Chapter 2

The Wolf and The Moon [YOU]

''Açsana be kapıyı! Tuvaletim geldi diyorum sana!'' saatlerdir kapıyı yumruklamana rağmen gelmiyordu. ''Ayrıca açım ve üşüyorum! Ölüme terk etmek için mi kurtardın beni!'' 

Kapıyı açtığında, kapının arkasında çöp torbası gibi sürüklenmiştin. Takatin yoktu zaten, var olanı da kapıyı yumruklamaya ve bağırmaya harcamıştın. 

''Pek de misafirpervermişsin.'' dedin yarım ağızla. ''Nerenin kabalığı bu?''

''Kurtların misafirlik anlayışını mı sorguluyorsun?'' kendi kendine güldü.

''Tepeden bakıp durma... Sana bakmak bile yoruyor beni, boynum hala kötü.'' bu dediğini duyunca dibine çömelmişti, çocukla konuşmak için eğilen bir yetişkine benziyordu. ''Ayrıca şu kurt lafının da suyunu çıkarma. Espriydi sadece.''

''Espri yaptığımı mı sanıyorsun?''

''Kurt adam olduğuna inanmamı falan mı bekliyorsun?'' kendi kendine güldün. ''Tuvalete gitmem lazım.'' elini uzattın. ''Ayağa kalkmama yardı-''

Kuş tüyüymüşsün gibi, kucağına alıp ayağa kalkmıştı. Hiç şikayet edecek halde değildin, kendi çabanla gitmeye çalışsaydın yarı yolda hoş olmayan şeyler olabilirdi. Ahşap merdivenleri gıcırdatarak alt kata indikten sonra bir kapının önünde  durmuş ve seni indirmişti. 

Kapıyı açtın. Tertemiz ve sinir bozucu derecede beyaz banyo seni bekliyordu. 

*** 

Buğulanan aynayı silip havluyu başına sardın. Banyoyu kullanmak için izin almamış olsan da, davetsiz misafir olmak bunu gerektirirdi. Ayrıca teninden yükselen kan kokusu da seni iyice rahatsız etmeye başlamıştı, hiç değilse bu kokudan kurtulmuş ve bir nebze rahatlamıştın. Kıyafetlerin yerine konulmadığı için odadan arakladığın çarşafa sarınmak zorundaydın, kurumuş olmalarını umuyordun. 

Banyo kapısını açıp çıkmış ve attığın birkaç adımdan sonra donup kalmıştın. 

Salon olduğunu düşündüğün geniş odanın ortasında bir kurt vardı. 

Göz göze geldiğinizde, bu çivit mavisi gözlerin bir yerden tanıdık olduğunu hissetmiştin. 

Nasıl olduğunu anlayamadığın bir şekilde, belki de birkaç gerinme hareketinin ardından insan bedenine dönüşmüştü. 

''Şimdi inandın mı?'' sırıttı, az önce kurt bedenindeyken daha keskin görünen köpek dişlerini sergiledi. 

''AY HOŞT!'' diye çığırmış ve gözüne ilk çarpan nesneyi ona fırlatmak üzere almıştın. Ancak koca şamdanı havada yakalamış ve ayağının dibine bırakmıştı. 

''Sen az önce bana köpek muamelesi mi yaptın?'' usul adımlarla sana doğru ilerledi. Kaşları çatıktı, acayip ürkmüş olsan da belli etmemek için ağzında atan kalbini dizginliyordun. 

''Köpek değil mi sonuçta? Ha kurt, ha köpek!'' o ilerledikçe kalbin daha bir şiddetli çarpıyordu sanki. ''Yaklaşma... Kötü olur!'' 

''Kötü mü olur?'' durumun ironisi onu öyle içten güldürmüştü ki, göz kenarlarının masumca kıvrılışı seni az daha kandıracaktı. Ancak sonraki hamlesi bu haliyle taban tabana zıttı. Boğazından kavradığı gibi ayaklarını yerden kesmişti. ''Durumun farkında değil misin sen?'' 

Boğazını çok fazla sıkmamış olsa da, kondisyonu düşük ve fazlasıyla korkmuş bir bedenin bu kadarına dayanması mümkün değildi. Solgun bir yaprak gibi bayılıvermiştin. 

Mingyu öfkeliydi, elindeki herhangi bir beden olsaydı un ufak edene kadar durmazdı. 

Ancak yapamazdı, kendi kanı buna engel oluyordu. 

***

Gözünü açtın, bu defa hapsedildiğin odada değildin. Bayıldığın yerde kalmıştın, seni öylece bırakmıştı vicdansız cani. 

Orada öylece oturuyordu, pencere azının geniş alanında. Öylece durmuş, dışarıdaki kar fırtınasını izliyordu. 

Nedense dinç hissediyordun, belki de bayıldığın yerde uzunca bir süre uyuduğun içindi? Az ötede de kıyafetlerin duruyordu. Onları almak için koltuğun yanına ilerledin, giyinip çıkacaktın. Belki donup ölecektin, ama burada da güvende olduğun söylenemezdi. Kapının yanına gittiğinde botlarını göremedin.

''Ayakkabılarım nerede?'' diye sordun ters bir sesle.

''Yaktım.''

''Ne yaptım dedin sen?'' tepenin tası atmış bir halde geri döndün. ''Yalan söylüyorsun değil mi? Ayakkabılarımın yerini söyle, ben de daha fazla başını ağrıtmadan gideyim.''

''Dışarıdaki tipinin farkında değil gibisin. On adım gidemeden karlar altında kalırsın.''

''Meteoroloji yorumun için teşekkürler, şimdi ayakkabılarımın yerini alayım?'' 

''Sana fikrini sormadım, izin de vermiyorum. Otur şuraya. Madem kaderimiz ikinci kez kesişti, senin de bilmen gerekiyor.'' Tam karşında durmuş ve emreden bir beden diliyle konuşuyor olması tepeni iyice attırmıştı.

''Bu tavırlar ne böyle? Gören de sarhoşken seni hamile bırakmışım da, yıllar sonra tek gecelik aşkımızın meyvesini açıklayacakmışsın falan sanar. Ne demek 'senin de bilmen gerekiyor'? Bilmem gereken ne olabilir Tanrı aşkına?'' 

''Bilmen gereken...'' durdu, derin bir nefes aldı. Gözlerine uzun uzun baktıktan sonra iki yana salladı kafasını. ''Yok bir şey.''

''Ben de onu diyordum ya zaten!'' omuz silktin. 

''Nasıl iyileştiğin hakkında tek bir fikrin var mı?'' 

Farklı bir yerden vurmayı tercih etmişti, bunu duyunca kulaklarını dikip dikkatle dinleyen bir köpek gibi görüneceğine emindi çünkü. Dik başlı olsan da, nankör biri olmadığını biliyordu çünkü. 

''Tamam...'' teslim oldun, usulca koltuğa oturup onu dinlemeni sağlayacak konuyu bulmuştu. ''Ne haldeydim bilmiyorum sonuçta. Buraya bir doktor getirmiş olabilir misin?''

Kıs kıs güldü, gülerken omuzları bile sarsılmıştı. Yavaşça başını geriye attı, keskin adem elmasını sergileyerek. ''Benim kanım sayesinde.''

''Kanın mı?'' kaşlarını çattın. 

''Evet, kanım. Damarlarında dolaşan kurt tanrısının kanı sayesinde bu kadar kısa sürede iyileşebildin. Seni bulduğumda nabzın hissedilmiyordu bile.''

''O kurt... Sen miydin?'' hatırladığın detay heyecanla öne atılmana neden olmuştu. ''Korkudan ölebilirdim biliyor musun?! Madem insan olabiliyordun, neden öyle gelmedin?''

''İyi bir noktayı yakaladın.'' sana baktı, ellerini göğsünde birleştirip devam etti. ''İnsan formunda kalabilmem için enerjim fazla düşüktü...'' 

''Şarjın mı bitmişti? Ay kıyamam.'' dedin alaycı bir sesle.

''Beni neyin şarj ettiğini bilseydin böyle gülebilir miydin bakalım?'' onun gülüşü seninkini soldurmuştu. 

''Merak etmiyorum.'' 

''Yanlış zamanda mı geldim ben?'' 

İkiniz de sese döndüğünüzde, üzerindeki karları silkeleyen uzun boylu başka birini görmüştünüz. Gülümseyerek ellerini ovuşturdu ve şöminenin yanına ilerledi. 

''Senin ne işin var burada?!'' Mingyu sesini yükseltti, bu güleç yüzlü genç adama fazla sert çıkmamış mıydı? ''İpini koparıp koparıp gelme demedim mi ben sana?! Seni laftan anlamaz, başı bozuk at!''

''At mı?'' bön bön baktın diğerine. ''Sakın bana ata dönüşebildiğini söyleme?''

''Ama kalbimi kırıyorsun Mingyu-ssi...'' gözlerini kaybedene kadar güldü, soğuktan kızarmış dudakları da bembeyaz dişlerini vurguluyordu. ''Senin için onca yolu tepip geldim. En kadim dostuna ikram edecek bir fincan kahven yok mu?''

***

''Kahven bittiyse git artık.'' Mingyu gözlerini devirdi misafirine. 

''Daha bir yudum alabildim... Fazla sıcak...'' 

''Seokmin!'' dişlerini sıktı. ''Sana yapacağımı bilirim ben.''

''Yani siz de atsınız, öyle mi?'' diye sordun boş boş. ''Öldüm de bana söylemiyor musunuz yoksa?''

''Kulağa biraz fantastik geldiğinin farkındayım ama... Evet. Ben At Tanrısı Lee Seokmin... Ve sen de Mingyu'nun e- AAAAAAAAAAAA!'' Mingyu'nun saldırısıyla yarım kalmıştı sözü. ''Mingyu'nun evinde kalan misafirsiniz diyecektim... Ehehehe...''

''Zorunlu misafir diyebiliriz... Karlar durunca gideceğim.'' 

''O kadar da emin olma...'' dedi Seokmin gülümseyerek. Mingyu ona yine ters ters bakmıştı, kıracağı pota karşılık tetikte bekliyordu. ''Bir bakarsın Mingyu'nun misafirperverliğinden memnun kalmışsın, gitmek istemiyorsun falan... Olamaz mı? Ne dersin Mingyu?''

Ortada bir haltlar dönüyordu ama, ne olduğu hakkında hiçbir fikrin yoktu.

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
cattleya3 #1
Chapter 1: uygulamayı hala anlayamadım ama hallederm sldlfldls
cattleya3 #2
Chapter 1: yaa kendimi garip hissediyorum sanirim wattpade uzun bi ara vermeden once senin elinden okudugum son ficti 🥺 ay hautemm dilini nasil ozlemisim yaaa ♥️♥️ wattpadde yerin çok belli 😭😭
icequeenhera
#3
Chapter 1: Hayattaki şansım: ilk üç paragraf
icequeenhera
#4
Karma puanım yetmediği için yorumlayıp okuma yapcam bunu da sırf yorum olsun diye yazyom sksjskj