un gözleri Chanyeol'ün kullandığı ses tonunu duyunca kocaman oldu, o kadar çaresizdi ki bu esmer olanın ağzını tamamen kapatmasına sebep oldu, hazırladığı tüm itirazlar unutulmuştu. "Jongin, Sehun, Kyungsoo, Jongdae, ben... tek yapabildiğin sadece yatakta iyi olmak olsaydı seninle vakit geçirmezdik çünkü doğrusu hiçbirimiz seninle yatmadık – yanlış olduğumda beni düzeltme şimdi, lütfen. Birçok niteliğin var Baekhyun ve ne kadar mükemmel olduğunu görmemen beni çok üzüyor."

Bunu dedikten sonra Chanyeol Baekhyun'un takımını tutuşunun gevşemeye başladığını hissetti ve çok geçmeden elleri Chanyeol'ü tamamen bıraktı, iki yanına düştü. Oldukça iyi bir iş yaptığını düşünen Chanyeol devam etti. "Tüm kalbiyle seni seven ve seni sevgiye boğan arkadaşların varken sırf sana sahip olamadıkları için kızgın olan insanların senin hakkında dedikleri kötü şeylere neden inanıyorsun anlamıyorum. Sen birçok şey olabilirsin Baekhyun ama işe yaramaz bunlardan biri değil. Komiksin, kendin mutlu hissetmesen bile diğerlerini güldürmek için hep şaka yapıyorsun, görüyorum. Canını yakan seçimler yapıyorsun ama sevdiğin kişiler mutlu olduğu sürece umursamıyorsun ve diğerleri uğruna birçok fedakârlık yapıyorsun, bunun aşırı cesur bir hareket olduğunu düşünüyorum hem. İyisin ve ilgilisin de. Ve sadece kişiliğin değil, sen de güzelsin. Seni ilk gördüğüm an ne kadar nefes kesici olduğunu düşünmeden duramadım. Ben sadece- lütfen, bilerek canını yakan insanlar yerine seni düşünen kişileri dinle."

Son cümlesi gerçekten çok çabuk ve tek nefeste çıkmıştı ve Chanyeol şimdi akciğerine oksijen alabilmek için derin bir şekilde nefes alıp vermesi gerekmişti. Tüm bunları dedikten sonra bir nevi utanmıştı çünkü Chanyeol konuşmasının bazı kısımlarının garip bir şekilde itiraf gibi çıktığının farkındaydı, öyle olmasını istemese de. Chanyeol sadece demek istediklerini demek istemişti ve bunun için de bir sürü iltifat kullanması gerekmişti, değil mi? Ayrıca şimdi Baekhyun'a itiraf edecek değildi, esmer olan bu durumdayken. Ona yardım etmek istiyordu, kendi hisleriyle onu boğmayı değil.

Sorun şuydu ki Chanyeol'ün kendisi bile itiraf edecek ne vardı bilmiyordu. Baekhyun'a karşı hisleri yoktu o yüzden istese de itiraf etmesi imkânsızdı. Tabi ki de fiziksel çekim inkâr edilemezdi ama romantik hisler söz konusu olunca... Chanyeol'ün Baekhyun'a karşı bir şeyler hissetme ihtimali var mıydı? Etrafında daha gergin hissettiği doğruydu ama bu arkadaşlıklarını batırmaktan korktuğu içindi. Sonuçta en çok olabilecekleri arkadaşlıktı, Baekhyun bunu netleştirmişti ve Chanyeol oldukça iyi bir arkadaşlık fikrini batırmak istemiyordu.

İkisi de bir süre bir şey demedi, sadece birbirlerinin gözlerinin içine baktılar, gözleriyle konuştular. Chanyeol şimdi konuşmayı bitirmişken Baekhyun'un itiraz edip etmeyeceğini ve sessizce itirazlarını mı hazırladığını yoksa dediklerini yavaş yavaş idrak ettiğini, ona denilen hakaretlerin yerine Chanyeol'ün dediği nazik sözleri mi koymaya çalışıyor merak etti.

Sessizlik havada süzüldü ama Chanyeol bunun Baekhyun'un sonunda aklı başına geleceği, kendi değerini anlayacağı ve hayatında önemi bile olmayan kişilerin onun hakkında dediklerini düşünmeyi keseceği anlamına geliyorsa sessizlikle bir derdi yoktu. Baekhyun'un bir şey demesini, bir tepki göstermesini beklerken Chanyeol Jongdae'nin ona Baekhyun'un geçmişte yeterince incindi, Baekhyun'un kendinden emin davransa ve zoru oynamaya çalışsa da aslında kırılgan olduğunu demesini hatırladı. O zaman Chanyeol tam olarak anlamamış ve Baekhyun'un kalbini bu kadar kıran şeyin ne olduğunu bilmeyi çok istemişti ama şimdi önündeki adama bakınca, duyguları açık seçikken, Chanyeol bilmemenin daha iyi olup olmayacağını merak etti. Çünkü şimdi, şimdi biliyorken, kanı kaynıyordu. CEO, Baekhyun'un önünde kızgınlığını göstermek istemiyordu, gereksiz olacağını biliyordu ve bunun yerine esmer olanı rahatlatmaya odaklanmıştı.

Düşüncelerinde kaybolan Chanyeol Baekhyun'un gözlerinin yine sulanmaya başladığını göremedi ve Baekhyun'un ağzından kaçan yüksek, gırtlağından gelen bir hıçkırıkla fark edebildi. Chanyeol birkaç defa kirpiklerini kırptı ve tekrar önüne odaklandı, Baekhyun'un alt dudağının ve çenesinin titrediğini, Baekhyun'un güzel gözlerinde yeni yaşların şekillendiğini gördü. O tuzlu damlaların kendilerini tekrar serbest bırakması çok uzun sürmedi ve kendilerini bıraktıklarında Baekhyun tekrar hıçkırdı, bu sefer hıçkırık tüm bedenini yıktı.

Geçen sefer, kendini Chanyeol'ün gözlerinin içine atan Baekhyun'du ama bugün hareketi başlatan Chanyeol'dü, Baekhyun'un yüzünü kapatmak için yine ellerini kaldırdığını görünce Chanyeol Baekhyun'a doğru bir adım attı ve aralarındaki mesafeyi kapattı, kollarını Baekhyun'un minyon bedenine doladı. Baekhyun bir an sarılışında hareket etmedi ve Chanyeol onu hafifçe sıktı, sorun değil, ben buradayım demeye çalıştı. Başarılı olmuş gibi gözüküyordu çünkü bir saniye sonra Baekhyun da ona sarıldı, tekrar ağlamaya başlarken hayatı buna bağlıymış gibi ona asıldı.

Baekhyun tüm bedenini Chanyeol'ün bedenine bastırıyordu, başını göğsüne gömmüştü ve elleri destek ararken Chanyeol'ün takımını tutuyordu. Yürek parçalayan hıçkırıklar ile birlikte ciğerlerine oksijen almaya çalışırken keskin nefes alışları tüm odayı dolduruyordu, tüm bedeni Chanyeol'ün bedenine karşı kontrolsüzce sallanıyordu. Baekhyun şiddetli bir histerik bir şekil ağladı, gırtlağından gelen sesler onları dinlerken Chanyeol'ün kendi gözlerinin de sulanmasını sağlıyordu ve kollarında Baekhyun'u daha sıkı sardı, göz kapakları kapanırken başını Baekhyun'un başına koydu. Baekhyun'un sırtını rahatlatmak için ovdu, onu sakinleştirmek için tatlı sözler fısıldadı ama maalesef, esmer olanın çaresiz ağlayışlarının sesiyle sözleri duyulmadı.

Ağlayarak Baekhyun tüm birikmiş duygularını bıraktı, sonunda onları kafasından attı ve ağzından kaçan tüm hıçkırıklarda üzüntüsünü ve perişanlığını döktü. Chanyeol Baekhyun'un ne zamandır içinde tuttuğunu, negatif düşünceler ve sözler aklında dolanırken, gerçekten işe yaramaz olduğunu ve sevilmeye layık olmadığını düşünmeye başlayacak kadar zihnini bulandıran depresyonun onu içten içe yavaş yavaş yiyip bitirdiğini merak etti.

Tüm bunları bırakmak zorunda olan Baekhyun iken Chanyeol'ün canı da neden bu kadar çok yanıyordu? Baekhyun'un yıkıldığını görmek, tutuşundaki titreyen bedeni hissetmek Chanyeol'ün fiziksel olarak canını acıtıyordu. Baekhyun'un ağlayışı bir lisandı ama Chanyeol çok anlayamasa da acısını hissediyor gibiydi. Önceden arkadaşının ona gerçekten üzücü bir İspanyol şarkıyı gösterdiğinde Chanyeol'ün tek bir kelimeyi anlamasa da melodi ve şarkıcının sesi o kadar üzücüydü ki Chanyeol'ün göğsünde acı verici bir his hissetmesine sebep olduğu zaman gibiydi. Bu da aynıydı ama daha yoğun bir histi.

Baekhyun'un ağlamayı kesene ve Chanyeol'ün takımını yarın yokmuşçasına sıkıca tutan ellerini durana kadar dakikalar geçmişti. Chanyeol onu tuttu, hiç tutuşunu gevşetmedi, Baekhyun ağlamayı tamamen kesene kadar esmer olanı bırakmak istemiyordu. Baekhyun titremeyi kesince şimdi diğeri onu duyabiliyorken Baekhyun'un kulağına yatıştırıcı sözleri tekrar etmeye başladı ve dediklerini Baekhyun'un gerçekten anlamasını umuyordu.

En sonunda Baekhyun'un hıçkırıkları da kesildi ve esmer olan Chanyeol'ün göğsüne doğru sadece burnunu çekmeye başladı. "Biliyorsun, bazen ağlaman gerekir." Chanyeol Baekhyun'un saçını okşarken söyledi, parmakları yumuşak tellerle oynuyordu. "Dünyayı daha net görebilmek için gözyaşlarından kurtulman gerek."

Baekhyun Chanyeol'ün göğsünde kıkırdadı ve gülüş sesi boğuk çıksa da Chanyeol kulaklarıyla hayatı boyunca duyabileceği en güzel seslerden biri olduğunu düşündü. Kollarının arasında esmerin kımıldadığını hissetti ve Chanyeol bunu Baekhyun'u tutuşunu gevşetmeyi gerektiğinin işareti olarak aldı. Baekhyun kendini Chanyeol'den çekip biraz geriye doğru adım atınca kırmızı, kanlı gözleriyle uzun olana baktı.

Yakınlardı, çok yakın ve Chanyeol vücut ısınının birden yükseldiğini hissetti. Yüzü yanıyordu, hala Baekhyun'un belinde olan elleri terlemeye başladı ve ağzı yavaşça kurudu.

"Ağzın gerçekten iyi laf yapıyor." Dedi Baekhyun sessizce, ağladığı için sesi çatlak çıkmıştı. Ufacık gülümsemesiyle Chanyeol'a bakıyordu ama gülümsüyordu işte ve Chanyeol dudaklarının biraz bile yukarı kıvrıldığını görmekten memnundu. Ama yakın mesafe nefes almasını zorlaştırıyordu. Baekhyun'a teşekkür etmek ve gülümsemek için ağzını açsa da Baekhyun devam edince bir şey diyemedi. "Ben...dediğin her şey için gerçekten minnettarım. Sanırım seninle karşılaşmam başıma gelen en iyi şeylerden biri, o zamanlar öyle düşünmesem bile v-ve... Uhm, ben sadece-... Benden ümidini kesmediğin için teşekkürler, Park Chanyeol."

Ve sonra Baekhyun'un pembe dudakları bir gülümsemeyle gerildi. Son gözyaşı damlası yanaklarından aktı, esmer olan dünyadaki en saf, en parlak gülümsemesini Chanyeol'e verdi, bu süreçte o mükemmel dişlerini gösterdi. Gülümsemesi gözlerine ulaşırken gözleri yarım ay şeklini aldı ve Chanyeol bakışlarını çekemedi, gördüğüyle birlikte sıcaklık vücudunun her yerine yayıldı.

Uzun olan olduğu yerde donakaldı, önündeki esmerin gülüşüne bakarken kirpiklerini bile kırpamadı, o nefes kesici gülümsemeden mutluluk yayılıyordu. Ve böylece, birçok kişiye şuanki hali bir kabusu andıracak halde Baekhyun'a bakarken Chanyeol'ün kalp atışı hızlandı ve nefesi boğazında takılı kaldı.

Baekhyun'un gülümsemesi o kadar parlaktı ki Güneş'in yerine geçebilirdi. Ya da belki Güneş aslında Baekhyun'un gülümsemesiydi çünkü Chanyeol yandığını hissediyordu.

Bunun nasıl hissettirmesi gerek? Baekhyun'a bakarken Chanyeol birkaç gün önce âşık olmak hakkında konuşmalarını hatırladı birden.

Baekhyun'da mükemmel duran makyajı şimdi mahvolmuştu, saçı dağınıktı, yüzü şiş ve burnu kırmızıydı. Ve Chanyeol yine de Baekhyun'un dünyadaki en güzel kişi olduğunu düşünüyordu.

Chanyeol'ün kafasındaki bir ses fısıldadı, böyle.

Baekhyun'un gülümsemesi belli ki oldukça bulaşıcıydı ve birkaç saniyelik şoktan sonra Chanyeol de gülümsedi, Baekhyun'un şimdi mutlu olmasıyla heyecanlanmış, mutluluğu kendi mutluluğuymuş gibi hissediyordu.

Aşkın böyle hissettirmesi gerek.

--

Chanyeol kıyafetini düzelttiğinde ve kötü görünmesin diye saçına bir şeyler yaptığında salona geri döndü, Kyungsoo'yu, Jongin'i, Jongdae'yi ya da Sehun'u bulmaya çalıştı. İlk önce kimi bulduğu önemli değildi çünkü hepsi de Baekhyun'un eski sevgilisini bilmeliydi. Baekhyun'un arkadaşlarını – şimdi onun da arkadaşları olmuştu ama onlara kendi arkadaşları da demeye hala alışamamıştı – ararken birisiyle bir sohbete sürüklediğinde gülümsemesi sahteydi ama küçük nazik bir konuşmanın teklifini reddedemeyeceğini biliyordu.

Kader artık ona işkence çektirmemeye karar verdi ve Chanyeol'ü ilk bulan Sehun'du. Histerik krizindeymiş gibi görünüyordu, panik tüm yüzünden okunuyordu. "Dinle, bir sorunumuz var." Chanyeol ağzını açamadan önce Sehun başladı. "Az önce Baekhyun'un eski sevgilisini gördüm ve Baekhyun birden gitti! Onu bulamıyorum ve Siwoon da ortalıkta gözükmüyor. Hemen Baekhyun'u bulmalıyız ve-"

"Baekhyun benim odamda." Chanyeol lafını böldü, bu durum yüzünden genç olanın ne kadar stresli olduğunu görünce Sehun'u sorundan kurtardı.

Sehun soruyu sorarken ifadesi şaşkınlığa dönmüştü. "Neden odanda?" Şimdi Baekhyun'un Chanyeol'ün odasında olduğunu bilirken daha sakin gözüktü. Yine de Luhan ile telefonda konuşurken partide en yakın arkadaşını kaybettiği için suçlu hissediyordu.

"Olay şu ki," Chanyeol dikkatlice başladı, tedbirli ses tonu hemen Sehun'un dikkatini çekti ve gözlerini kıstı, bu konuşmanın gideceği yerden hoşlanmamıştı. "O-uhm... zaten Siwoon ile karşılaştı."

"Ne?!" Genç olan şaşkınlıkla bağırınca Chanyeol hemen Sehun'u susturdu, gereksiz ilgiyi üzerlerine çekmemeye çalıştı. "Anlamıyorsun, o-o suratı ne öyle be?"

Chanyeol arkasını döndü ve Sehun'un baktığı yere baktı. Dudağı şişmiş ve yanağında oldukça büyük bir iz olan uzun adamı görünce Chanyeol anladı. Odanın diğer tarafından Siwoon onunla göz teması kurdu ve Chanyeol cesurca kaşlarını o şerefsize kaldırdıktan sonra Chanyeol'ün ve Sehun'un arası gerginleşirken diğer adamın meraklı gözlerinden kaçmasına rağmen Sehun'a döndü. "Ne olduğunu açıklayacak mısın?"

"Şey," Chanyeol sıkıntılı bir şekilde boynunun arkasını kaşıdı. "Bir nevi... onu rahatlattım? Onu Baekhyun ile gördüm ve-"

"Baekhyun iyi mi?" Sehun lafını böldü, ne olduğunu daha sonra sorabileceğini düşündü muhtemelen, önemli olan Baekhyun'un iyi olup olmadığıydı. Sonuçta dansçı, Siwoon'un ve Baekhyun'un geçmiş ilişkisi hakkında neredeyse her şeyi biliyordu ve Siwoon'un Baekhyun ile konuşma düşüncesi bile onu korkutuyordu. Siwoon'un iyi bir sevgili adayı olduğunu hiç düşünmemişti, özellikle de Baekhyun için fakat Baekhyun o zamanlar inatçıydı ve o kadar olanlardan sonra Siwoon ile ilişkileri bitmekle kalmayıp Baekhyun'un kalbinde kalıcı izler bırakacak bir şeyler de olunca Sehun ben sana demiştim i demeye ihtiyacı olduğunu hissetmemişti.

"İyi. Şu an duş alıyor olmalı ama birisine neler olduğunu anlatmam gerektiğini düşündüm ve telefonunu açıp açmayacağını bilmiyordum o yüzden Jongin, Kyungsoo, seni ya da Jongdae'yi aramak zorunda kaldım." Chanyeol açıkladı, hala etrafa bakıyor ve Jongin'i Kyungsoo'nun yanında arıyordu çünkü ikisi kesin birliktelerdi ve şans yanındaysa Jongdae de onlarla olurdu.

"Onu görebilir miyim?" Sehun istekle sordu.

"Uhm, evet." Başını sallayarak Chanyeol salondan çıktı, Sehun yanından geldi.

Asansöre kadar yürürlerken Chanyeol tam olarak neler olduğundan bahsetmeye başladı, lavabonun orada birisinin Baekhyun'u sıkıştırdığını gördüğünü ve konuştuklarını duyduğunu ya da daha doğrusu Siwoon'u Baekhyun'a hakaret etmesini duyduğunu açıkladı. O korkunç şeyleri Baekhyun'a söylediğini duyunca ve Baekhyun durmasını söylediğinde uygun olmayan bir şekilde esmere dokunduğunda ne kadar sinirlendiğini, Baekhyun'un böyle tacize uğramasına şahit olduktan sonra öfkesini kontrol edemediğini ve onu dövdüğünü söyledi Sehun'a. Ancak yüz yüze geldiklerinde Chanyeol o şerefsiz olduğunu fark edebilmiş ama öyle konuştuğu için onu dövmesini engellememişti.

Chanyeol'ün odasının olduğu on sekizinci kata kadar Sehun hepsini dinledi ve CEO, dansçının öfkesini çok net görebiliyordu ama aynı zaman da sıkıntılı görünüyordu o yüzden Chanyeol sormaya karar verdi. Başta Sehun cevap vermek istemedi ama sonra Chanyeol'ün odasından sadece birkaç adım uzakta olunca Sehun konuştu. "Hep yanındaydım ama telefonda Luhan ile konuştuğum için yalnız başına tuvalete gitmesine izin verdim. Keşke onunla gitseydim, o zaman bu olm—"

"Bu senin hatan değil." Dedi Chanyeol sertçe, kapıyı açmaya hazırken kart zaten elindeydi. "Cidden ama insanlar kendi hataları olmayan bir şey için niye kendilerini suçlayıp duruyor?" diye mırıldandı ve başını iki yana salladı ama sonra yere suçlu bir şekilde bakan Sehun'a döndü ve ciddi bir ses tonuyla ekledi. "Senin hatan değildi. Her zaman onunla olamazsın. O iyi o yüzden endişelenme."

Bununla birlikte Chanyeol kapıyı sonunda açtı ve önce Sehun'un girmesine izin verdi, ikisi de odaya girince kapıyı arkasından kapattı.

"Whoa, çok güzel bir oda." Sehun geniş daireye bakarken mırıldandı, ağzı hafif açık kalmıştı.

Chanyeol bu yorumu bekliyordu ama yine de çok tatsız hissettirmişti. Oda, Sehun'un dediği gibi, çok güzel, lüks ve büyük olabilirdi ama Chanyeol uzun zaman önce geniş otel odalarına karşı iyi hissetmeyi bırakmıştı. O beş yıldızlı daireler ve evindeki odası onunla alay ediyormuş gibi geliyordu, lüksü paylaşacak kimsesi olmadığı için-Jongdae dışında tabi, Park malikânesinde o kadar çok zamanını geçiriyordu ki ailenin resmi bir üye olabilirdi- onunla dalga geçiyor gibiydi.

"Evet." Chanyeol nefesinin altından mırıldandı, ayakkabılarını çıkardı. Sehun da aynısını yaptı ve yatak odasına doğru gitmeden önce tek bir saniye daha kaybetmedi. Chanyeol onu takip etmedi, Sehun'un Baekhyun ile yalnız zaman geçirmek isteyeceğini düşündü bu yüzden aklındaki bu fikirle karşı yöne yürüdü. Bu oteldeki otel odalarının mutfağı yoktu çünkü burada kalan insanların sadece resepsiyonu arayıp yemek sipariş edecek kadar paraları vardı, ister yalnızca tatlı olsun ister gerçek bir et.

Chanyeol yemek yiyebilirmiş gibi hissetmiyordu, parti boyunca yedikleri şeylerden dolayı hala toktu o yüzden sadece bir şeyler içmeye karar verdi. Küçük buzdolabına gidip Coca Cola çıkardı ve şişenin içindekilerini büyük bir bardağa boşaltıp koltuğa attı kendini. İnsanlarla sosyalleşmek, sahte bir şekilde gülümsemek ya da Baekhyun ile birlikte olduğuna dair dedikoduları – görünüşe göre magazin haberleri oldukça popülerdi - reddetmek onu oldukça yormuştu ve Chanyeol bir duş alıp uyusa mı merak etti.

Akşam boyunca Baekhyun'un kaç soruya cevap vermesi gerektiğini hatırlayınca Baekhyun'u düşünmesine engel olamadı. Chanyeol ve onların... arkadaşlığı hakkında o da çok soru almış mıydı? Birlikte olup olmadıklarını sorduklarında nasıl hissetmişti? Chanyeol ile sevgili olma düşüncesinden iğrenmiş miydi?

Çok fazla soru vardı, özellikle de Chanyeol'ün Baekhyun'a karşı sadece fiziksel çekim hissetmediğini fark ettikten sonra. Baekhyun için olan hislerinden hala emin değildi ama Chanyeol, Baekhyun ne zaman ona gülümsese kalbinin hızlanmasını açıklamak için dostça bir sevginin yeterli olmayacağını tahmin ediyordu. Ama Baekhyun sınırları kesinleştirmişti o yüzden Chanyeol bunları sadece düşünerek bile sınırlarını zorluyordu.

Birkaç dakika önce Baekhyun'un güzel gülümsemesini düşünmeden duramadı yine de, yaşlar yüzünden ıslak olan ve mahvolmuş makyajlı yüzüyle ona gülümseyişini. Görüntü hala çok netti ve Chanyeol kendi iyiliği için sadece unutabilmeyi diledi. O an karnındaki kelebekler... orada olmamalıydı. Chanyeol Baekhyun'a karşı böyle hissetmemeliydi.

Chanyeol Sehun'un soluk sesini duyduğunda düşünceleri bölündü. Kulak misafiri olmak istememişti ama ne yapabilirdi? Chanyeol'ün duyabileceği kadar yüksek sesle konuşmaları Chanyeol'ün suçu değildi.

"Bunu nasıl diyebilirsin?" Chanyeol Sehun'un sorduğunu duydu, sesi çok yüksekti. "Chanyeol gelmeseydi o yine canını yakabilirdi."

Baekhyun'un canını tekrar yakabilir mi? Sehun ne demek istemişti? Siwoon'un Baekhyun'a bir sürü acımasız şeyler söylediğini anlıyordu, anlamak için dahi olmaya gerek yoktu ama dahası... var gibiydi.

Siwoon'un Baekhyun'a fiziksel şiddet de uygulama olasılığı var mıydı? Chanyeol Siwoon'u şiddet yanlısı biri olarak hayal etmekte zorlanmazdı, Baekhyun'u nasıl ittiğini görmüştü ama dahasını, Baekhyun'un sadece duygusal olarak değil fiziksel olarak da acı çektiğinin düşüncesi aklına gelmeden önce hayal gücünü durdurdu. Siwoon Baekhyun'a bu kadar kötü davranacak kadar kötü biri olabilir miydi?

"Sesini kısacak mısın!" Baekhyun biraz yüksek sesle söyledi ve bundan sonra Chanyeol bir şey duymadı.

Chanyeol Baekhyun'un ailesini ve hiçbir ilişkilerinin yürümediğini biliyordu. Bunun için Baekhyun'un kendini suçladığını ve duygularının da mahvolduğunu biliyordu. Başka ne vardı? Baekhyun neden birçok farklı şekilde incinmişti?

Sehun Siwoon'un Baekhyun'un canını yakma olasılığından bahsettikten hemen sonra Baekhyun'un konuşmayı Chanyeol'den uzak tutmaya çalışması Chanyeol'ün gerçekten Siwoon'un Baekhyun'a geçmişte şiddet uyguladığını düşündürtmüştü. Ve bu doğruysa Chanyeol gidip Siwoon'u bulacak ve ikinci bir raund başlatacaktı.

Baekhyun'a da soramazdı ama Chanyeol bunu biraz daha düşünürse kafasının tüm soru ve düşüncelerden patlayacağını düşünüyordu. Belki Sehun'a sormalıydı? Hayır, ona da soramazdı. Baekhyun muhtemelen sinirlenirdi. Ama Chanyeol başka ne yapabilirdi?

Hayal kırıklığıyla bir iç çekerek içeceğinin geri kalanını içti ve bardağı masaya bıraktı, koltuktan kalktı ve duş almaya hazırlandı. Odanın köşesindeki küçük bavula gitti ve temiz boxer çıkardı, otelin sağladığı havluyu aldı.

"Ben duş alacağım." Chanyeol yatak odasına girerken söyledi, kısaca Sehun'a ve Baekhyun'a baktı. Baekhyun'un eliyle Sehun'un ellerinden birini tuttuğunu, dudaklarında küçük, sevecen gülümsemeyi görünce farkında olmadan havluyu tutuşunu sıkılaştırdı. Chanyeol konuşunca Baekhyun'un odada Chanyeol'ün olduğunu fark etmesi onu üzmüştü, esmer olanın gözleri elindeki Sehun'un eline odaklıydı sadece.

"Tamam." Dedi Baekhyun ama sonra Sehun'a döndü.

Chanyeol Sehun'u kıskanamayacağını kendine hatırlattı. Öncellikle Baekhyun Chanyeol'e Sehun'a karşı hiç romantik hisleri olmadığını söylemişti zaten ve Chanyeol Baekhyun'un tensel teması çok sevdiğini kendisi de görebiliyordu. Ve sonra, Chanyeol'ün kıskanmaya hakkı yoktu. Baekhyun onun değildi, hiçbir şekilde Chanyeol'e ait değildi. Sevgili değillerdi ve olmayacaklardı. Baekhyun istediğini yapabilirdi, istediğine dokunabilir, istediğini öpebilirdi – Chanyeol'ü ilgilendirmezdi ne de Baekhyun'un ilgili olduğu kişiyi kıskanamazdı.

Duş kabinine girdiğinde soğuk suyu hafifçe açtı, tüm yanlış düşüncelerinin kaybolmasını umuyordu.

Ama işe yaramadı.

--

Chanyeol bugün duşta oldukça uzun zaman harcadı. Genelde sıcak suyla dolu küvette sadece uzanırdı ama bugün duş almayı seçmişti, küvette uzanırken uyuyakalmamak uğruna. Ama tenine düşen su damlaları oldukça soğuk olsa da Chanyeol hiç de daha az uykulu hissetmiyordu ve uykusunu açmak için her şeyi yapmıştı. Çok geçmeden duş almayı bitirdi ve koltuğa kendini attı – çünkü tabi ki de Chanyeol bu gece Baekhyun'un koltukta yatmasını kabul etmeyecekti – ama, Chanyeol Sehun ve Baekhyun'un paylaştığı başka bir oldukça samimi dokunuşları da görmek istemiyordu, Baekhyun aralarında hiçbir şey olmadığını onaylasa bile.

Ve bu yüzden duş almakta acele etmedi, kendini ve saçını temizledi. Dişlerini fırçaladıktan sonra yatak odasından çıkmaya sonunda karar verdiğinde Sehun çoktan gitmişti. Ama garip olan şuydu ki Baekhyun yatakta uzanmıyordu. Chanyeol kaşlarını çattı ve beyaz bir havluyla saçını kuruturken sadece boxerıyla esmer olanı aramaya karar verdi.

"Oh, çoktan—" Salon denilecek bir yere girdiği an Baekhyun'un sesini duydu ve CEO'nun gözleri otomatikman Chanyeol'ün geldiğini gördüğü an koltuktan kalkan minyon adama düştü. Baekhyun onun yarı çıplak vücudunu gördüğünde esmer olanın yanaklarının hafif bir şekilde pembeleştiğini görmüştü ve Chanyeol Baekhyun'un gördüğünü sevmesini umuyor olabilirdi ama Baekhyun'un onu fiziksel olarak çekici bulduğunu düşünmesinden çok Chanyeol Baekhyun'u rahatsız hissettirdiğini düşünüyordu. "-buradasın." Baekhyun cümlesini bitirdi ve bakışlarını çevirdi, alt dudağını ısırdı.

Otelin verdiği bornozu giyiyordu ve görevli Chanyeol'ün boyuna göre, ondan bir kafa kadar kısa olan birine değil de ona bornoz getirdiği için Baekhyun'un üzerinde çok büyük duruyordu. Yüzünde makyaj yoktu, saçı çoktan kuruydu ve Baekhyun böyle, sarkık gözleri ve tüm doğal güzelliğiyle büktüğü dudaklarıyla aşırı tatlı gözüküyordu. Chanyeol düşünmek istemese de Baekhyun hakkında bu tür düşüncelere sahip olmayı istemiyordu, sadece Baekhyun'un ona büyük gelen bornozu indirdiğini görmesine engel olamamıştı.

"Sehun ne zaman gitti?" diye sordu Chanyeol ve Chanyeol sadece boxerıyla dolanırken Baekhyun'un ne kadar rahatsız olduğunu görünce hemen küçük bavulun gidip yarı çıplak olmamak için gevşek bir tişört çıkardı.

Bilmediği şey şuydu ki Chanyeol'ün fit vücudunu gördüğü için rahatsız dışında her şeyi hissediyordu Baekhyun.

"Belki on dakika önce." Baekhyun yanıtladı. Sonra, koltuğa tekrar otururken bakışlarını Chanyeol'den çekti, parmaklarıyla oynadı. Chanyeol bunun kötü bir işaret olduğunu biliyordu. "Uhm... doğum gününü mahvettiğim için senden özür dilemediğimi fark ettim.

"Baekhyun, biz—"

"Hayır, gerçekten." Esmer olan diretti, Chanyeol'ün sesini kesmesine sebep olan gözlerindeki o sert bakışla tekrar Chanyeol'e baktı. "Jongdae bana bugünü merakla beklediğini söylemişti ve sorun çıkardığım için gerçekten kötü hissediyorum. Özür dilerim."

Chanyeol normalde bir süre sessiz kalır, sessizliğin havada takılı kalmasına izin verirdi ama artık değildi. Bundan yorulmuştu. "Merakla bekliyordum çünkü sen ge—sen ve diğerleri gelecektiniz. Sırf kötü bir şey oldu diye doğum günüm battı değil. Her şey için kendini suçlamayı kesmeni sana zaten söylemedim mi?"

"Bu sefer gerçekten benim hatamdı, Chanyeol."

"Tacize uğraman nasıl senin hatan olabilir?" Chanyeol yine sinirleniyordu ve sırf Baekhyun kendini suçlamayı bırakmamasındandı. Baekhyun'un duygusal travmasının o varken yaşanan her kötü şeyin onun suçu olmadığının farkına varmasının zorlaştırdığını anlıyordu fakat Baekhyun her zaman bunu yaptığı, hiç de onun suçu olmayan bir şeyde kendini suçladığı için Chanyeol hayal kırıklığına uğruyordu. Chanyeol Baekhyun'a kalpsiz olduğunu ve değmeyeceğini söyleyen bir avuç insanı hayal edebiliyordu ve sadece bu düşünce bile onu tetiklemeye yetiyordu. Baekhyun aynı zaman da Chanyeol'ün ona sinirlendiğini düşündüğünü de biliyordu ama CEO artık hayal kırıklığını engelleyemiyordu.

Baekhyun'un Chanyeol'ün sorusuna bir cevabı yok gibiydi, bakışlarını indirişine bakılırsa, Chanyeol sebebi zaten bilmeliymiş gibi başını iki yana sallamıştı. Chanyeol aslında Baekhyun'un kafasında neler olduğunu biliyordu ama yine, gerçek olmadıkları için aptal düşünceleri duymayı istemiyordu. Chanyeol aklının başına gelmesi ve değmeyecek insanlara inanmamasını dese de –yalvarsa da – Baekhyun kendini suçlamayı kesemiyordu.

"Bugün senin günündü, partin mahvoldu. Nasıl olur da kızmazsın?" diye sordu Baekhyun, Chanyeol'e bakmıyordu.

"Yine diyorum, mahvolmadı. Burada benimlesin, nasıl mahvolabilir." Chanyeol cümlesini bitirene kadar ne dediğinin farkında değildi ve fark ettiği an CEO'nun gözleri kocaman oldu. Sanki romantik bir filmden kesilmiş gibi, çok çok kötüydü. Kelimelerine daha çok dikkat etmeliydi. Yapmak istemediği şey tam olarak buydu, yeterince dikkatli olmadığı için sınırları geçmek ve denilmesini istemediği şeyleri ağzından kaçırmak.

"Uhm." Baekhyun boğazını temizledi ve Chanyeol elindeki tişörtü daha sıkı kavradı, Baekhyun'un kelimelerle boğuştuğunu görünce dediğini geri almayı çok fena istemişti. Chanyeol her zamanki gibi durumu daha da garipleştirmek zorundaydı. Baekhyun'a aptal gibi bakmamak için kendini meşgul eden Chanyeol tişörtünü giymeye karar verdi sonunda. İşe yaramadı ama çünkü Chanyeol'ün yaklaşık üç saniyesini almıştı. Bravo.

Ama sonra Baekhyun utanarak sırıttı, mama isteyen bir köpek gibi gözüküyordu. "Sevindim... Seninle buradayım." Dedi Baekhyun kısık bir sesle ama Chanyeol net bir şekilde duymuştu. Vücudu tekrar ısındı. Baekhyun'un sırıtmasından mıydı yoksa sesinin samimiyetle dolu olmasından mıydı bilmiyordu ama Chanyeol Sehun'dan duyduğundan beri sormayı istediği soruyu sormak için cesaretini bulmuştu.

"Siwoon hakkında... sana bir şey sorabilir miyim?" O şerefsiz hakkında bir şey sormayacağına dair kendine söz vermiş olsa da Chanyeol şansını denemeye karar verdi. Nedense Chanyeol neredeyse hep işlerini batırdığını düşünüyordu. Baekhyun o kadar kötü tepki vermedi – birlikte ilk akşamlarında olan kaza dışında, o tam bir fiyaskoydu ya da Chanyeol neden bu kadar çok çalıştığını sorduğu zaman dışında. Ama şimdi araları çok daha iyiydi ve Baekhyun ona soru sormasının sorun olmayacağını söylemişti o yüzden Chanyeol Baekhyun'a hassas konular hakkında soru sormaktan o kadar korkmuyordu. Chanyeol gerçekten korkmuyordu, sadece sorularıyla Baekhyun'u rahatsız etmek veya esmer olanın eski yaralarını deşmek istemiyordu. Ama şimdi sormasına engel olamamıştı. Chanyeol yine de bombayı öylece düşürdüğü için kötü hissediyordu.

"İstiyorsan." Baekhyun başını salladı ama sesi gergindi. Chanyeol'ün hisleri şimdi karışıktı çünkü birisi, Baekhyun'un ona güvenmesine ve Siwoon hakkında onunla konuşacak kadar ondan hoşlanmasına mutluydu ama Baekhyun'un ifadesinin bu kadar çabuk değiştiğini gördüğü için üzgündü de.

"O zaman," diye başladı Chanyeol ama sonra nasıl soracağını bilmediğini fark etti. Sonuçta oldukça hassas bir konuydu. "Kulak misafiri olmak istemedim ama Sehun sessiz değildi ve—"

"Sor gitsin." Baekhyun oldukça sert lafını böldü ve Chanyeol Baekhyun'un bu konuşmayı hemen bitirmek istediğini tahmin etti. Onu suçlamadı. Ama Chanyeol'ün gerçekten, gerçekten bilmeye ihtiyacı vardı. Merak kediyi öldürür derler fakat Chanyeol'ün avı sırasında ölenin Baekhyun olacağını hissediyordu Chanyeol. (Ç/N: Merak kediyi öldürür atasözü bizde ki insanın başına ne gelirse meraktan gelirin atasözünün karşılığı.)

"Siwoon daha önce hiç... seninleyken şiddet uyguladı mı?" Chanyeol dikkatlice sordu, Baekhyun'un yüksek bir sesle homurdanmasını ve eliyle yüzünü kapatmasını izledi.

"Duyduğunu biliyordum." Dedi Baekhyun, elleri yüzünden sesi boğuk çıkmıştı. "Aptal Sehun."

"Yani—"

"Hayır... Evet? Bilmiyorum." Baekhyun iç çekti ve yüzünü tekrar açığa çıkardı, elleri iki yanına düşerken sırtını koltuğa yasladı. Esmer olan ona değil tavana bakıyordu, ifadesi stresliydi. "Bana hiç vurmadı bunu soruyorsan."

"Bilmiyor musun?" Chanyeol inanamayarak tekrar etti. Siwoon'un Baekhyun'a hiç vurmadığını bilmek onu biraz yatıştırmıştı ama Baekhyun'un yanıtını duyduktan sonra kalbi öfkeyle atıyordu. Chanyeol'ün sorunu cevaplarken esmer olan tereddüt etmişti ve sadece bu Chanyeol'ü tetiklemeye yetmişti. Doğru muydu yani? Sevgililerken Siwoon şiddet uygulamış mıydı? Baekhyun'un geçmiş ilişkilerinden birini konuşurken Siwoon ve sevgili kelimelerini tek bir cümlede kullanmak zorunda kalması Chanyeol'ü iğrendirmişti.

"O sadece---" Baekhyun tekrar homurdanmak için durdu, bir elini ipeksi saçında gezdirdi. "Bu konudan konuşmak çok utandırıcı ve garip." Esmer olan başını iki yana salladı ve yumruğunu sıktı, veba gibi Chanyeol'ün bakışlarından kaçtı, gözlerini kremsi tavandan çekmedi.

"Bak, konuşmamız gerekmiyor. Sordum çünkü—"

"Oturabilir misin?" Baekhyun koltuğu işaret etti. Chanyeol odanın ortasında hareketsizce durmaya devam edince Baekhyun açıkladı. "Daha rahat olacağım."

Başını sallayan Chanyeol koltuğa ilerledi ve diğer uca oturdu, Baekhyun'un aralarında mesafe isteyeceğini düşündü. Baekhyun'un bir şey demesini sakince beklerken Chanyeol Baekhyun'un meleksi yüzüne baktı sadece, Baekhyun'un pembe dudaklarında gözleri bir saniye daha uzun durmuştu. Koca bir suçluluk ve üzüntü duygusuyla bakışlarını kaçırdı. Suçlu hissediyordu çünkü Chanyeol katı-arkadaşlık kuralını kırıyor gibiydi ve Baekhyun Chanyeol'ün dudaklarına baktığını görse sevinmeyecekti. Üzgündü çünkü gerçekten, gerçekten o dudakları dudaklarında istiyordu.

Bu düşünceler yeni değildi çünkü Chanyeol Baekhyun'un dudaklarını dudaklarında—ve vücudunun diğer taraflarında-- onu ilk gördüğünden beri düşünüyordu ama şimdi gelen bu garip his daha önce yoktu. Sıcak, aşina olmadığı bir his tüm vücuduna yayılıyor, Chanyeol'ü ateşteymiş gibi hissettiriyordu. Chanyeol bunun anlamını bildiğini düşünüyordu ama kabul etmeyi reddediyordu.

"Dediğim gibi, birçok kişiyle yattım." Baekhyun sonunda başladı. Başka adamların Baekhyun'a dokunduğu görüntüsü Chanyeol'ün gözleri önünde belirdi ve CEO farkında olmadan çenesini sıktı. "Ve Siwoon ile çıkmayı kabul ettiğimde, o zamanlar yattığım biriydi, onun bu kadar çok...sahiplenici olduğunu bilmiyordum. Başta sorun yoktu, onunla olmaktan keyif alıyordum hatta, çok iyi biriydi. Ama zamanla onunla yeterince vakit geçirmediğim için gerçekten rahatsız oldu ve onun önünde biriyle çok dostça davrandığım her an çok kıskanç olmaya başladı, özellikle de Sehun ileyken. Onunla yeterince vakit geçirmemden ve insanlarla fazla tensel temasta bulunmamdan ne kadar nefret ettiğini söyledi bana, önce kelimelerle sonra seks sırasında. Oldukça kötü şeyler söylüyordu hep ve birlikte yattığımızda çok kaba davranıyordu, benim zevk alıp almadığımı hiç umursamıyordu..." (Ç/N: Şuradan sosyal bir mesaj vermek istiyorum arkadaşlar, sevgilinizin sizi kıskanması, size karışması, üzerinizde hâkimiyet kurması sevgiye değil tacize girer, bunu bir kabul edelim. Sözle başlayan şiddet de masum değildir çünkü daha sonra fiziksel şiddete kadar gidebilir, görüldüğü üzere.)

Baekhyun'un sesi giderek azaldı ve oda birkaç saniyeliğine sessizleşti. Chanyeol, Baekhyun'a yaptığı şeyler için gidip o şerefsizi bulup yüzünü parçalamamak için elinden geleni yapıyordu. O adam Baekhyun'a karşı kaba davranmasına ve duygusal olarak onu değişken yapması yetmemiş gibi Siwoon bir de Baekhyun'u fiziksel olarak incitmişti. Birisi daha ne kadar iğrençleşebilirdi?

Chanyeol Baekhyun'a neden Siwoon'un onu incitmesine izin verdiğini sormak istiyordu, Siwoon ilk defa şiddet uyguladığında neden o şerefsizle ayrılmadığını. Ama Baekhyun Chanyeol'ün sormak istediği şeyi bir şekilde sezmişti ve Chanyeol soramadan önce cevaplamıştı. "Biliyorsun, herkes benden oldukça çabuk bıktığı için ilişkilerim iki haftadan uzun sürmedi." Baekhyun tatsızca güldü, sesi üzüntüyle gölgeliydi. "Siwoon benimle bu kadar uzun olan tek kişiydi. Ve ben-... benimle iki haftada sonra ayrılmadığı için ona bir şey borçluymuş gibi hissettim, bilirsin? O yüzden birkaç dakikalığına dayanabilirim dedim kendime ama bir süre sonra gerçekten zorlaştı çünkü Siwoon beni sadece seks yapmak istediğinde arıyordu ve üç aydan sonra çok zor geldi—"

"Üç ay mı?!" Chanyeol bağırmasına engel olamadı, şok yüzünün her yerinden belliydi. Baekhyun ciddi miydi? O adam resmen iki ayaklı kâbustu, Baekhyun'u incitiyordu ve esmer olanın duygularını hiç umursamıyordu ama Baekhyun onunla üç koca ay kalmış mıydı?

"Sonra benden ayrıldı." Baekhyun devam etti, Chanyeol'ün bağırmasından hiç etkilenmemişti. "Bana bir sürü şey dedi."

"Ne dedi?" diye sordu Chanyeol, merak ağır basmıştı. Ayrıldıktan sonra Baekhyun'a iyi bir şey demediğini tahmin ettiği için bunun onu sadece daha hayal kırıklığına uğratacağını biliyordu ama duymak istedi. Duymaya ihtiyacı vardı böylece Baekhyun'a tüm bu saçmalığı kanıtlayabilirdi.

Baekhyun gözle görülür bir şekilde gerildi ve yutkundu, Chanyeol'ün bir başka sorunu cevaplarken elleri hafif titriyordu. "Sadece-...uhm, ben-...Kimsenin beni sevmeyeceğini, sevilmeyi hak etmediğimi söyledi." Dedi Baekhyun en nihayetinde, sesi gergindi. "Ayrıca insanlarla para karşılığında yatmam gerektiğini, eğer onlar, bilirsin... benimle yattıkları için para öderlerse çok çalışmama gerek kalmayacağını söyledi." Baekhyun'un sesi cümlenin sonunda çatlak çıktı, esmer olan devam edemedi, ona söylenen bu sözlerin anısı Baekhyun'un dayanamayacağı kadar çok gelmişti. Chanyeol gözlerinin sulandığını görebildi ve bu görüntüyle kalbi ağrıdı. Baekhyun'un yine ağlamasına izin veremedi.

"Hala inanıyor musun buna? Dediklerinin doğru olduğunu düşünüyor musun?" Chanyeol kısık sesle sordu, Baekhyun ona denilen bu hakaretlerin doğru olduğuna inanacak kadar çok zaman geçirdiğini biliyordu. Ama Chanyeol –ve Baekhyun'un arkadaşları da kesin – Baekhyun'un Siwoon'un sadece bir pislik olduğunu anlaması için elinden gelen her şeyi yapmıştı.

"Bilmiyorum." Baekhyun üzgünce gülümsedi. "Onun yerine sana inanmak istiyorum ama ben sadece...hala aklımda."

"Üzgünüm." Chanyeol fısıldadı ve Baekhyun sonunda ona döndü, bakışları buluştu. Baekhyun'un gözlerindeki yaş netti ve Baekhyun gülerken birkaçı yanaklarından düşmüştü, gözleri yarım ay şeklindeydi. Chanyeol'ün dili tutulmuştu, nasıl davranacağını bilmiyordu çünkü bir dakika önce Baekhyun çok kırılmış ve üzgün gözüküyordu ama şimdi gülüyordu, melodik sesinde tek bir üzüntü duygusu yoktu.

"Sen niye üzgünsün?" Gülüşü geçerken Baekhyun sorabildi, samimi bir gülümsemeyle Chanyeol'e baktı. "Senin suçun değil."

Chanyeol hala Baekhyun'u bu kadar güldüren neydi anlamıyordu ama şaşkınlığını atarak sordu. "Gördün mü?" Baekhyun'un gözlerindeki şaşkın bakışla buluştuğunda Chanyeol ekledi. "Olan şeyler senin de suçun değil."

"Ne biliyor musun," Baekhyun aniden kalktı, Chanyeol'ü ürküttü. "Boktan kararlarım ve hayatımdan konuşmaktan sıkıldım."

"Baekhyun-"

"Yorgun olmalısın, uyumalısın." Baekhyun lafını kesti, odaya baktı. "Ben koltukta yatarım."

Chanyeol Baekhyun'un bu konuyu bu kadar ani bitirmesinin sebebinin Siwoon ve kurtulması çok zor olan güvensizlikleri hakkında konuşmaktan gerçekten rahatsız olması olduğunu düşünüyordu. Ama Baekhyun'u konuşmaktan bıktı diye suçlayamazdı. Sonuçta her şeyi çok kişiseldi ve Baekhyun'un yaraları henüz iyileşmemişti. Şuan tek yapabileceği Baekhyun'un istediğini yapmak ve konuyu kapatmaktı. Sonuçta şu an Chanyeol'ün Baekhyun'a Siwoon'un ve muhtemelen Baekhyun'un diğer eski sevgililerinin de ona dediği o korkunç şeyleri düşünmesini durdurmak için yapabileceği çok şey yoktu.

Şuan Baekhyun'un düşük öz saygısına dair yapabileceği hiçbir şey olmamasına rağmen Chanyeol Baekhyun'un kendine dair iyi hissedeceği zamanın geleceğine emin olacaktı.

"Tamam." Chanyeol de ayağa kalktı. "Ama sen yatakta yatacaksın."

"Ah, hayır." Baekhyun itiraz etti ama daha fazla bir şey diyemeden Chanyeol tekrar konuştu.

"Ah, evet. Bir kez olsun beni dinle." Chanyeol gözlerini devirdi, yedek yorganın olduğu yere yatak odasına gitti.

Baekhyun onu takip etti, Chanyeol'ün bornozu ona çok büyük geldiği için az daha düşüyordu. "Chanyeol, ben koltukta yatarım. Burada bile olmamalıyım o yüzden sorun değil."

"Sen yatakta yatacaksın." Chanyeol sertçe söyledi, itiraza yer bırakmadı. "Ayrıca yatmak için giyecek bir şeyin de yok muhtemelen, uhm... benim de başka tişörtüm yok."

"Sorun değil." Chanyeol Baekhyun'un uyurken giyebileceği bir şey için odaya bakmaya başladığında Baekhyun aceleyle başını iki yana salladı. Baekhyun yine endişeli gözüktü muhtemelen Chanyeol için sorun yarattığını düşünüyordu, ki tamamen yanlıştı ama Chanyeol Baekhyun'un çok inatçı olduğunu ve fikrinin kolay değişmeyeceğini biliyordu.

"Üşümeni istemiyorum." Dedi Chanyeol esmer olana. Bir elini saçında gezdiren Chanyeol'ün aklına ani bir fikir geldi. "Hey, benim tişörtümü giy. Gerçekten ben yanıyoru-" Aferim, Chanyeol. "Uhm, yani.. al işte."

"Chanyeol-" Chanyeol esmer olana tişörtünü atarken Baekhyun itiraz edemedi. Birkaç dakika önce Chanyeol'ü sadece boxerıyla görünce Baekhyun'un nasıl tepki verdiğini hatırlayan Chanyeol yan masadan aldığı yorganı göğsüne getirdi, Baekhyun rahatsız hissetmesin diye vücudunu kapattı.

"İyi geceler." Dedi Chanyeol ve boğazını temizledi. Kocaman gözleriyle uzun olana bakan Baekhyun'u gören Chanyeol arkasını döndü, yatak odasından çıkmaya hazırdı ve şuan utanç içinde yüzüyordu. Baekhyun'un sesi onu durdurdu ama.

"İyi geceler." Baekhyun gecenin sessizliğinde fısıldadı. "Ve teşekkür ederim, gerçekten."

Chanyeol vücudunu tamamen çevirmeden Baekhyun'a bakmak için boynunu çevirdi ve nazikçe gülümsedi. "Rica ederim."

O gece, CEO yine Baekhyun'u düşünürken uyuyakaldı. Baekhyun'un görüntüyle uyuyakalmak, kendi dudaklarında hissedemediği Baekhyun'un dudaklarıyla, tutamadığı güzel elleriyle, dokunamadığı vücuduyla fantezi kurarken acı-tatlı hissetmek normal bir şey olmaya başlıyordu. Bugün Baekhyun'a karşı doğan hislerini fark edince Chanyeol'ün bu fantezileri farklı bir yöne kayıyordu.

Chanyeol hayatında ilk defa âşık olduğu için memnun mu yoksa asla beraber olamayacağı, onunla sevgili olmayı asla istemeyen birine âşık olduğu için üzülse mi bilmiyordu.

 

 

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet