Bölüm - 14

No Way! [YOU]

*** KRIS'IN BAKIŞ AÇISI ***

Kendimi yine sahilde, dalgaları izlerken buldum. Ayaklarım, nedensizce buraya getiriyor beni. Onu ilk gördüğüm yere. Önceden, seyrederken huzur bulduğum deniz, neden şimdi huzursuz ediyor beni? Aniden, kalbimin üzerine bir ağırlık çöküyor. Neden yalnız hissediyorum? Durduk yere gözlerimin dolması neden? Ben ağlamam, ağlamamalıyım.

Tamı tamına üç hafta geçti. Yokluğuna alıştım yeniden, önceden o yoktu değil mi? Bu zor oldu aslında, hayatınızda hiç boşlukta kalmış gibi oldunuz mu? Bir kişinin yokluğunda dünyada yapayalnız kalmış gibi hissettiniz mi? Öyleyse beni anlayamazsınız... Nasıl olur da 'O yokken nasıl yaşıyordum?' diye düşünürüm? Onunla yaşadığım 5 ay, yalnız yaşadığım 5 yılı nasıl unutturur?

O gün, arkasından bakmamak için tüm gücümle mücadele verdim. Eğer bir kez baksaydım, gitmesine izin veremezdim. Böylesi ikimiz için de iyi, kalbim acısa da dayanmalıyım. Yine de, hala bir yerlerden çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum... Kendini yatağa atıp söylenmeye başlayacak, ne kadar yorulduğundan yakınıp duracak. Ama gelmiyor, ve ben beklemeye devam ediyorum. Ne aptalım ama...

Ayağa kalkıp, suya doğru yürüdüm. İçimde biriken her şeyi dökmek istiyorum. İlk ve son kez. Beni hasta eden bu hisleri kalbimden söküp atacağım.

''NEDEEEEEN?!'' Nefesim kesilene kadar haykırdım. ''Neden gittin? Aşkı bilmeyen bana, bu acıyı bırakıp nasıl gidersin?'' gözyaşlarımın süzülmesini umursamıyordum, boğazımı patlatana kadar bağırmak istiyorum sadece ''Bununla nasıl başa çıkacağım? Ağlamakla bitmiyor, düşündükçe delirecek gibi oluyorum... Çık artık! Hayatımdan çıktığın gibi aklımı ve kalbimi de terk et! Şimdiden seni özlemekten yoruldum...''

Kendimi kumlara bıraktım, soğuk dalgaların beni sarmasını umursamıyordum. Tek dileğim, dalgaların kumsaldaki ayak izlerini sildiği gibi, zihnimdeki ona ait ayak izlerini de silmesi.

***

Yaklaşık 3 hafta olmuştu döneli. Evine yabancı hissediyordun hala. Akşam olunca ışıkları yakmak aklına gelmiyordu mesela, telefonunu ve televizyonu aramıyordun. Aradığın tek bir şey vardı, o da senden kilometrelerce uzaktaydı...

Yatağına yatmış, boş gözlerle cama vuran yağmur damlalarını izliyordun. Yağmur bile özgür hissettiremiyordu seni, ne zaman bunalsan seni rahatlatırdı oysa. Kris'in seni omzuna alarak yağmurdan kaçışı aklına gelince, buruk bir gülümseme yerleşti yüzüne. Sonra da sıcak bir damla süzüldü şakağına doğru.

''Aptal mıyım neyim?'' gözyaşlarını silerken, kendini gülmeye zorluyordun. Ama aksi gibi daha çok ağlıyordun. ''Ah, aptalım değil mi? Odun prens olsa öyle derdi...''

''O kim?'' odanın kapısında beliren, annenden başkası değildi. 'Uğruna gözyaşlarını döktüğün bu erkek kim?''yanına ilerleyip yatağa oturdu, başını dizlerine yerleştirip saçlarını okşamaya başladı.

''Hayatımda ilk defa birini özlüyorum anne...'' burnunu çekip gözlerini sildin. ''Neden imkansız olmak zorunda?''

''İmkansız olduğunu düşünüyorsan, farklı yerden bakmayı dene.''

Gözlerini kırpıştırıp annene baktın. ''Ne demek istiyorsun?''

''Hayatta hiçbir şey tek boyutlu değildir kızım... Şu an durduğun yerden bakınca imkansız görünen bir şey, başka bir yerden bakınca mümkündür... Adada yaşarken 'asla yapamam dediğim şeyleri yaptım' diyen sen değil miydin? Yine yapabilirsin... Bunlar seni mutlu etmeyecekse, neden buradasın ki? Tüm olumsuz koşullara rağmen onun yanında mutluydun değil mi? Hayatına kaldığın yerden devam ederken mutlu olabilecek misin? Kendini mutsuzluğa hapsetmeni istemiyorum. Biliyorum, bu günlere gelene kadar binbir güçlük çektin. Küçücük yaşında hayatla mücadele etmeye başladın. Sevgi aldığın kadar nefret de aldın, yaşıtlarının yaptıklarından feragat edip daha çok çalıştın. Ama bir gün gelecek, bunların seni mutlu etmeye yetmediğini göreceksin. Unutulacaksın. Seni asla unutmayacak birini, en ufak ayrılıkta unutacak milyonlara tercih mi ediyorsun?''

''Anne...'' iyice ağlamaya başlamıştın. ''Gidersem... Üzülmeyecek misin?''

Annen kendi gözyaşlarını silip, sıcacık gülümsedi sana.

''Bir yerlerde yaşadığını bilmek yeter bana... Seni seven ve sonsuza kadar koruyacak birine emanet ediyorum ne de olsa...''

Annenin boynuna sarıldığında, hıçkırıklarınızbirbirine karışmıştı.

''Teşekkür ederim anne... Artık ne yapacağımdan eminim...''

***

Gelişinin üzerinden tam bir ay geçmişti. Artık kararını vermiştin, bu yüzden kameraların karşısına çıkmaya hazır hissediyordun. Makyaj yapmamış, oldukça sade giyinmiştin. Masanın üzerindeki mikrofon yığınına baktın, önceden olsa nasıl da heyecanlanırdın. Flaşlar birbiri ardına yüzünde patlarken, ilk defa hiçbir şey düşünmeden, bir metin hazırlamadan kameraların karşısına geçtiğini fark ettin. Kris olsaydı, seninle gurur duyardı belki de.

''Hazır mısın?'' menajerin sordu. Başını salladığında, anonsu yapıp yerine oturdu. Artık söz sendeydi.

''Merhaba... Biliyorum, beni ekranlarda yeniden gördüğünüz için şaşkınsınız. Son bir aydır ortalıkta dönen dedikodular doğruydu, gördüğünüz gibi yaşıyorum.

Öncelikle, bunun planlanmış bir konuşma olmadığını belirtmek isterim. Kalbimden geçenleri olduğu gibi aktarmak istiyorum. Cenazeme gösterdiğiniz ilgi için minnettarım, sevenlerim için zor zamanlar olmalı... 5 ay sonra döndüğümde bile, evimin önünde çelenkler vardı. Gerçekten müteşekkirim, ve sizi böylesine üzdüğüm için özür dilerim.

Gelelim sosyal medya hesaplarında, bir ölünün arkasından ağza alınmayacak şeyler söyleyip nefret kusanlara... Evet, sizi de unutmadım. Bu kadar nefreti hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, insanlara sadece ünlü oldukları için nefret kusmayı bırakın artık. Sadece benim için değil, diğer ünlüler hakkında da fiziksel özellikleriyle alay edici şeyler paylaşmayı bırakın. Bu kadar nefret doluyken, hayatınızı sürdürmek zor olmuyor mu? Kalbinize bir ağırlık çökmüyor mu hiç?

Şimdi herkesin merak ettiği soruya gelebilirim ; 'Bundan sonra ne olacak?'... Bunun son yayınım olduğunu söyleyebilirim, sıradan bir hayat yaşamak için işimden ayrılıyorum. İyi kötü birçok anı biriktirdim, sevildiğim kadar nefret de gördüm. Ben sadece işini yapmaya çalışan küçük bir kızdım, umarım bu süreçte kimsenin kalbini kırmamışımdır. Bilmeden kırdığım tüm kalpler için de içtenlikle özür diliyorum.

Kazadan sonra geçirdiğim 5 ay, büyük bir sır perdesi değil mi? Benim için hayatımın dönüm noktasıydı, hayatın gerçek anlamını keşfetmemi sağlayan o insanla tanıştım. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının farkındayım, sahip olduğum şeyler onu tanımamla anlamsızlaştı... Aşka inanırdım, ama çok az insanın gerçek aşka sahip olabilecek kadar şanslı olduğunu düşünürdüm. Yanılmışım... Yanlış yerden bakmışım... Aşk, hayallerimizin mükemmelleştirilmiş hali değil, hayatın akışı içerisindeki küçük ayrıntılarda gizli. Bıçağı tutuşu da olabilir bu, gülüşü ya da sıkılınca ayağını sallaması da... Sadece, onu keşfedebilmek için dikkatli bakmak gerekiyor.

Üzgünüm, konuşma sürüklenip gidiyor değil mi? Aklınızda soru işareti bırakmamak adına, mümkün olduğunca her şeyden bahsetmeye çalıştım. Kendinize iyi bakın ve mutlu yaşayın, umarım tüm güzellikler sizinle olur.''

Ayağa kalkmanla, flaş sesleri ve muhabirlerin çığlıkları birbirine karışmıştı. Kafandaki ve göğsündeki hafiflemeyle, çıkışa doğru yürürken oldukça özgür hissediyordun. Bir sonraki durağın belliydi.

***

''Ne demek götüremeyiz?'' Karşında soğuk bir duvar gibi duran Jongin ve Sehun'a baktın. Şaka yapıyor olmalıydılar, değil mi?

''Üzgünüm.'' Dedi Jongin. ''Sorumluluklarımız dışında hareket edemeyiz.''

''Bay Wu'nun izni olmadan kimseyi oraya götüremeyiz.'' Diye ekledi Sehun.

''Bakın...'' derin bir nefes alıp, masaya doğru iyice eğildin. ''Tüm masrafı karşılayacağım, bir gününüzü bile almaz.'' İkna etmeye çalışıyordun.

''Üzgünüm, Bay Wu'nun izni gerekli.''

''Lanet olası telsizi kullanın o zaman!'' Kris'in tepkisinden korksan da, madem tek yol buydu, o halde yapacaktın.

''Telsizle iletişim kurmamız, Bay Wu aramadıkça mümkün değil.'' Şaşkın gözlerini açıklama yapan Jongin'e çevirdin. ''Sonuçta kendini dünyadan soyutlamak istiyordu, neden insanların ona istediği zaman ulaşmasına imkan tanısın ki?''

''Burada olmadığında bile, aptallığımı yüzüme vurabiliyorsun ya... Tebrikler Kris...'' kendi kendine mırıldandın. ''O halde bana adanın koordinatlarını verin?''

''Bu bir sır. Yalnızca iki pilot ve Bay Wu'nun avukatı biliyor koordinatları. Onlara da sırrı kimseyle paylaşmayacaklarına dair belgeler imzalatıldı. Kuralı ihlal etmeleri durumunda ağır bir para cezasına çarptırılacaklar.''

'Neden tüm yolları tıkıyorsun Kris? Sana ulaşmamı engelleyen tüm pürüzleri kendi ellerinle yerleştiriyorsun yoluma...'

''Yani, ne yapmam gerekiyor? Gidip bu avukata yalvarmalı mıyım? Sonra gerçek aşk üzerine bir nutuk çekerim! Cidden, hayatım film senaryosuna döndü...'' kafanı masaya dayadın.

''Bir dahaki rutin ziyaretimizde sorabiliriz?'' Sehun önerdi.

''Bir altı ay daha bekleyemem Sehun...'' kafanı masadan kaldırıp, yaşlı gözlerinle iki hayranına baktın. ''Anlamıyor musun? Onu görmeden nefes alamayacakmış gibi hissediyorum... Ona ihtiyacım var...''

''O halde neden onu bıraktınız? Adada kalsaydınız bunlar olmazdı...'' Jongin homurdandı.

''Bir şeyin kıymeti yokluğunda anlaşılır...''gözyaşlarını silip devam ettin. ''Ona karşı hislerimin olduğunu biliyordum, ama ne hissettiğimi, hislerimin boyutlarını bilmiyordum... Alışkanlık diye düşünüyordum, sonuçta tüm o zaman boyunca yanımda olan tek kişiydi, en zor zamanımda konuşabileceğim tek insandı. Arkadaşlıktan fazlasıydı ama, aşk mıydı? Emin değildim... En ağır şekilde öğreniyorum şimdi, hislerimin ne olduğunu... Onu seviyorum...''

''Onun duygularından nasıl emin olabiliyorsunuz peki? Adaya dönmenizi istemeyebilir de?'' Bu defa Sehun sordu.

''Son güne kadar, hep aralık bıraktı o kapıyı... Üstü kapalı da olsa, hep bir şans verdi. Ben sadece, benim için yabancı olan bu duygulara ilk adımı atamayacak kadar korkaktım.'' Derin bir nefes alıp gülümsedin. ''Onun haberi olmasa da, ben aşkım için mücadele edeceğim. Eğer doğru anladıysam, ona ulaşmam için bir yol açacaktır. Eğer yanlış anladıysam...''

''Evet?'' en sevdiği masalın devamını bekleyen çocuklar gibi heyecanla sordular.

''Doğru anladığım gibi olana kadar uğraşacağım! Benden kaçışın yok Kris! Aptal olabilirim ama azimliyim!''

*** BÖLÜM SONU ***

 

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
icequeenhera
#1
BEN GELDİİMM
Krisinfantazisi #2
Canım hikayem. Sonunda kavuştuk:)
DaisyW
#3
Ya unnie bu e mail ayarlamaya yapamadım bir türlü :'(
MKenKawaii
#4
No Way!’imi burada da buldum yalnız bırakmam