9.BÖLÜM - Gone

You're Worth Everything
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; leecrannie

Çeviri; SeKaism

Ç/N: Sonunda dediğimiz bir bölüm dgjkdg ne demek istediğimi anlayacaksınız :D 
İlginize çok teşekkür ederim, fakat eskisi gibi yine yorum yapamaz mısınız TT lütfen TT
 

Chanyeol'un gözünden;

Baekhyun arabada kriz geçireli bir ay olmuştu..
 

...dünyam onun kaybolmuş gülümsemesini göstereli...
 

...ve Kyungsoo onun sırrını öğreneli...
 

Baekhyun ve Kyungsoo düzgünce bir konuşma yaptıktan sonra, Baekhyun'un rahatladığını fark etmiştim, sanki göğsünden bir yük kalkmış gibi. Gerçi hala eski halinden çok uzak olsa da, umursamıyordum. Onun ince gülümsemeleri ve kısık kahkahaları ile memnundum.

O yanımdayken, geceleri kafasını göğsüme koyduğunu, ince kollarını belime sardığını, küçük elinin benim elimi tuttuğunu hissetmek...yetiyordu bile. Pekala, en azından şimdilik. Kalbinde hala büyük bir acının ve üzüntünün izleri olduğunu biliyorum, fakat zamanla, onları atmayı öğreneceğine ve hayatını mutlulukla geçireceğine inanıyordum...benimle birlikte, ve etrafında onu gerçekten seven insanlarla birlikte. Bunun için her zaman bekleyebilirim.
 

Sabahlara onunla başlamak en sevdiğim şey olmuştu. Bu yaşında, çocuksu suratı ve ince bedeniyle hala bana bir çocuğu anımsatıyordu. Midemde hissettiğim karıncalanma hissi parmaklarımı ve ayaklarımı getirdiği sevinç ile bükmek istememe neden oluyordu. Onun yanında uyanmak bana anlık neşe getiriyor. Benimle yaşamayı ona sormam bilgisi bana çarpmıştı, cidden. Pekala, bu ısrardan da fazlasıydı fakat ne olursa olsun sonunda oldukça işe yaramıştı.
 

Onun da kalkması gerektiğine karar vererek, elimi karnıma götürdüm ve yatakta bedenini aradım. Bakışlarımı tavandan çeksem de, elimle temas ettiğim şey soğuk çarşaftan başka bir şey değildi.

"Baek?" Uykulu sesim ürkütücü sessiz oda boyunca yankılanmıştı, veya da bu duyduğum kalp atışımdı, çünkü neredeyse tekrar kötüleştiği o berbat zamandan beri, beni uyandırmadan asla yataktan çıkmazdı.

"Baekhyun?"

Aklımı toplayınca, kalktım ve telaşla odaya yürüdüm. Boş bir salonla karşılaşmıştım. Mutfakta değildi, banyoda ve odasında kesinlikle yoktu.

Telefonumu almak için tekrar odaya gittim, fakat rehberimi kaydırdığımda, adının olmadığını görünce numarasının olmadığının farkına vardım.

Nerede olabileceğini düşünerek panikle etrafa baktım. Dün gece tartışmamıştık---sanki buna izin verirdim de--- ve ondan hiçbir sorun duyduğumu da hatırlamıyorum. Yine benden bir şeyler mi saklıyordu? Sakladı, belki de, kendine zarar vermeyi istedi ve bilmeme izin vermedi? Ama iyi görünüyordu. Dün arkadaşlarımızlaydık, her zamanki gibi, ve oldukça eğlenmiş görünüyordu. Kandırılmış mıydık? Neden benle konuşmadan gitti?

Nereye gitti?

Salona geri döndüm ve sanki bu onu tekrar ortaya çıkaracak gibi ikinci defa evin içinde aradım. Kontrol etmek için pijamalarımla belki oradadır diye gitsem de, yoktu.

Kapının topuzunun çevrildiğini, ardından da kağıt torbaların hışırtısını duyduğumda, aklıma gelen arkadaşlarımızı arama düşüncesini boşverdim.

Bahsi geçen kişi içeri girmeden önce ağzım açık kalmıştı, ve bana şaşkın gözlerle bakan Baekhyun'u gördüğümde neredeyse ortalığı velveleye verecektim.

"Y-yeol? Sen ne---"

"Byun Baekhyun! Neredeydin? Endişelendim!" diye sorarken sesim beklediğimden daha yüksek çıkınca şaşkınlığı artmıştı.

"Huh---u-uh...Ü-üzgünüm..Yanlış bir şey mi yaptım?" Onu korkuttum gibi görünüyordu ve kasıtsız olsa da sesimi yükselttiğim için biraz suçlu hissetmiştim.

Ona yakınlaştım ve elimin arkasıyla yanağını okşadım. İçten içe rahatlayarak ağlarken özür diler gibi bakmıştım ona. "Gittiğini sandım..."

"Gittim. Sana kahvaltı hazırlayacaktım ama buzdolabında sadece peynir ve su vardı bu yüzden malzemeleri almak için bir süreliğine gittim. Ben dönmeden önce uyanacağını düşünmemiştim."

"A-ah. Cidden mi?" Kendi yüzüme tokat atmak istiyordum. Wow, Chanyeol. Aşırı tepki vermede bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum.

"Ne yaptım diye mi endişelendin?" Dikkatlice bana sordu. Kollarındaki bakkal ürünlerini taşımakla cebelleştiğini görünce çabucak onları aldım ve onu arkamda sürükleyerek mutfağa yürüdüm. Poşetleri tezgahın üzerine koydum ve ona utangaç bir gülümseme verdim.

"Beni boşver. Ben sadece...birazcııık...korktum. Uyandığımda etrafta yoktun bu yüzden...evet...biraz panikledim. Birazcık. Sadece biraz. Evet. Ha ha. Sadece panikledim. Daha önceki tepkimi unut yalnızca. Hiçbir şey olmadı. Tamam mı? Adamım, çok utanç verici bu. Bunun için endişelenme, tamam?" Saçmalamam kesinlikle kendimi açıklamamda yardımcı olmamıştı ve bana yönetilen sorgulayıcı bakışa garipçe gülümsemekten başka bir şey yapamamıştım.

Bakışları yumuşadı, ve olduğum yerde dururken o aramızda mesafeyi kapatarak kollarını belime kitlemişti.

"Üzgünüm. Seni hep endişelendiriyorum, değil mi?" Göğsüme doğru mırıldandı. Bir elimi rahatlatmak için kafasının arkasına götürürken diğer elimi sırtına koydum.

"Seni kaybetme düşüncesi beni korkutuyor, Baek."

Sessizlik sürdü ve düşüncelerimi yanlış zamanda söylemiş olmak beni endişelendirdi. Bu tür konuşmalar genellikle ondan gelen, son günlerde kaçındığımız bir şeye, duygusal bir kargaşaya yol açardı.

Kendini benden çekti, elimi tuttu ve yanağına bastırdı, bana dikkatle bakarken elimin orada kalmasına izin verdi. "Beni kaybetmeyeceksin, Chanyeol."

Benim kaba elimde onun yumuşak yanağını hissederken, narin eli benimkinin üzerinde durarak, uyandığımda özlediğim sıcaklığı hissetmemi sağlamıştı. "...ikince sefer olmayacak." diye fısıldadı. Elimin yanıma düşmesine izin verdi ve kafasının yanını göğsüme yasladı. Böylece bir kez daha sessizlik oluştu.

Paranoyaklığımın eğer böyle sonuçlanacağını bilsem, önceden kendime bir tokat atardım. Kelimelerimden rahatsız olduğunu hissedebiliyordum, sözde güzel ve rahat olabilecek bir sabahı mahvettiğim için kötü hissetmiştim.

"Özürlerimi duymaktan yorulduğunu biliyorum, fakat hala özür dilemelerimin yeterli olmadığını hissediyorum..." Bir süre sonra konuştu.

" ...seni hep zor zamana sokuyorum, değil mi?"

Başlatan kişi olduğunu görmek beni çok şaşırtmıştı ve sözlerini inkar etmeyi istesem bile, kendimi tek kelime söylemekten geri tutmuştum. Her şeyden önce de, isteyerek duygularından bahsetmesi sık sık olan bir şey değildi. Bu yüzden eğer lafını kesmek istersem, elbette doğru bir zamanlama olmayacaktı.

Derin bir iç çektikten sonra konuştu. "Yalnız olduğumu bilmek rahat hissetmeni zorlaştırıyor olmalı, değil mi?"

Öncekinin aksine, şaşırtıcı bir şekilde sakindi. Ama tıpkı önceki gibi, sesindeki üzgün ton göğsümü ağırlaştırıyor, benim de üzgün hissetmemi sağlıyordu. Belki daha fazla.

"Sana zahmet veriyorum...değil mi?" Baekhyun'un sesi yumuşak bir fısıldamayla solgunlaştı.

Onu yakına çektim ve kafasının üzerini öptüm. "Shh...bebeğim...böyle söyleme."

Yanağını pamuklu gömleğime gömerken kelimelerim duyulmamıştı, kısa bir sessizlikten sonra başka bir soruyla beni yanıtlamıştı.

"Hatırlıyor musun?"

"Hm?"

"Çocukluğumuzu."

Kısa bir kahkaha attım--"Çocukluğumuzda bir çok şey yaşandığına kesinlikle eminim, Baek."--ve saçlarını sevgiyle okşadım.

"9 yaşında...Evimde uyuma sırası sendeydi. Gece gökyüzü temizdi, ve bana sabah bildirilen 'kovboy-aksanlı-meteoroloji-uzmanını' söyleyip duruyordun.-"

"Ah! Meteor yağmuru!"

Neden aniden bu konuyu açtı hiçbir fikrim yoktu, özellikle önceki halinin ani bir hatırlamayla kesinlikle alakası olmasa da içimdeki mutlu çocuğu tekrar alevlendirmişti.

"Gece yarısını beklemeye çok kararlıydın. Sonunda zaman geldiğinde, pencereden iyi görememiştik, ne olursa olsun geç kalmak istemediğin için çatıya tırmandık." Baekhyun'un sesinden gülümsediğini duyabiliyordum, fakat o geceyi bu kadar iyi hatırladığı gerçeği beni daha çok keyiflendirmişti.

"Bu yüzden de soğuk çatıda uzanarak, senin sevgili meteor yağmurunu bekledik. 'Çizgi filmlerdeki gibi aynı', demiştin." diye devam etti, aynı zamanda kıkırdarken

"Ama sonunda, meteorlar hiç gelmedi. En azından, bu bizim küçük düşüncemizdi. Meteoroloji-uzmanı yağacak diye bizi hayal kırıklığına uğrattı için görünüşe göre ö

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet