5.BÖLÜM

SUSKUN


Derin bir uykudan uyanmış gibi hissediyordun.İçinde büyük bir boşluk vardı, sanki uzun bir süredir yüreğine çullanmış ağırlıktan kurtulmuş gibiydin.Acı, hissetmiyordun.Sevgi, hissetmiyordun.Mutluluk, hissetmiyordun.Üzüntü, hissetmiyordun. Peki ya öfke? Evet, kesinlikle onu en küçük hücrene kadar bütün vücudunla hissediyordun ve amaçsızca kaynağını arıyordun. İçindeki boşluk öfke ile dolarken, kaslı kolların bedenini sıkı sıkıya sardığını hissettin. Bir süre sonra seni geri iten kolların sahibine baktın.Gözlerinin içine odakladığı gözlerinde üzüntü, şefkat ve sevgi vardı ama hiçbiri umurunda değildi.Sen o gözlerde acı görmek istiyordun.Senin yaşadığının kat ve kat daha fazlasını yaşasın istiyordun.

Bir süre daha gözlerinde kalan gözleri umutla parlarken acı bir gülümseme yayıldı yüzüne.Sessizce yanından kalktı ve aynı sessizlikle terk etti odayı.Bir süre ardından baktın ve düşündün.Olan biten her şeyi düşündün.Ama dinmek bilmeyen öfken yüreğinde başka hiçbir duygunun yeniden yeşermesine izin vermiyordu.Uyumalıydın, bu öfke daha da büyüyüp seni çıldırtmadan uyumalıydın.Yatağa geri uzandın ve gözlerini sıkı sıkı kapattın.Eskiden acının geçmesi için yaptığın şeyi şimdi öfkenin geçmesi için yapıyordun.Sakin bir ritimle saymaya başladın.Zihnin yavaş yavaş boşalırken kendini uykunun kollarına bıraktın.

İkinci kez uykudan uyanıyordun ama bu normal bir uykunun normal bir uyanışıydı.Göz kapaklarına vuran ve seni rahatsız eden yakıcı gün ışığının sebep olduğu bir uyanıştı.Banyoya gitmek üzere yataktan kalktığında kapının açılma sesini duydun.Ardından içeri giren kişinin ayak sesleri geldi kulağına.Odaya girdiğini duymamış gibi yapıyordun.Arkan ona dönük bir şekilde bekledin.Sonunda "Ben sadece nasıl olduğuna bakmak için geldim." Dediğinde sesindeki çaresizlik ve acı tınısı, bir anlık yüreğine dokunsa da hemen onu uzaklaştırdın.

"Sence nasıl olabilirim ki?" Dedin iğneleyici bir tonda."Nasıl olmamı bekliyorsun?"

Birkaç saniye süren sessizliğin ardından derin bir iç çekiş ve onu takiben kapı kapanma sesi duydun ve tuttuğun nefesini bıraktın.İçindeki öfke sandığın kadar büyük değilmiş ki daha ilk günden, yüzünü bile görmeden seni etkilemeye başlamıştı.Ona karşı neden kin besleyemiyordun? Sevgin senin bile tahmin edemeyeceğin kadar büyük müydü? Ne yaparsa yapsın sadece öfkelenip sonunda onu affedecek miydin?

 

“Neden, neden, neden? Ama bu sefer o kadar kolay olmayacak.Eski Angel yok.O masum çocuk o iğrenç gecede öldü ve şimdi küllerinden doğuyor. Bana yalvaracaksın Kris.” Evet, bundan sonra abi yoktu sadece Kris vardı. O saygını hak etmiyordu, sevgini hak etmediği gibi.Ama sevgine engel olamıyordun ne yazık ki.
 

“Şimdi sıra okuldakilere geldi.” Hani şu seni güzel yüzünden dolayı kıskanıp dövenler var ya işte onlara gününü gösterme zamanı gelmişti. Sen zayıf biri değildin, sadece saygılı ve iyi yürekliydin.

Saate baktın ve okula gitmek için geç olmadığını fark ettin. ‘Acaba ne zamandır okula gitmiyordum. Belki de devamsızlıktan kalmışımdır.’ Bunu öğrenmenin tek yolu vardı o da okula gitmekdi.Dolaptaki yerinden bayadır kıpırdamayan üniformayı aldın ve hızlıca giyindin.Tabi eskiden giyindiğin şeklinden biraz farklıydı.Bir kere ne o bütün düğmeleri iliklemek, ne saçma bir durum.Ve kravat takmak köpek tasması gibi.Ayrıca gömlek dışarıda daha güzel değil mi? Evet kesinlikle bu hali daha iyiydi.Şimdi okula gitmeye hazırdın.

 

“Bekleyin beni çocuklar kabusunuz olmaya geliyorum...”

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet