4. Bölüm

Shoelaces
Please Subscribe to read the full chapter

"Doğru. Öyleyse neden böyle hissettiğini bana söyler misin?"

Koltuklarında oturuyorlardı, her zamanki gibi televizyon açıktı, tek fark Baekhyun'ın odasında olan Jongin'in kız arkadaşıyla konuşmalarının mırıltı halinde duyuluyor olmasıydı. Jongdae ona yüzündeki kuşkulu ifadeyle bakıyordu.

"Bilmiyorum," Diye mırıldandı sonunda.

"Byun," Jongdae yavaşça başladı, Jongdae'nin kullandığı tondan Baekhyun bu konuşmayı sevmeyeceğini anladı, "eve sadece gözlerinle birini öldürmeye hazırmış gibi bir görünüşle geldin, peşinden ödü patlamış gibi gözüken bir çocuk sürükledin, ve bana bunun Park'la ilgili olduğunu söyledin, şimdi bana neden böyle hissettiğini bilmediğini söylüyorsun?"

Baekhyun yüzünü buruşturdu. "Ne hissettiğimi ima ettiğine bağlı..."

"Byun Baekhyun," Jongdae yüzyüze gelebilmek için onu kendine döndürdü ve omuzlarından tuttu, "Üzgünüm, ama sen sanki sevgilisi az önce önünde başka biriyle öpüşmüş biri gibi gözüküyordun, ne yapacağınıda bilmiyordun, ve olay şimdi bu çirkin yüz ifadenle sonuçlandı. Ve bildiğim kadarıyla, bir kız arkadaşın yok ki Park Chanyeol'le öpüşebilsin, yani bu kesinlikle olamaz."

"...Yüzümle ilgili bu kadar çirkin olan şey ne?" Baekhyun'ın söyleyebildiği tek şey buydu.

"Birini öldürmek veya için dışına çıkana kadar ağlamak arasında kalmış gibi gözüküyordun. Ve sanırım biraz da kabız sancısı çekiyor gibiydin."

"Senden nefret ediyorum, bunu fark ettin, değil mi?"

"Biliyorum, arkadaşlığımızın ilk gününden beri bunu söylüyorsun. Ve bu seneler önceydi, eğer hatırlamıyorsan. Ama konuyu değiştiriyorsun," Jongdae onu hafifçe salladı, "Ne oldu?"

Baekhyun boğazını temizledi ve gözlerini kaçırdı. "Chanyeol'ü bir çocukla yiyişirken gördüm," mırıldandı.

Jongdae gözlerini kırpıştırdı. "Yani? Erkeklerden de hoşlandığını bilmiyor değilsin. Sende bunların içindesin. Bu kabız ifaden bundan dolayı mı?"

Baekhyun iç çekti ve sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. "Emin değilim, gerçekten. Bu sadece-seçme şansı var, biliyorsun? Demek istediğim, bir kızla veya bir erkekle çıkabilmeyi seçebilir. İstediğini seçebilir, iki cinside etkileyebilecek kadar şanslı. Bazı insanlar değil," Baekhyun çok güzel bir gülümsemesi olan ve kocaman gözleri olan çocuğu anımsadı, gözleri her gülümsediğinde yarım ay şeklini oluştururdu; ve yüzü çocuksu olan ama gözleri yaşına gore çok olgun gözüken bir adam, "Karşı cinsi etkilemek için çok uğraşıyorlar, ama beceremiyorlar," Baekhyun boğazında ki düğümü çözmek için yutkundu; bunu düşünemezdi, şimdi olmaz, "ve Chanyeol yapabiliyor. Yapabiliyor, ve yinede başka bir erkekle çıkmayı tercih ediyor. Mantığını anlayamıyorum. Demek istediğim şey şu, dışarda bir sürü etkileyici kız varken neden başkalarının eleştirilerine göz yumup bir erkekle çıkarsın ki? Ve yaşadığımız şehirde homoseksüellik tamamen kabul edilen bir şey değil. Şimdi bunun farkında olmayabilirsin, ama büyüdüğümüz zaman bunu göreceksin, kolay olmayacak. Biliyorum olmayacak."

Jongdae bir dakikalığına ona baktı. "Park'ın biseksüel olduğunu biliyordum, ama senin de öyle olduğunu bilmiyordum."

Baekhyun kaskatı kesildi, kalp atışlarının hızlandığını hissedebiliyordu. "Konu bu değil," dedi. Lanet girsin, bu kadar kişisel konuşmamalıydı.

"Oh, demek öyle," Jongdae onu bıraktı ve koltukta arkasına yaslandı. "Aslına bakarsan, muhtemelen cevabı sende biliyorsun," Neşeyle Baekhyun'a gülümsedi.

Baekhyun kaşlarını çattı. "Bilmiyorum. Seni öyle olduğunu düşündüren ne?"

"Şey, bir düşün. Uh, bakalım. Kaçtane kız arkadaşın oldu?"

"Seni de sayıyor muyum?"

"Çok komik, Byun."

"Bütün hayatım boyunca mı? Uh, beş. sanırım?"

"Pekala, öyle olsun. Peki kaçtane erkek arkadaşın oldu?"

"...bu seni neden ilgilendiriyor?"

"Hadi ama, söyle işte!"

"Peki," Baekhyun mırıldandı. Onlardan bahsetmek onlara ihanet etmek değildi sonuçta, her neyse. Ve yine de, korkularınla doğrudan yüzleşmlisin derler, yada onun gibi bir şeydi. "Uh, iki."

Jongdae kafasını salladı. "Ha şunu bileydin! Bekle iki tane mi oldu?"

Baekhyun bir kaşını kaldırdı ona. "Evet. Neden?"

"O zaman neden biseksüel olduğunu içinde saklayan ve aslında erkeklerden hoşlanan ama risklerinden korkup daha önce denememiş biri gibi davrandın?!" Jongdae havada ellerini sağ sola salladı. "Ve bekle, daha önce yaptın mı? Bir erkekle?"

"Evet... Ne yapmamı bekliyordun? Kıçımın bekaretini gerçek aşkım için saklamamı mı?"

Jongdae boğuluyormuş gibi ses çıkardı. "Altta mıydın?"

"Evet, öyleydi... Ama üstte de oldum. İlkim altta olmayı tercih ediyordu, ama ikincisi çoğu zaman üstte oluyordu." Baekhyun kaşlarını çattı. "Neden bana öyle bakıyorsun?"

Jongdae kafasını salladı iki yana. "Sanırım seks hayatın hakkında hayatım boyunca duymak isteyeceğimden daha fazla şey duydum," diye mırıldandı ve görülebilir bir şekilde titredi. "Ama bekle, bir erkekle birlikte olmak konusunda rahatsan, neden Park'ı ilk seferde reddettin?"

Baekhyun iç çekti. "Bana aşkı ilan etmeden önce, çoktan bir daha erkeklerle çıkmama kararı almıştım. Artı, bunun olmasını beklemiyordum, en yakın arkadaşımla ona aşık olmadığım halde bir ilişkiye başlamak istemiyorum. Bu küçük düşürücü olurdu. Ayrıca, lanet olası şekilde korkmuştum, tamam mı?"

"Huh. Biliyorsun, ilk defa kendinden bu kadar bahsettin."

Baekhyun gözlerini kırpıştırdı. "Haklısın. öyle. Ama bu sensin bu yüzden bir zararı yok," diye bitirdi.

Jongdae boğazını temizledi. "Beni utandırmaya mı çalışıyorsun? Çünkü diyorum ki, bir cetvel kadar düzüm."

Baekhyun yüzünü ekşitti. "Bu mide bulandırıcı, Jongdae. Neden seni yatağa atmak isteyeyim ki?"

"Bilmiyorum, Byun. Bu gece çok fazla beklenmedik şey oldu. Oh," Jongdae ona doğru eğildi ve muzip bir şekilde gülümsedi . "Hangisinin daha iyi olduğunu düşünüyorsun? Erkek arkadaşların mı yoksa Park mı?"

"... hangi konuda?"

Jongdae'nin sırıtışı büyüdü. "Yatakta."

Baekhyun tekmeleyerek onu koltuktan düşürdü. "Lanet olsun, Jongdae seks hayatımı bilmek istemediğini sanıyordum!"

Jongdae kahkaha attı ve tekrar koltuğa çıktı. "Nah, sadece seni daha ne kadar sıkıştırabileceğimi görmek istedim. Ama cidden," Jongdae ona baktı ve gülümsedi. "En özeli hangisiydi? İki erkek arkadaşın arasında."

Baekhyun sabırla iç çekti. "Neden kadınlar değilde erkekler bu kadar ilgini çekti?" mırıldandı. "Eğer soruyorsan, bunu dürüstçe cevaplayamam. Çünkü gerçekten seçemem," gülümsedi ikisinide anımsarken. "Her biri hayatımın başka bir kısmını simgeliyor. Birbirlerinden tamamen farklı oldukarından bahsetmiyorum bile. Yani öyle," omuz silkti.

"Görüyorum."

Baekhyun kafasını iki yana salladı, şu anda gerçekten onları düşünemezdi.

"Herneyse, Jongdae. Biseksüellik hakkında ne söyleyecektin?"

Jongdae boğazını temizledi. "Oh, evet. Şey, ilişkilerinin oranına bakarsak eğer, kişisel şeyleri saymadan, kızları erkeklerden daha çok tercih ediyorsun, değil mi?"

Baekhyun bir süre bunun hakkında düşündü ve kafasını salladı.

"Doğru. Yani sen biseksüellerin iki cinsede eşit derecede ilgi duymadığının canlı kanıtısın; bazıları kadınları tercih eder, bazıları erkekleri. Sanırım Park erkekleri tercih ediyor."

Baekhyun kaşlarını çattı. "Ama kızlardan hoşlanıyor. Neden bundan uzaklaşabilecekken erkeklerle çıkar? Ve neden kendini belaya bulaşatırır?"

Jongdae iç çekti, bıkmış gözüküyordu. "Olayda bu, Byun. Umursamıyor. Artı, burada ki insanlar açık fikirli. Tabi bunun çok belli olmamasına rağmen öyleler. Ve biliyorsun, senin sorunun, çok fazla umursuyorsun. Her zaman yapıyorsun. Ve sanırım önceden çok umursamıyordun çünkü bundan önce iki erkek arkadaşın olmuş, ama seni bu kadar korkutacak ne olduğunu bilmiyorum."

Bunu yapmalı mıyız bilmiyorum, Baek. Demek istediğim, bu çok iyi bir fikir gibi gözükmüyor. Ya insanlar anlarsa-

İşte bu senin problemin, Yeol. Çok fazla umursuyorsun! Insanların ne düşündüğünü kim takar? Sana yapabilecekleri hiçbir şey yok, değil mi? hayatı yaşa biraz, Park Chanyeol!

Ama-oh, bilmiyorum...

Chanyeol, kime daha çok güveniyorsun; bana mı diğerlerine mi? Ailen hariç, tabi ki.

...Sana.

Güzel! Bende. Şimdi kap spreyi ve boyamaya başlad sol tarafı boya. Bende sağı boyayacağım. Okul duvarımızın biraz yenilenmesinin zamanı geldi, sencede öyle değil mi?

Baekhyun buna cevap olarak ne diyeceğini bilememişti, o yüzden hiçbir şey demedi çünkü eskiden Chanyeol'e umursamamasını söyleyen oydu ve bunun nasıl bu hale geldiğini merak ediyordu(Biliyordu, sadece bilmiyormuş gibi davranıyor). Bunun hala neden böyle hissettiğini açıklamamasına rağmen-

"Ve ona seninkinin de onun için kalktığını söylemen gerek. Bu her şeyi daha çabuk çözer."

...

"Siktir, Jongdae."

"Daha çok siktir Park, belli ki bunu baya istiyorsun."

-

Gecenin diğer yarısını Jongin'in Pororo koleksiyonunu izleyerek geçirdiler.

Omzuna bir şey değdiğinde Baekhyun Krong'u silah olarak kullanıp toplu katliam yapmayı düşünüyordu boş boş. Baktığında Jongin'in kafasının olduğunu gördü. Çocuğun uyku halinde ki yüzüne bakarken kendiliğinden yüzüne yerleşen sevgi dolu gülümsemeye engel olamadı. Doğrusu, Jongin tekken onunla bir problem yoktu. Sehun ve ikisi birlikte olduğu zaman problem oluyordu. O ürkütücü çocuğun Jongin üzerinde kötü bir etkisi vardı.

Jongdae fark ettiği zaman Jongin'in öbür tarafında kahkaha attı. "Her gece geç saatlere kadar uyumuyorum diye övünüyordu birde. Baksana şuna, saat daha dört bile değil ve küçük bir bebek gibi uyuyor. Salak çocuk," Jongdae kafasını iki yana salladı ve televizyonu kapattı. "Onu uy

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet