Sokaklarla Tanışmak [Bölüm 2]

Alive

 

 
 
Sokaktaki tanışmalarının ardından Zico onu sokaktaki bir çok grupla tanıştırmıştı: "Soul Connection", "erz", "Pure Swag!" gibi. Soul Connection'dan Jepp Blackman adlı çocukla iyi anlaşmışlardı. Ardından da, ona kalacak bir yer bulmuştu. Burası her tarafı dökülen bir pansiyondu ama hem fiyatı oldukça ucuzdu hem de sahibesi oldukça şirin bir kadındı. Zico, ona pansiyon işlerini hallettikten sonra, "Yarın çalışmalar saat 10.00'da. Pazartesi günü AOM geliyor o güne hiç bir program ayarlama sakın." deyip gitmişti. Bang'in ilk işi telefonuna bakmak oldu. 3 cevapsız çağrısı vardı. Hepsi de Ri Ah'a aitti. Hemen Ri Ah'ın numarasını tuşladı. "Sen söylemeden ben söyleyeyim, iyiyim, SIMS'i buldum ve şuan bir pansiyonda güvendeyim!" dedi muzip bir ses tonuyla. Soul Ri'den bir "Oh!" sesi yükseldi. "Bir an gerçekten endişelendim Yongguk. Çetelerden uzak dur olur mu?" dedi. "Merak etme Ri, dedim ya güvendeyim diye." "Tamam, kendine dikkat et." deyip kapatmıştı Soul Ri. Sesi biraz kırgın geliyordu. Sanırım Yongguk'un çıkışına kızmıştı.
 
 

Yongguk sırtındaki kamp çantasını çıkardı ve yatağın üstüne koyup içindekileri birbir çıkarmaya başladı. Kıyafetleri, capleri, kulaklıkları, müzik çaları, bilgisayarı ve birkaç fotoğraf. Bu fotoğrafların ilkinde Soul Ri ile Busan'da iki dans takımının kapışmasını izlemişlerdi. İkincisinde yakın bir mc arkadaşları ilelerdi ve geri kalanında sadece Soul Ri ve Yongguk vardı. Son fotoğraf ikisinin çıktığı zamanlara aitti. Yongguk'un Soul Ri ile öyle garip bir ilişkisi vardı ki... İlk ve enleri hep onunlaydı. İlk ve en yakın arkadaş, ilk ve en değerli sevgili, ilk ve en tutkulu aşk.. Yongguk bundan 4 yıl önce, 16'sındayken Soul Ri'ye aşık olmuştu. Ya da şimdi ki bakış açısına göre "olduğunu sanmıştı." Ki Soul Ri'nin o zamanlar çıktığı erkek arkadaşı Soul Ri'den ayrılmış ve teselliyi en yakını Yongguk'ta bulmuş bir süre sonra da o da ona aşık olmuştu. 1,5 yıl sevgili kaldıktan sonra Soul Ri'nin kıskançlıkları, Yongguk'un özgürlüğe düşkünlüğünü baltalamaya ve ikisini de üzmeye başlamıştı. Yongguk Ri'den ayrılmış, 3 ay hiç konuşmamışlar sonrasında ise aşk olayını geçmişe gömüp arkadaşlıklarına devam etmişlerdi. En azından Yongguk ediyordu...

 

Kapı çalınmıştı. Gelen Thelma'ydı. 

 

"Şey... Selam!" demişti Thelma utangaç bir şekilde. "Selam, bir şey mi oldu?" "Şey... Hayır. Yani ben seni... Tanışmak için geldim." "Tanışmadık mı zaten?" Yongguk bunu söylediği anda pişman oldu çünkü kıza çok kaba davranmıştı. Elini uzattı: "Ben Bang Yongguk. İnsanlar arasında genellikle Bang olarak bilinirim ya sen?" Kızın yüzü aydınlandı: "Thelma, Thelma Aoyama. Japonum." diyerek Yongguk'un elini sıktı. Yonnguk kızın Japon olmasına şaşırmıştı. "Hiç Japon gibi değilsin... Daha çok... Afro gibisin." "Herkes ilk bakışta öyle olduğumu düşünüyor ama saf ve de has bir Japonum." demişti gülerek. "Aslında buraya geliş amacım bu değildi. Bir arkadaşım var... Seni gözüne kestirmiş. Biraz... Nasıl desem...Çapkındır da! Seninle tanışmak istiyor rica etsem benimle gelir misin?"  Yongguk bu ricasına şaşırmıştı ama aynı zamanda da egosu şişim şişim şişmişti. Bir anda kendine gelen güvenle "Neden olmasın?" deyip pansiyonun giriş katına indiler Thelma ile.

 

Alt katta JongUp'u gördü Yongguk. Gözleri kız aradı etrafta... Kimse yoktu. Aşağı indiler, JongUp elini uzattı. "JongUp ben hatırladın mı?" dedi. Yongguk o anda her şeyi anladı. "Şey... Benimle tanışmak isteyen sen miydin?" "Evet." dedi JongUp göz kırparak. Yongguk bir an tedirgin hissetti. "Şey... Anlarsın ya... Ben heteroseksüelim." dedi JongUp'ı kırmamaya çalıştığı her halinden belli olarak. Tam o anda Thelma kendini tutamadı ve gülmeye başladı. JongUp'ta ona katıldı ve yüksek sesle gülmeye başladılar. Yongguk her şeyin bir şaka olduğunu anlamış ve sinirlenmişti. Çünkü eşcinsel insanlarla tanışmış ve bu insanların şaka konusu olmayı hak etmediklerini düşünen biri olmuştu. "Yaptığınız şey hiç komik değildi! İnsanları cinsel tercihine göre böyle yargılamakta neyin nesi?!" deyip hışımla odasına çıkmıştı. Eğer orada biraz daha kalsaydı bu insanlara zarar verebilirdi...

 

Odaya çıkınca kendini yatağa attı ve kulaklıklarını taktı. Oldukça sevdiği bir şarkıyla uykuya daldı.

 

Ertesi gün alarmın kafa delici sesiyle uyandı ve alelacele üstünü giyinip SIMS'in yerine gitti. Bugün kayıt günüydü. Zico şirketinin ve takımının bünyesine kattığı Bang yani Yongguk için bir parça kaydedip bunu sanal ortamda yayınlayacaktı. Şarkının sözleri Zico'ya aitti, beatlerde çaylak fakat sağlam beatler yapan beatmaker Krauser'a. Parça 1 dakika 53 saniye uzunluğunda tanıtım amaçlı bir şarkı olacağından klip çekilmeyecekti.

Bang stüdyoya geçti. Bu onun ilk stüdyosu değildi. Daha önce böyle 13 parça yayınlamış, bir süre hem beatmaker'lık hem de söz yazarlığı yapmıştı. Kulaklığı taktı, mikrofonun başına geçti ve tabir-i caizse hünerlerini sergiledi.

Hayat mı?

Adil olduğunu kim söyledi.

Sırf bu yüzden hak etmedikleri yerde, tüketenler var boşu boşuna.

Durmadan bir yerlere yetişirler koşarak ve saatlerine bakarak.

Büyük görür kendilerini her biri, halbu ki birer asalaktır hepsi.

 

Sözler böyle devam ediyordu. Zico, Yongguk'un bu hem swag hem de hardcore hallerini sevmişti. Gerek ses tonu gerekse tarzıyla farklı ve yükselmeye hazır bir yıldızdı! Kayıt bittikten sonra Zico Yongguk'tan yeni şarkısı için hemen hazırlıklara başlamasını istedi. "Şarkının her şeyi sana ait olsun. Kendini yaz sözlere, beate de duygularını dök. Sonra gel burada kaydı alıp yayınlayalım." dedi. 

 

Yongguk, konuşmanın ardından "Nasılsa hali hazırda yayınlamadığım parçalar var, onları kullanırım." diye düşünerek  gruptaki B-boy'ların çalışmalarını izlemeye gitti.Yaklaşık 2 ay sonra hem bir freestyle hem de bir crew yarışması olacaktı. Bu yüzden gruptaki herkes harıl harıl bu çalışmaya hazırlanıyordu çünkü ödül oldukça büyük bir meblağ idi. Hele de bu sokaktan kurtulmaya can atan bir çok grup için. 

 

"N'aber?" Dün ona şaka yapmaya çalışan JongUp'tı bu.

"İyi,senden?" 

"Hala kızgın değilsin değil mi? Şakaydı sadece."

"Değilim."

"Sevindim, gel seni şu tanışamadığın üyelerle tanıştırayım."

İzbe bir yere girdiler. İçerinden yüksek sesle müzik geliyordu. İlk başta hiçbir şey göremedi Yongguk. Sonra, gözleri karanlığa ve toza alışınca kendisinden birkaç metre ötede yaklaşık 10 kişinin dinlenmekte olduğunu gördü.

 

"Millet, bu Bang. Dün ekibe rapçi olarak katıldı." 

Aniden kızın teki kendini tanıtmak için ayağa fırladı. "Selam, ben Zinni." Akabinde sesler yükselmeye devam etti "Ben Bora." "Ben Ilhoon bu da Junhyung-hyung." "Gikwang. Kiki olarak anılırım genelde." İçeriye iki kişi giriyordu. "Hah, bak bunlarda grubun dans 'efendileri' U-know, B-bomb ve Minji." "Selam!" "Bu arkadaş kim?" demişti Minji. "Yongguk. Bang Yongguk. Yeni rapçi olarak takıma katıldım." "Rapçi mi? Rapçiye ne gerek vardı! Gereksiz insanları etrafında toplamak konusunda Zico gerçekten de bir numara(!)" deyip geldiği gibi geri dönmüştü Minji. Yongguk'sa şaşkınlıktan aval aval bakakalmıştı. "Minji'yi umursama. O Zico'ya olan hıncını senden çıkarıyor..." dedi Zinni. 

 

 

 

 

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet