8.BÖLÜM (8/10)

The flaws in Park Chanyeol
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; blehmeh

Çeviri; SeKaism

Ç/N: Hata görürseniz söyleyin düzelteyim arkadaşlar.  Çeviride 34 sayfayı buluyordu, inanın kontrol ettim ama gözden kaçabiliyor

O gece, Baekhyun Joo Sung'un evinde yalnız başına yatakta karnının üzerinde uzanıyor, ellerini birleştirmiş tavana bakıyordu. Gece boş, sessiz ve Chanyeol'ün her zamanki dönmeleri ve ara sıra horlamalarından yoksundu. Bunu özlüyordu. Ona eskiden yük ve sıkıntı olan ama şimdi onsuz uyuyamadığı bir şey olan varlığını özlüyordu.

Chanyeol ve Kyungsoo ... Gözlerini kapattı, Chanyeol'ün kolayca parmaklarından kayıp yavaş yavaş başka birinin olduğu gerçeğiyle gelen acıyı önemsememeye çalıştı. Gözlerini kapattı, Chanyeol'ün başka birine nazikçe davranmasını dünyada başka kimse yokmuş gibi Kyungsoo'ya bakarken parlakça gülümsemesini hayal etti. Chanyeol'ün Kyungsoo'yu korurcasına tutarak ona zarar gelmesini önlediğini hayal etti, tıpkı Baekhyun'a yaptığı gibi. Chanyeol'ün Kyungsoo'yu koridorda şüphe duymadan öptüğü, halkın içinde utanmadan Kyungsoo'nun elini tuttuğunu, geceleri konuşmak için çok meşgullerken Kyungsoo'nun Chanyeol'ü öptüğünü, hararetli tartışmalarının sonunun hep nazikçe bitmesini ve ikisini hep daha da yakınlaştıran utangaç flörtlerini hayal etti. Birlikte mükemmellerdi ve Chanyeol mutlu olacaksa Baekhyun da mutlu olurdu.

Ama yine de, bu düşüncesine kalbi, kalbindeki en çirkin histen gelenkeskin ve kahredici bir acıyla, kimsenin Chanyeol kadar iyi olamayacağını ona inandırmaya zorlayan türde bir kıskançlıkla ve gücenmekten daha da üzücü olan isteksiz bir kıskançlıkla attı.

Baekhyun kendini bu kabustan çekip kurtarmayı, Chanyeol'e geri dönüp ona neler olduğunu açıklamayı çok istiyordu. Ama öyle olsa da yaptığı şey Chanyeol'ü incitmişti ve Chanyeol'ün ona en çok ihtiyacı olduğu anda, yanında değildi. Bu yüzden Baekhyun onu hak etmiyordu.

Gitmek istiyorum. Baekhyun kendi kendine düşündü, aklı bedenini hareket ettirmesini, her şeyini toparlayıp gidip bir daha gelmemesini söylerken gözlerini yumdu. Ona geri dönmek istiyorum.

Korku kalbini pençeledi ve gerçeklik ona aniden çok sert çarptı. Bir daha Chanyeol'e sahip olamayacaktı. Chanyeol bir daha onu asla sevmeyecekti. Bu görev başarıyla tamamlansa ve Baekhyun geri dönebilse bile, her gün Chanyeol'ün başka birisine aşık olmasını izlemek zorunda kalacaktı.

Birden doğruldu, yataktan çıktı ve bavuluna koştu. Siktir, artık bunu yapamayacaktı. Burada oturup Chanyeol'ün başkasına aşık olmasını beklemeyecekti. Artık rol yapamayacaktı. Karanlıkta bile Baekhyun bavulunu açtı, kıyafetlerini içine tıkmak için etrafını aradı. Bu göreve veda etmeyi ve her şeyin kolay olduğu yere dönmek istiyordu.

Bavul açıldığı an da Baekhyun sendeledi.

Karanlıkta bile şeklini seçebiliyordu. Chan Chan orada masumca uzanıyordu ve Baekhyun bu görev aklını çok yorduğu için onu unutmuştu. Titreyen parmaklarıyla uzandı ve Chan Chan'ın yumuşak kolunu tuttu, sonra da göğsüne çekti. Gözlerini sıkıca yumdu, Chan Chan'ı daha yakına çekip daha sıkı sarıldı, tıpkı Chanyeol'ün, hayatında en az bir kişinin onu seveceğini bilmesini istediğinde Chanyeol'ün ona yaptığı gibi. Sonra neden bunu yaptığını hatırladı.

Chanyeol beni korudu. Baekhyun düşündü, düşmek üzere olan gözyaşlarını geri gönderdi ve nefesini tuttu. Şimdi onu koruma sırası bende.

Değer miydi? Kendi kendine bağırmak istedi. Chanyeol orada, başkasını sevmek üzere ve sen en nefret ettiğin insanla buradasın.

Onu hapse attırmak için birilerini bul sadece, paran var. Çaresiz yanı tartıştı. Sorun değil. Şimdi geri dönebilirsin, ona geri dönebilirsin. Hala ona sahip olabilirsin.

Hayır. Baekhyun derin bir nefes aldı ve Chan Chan'ı tutuşunu gevşetti. Joo Sung polisten bir kez kaçarsa yine yapabilir. Onu ansızın yakalamalıyız. Ona kazandığına inandırmalı ve sonra öldürmek için mücadeleye girmeliydim. Onun yüzünden Chanyeol'ün incinme riskini göze bile alamam.

Gözlerini kapattı. Chanyeol Kyungsoo ile çıkabilir. Bu düşünce aklında dolaşıp duruyor ve sonlanmak bilmiyordu. Ama ne kadar canı acırsa acısın, başka birisiyle olsun olmasın Chanyeol mutlu ve güvende olduğu sürede bunun olması için umut edecek, memnun olacaktı. Kendini toparlamak için başka bir derin nefes aldı. Sonra titreyen parmaklarıyla Chan Chan'ı geri bavula yerleştirdi, dikkatlice kapattı, ayağa kalktı ve kendini geri yatağa götürdü. Chanyeol ve Kyungsoo. Yatakta döndü ve yine tavana baktı, Chanyeol ile aynı tavanı paylaştığı ve aptal aptal ama en anlamlı şeyleri konuştuğu zamanları hatırladı. Chanyeol ve Kyungsoo.

Chanyeol ve Kyungsoo'yu bir kez daha hayal ederken gözlerini kapattı, bu sefer gülümsüyordu çünkü zihnindeki Chanyeol gülümsüyordu, mutlu, güvendeydi ve memnundu, başka bir şeye ihtiyacı yokmuş gibi...

Tıpkı olması gerektiği gibi.










 

Joo Sung kontrolü kaybediyordu.

Dikkatsizliği kanıttı ve gün geçtikçe Baekhyun'a olan güveni(ve Baekhyun'un 'aşkı') artıyordu. Daha doğrusu, sağını solunu söyleyemeyen aptal Joo Sung'un Baekhyun'a olan güveninin gittikçe arttığı belli oluyordu. Eğer durum böyleyse Chanyeol'ü kandırmaya daha iyi çalışmalıydı. 

Belki Baekhyun'un çocukça sızlanmasından ve her yerde Joo Sung'a dokunmaya ihtiyacı olmasındandı. Belki yedi yıldan sonra, dünyada hala aldatmanın ve hırsın olmadığını düşünen 15 yaşındaki hali gibi davranmasındandı hala. Belki de bu yüzden Joo Sung tam da tuzağına düşmüştü.

Baekhyun Joo Sung ile yattığında iyi uyuyamıyordu çünkü aynı odada olmalarına dayanamıyor ve gardını indiriyordu. Baekhyun'un derin bir uykuda olduğunu düşünüp Joo Sung gizlice kaçınca uyuyabiliyordu ancak.

Baekhyun uyuyakalmış gibi davrandığı bir gündü. Aptal, Baekhyun'u kandırınca dünya onunmuş sanıyor ve hafife aldığı fakat aslında en çok korkması gerektiği kişinin, tam Baekhyun'un önünde, birisini arayıp gerçek benliğini göstermeye cesaret ediyordu.

"Alo?" Joo Sung'un sesi tamamen değişmişti. "Hayır. Henüz değil ama amacıma ulaşacağım ...... HAHA, adamım, ne kadar kolay olduğunu tahmin bile edemezsin. Daha zor olur diye düşünüyordum çünkü hepsinden öte, intikamımı almıştım ... ve normal bir insanın senden ölümüne nefret etmeye başlayacağını düşünürsün ... Her şeye hazırlanmıştım. Gidip dizlerimin üzerine çöküp özür dileyecektim ama buna gerek bile kalmadı. Anında kapıldı bana. Sorgulamadı bile. Sırf bu yüzden sevgilini bile terk etti." Joo Sung kahkaha attı. Oh, benden bahsediyor. Baekhyun düşündü, buna neden hiçbir tepki göstermediğini merak etti. Kızgınlık yoktu, incinmişlik yoktu. Orospu çocuğu Joo Sung'un sonunda herkesi öldürmeyi istediği bir filmi izliyor gibiydi. Ve bir seyirciymiş gibi Joo Sung'un ayağının kaymasını bekliyordu.

"Tam bir aptal. Eskisi gibi salak yine. Tanrım, ne kadar sinirlendiğimi tahmin bile edemezsin. Onu boğmamak için zor durdum, biliyor musun? Siktiğimin yüzünü bir daha göreceğimi sanmıyordum, ama işte buradayım, sanki dünyada tek o varmışcasına onu seviyor gibi davranıyorum." Joo Sung kıkırdadı ve Baekhyun'un kulağına çok iğrenç gelmişti. "Hala beni sevdiğini söylüyor, inanabiliyor musun? HA! Onun gibi birini kim sever ki? Ona baksana, hayatımda gördüğüm en çirkin şey." İlginç. "Evet, çok kolaydı. Birden karşısına çıktım, hepsinin bir yanlış anlaşılma olduğunu söyledim ve kollarıma döndü ... Çocuğun yüzünün görünüşüne inanır mısın? Hayır, sürtüğün değil Aptalın. Evet, o benim gibi gözüküyor aynı. Nasıl benim gibi gözükebiliyor? Beni domuz gibi gösterecek ifadeler bile yapmıyorum." Baekhyun yorganın altından yumruğunu sıksa da sakin kalmaya zorladı kendini.

"Tanrım, paha biçilemezdi. Herhangi bir gün kalbini kırabilirim. Biri götünü kaktüse itmiş gibi gözüküyordu." Baekhyun dudağını ısırdı. Neyse ki arkası dönüktü. "O zavallıdan konuştuğumuz yeter. Şimdi bu aptal sürtük ellerime geri döndü, kolyeye ulaşmak için onu kullanmayı düşünüyorum ... Evet, muhtemelen ondan kolyeyi almasına ikna edeceğim. Evet, benim için her şeyi yapacağını söyledi." Kıkırdadı. "Siktiğimin aptalı."

"İşim bitince ona ne yapsam acaba? ........ Pekala, geçen birkaç gündür sikeyim çok can sıkıcı. Bu sefer gerçekten güzel bir intikam almak istiyorum ... Polis bu sefer yine erkenden gelirse çok kötü olur." Siktir. Baekhyun gözlerini sıkıca yumdu, en başında neden burada olduğunu hatırlattı kendine. Joo Sung'un sikik yüzüne vurmak için burada değildi, Chanyeol'ü korumak için buradaydı. Kendini kontrol etmeliydi. Kontrol. Kontrol. "Benim gibi gözüken aptalın yüzüne indirmek isterdim ama maalasef, hapishanede yüzünün net görünmesi gerek." Baekhyun kalbinin kızgınlıkla attığını hissetti. "Ama sanırım gözleri çıkarcasına ağladığını görmek de yetecek. Evet, insanların ağladığını görmeyi seviyorum. Onun önünde sürtüğü sikmem onu ağlatır. Galiba hapishaneye atmadan onu biraz daha ağlatabilirim. Belki sürtüğü de hapse yollarım, tersyüz oluşunu görmeyi çok isterim." Gülüşü şeytaniceydi ve Baekhyun Chanyeol için böyle bahsetmesinden nefret etmişti. Öyle nefret etmişti ki az daha yorganı üzerinden fırlatıp doğrulacak ve şu sikiğe, sırf ağzını kapasın diye kendini atacaktı.

"Mm ..." Onun yerine yatakta dönerken inledi. Joo Sung konuşmayı kesti ve Joo Sung'un sikik yüzündeki ödü kopmuş ifadeyi görmeyi çok isterdi. "Mm ... Joo-hyung ..."

"Siktir." Joo Sung soluklandı. "Seni sonra ararım." Sonra telefonu kapattı. Tam Joo Sung telefonu masaya koyduğunda Baekhyun gözlerini açtı ve uykulu halde ona bakıp gözlerini ovdu.

"Joo-hyung?" Mırıldandı, uykulu gözüküyordu ama gerçekte götleğin yüzüne vurmak istiyordu. Bu piçin gerçekten dövülmeye ihtiyacı vardı. "Bir şey mi oldu?" Joo Sung bir süre komodinin yanında sendeledi ama sonunda tatlı bir gülümsemeyle döndü. Baekhyun yüzündeki o tatlı gülümsemeye vurmayı çok isterdi.

"Bir şey olmadı, bebeğim." Joo Sung eğildi ve Baekhyun'a sarıldı. Baekhyun gözlerini kapatıp Chanyeol sarılıyormuş gibi hayal etmeye çalıştı ama çok farklılardı.

Onları gören ikiz olduğunu düşünecek kadar benzeseler de Baekhyun'un gözlerinde çok farklılardı. Mesela Chanyeol'ün saçı yumuşak ve kabarıktı, Joo Sung'unki gibi yapışık değildi. Chanyeol'ün alnı Joo Sung'dan daha genişti ve gözleri kenarlarının hafif eğimli olmasının yanı sıra daha büyüktü. Chanyeol'ün dudakları daha ince ve daha yumuşaktı, Joo Sung'un yüzü daha keskin ve açısalken Chanyeol'ün yanakları hafif tombuldu. Ve Baekhyun'un kulakları için konuşmasına gerek var mıydı?

Baekhyun doğru hatırlıyorsa Chanyeol daha uzundu. Belki de bu yüzden hep sırık gibi ve garip gözüküyordu. Baekhyun Joo Sung on beş yaşındayken Chanyeol'ün boyunda olduğunu düşünmüştü ama ergenliğe giriyordu ve hala büyüyordu. Tamamen büyüdüğünde, Chanyeolle arasında on beş yaşındayken Joo Sungla arasında olan ayni boy farkı vardi hemen hemen. Chanyeol'ün kolları güçlüydü, omuzları genişti ama Baekhyun'a sarılınca yumuşak ve sıcak hissediyordu. Baekhyun Joo Sung'un bedenini görmemişti(ve isteyeceğini de sanmıyordu) ama sarılışı ya sert olur onu boğardı ya da gevşek olur onu güvensiz ve soğuk hissettirirdi. Chanyeol'ün çarpık bacakları varken Joo Sung sanki kendi Victoria Secret podyumu varmış gibi davranıyordu. Chanyeol'ün karakteri öyle farklıydı ki görünüş olarak aynı olsalar da Baekhyun bir seferde görünüşlerindeki farklılıkları söyleyebilirdi.

Yaklaşık dört yıl öncesinde Chanyeol'ü Joo Sung olarak düşündüğü için belli ederek dudak büzdü. Çok farklılardı, ve geçmiş olsun ya da şimdi, Baekhyun hep Chanyeol'ü seçeceğine emindi.

Baekhyun tekrar uyuyakalmış gibi davrandı, sanki kısa olana daha fazla katlanamayacakmış gibi Joo Sung yorganı kaldırıp kapıdan çıkıp gittiğini hissettiğinde rahatlamayla nefesini verdi.

İşte o zaman Baekhyun ihtiyacı olan uyku için kendine izin vermişti.


















 

Joo Sung rol yapmada iyiydi.

Ama Baekhyun şimdi ondan daha iyiydi.
















 

Baekhyun telefonunu kaydırdı, Jongin ve (arka arkaya mesaj atan) Chen'den gelen birçok çağrıyı görünce kaşlarını çattı.

Chen: bana ne haltlar döndüğünü söyle

Chen: sikeyim, bana hiçbir şey anlatmamandan bıktım, baek

Chen: senin sikik aptal

Chen: chanyeol'ü üzdün

Chen: neden Chanyeol yerine onu seçtin ki

Chen: lanet olası tam bir aptalsın

Chen: buraya geri dön

Chen: seni özledim

Chen: geri dön, lütfen

Baekhyun soğukkanlılıkla Chen'in gönderdiği her bir mesajı sildi ve sonra onu engelledi. Chen de bu karmaşaya dahil olamazdı. İşaret gibi Jungsoo onu aramaya girişirken telefonu titredi.

"Baekhyun, Chen Joo Sung'a güvenmiyor. Seni geri getirmeye çalışacak."

"Biliyorum." Baekhyun yanıtladı. "Ona bir şey söyleme. Buna onu bulaştırmayalım."

"Tamam." Jungsoo bir süre tereddüt etti. "Yine de onları dinleyemez misin? Geri dönemez misin?"

"Yakında döneceğim." Dedi Baekhyun uysalca. "Önce bir yeteri kadar kanıt toplayım."

"... Kendine dikkat et."


















 

"Baekkie, ben çıkıyorum, tamam mı?" Joo Sung kapıya yönelirken söyledi. "Uslu bir çocuk ol ve burada kal." Bunu dememiş olsa da Baekhyun duyabilmişti. "Olduğun yerde kal ve hiçbir şeye dokunma."

"O zaman ben de ödevimi yapayım." Baekhyun omuz silkti, üzülmüş gibi gözüktü. Joo Sung sevgiyle başını patpatladı ve gitti. Baekhyun Joo Sung'un gittiğine emin olunca yataktan çıktı ve çekmeceleri aramaya başladı. Baekhyun hala evin içindeyken Joo Sung neredeyse hiç dışarı çıkmıyordu, bu yüzden Baekhyun bu süreyi kanıt bulmak için kullandı, ne kadar riskli olursa olsun.

Çekmeceleri açtı ve içlerine baktı, her şeyi tersine çevirdi. Joo Sung'un iç çamaşırlarının olduğu son çekmeye uzandı ve yine aynı şeyi yaptı. Ancak çekmecenin sonunda sert bir şey hissetmişti. Dışarı çıkardı, ne olduğunu göremeden önce kare, plastik bir şey hissetti – bir diskti ve üzerinde 'Tatlı İntikam' yazıyordu.

Baekhyun'un kalp atışları hızlandı ve sıkıca kavradı onu. Düşündüğü şey bu olabilirdi. Masumca uzanan Joo Sung'un bilgisayarının olduğu yere kaskatı bir halde yürürken tükürüğünü yutmaya çalıştı. Bunu izlemeye alışmış olmalıydı. Joo Sung'un karakterini bildiği için, kendi başarısını tekrar hatırlamak için genellikle bakardı. Baekhyun bilgisayarı kavradı ve çalıştırdı, bir sandalye çekip oturdu. Elleri titriyordu. Diski masaya koydu ve gözlüğünü alıp taktı. Uzanıp mikrofona iki kere vururken zar zor nefes alabiliyordu.

"Sana ihtiyacım var." Dedi Baekhyun. Sanki bir şey onu alıkoyuyormuş gibi Jungsoo'nun cevap vermesi uzun, uzun bir süre aldı ama sonunda, kulağına ayak sesi geldi.

"Baekhyun?"

"Ben ... sanırım başka bir kanıt parçası buldum." Baekhyun soluklandı. "Bilgisayarını hazırla."

"Tamam." Jungsoo eşyalarını hazırlarken Baekhyun şifreyi girmeye çalışıyordu. Üç sefer denemişti. Şifreyse Byunbaekhyunsikikbirsürtük'tü. Nasıl orijinal ama. Baekhyun gayet normal şeklinde küçümsese de önünde masumca uzanan disk aklındaki tüm rahatsız edici şeyleri uzaklaştırıyordu.

Odaklanmadan önce bir süre sersem hissetti ve o zaman Jungsoo'nun hazır olduğunu anladı.

"Bilgisayar mı?" Jungsoo sordu. Baekhyun korkusunu geçiştirdi ve başını salladı, sonra diski eline alıp bilgisayara taktı.

"Tatlı İntikam?"

"Bence ... Bence bu kanıt çok önemli." Baekhyun soluklandı. "Bu kesin onu hapse gönderecek."

"Bu ne?" Baekhyun cevap vermedi. "Baekhyun?"

"Her şeyi kaydetmeni istiyorum." Dedi Baekhyun sessizce, kalbi hızlı hızlı atıyordu ve boğazı kuruyordu. Gözlerini kapatmak istedi ama bunu izlemeliydi çünkü ancak böyle Jungsoo her şeyi kaydedebilirdi.

"...Baekhyun?"

Sahte olabilirdi. Sadece boş bir disk olabilirdi. Baekhyun'un kendine söyleyip durduğu şeyler bunlardı ama nedense, kalbinin derinlerinde, gerçek bir şey olduğunu biliyordu. Çalamazdı çünkü Joo Sung anında öğrenirdi. Sonuçta bu onun için çok değerliydi.

Video başladı. Tıpkı Baekhyun'un hatırladığı gibi, hafızasındaki gibi karanlık ve rahatsız ediciydi. Joo Sung videoyu iyi çekmişti ve video hiç bulanık değildi.

"Bu ... ne ..." Jungsoo'nun sesi geldi. Baekhyun hiçbir şey demedi. Diyemedi.

Ama kanıtları için bu çok önemli olabilirdi. Bunu polise vermek istiyorlarsa Baekhyun açıklamalıydı.

"Bu ... bana tecavüz edişleri." Baekhyun fısıldasa da sesi titrekti ve kendi de titrediği için destek almak için masayı tutmak zorunda kalmıştı. Yedi yıl önceki hali çok zayıf, çok genç, çok çaresiz ve dünyanın acımasızlığından çok habersizdi. Kalbi geçmişteki hali için ağrıdı, çok yalnız ve üzgün olduğu için sonu böyle olmuştu – tanımadığı adamlar tarafından lekelenmiş ve tecavüze uğramıştı.

Jungsoo başka bir şey demese de Baekhyun orada olduğunu biliyordu. Bunun için minnettardı.

"Bu çöp parçasına tecavüz edin. Benimle tanıştığına pişman edin. Beni sevdiğine pişman edin. Babasının parasını çalmama izin verecek kadar sikik bir aptal olduğuna pişman edin. Ölmeyi isteyecek kadar kendinden nefret ettirin. Ne kadar değersiz olduğunu anlasın."

Baekhyun 15 yaşındaki halinin gözlerindeki incinmiş sevgiyle hala zalim adama bakmasından nefret etmişti. O zamanki halinden nefret etmişti, genç hali o kadar yalnızdı ki durumu reddediyor, onu yalnızlığından çeken tek kişinin hep iyi olduğuna inanmak istiyordu, önündeki bu kadar kötü şey yapsa da. Ona.

"Gerçekten üzgünüm ..."

Ve 15 yaşındaki halinin hala onun hatasıymış gibi düşünmesinden ve altı siktiğimin yılı onun hatasıymış gibi düşünen aynı yanından nefret etmişti. Yok yere özür diliyordu. Sadece birlik istediği için özür diliyordu. Nefret etmişti çünkü ... çünkü tek istediği sevilmekti ve yalnızlığından başka hiçbir şeyi yoktu.

Video sona erdiğinde Baekhyun gözlerini kapattı. Tüm bedeni titriyordu ve gerçekmiş gibi yeniden yaşıyordu neredeyse. Baekhyun geri çekildi, sandalyede kendine sarıldı. Yaşlar gözlerinden düşüyordu ve yumuşakça hıçkırırken yüzünü dizlerine gömmüştü. Jungsoo sanki Baekhyun'un neye ihtiyacı olduğunu bilir gibi susmuştu ve Jungsoo'nun tarafından bir şeyin düştüğünü duyana kadar neredeyse orada olduğunu unutmuştu.

Sessizce uzandı ve yara bandına bastırdı. Jungsoo'nun da kapattığını biliyordu çünkü kulaklığından ses gelmiyordu.

Sonra Dünya Baekhyun'un sessiz, boğuk ağlamaları dışında sessizleşti.


















 

"Birçok kopyasını çıkarttım." Dedi Jungsoo sonunda Baekhyun onu telefonla arayınca. Joo Sung telefonuna bakıp kimseyle konuşmadığını görürse şüpheli olacağını düşünüyordu. "...Bunu polise göndermek istediğinden emin misin?"

"Evet." Dedi Baekhyun uysalca kendine gelir gelmez. Diski çıkarıp kabına koyduktan sonra bilgisayarı kapattı. "Bilmeleri gerek. Yedi yıl önce neler olduğunu herkesin bilmesi gerek." Diğer hatta sessizlik oluştu.

"Ben gerçekten üzgünüm, hyung." Dedi Jungsoo uy

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet