Final Part-2

Shoelaces
Please Subscribe to read the full chapter

Baekhyun'un teklifinden sonraki gün, Kim Jongdae onu görmeye geldi.

Chanyeol, Kim Jongdae'nin nasıl oldu da evini bulduğunu merak bile edemeden, Kim Jongdae ona yumruk attı. Sertçe.

Siktir!

Chanyeol gözlerini kırpıştırdı ve yanağına dokundu. "Bana yumruk attın," dedi buna inanamayarak.

"Konuşmamız gerek."

-

"Ne hakkında konuşmak istiyorsun," diye mırıldandı Chanyeol karşısındaki yemek masasında oturan Kim Jongdae'ye bakarken.

Kim Jongdae güldü. "Aptal mısın yoksa öyleymişsin gibi mi davranıyorsun gerçekten hiç bir fikrim yok."

Chanyeol iç çekti. "Ne var, Jongdae?"

"Direk konuya gireceğim. Byun'a kabul edeceğimden daha çok değer veriyorum, bu işi yüzüne gözüne bulaştırmasan iyi olur."

"Beni onu kabul etmeye mi zorluyorsun? Çünkü bu hiç adil-"

"Bu ikiniz içinde adil olmaz, bu yüzden hayır. Gerçekten gerizekalısın."

Chanyeol inledi. "O zaman ne istiyorsun?"

"Park Chanyeol. Ya onun gitmesine izin ver; ya da hayatın buna bağlıymışçasına ona tutun."

-

Ne istiyorsun?

Chanyeol'ün hiçbir fikri yoktu.

-

Chanyeol kesinlikle Baekhyun'un başka bir erkeği öpüyor olma fikrini sevmemişti.

Kızlarla öpüşmesi tamamdı, çünkü o zaman Chanyeol hiçbir şansı olmadığını biliyordu. Ama bu başka bir erkek olduğunda-

Neden o ben olamıyorum?

Chanyeol korkuyordu çünkü hala Baekhyun'a karşı bu kadar güçlü hisleri olduğunu bilmiyordu, ve neredeyse onu incitmek üzereydi kıskançlığı yüzünden.

Baekhyun'a olan sevgisinin ne zaman böyle bir şeye dönüştüğünü merak ediyordu.

-

"Jongdae gerçekten sana zarar verdi, huh?"

"Sadece bir yumruk," Chanyeol mırıldandı ve yanağına biraz sert bir şekilde dokununca ciyakladı.

Junmyeon iç çekti, başını iki yana salladı. "Gerçekten mi, şimdi. Jongdae'nin bir kaç ahlak kuralını öğrenmesi gerekiyor. İnsanları birden böyle yumruklayamazsın." Chanyeol'ün odasına yürüdü ve yatağa, yanına oturdu. "Şey. Sen bir yetişkinsin, o yüzden eminim ki bu çok kısa bir sürede iyileşecek." Junmyeon ona güven verici bir gülümseme sundu ve Chanyeol hangisi daha kötüydü bilemedi; Jongdae gibi kaprisli bi rev arkadışna sahp olmak mı yoksa herkese karşı ana sınıfı öğretmeni gibi davranan bir ev arkadaşına sahip olmak mı.

"Onun nasıl en yakın arkadaşın olduğunu anlayamıyorum. Bu rahatsız edici." Chanyeol hiç abartmıyordu, çünkü Jongdae, Junmyeon'a mızmız bir çocuk gibi davranıyordu ve hatta Junmyeon'a Junmyeonnie diye sesleniyordu. Chanyeol öyle seslendiğini ilk gördüğünde neredeyse kalp krizi geçirecekti.

Junmyeon kıkırdadı ve Chanyeol'ün omzunu sıvazladı. "Aslında o iyi biri, bilirsin. Gerçek şu ki, son günlerde daha da iyi biri oldu."

"Benimle dalga mı geçiyorsun? Evimize geldi ve yüzüme yumruk attı."

"Onu suçlayamazsın. Onun senin Baekhyun'una ne kadar bağlı olduğunu biliyorsun," Junmyeon sırıttı. "Tabi bu benim için pekte iyi bir şey değil, şu günlerde hep 'Byun şöyle, Byun böyle, Chanyeol'ü kısırlaştırmak istiyorum'," Junmyeon elini sallayarak konuştu. "Bu çok tatlı, aslında. Sevdiği insanlar söz konusu olduğunda çocuk gibi oluyor."

"Beni kısırlaştırmak hakkında konuşmasını bir yana bırakıyorum, ondan gerçekten hoşlanıyor mu?" Chanyeol, Kim Jongdae'nin duyguları hissedecek kapasitesi olduğunu bile bilmiyordu.

Junmyeon başını salladı. "Hemde çok. Ona tapıyor, cidden. Baekhyun'la arkadaşlıklarının ilk zamanlarında Baekhyun'u güneş diye tarif ettiğini hatırlıyorum-"

"Sanırım bunu burada kesmeliyiz." Chanyeol midesinin bulandığını hissetti.

Junmyeon omuz silkti. "Sen bilirsin, o zaman. Gerçi bence konunun değiştiği zaman senin dahil olduğunda olmalıydı ama."

Chanyeol yüzünü ekşitti. "Bunun hakkında konuşmak istemiyorum, yinede."

"Chanyeol..." Junmyeon ona tekrar 'o' bakışı attı, ve Chanyeol o bakıştan nefret ediyordu çünkü o bakış her zaman galip geliyordu ona karşı. "Biliyorsun konuşmak her zaman iyi gelir." Ve bakış yoğunlaşır ve lanet girsin Chanyeol bu bakışa karşı nasıl kazanabilirdi?

"Peki," dedi Chanyeol sonunda."Ne bilmek istiyorsun?"

Junmyeon o yasa dışı gülümsemesiyle gülümsedi ve dedi ki, "Her şeyi."

Chanyeol, Junmyeon'a hayır demeyi beceremediği için gerçekten kendinden nefert ediyordu.

-

"Duygularının değiştiğini fark ettiğinde nasıl hissettin?"

"Ben... kendimden iğrendim."

"Bu sadece şehvet, Chanyeol."

"Ama-"

"Her şeyden önce, zaten aşık olmakla, platonik olmanın arasındaki çizgisi şehvet çizmiyor mu?"

-

Sonra ki gün, Chanyeol eve geldiğinde kapının önünde tanıdık bir çocuk gördü.

Çocuk bakışlarını kaldırıdı ve hafifçe gülümsedi Chanyeol yaklaştığında.

"Merhaba. Ben Kim Jongin."

Oh.

Ve sonra: Hangi lanet olasıca benim adresimi dağıtıyor?

Chanyeol hafifçe başını salladı. "Merhaba."

Jongin ensesini ovdu ve kuzu gibi gülümsedi. "Uh, üzgünüm. Ama bizim-"

"Konuşmamız gerekiyor. Evet, fark ettim."

Jongin başını salladı, hala o yarım gülümsemesiyle gülümsüyordu. "Bunu basitçe halledecğim, bugün işim olduğundan dolayı. Tamam?"

Chanyeol başını salladı.

"Söylüyorum. Uh, bunda gerçekten çok kötüyüm, o yüzden sadece ne hissediyorsam onu söyleceğim. Sen," Chanyeol'ün omzunu sıvazladı, "Sadece birkaç günün kaldı. Değil mi?"

Çocuğun nasıl öğrendiğini gerçekten bilmek istmiyordu, bu yüzden Chanyeol tekrar başını salladı.

Jongin başını kaşır ve bıyık altından bir şeyler söyler. Ve tekrar iç çeker. "Pekala. Bak, nasıl hissettiğini anlayabiliyorum. Bende aynı durumu yaşadım. Yani sana bu hafta bitince hala kararını verememiş olacaksın dediğimde bunu gerçekten biliyorum."

Chanyeol ka

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet