03

A Blue Bird Cannot Fly Alone
Please Subscribe to read the full chapter

“Konuları bitirdin mi Lulu?”

Luhan annesinin seslendiği takma isme her zamanki gibi sinirlense de belli etmedi. En azından hala Mei bu takma ismi bulmamıştı. “Evet, bugün dershane de çalışmadığım son konuyu da işledik.”

“O zaman bundan sonra testlere yönelirsin,” dedi babası. Luhan yavaşça başını salladı. Tabağından bir yudum aldı ama lokması boğazından geçerken olmasından daha yavaş ve ağır bir şekilde ilerledi.

“Gerçekten bu kadar az kaldığını bilmek beni bile heyecanlandırıyor!” dedi annesi.

“Ya… çocuğun yanında yapma bari. Zaten stresli…”

Değilim demekten son anda vazgeçti. Sorumluluk diye fısıldadı bir ses zihninde.

“Tamam, tamam. Kusura bakma Lulu ama senin sınavda başarılı olacağını biliyorum.”

Evet, keşke ben de bilsem.

“Kore’deki arkadaşımla konuştum. Onlarında sınav tarihi burayla hemen hemen aynı. Sonuçların gelir gelmez Seul Üniversitesi’ne başvurunu yaparız.”

Luhan evet diyecekti ama ağzından farklı kelimeler çıktı. “Bunu yapmak zorundayım? Yani burada da hukuk fakültesi var.”

Yanlış soru. Masada derin bir sessizlik oluştu.

“Luhan… Bunu daha önce konuşmuştuk,” dedi anne.

Hayır, siz konuştunuz, ben dinledim. “Evet ama bu beni korkutuyor… Sonuçta yabancı bir ülkede-“

“Sen bunu yapabilecek kadar cesursun oğlum, üstelik artık bu kadar sorumluluğu alabilmelisin.”

Ah evet sorumluluk. Luhan bir şey söylemeden ağzına bir lokma daha attı ve başını kaldırmadı.

“Neden bir anda bunu soruyorsun?” dedi annesi ve sesindeki merak açıkça belli oluyordu. “Yoksa Mei istemiyor mu?”

“Ah, hadi anne!” Luhan sesinin aniden yükselmesine engel olamadı. Annesi hiçbir zaman Mei’yi sevmemişti. Aslında böyle söylemek doğru değildi. Mei bir yetişkin olmak için fazla sorumsuz. “Mei bunu bilmiyor bile!”

“O zaman neden gitmek istemiyorsun? Mei yüzünden mi?”

“Elbette onun yüzünden! Hayır! Onun için! Onu burada bırakıp-“

“Luhan.” Babasının sesiyle konuşmayı bıraktı. “Seni anlıyorum ama Mei-“

“Kusura bakmayın ama benim daha fazla iştahım kalmadı.” Masadan o şekilde kalkmaması gerektiğini bilse de buna daha fazla dayanamazdı.

Mei. Neden kimse genç kızı Luhan’ın gördüğü gibi göremiyordu? Ailesine Mei ile çıkmaya başladığı günü hatırlıyordu hala. Annesinin yüzü düşmüştü ve aynı Mei’den mi bahsettiklerini sormuştu. Babası ise hiçbir yorumda bulunmamıştı.

Kapısı tıklatıldığında masanın başında boş boş duruyordu. “Evet?”

“Gelebilir miyim?”

Babasına bir evet mırıldandıktan sonra babasıyla yüz yüze olacak şekilde döndü. “Luhan, fazla konuşmayacağım çünkü seni fazla sıktığımızı biliyorum.”

“Baba,” dedi bütün cesaretini toplayarak. “Eğer Mei ile ilgiliyse-“

“Merak etme. Ondan ayrılmanı ya da başka bir şey söylemeyeceğim.” Luhan’ın yatağına oturdu ve gülümseyerek oğluna baktı. “Mei’nin senin için ne demek olduğunu anlayamam Luhan ama tahmin edebiliyorum.” Cevap vermedi ama babasına bakmaya devam etti. “Annen Mei’nin seni kötü etkilediğini düşünüyor ama ben o şekilde düşünmüyorum. Aksine Mei’nin seni çok daha iyi biri yaptığını biliyorum. Mei biraz farklı birisi ve insanlar davranışlarını hep yanlış algılıyor. Ama kalbinde çok iyi bir kız olduğunu biliyorum.”

Luhan babasının düşüncelerine şaşırmıştı ama bir şey söylemedi. Babası hafifçe güldü ve devam etti.

“İki yıl önce annenin seni futbol takımını bırakman için zorladığı akşamı hatırlıyor musun? Hani evden kaçmıştın?”

Luhan eski suçluluk duygusuyla başını salladı. Annesiyle gerçek bir kavga ettikten sonra koşarak evden çıkmıştı ve soluğu Mei’nin kapısında almıştı. Mei’ye neler olduğunu anlattığında sesi öfkeyle titriyordu ama sesi sanki ağlıyor gibi çıkmıştı. Mei hiçbir şey söylemeden sevgilisini dinlemişti ve yüzünde nazik bir gülümseme ile konuşmuştu. “Luhan. Annen sadece sana geleceğinde yardımcı olmak istiyor ama senin yöntemlerini bilmediği için kendi yöntemleriyle olayı halletmeye çalışıyor.”

O gece ilk defa Mei’nin evinde kalmıştı. Annesi evde değildi. Mei annesinin başka bir şehirdeki akrabalarını ziyarete gittiğini söylemişti. Mei marketten yiyecek bir şeyler almaya gitmiş ve Luhan’ı öfkesinin yatışması için yalnız bırakmıştı. Geri geldiğinde aldıklarını yemişlerdi ve sonra konuşmaya başlamışlardı. Ardından salondaki ikili koltuğa geçmişlerdi ve sırtlarını koltuğun koluna dayayarak yüz yüze konuşmuşlardı. Sabaha kadar. Ve bütün gece boyunca tek fiziksel temasları birbirine dokunan çıplak ayakları olmuştu.

“O gece sen gittikten bir saat kadar sonra kapı çaldı. Annen odaya geçmişti ve ağlıyordu. Kapıyı açtığımda Mei’yi gördüm. Nefes nefeseydi. Bana fazla vakti olmadığını söyledi. Senin onun evinde olduğunu ve büyük ihtimal orada kalacağını söyledi. Kızgın olduğun kadar öfkeli olduğunu bu yüzden bize karşı o şekilde davrandığını belirtti. Açıkçası o anda kendi oğlumu bir yabancıdan dinlemek beni sinirlendirmişti ama Mei’nin samimiyetini fark edince bir şey söylemedim. Ertesi gün geldiğinde anneni karşına alıp sakin ve anlaşmaya varmak istercesine konuştuğunda görünce anladım. Mei seni geri çekmiyordu aksine bir yetişkin gibi davranmanı sağlıyordu.”

Luhan’ın yüzüne bir gülümseme yerleşti. Mei’nin o gece neden marketten geç geldiğini merak ettiğini hatırlıyordu ama sormamıştı.

“Bencilce davrandığımı düşünebilirsin ama bu yüzden Kore’ye gitmenin senin için sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Çünkü Mei seni bekleyebilir ve bunu anlayışla karşılar.”

Babasının haklı olduğunu biliyordu ama yine de…

“Annene daha fazla kızma. O senin iyiliğini düşünüyor.”

Evet, kendi yöntemleriyle.

Babası odadan çıkınca daha fazla soru çözemeyeceğini anladı. Pijamalarını giyip yatağa uzandı. İki saat sonra kapısı tekrar çalındığında gözlerini bir kez bile kapayamamıştı. Annesinin olduğunu düşündüğü ayak seslerini duyunca gözlerini kapattı. Ayak sesleri yatağına yaklaştı. Birisinin yatağına eğildiğini hissetti. Yanağına bir öpücük kondu. Annesi kendisini suçlu mu hissediyordu?

Ama odada bir flaş patlayınca gelen kişinin annesi olmadığını anladı. Luhan şokla yataktan doğrulurken Mei kıkırdadı

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
Cemre01 #1
Chapter 10: Bu çok, çok güzeldi. Şu ana kadar okuduklarım arasında en iyilerden biri. Ay ne desem bilemedim:) Çok güzel yazmışşın, ellerine sağlık.