Chapter 2 : Antropolji Dersinde

Wolf Team vs. Vampire Team S1 - Finding Destiny.

 

" Birisi Suho'yu kaldırabilir mi Tanrı aşkına" diye bağırdı Luhan. Geçen seferki temizlik sırası tartışmasından sonra Suho yerine bu görevi ona yıkmaya karar vermişlerdi ve şu an mutfakta diğer katların nöbetçileriyle alelacele bir şeyler hazırlamaya çalışıyordu. Bu işi pek de iyi becerdiği söylenemezdi. Bağladığı mutfak önlüğü tamamen domates sosuna batmış haldeydi.

 

Chanyeol Suho'yu uyandırmak üzere odasından çıktı. Suho'nun kapısının önünde sinirle söylenen Kris'i görünce yanlış zamanda yanlış yerde olduğunu fark etti ve tekrar ana salona indi.

 

Kris ağzından tükürükler saçarak bağırıyordu " LANET OLSUN JOON MYEON. DÜN SANA GECENİN 3'ÜNDE EVE GELMENİ BEN SÖYLEMEDİM. ŞU KAPIYI AÇ YOKSA KIRACAĞIM.

 

Gürültüye uyanan Chen yarı sersem bir şekilde koridora çıktı. " Tanrı aşkına hyung, yine mi ? " Darmadağın olmuş saçlarıyla oldukça komik bir görüntüsü vardı.

 

Kris geri saymaya başladı " 3..."

 

Kris'in sesinin duyan Baekhyun yıldırım hızıyla yukarı fırladı. " Hyung, sakin ol. Bunu kaldıracak bir ruh halinde değilim bugün."

 

Kris'in şakası yoktu "2.."

 

Chen olası bir 3. Dünya Savaşı'nı engellemek için şansını deniyor ve Suho'yu uyandırmak için telefonuyla onu arıyordu.

 

“ Aish, cidden, neyi var bu herifin ? “ dedi. Aramaya devam ediyordu.

 

Kris öfkeden kıpkırmızı olmuştu " 1..."

 

Chanyeol , Kris'i tutmaya çalışıyordu. Ancak onu zapt etmek  imkansızdı.

 

 "0 !!" 

 

BAAAAAAAAAMMM !!

 

Kris tekmesiyle kapıyı kırdı. Büyük bir gürültüyle yere düşen kapı yüzünden ortalık toz duman olmuştu.

 

" Aish ! Cidden ama " dedi Baekhyun. " Bayan Jang'a bu durumu nasıl açıklayacağız ? Hiçbir ev sahibi bir ay içinde 2 kez kırılan bir kapıyı hoş karşılamaz."  Ağlamak üzereydi.

 

" Bu ay iki etti hyung" diye inledi Baekhyun

 

" Ne haliniz varsa görün" diyen Chen odasına döndü. Bu sırada pansiyondaki diğer öğrenciler de gürültüye uyanmış, olanları izliyorlardı. İçlerinden birisi bağırdı " Yeni dönüşmüş ergenler gibisiniz !! Her gün olay çıkartıyorsunuz. "

 

Gürültüye ancak uyanan Suho, yatağın içine oturmuş gözlerini ovuşturuyordu. " Sorun nedir beyler ? Ve o kapı, neden yerde duruyor ? "

 

Suho'nun bu lafı üzerine eğer Kris'i tutmasalardı, çok daha kötü şeyler olabilirdi. Ancak Kris koridordaki insanları fark edince kendine çeki düzen verdi. " Dua et Joon, şanslı günündesin." diyerek aşağı indi.

 

Amaçsız bir şekilde ikiye ayrılmış kapıya bakan Chen, kalabalık yapmasın diye koltuğunun altına sıkıştırdı ve bodruma indirdi.

 

“ Kris’in uyandırma servisine hoş geldiniz.” diye dalga geçti Baekhyun.

 

---------------------

 

Bir saat sonra Kurtlar Yurdu öğrencileri kahvaltılarını bitirmişler, okula gitmek üzere yola çıkmışlardı. Otobüs durağında her telden öğrenci görmek mümkündü. 407 numaralı servise bindiler.

 

" Dün gece nerelerde sürttün Joon ?" diye sordu Luhan cama kafasını yasladıktan sonra. " Bu aralar çok sık yapıyorsun bunu."

 

Suho esnedi " Bütün gece kütüphanedeydim."

 

Chanyeol kahkahayı patlattı " Biraz daha mantıklı olabilirsin. Buradaki herkes senin en son uğrayacağın yerin kütüphane olduğunu bilir."

 

Kris omuz silkti " Buna rağmen dersleri hepimizden iyi."

 

Baekhyun pek inanmış gibi görünmüyordu.” Sen onu benim külahıma anlat. Bahse girerim ki dün kütüphanede değildin Joon.”

 

Chen, Suho'ya dirsek attı " Sakın Sehun denen sivri dişin düellosunu kabul ettiğini söyleme bana ."

 

Baekhyun heyecanla ön koltukta oturan Suho'nun boynuna sarıldı " Sonunda biraz action yaşayacağız desene. Ne düellosu bu ? "

 

Luhan gözleriyle Suho'yu eziyordu " Bana söz vermiştin Joon. Bir daha düello olmayacağı konusunda. Lütfen, aynı şeyleri tekrar ettirme bana."

 

Suho gözlerini kaçırdı. " Yok öyle bir şey. Kim o yarasa beyinlilerle düello yapar ki.”

 

Luhan, pek inanmasa da konuyu daha fazla uzatmadı.

 

Derken otobüs bir sonraki durakta durdu ve Vampirler Yurdu'nun öğrencileri otobüse bindiler.

 

İki taraf da birbirinden ölesiye nefret ediyordu.  En basit şeylerden bile tartışma çıkıyordu. Yurt başkanları Luhan ve Xiumin olmasa kanlı bıçaklı kavga edeceklerdi.

 

" İlerleyin." dedi Xiumin. Arkaya oturalım." Bunu söylerken Luhan’a sert bir bakış attı.  

 

“ Ruhsuz herifler, ne olacak işte.”  dedi Kris sesli bir şekilde.

 

Kyungsoo alaycı bir şekilde lafı geçirdi “ Bu gün olmaz Wu Fan. Başka sefere.”

 

“ Beynin de dişlerin kadar sivri mi Kyungsoo ?” dedi Baekhyun sırıtarak.

 

“ İt sürüsü acıkmış heralde.”  diye fısıldadı Kai.

 

“ Omo, bronzlaşmışsın Jong In. ” dedi Chen.

 

Onun bu sözüyle kurtlar kahkahyı patlattı.

 

Kai, soğuk bir bakış atarak yerine oturdu.

 

Öğrencileri önüne katarak arka koltuklara yerleştiren Xiumin, oldukça sakin görünüyordu.

 

 Böylelikle arka koltuklar tamamen vampir öğrencilerle dolmuş oldu.

 

" Bu it sürüsüyle aynı otobüste gitmek çok utanç verici." diye inledi Tao. " Üstelik kafa göz dalamıyoruz bile."

 

Okuduğu kitabı başına yastık yapan Xiumin gözlerini açmadan cevap verdi." Sadece bu sürenin çabucak geçmesini dile. Okul saatiyle uyuşan başka hat yok. Olsa senden önce ben terk ederdim bu otobüsü."

 

Bu sırada ön taraflarda Chanyeol, Luhan’ın başının etini yiyordu “ Tek kelime bile etmedin !! “

 

Luhan hiçbir şey söylemedi.

 

Uykusuzluktan gözlerini açamayan Suho, başını Chanyeol’ün omzuna yasladı. Derken Chanyeol onu dürttü. “ Hyung, Kakao Talk’ı kontrol et. Sanırım az önce mesaj geldi.”

 

Söylenerek telefonunu çıkardı. Okumak üzere mesajı açtı.

 

“ Hey, düello konusunda ciddi misin sen ? Kendini zorlamanı istemem. Sizi it sürüleri çabuk yoruluyorsunuz.”

 

Suho kafasını çevirip, arka koltukta oturan Sehun’a baktı.

 

“ Kanı soğuk olan birisi için fazla düşüncelisin. İnsan rolü kesmeyı bırak istersen. Sana hiç yakışmıyor aşk böceği. “

 

Sehun öfkeden kıpkırmızı oldu. Cevap yazdı :

 

“ Ne demek istediğini anlamadım. Açık konuş.”

 

Ancak Suho, Sehun’u çok iyi tanıyordu ve onu deli eden şeyin ne olduğunu da gayet iyi biliyordu. Bu noktadan sonra cevap yazmayı bıraktı. Şu an onun yüz ifadesini az buçuk tahmin edebiliyordu.

 

Geriye kalan 20 dakikalık yol boyunca iki taraftan da kimse konuşmadı. Okula vardıklarında Chen ve Baekhyun antreman yapmak için tenis kortuna gitmek üzere gruptan ayrıldılar. Kris kafeteryadaki masalardan birine oturmuş, arkadaşlarıyla laflıyordu. Luhan’ın kaş göz işaretleriyle onları yalnız bırakması gerektiğini anlayan Chanyeol “ çok sıkıştım” bahanesiyle ortalıktan kayboldu.

 

Geriye sadece Suho ve Luhan kalmıştı. Yavaş bir tempoda yürüyorlardı.

 

“ Ne zaman anlatmayı düşünüyorsun Joon.” dedi Luhan sitemkâr bir ses tonuyla.

 

“ Neresini anlatayım.” dedi Suho konuyu değiştirmeye çalışarak.

 

“ Bana bir daha sivri dişlerle düello olmayacağı konusunda söz vermiştiniz.” dedi kızgın bir şekilde. “ Kwang Min’i kaybettiğimizi unuttun galiba. Ayrıca yaran henüz iyileşmedi. Bunun normal olmadığını biliyorsun değil mi ? Aynı şeyler tekrar yaşanacak olursa olası bir kavga yüzünden burayı terk etmek zorunda kalırız. Ve inan bunu hiç birimiz istemeyiz.”

 

“ Aish, yine nutuk çekiyor bu hyung.”  dedi Suho hayıflanarak.

 

“ Ciddiyim Joon  Dedi Luhan sesini toklaştırarak. “ Herhangi bir sorunda yurttan şutlanmakla kalmaz, burayı terk etmek zorunda kalırsınız.”

 

Suho “ biliyorum” anlamında başını salladı. “ Pekala, endişelenmene gerek yok.”

 

Bu sırada ders zili çaldı ve bahçedeki bütün kalabalık sınıflara doluştu.

 

Chen, Kyungsoo, Xiumin ve Chanyeol’ün ilk dersi antropolojiydi. Birbirlerinden mümkün olduğunca en uzak sıraları seçmişlerdi.

 

Dersin hocası Bay Nam her zamanki gibi monoton bir şekilde ders işliyordu.

 

“ Eric Wolf antropolojiyi “beşerî (insanî) bilimlerin en bilimseli, ve bilimlerin en insanîsi” olarak tanımlamıştır. Çağdaş antropologlar bazı ünlü düşünürleri önderleri olarak ileri sürmüşlerdir ve disiplinin çeşitli kaynakları ortaya atılmıştır; örneğin Claude Lévi-StraussMontaigne ve Rousseau’nun önemli etkenlerden olduğunu iddia etmiştir. Antropoloji, Avrupalıların sistematik bir şekilde insan davranışını incelemeye teşebbüs ettikleri Aydınlanma Çağı’nın bir sonucu ve uzantısı olarak da anlaşılabilir. Hukuktarihfiloloji ve sosyoloji gibi gelenekler bu bilimlerin modern görüşlerini daha yakın bir şekilde yansıtan hallere doğru evrim , antropolojinin de içinde yer aldığı sosyal bilimlerin gelişimi gerçekleşmiştir. Aynı zamanda, Aydınlanma’ya karşı romantik bir tepki olarak ortaya çıkan Johann Gottfried Herder ve daha sonraları Wilhelm Dilthey gibi düşünürlerin çalışmaları “kültür kavramı”nın temelini oluşturmuştur ki bu kavram antropoloji disiplininin temelini oluşturur denilebilir Kurumsal olarak, antropoloji 17., 18., 19. ve 20. yüzyıldaki Avrupa kolonizasyonu sırasında doğal tarihin (natural history, zaman zaman doğa tarihi) gelişmesiyle ortaya çıkmış, gelişmiştir. “

 

" Söylediklerinden tek bir kelime dahi anlamadım ki ben " dedi Kyungsoo. Bir yandan da not tutmaya çalışıyordu.

 

" Hey Kyungsoo, midemi bulandırma lütfen." dedi Kai. " Not tutuyorsun."

 

Bu sırada Chen uyumakla meguldü. Chanyeol, Chen’in ensesine bir tane indirdi.

 

“ Bu yıl da alttan alırsan bu dersi, Luhan hyung sana gümüş bir hançer saplayacak, bilmiş ol”

 

Chen mızmızlandı “ Bırak da uyuyayım. Nefret ediyorum bu dersten.”

 

Chanyeol dil dökmenin anlamsız olduğunu fark etti.

 

Bu sırada Bay Nam konuyu değiştirdi.

 

Bugün farklı bir şeyler işleyelim istedim. Hepinizin ilgisini çekecek ilginç bir konu getirdim sizlere.. “ Kurt adamlara ve vampirlere inanır mısınız ?

 

“ Tanrı aşkına ..” dedi Kai.“ Utanç verici.”

 

“ Bu da nerden çıktı şimdi.” dedi Chanyeol. Ağlamaklı bir hali vardı.

 

Sınıfta bir uğultu koptu. Herkes kendi fikrini söylüyordu. Ön sıralardan bir kız el kaldırdı :

 

“ Peki siz inanır mısınız efendim ? “

 

Bu soru sınıfta derin bir sessizliğe sebep oldu. Bay Nam gülümsedi:

 

İnanmak istiyorum sadece. Sen inanmıyorsun diye ben seni sorgulayamam. Aynı şekilde ben inanıyorum diye sen beni sorgulayamazsın. Böyle bir şey işte. Nesiller boyunca insanlar bu varlıkların varlığına inanmak istemişlerdir. Bu insanın doğasında olan bir şey. Merak duygusu. ”

 

Arka sıralardan bir çocuk söz aldı " Kısaca anlatabilir misiniz efendim ? "Yani onlar hakkında."

" Biri şu herifi sustursun, ben anlatırım" dedi Chanyeol.

Bay Nam' bu soruyu bekler gibi bir hali vardı.

" Elbette "

Ve o sonu gelmek bilmeyen antropoloji derslerinden biri daha başlamış oldu. 4 kişi hariç herkes can kulağıyla anlatılanları dinliyorlardı.

 

Unutmayalım ki, vampir Drakula efsanesinin çıkış yeri de Transilvanya’dır. Ve Drakula gerçekten yaşamış bir kişidir. Asıl adı Vlad Drakul olan bu adam şimdiki Romanya topraklarında hüküm süren küçük ama zalim bir hükümdar idi. İşi gücü savunmasız Türk köylerine saldırıp savunmasız insanları öldürmekti. Tarih kayıtlarına göre yakaladıklarını kazığa oturtur, diri diri ateşte kızartır, yüreklerini yer, kanlarını içerdi. Fatih Sultan Mehmed Han çağında yaşayan bu adam Türkler’e saldırıyordu, ama yalnızca savunmasız olanlarına. Hiçbir zaman Türk ordusunun karşısına çıkma cesaretini gösteremedi. Sürekli olarak Türk ordusundan kaçtı. Ama sonunda Türk akıncıları onu kıskıvrak ele geçirdiler ve layık olduğu karşılığı, Türk akıncılarının elinden buldu! Ve sonra şahsiyeti üzerine bir Vampir Drakula efsanesi ortaya çıktı. Kurt adam efsanelerinin Ortaçağ Avrupası’na dayanmasına karşın, kökenleri daha eskilere gider. MÖ 5.yy.da yaşamış Eski Yunanlı tarihçi Heredot, Karadeniz kıyısında yaşayan kimi toplulukların büyücülerinin, yılın bazı günlerinde kurda dönüştüklerinden söz eder. Yunan mitolojisinde de kurda dönüşme inancı vardır.

Yunan mitolojisine göre birgün ilah Jupiter, Arkadya kıralı Lycaon’a kızarak onu kurda çevirir ve Lycaon da sonsuza dek kurt kalıp çevresini dehşete düşürür. Roma çağında ise Vergilius, Plinius, Propertius, Servius ve Petronius, kurt adamlarla ilgili öyküler yazmışlardır. Petronius, ”Satyricon” adlı yapıtında tüm ayrıntılarıyla klasik bir kurt adam öyküsü anlatmaktadır.

Ortaçağ’ın karanlık Avrupası’nda kurt adam, büyücü, vampir ya da cadı olduğu ileri sürülerek birçok masum insan yakılarak öldürüldü. Aslında bu insanlar cadı, vampir gibi şeytani bir yaratık değillerdi. Olaylar incelendiğinde öldürülen kişilerin akıl hastası ya da fizik özürlü kimseler olduğu anlaşılmaktadır. Ama Engizisyon mahkemeleri, akıl hastaları ile fizik ya da zihin özürlü kimseleri de Tanrı’nın yarattığını düşünemeyecek ölçüde cehalete gömülmüştü. Asıl şeytan, Engizisyon ve çağın yöneticileri idi. Engizisyon ve devrin yöneticileri, kendi sömürü düzenlerini yaşatmak ve halkı baskı altında tutup daha çok vergi toplamak için cadıdır, büyücüdür bahanesiyle başta kendilerine karşı çıkanlar olmak üzere birçok günahsız kişiyi katlettiler.

Bay Nam'ı ilgiyle dinleyen öğrencilerden biri söz aldı " Demek Drakula'nın tarihi bu kadar eskiye dayanıyor. İlginç ki, ben Dracula'yı tamamen hayal ürünü zannediyordum."

Bunun üzerine Kyungsoo elini kaldırdı " Öldükten sonra karakterleştirilmiş biri sadece."

Yine aynı öğrenci söz aldı " Peki ya kurt adamların tarihi ? "

Bay Nam kaldığı yerden devam etti ;

 

Avrupa’da, 1520-1630 yılları arasında kayıtlara geçmiş 30.000 kurt adam vakası vardır. İnanışa göre kuduz bir kurt ya da kurt adam tarafından ısırılan bir insan, kurt adam olmaktadır. Dolunay altında açıkta uyumak, kurtların içtiği sulardan içmek de tehlikeliydi. İsviçreli filozof doktor Paracelsus’a göre kurt adamlar, öteki dünyada ruhu huzura kavuşamayan kimselerdi. Geceleri şiddet duygularını doyurmak isteyen kişilerin de büyü ile kurt adam olabileceğine inanılıyordu. İnanışa göre kurt adamlar kıllı postlarını, insan biçiminde iken derilerinin altına gizlerler. Dolunaylı gecelerde kurda dönüşür ve insanları gırtlaklarından ısırarak öldürürler.

" Abartı değil mi " diye fısıldadı Chanyeol. " Huzura kavuşamayan da ne demek şimdi.."

Başka bir inanca göre de kurt adam tesadüfi olarak ya da kendi isteği ile kurda dönüşür. Kurt biçimine giren bir kişi yalnızca gözlerinden ve sesinden tanınabilir. Çünkü sadece bu özellikleri değişime uğramaz. Kurt adamı yakalamak için giysileri saklanır; çünkü o zaman kurt adam insana dönüşemez. Bir kurt adam olağan silahlarla ölmez; kurt adamı öldürebilmek için gümüş kurşun ya da gümüş kılıç gerekir. Yaralanan ya da ölen kurt adam, hemen insana dönüşür. İnsan şekline döndüğünde, eğer yaralı ise, yaraları da iyileşir. Kurt adama 3 kez adı ile seslenmek de onu insana çevirebilir.

Bir öğrenci daha söz hakkı aldı " Tesadüfi olarak mı ? Bu çok saçma değil mi ?

" Elimizde kesin bilgiler olmadığı için net bir cevap yok ne yazık ki." dedi. " Ancak genel geçer böyle bir inanış var."

Anlatmaya devam etti ;

 

12.yy.da İngiltere’de bir kadın, kurt adam olan kocasının giysilerini saklayarak eve dönmesini engellediğini söyler. Kocasının kaybolmasından kısa süre sonra da başkası ile evlenir. Olay kıralın ilgisini çeker ve konu mahkemeye intikal eder. Mahkeme sonucunda kadın ve yeni kocası, kurt adam olduğu iddia edilen eski kocayı öldürdüklerini itiraf ederler. 1573′de Fransa Dijon’da, Gilles Garnier adında bir kişi kurt adam olduğu için köye zarar vermek ve çocukları parçalamakla suçlanır.

Gilles Garnier, işkencelere dayanamayarak suçunu itiraf eder ve kazığa geçirilerek yakılır. 1589′da görgü tanıklığı yapan kimseler, Peter Stubbe’nin bir kurda dönüştüğünü gördüklerini söylerler. Mahkeme kurulu Peter Stubbe’yi işkenceyle idam etmek için başka kanıt aramaz. Peter Stubbe, tüm Avrupa’da Cologne Kurt Adamı olarak tanınır. 16.yy.ın sonlarında Fransa’da Bordoeaux kentinin yakınlarında birkaç genç kızı vahşi bir yaratık öldürür. Margaret Poiret adında bir çocuk da bu yaratığın saldırısına uğrar; ama kaçmaz ve bir şiş ile yaralayarak ele geçirilmesini sağlar. Küçük Margaret saldırganın kurt gibi baktığını ileri sürer. Zeka özürlü genç Jean Grenier sanık olarak mahkemeye çıkarılır. Tanıklar, onun özel bir merhemle kurda dönüşebildiğini övünerek anlattığından söz ederler. Jean Grenier, genç kızları öldürerek yediğini itiraf eder. Mahkeme sonunda zeka özürlü ve 13 yaşındaki Jean Grenier’in halusinasyon gördüğü ve tedavi edilmesi gerektiği kararına varılır.

Bu mahkeme, kurt adamlığa bakış açısını değiştirir. Artık, bu tür olaylar, gerçek kurt adamlık ve akıl hastalığı biçiminde ikiye ayrılır. 1598′de Fransa’nın Caude bölgesinde köylüler, bir gencin cesedini parçalayan 3 kurt görürler. Anlattıklarına göre, kurtlar kendilerini görünce ormana kaçarlar. Köylüler kurtları izler. Çalıların içinde uzun saçlı, sivri tırnaklı, tırnaklarının arasında kanlı et parçaları bulunan Jacques Rollet’i bulurlar. Jacques Rollet, mahkemede kurt adam olduğunu, öteki iki kurdun da kendisi gibi kurt adam olan arkadaşları olduğunu itiraf eder ve idama mahkum olur. Ancak, Paris mahkemesi kararı bozar ve sanığı akıl hastahanesine gönderir. Jacques Rollet, bir daha kurt adama dönüşemez ve iki arkadaşı da bulunamaz.

1949′da İtalya’da polisler, kurt adam olduğunu sanan ve dolunaylı gecelerde uluyan bir adamı izlemekle görevlendirilirler.< 1975′de İngiltere’de Staffordshire’da yaşayan 17 yaşındaki bir genç dolunayda kurt adama dönüştüğünü öne sürer. Birgün arkadaşına telefon edip yüzünün ve ellerinin renk değiştirdiğini, giderek tam bir kurt adama dönüştüğünü söyler. Genç, kısa süre sonra yüreğine bıçak saplayıp kendini öldürür.

" Yani bütün kurt adamların ruhsal problemleri olduğunu sonucunu çıkartabiliriz buradan" dedi Kai.

Sınıf kahkahaya boğuldu. Chen yumruklarını sıkıyordu.

Bay Nam tebessüm etti " Nasıl inanmak isterseniz Bay Jong In. "Dediğim gibi şu an sadece günümüze ulaşan verilerden yola çıkarak konuşuyoruz. Ancak tıbbi kayıtlara geçtiğine göre inandırıcılık payı yüksektir bence."

Chen söz aldı “ Peki siz hangi tarafı tutuyorsunuz ? “

 

Chanyeol, Chen’in ayağına bastı “ İyi halt yedin gerizekalı.”

 

Bay Nam biraz şaşırmış görünüyordu. “ Bunu daha önce hiç düşünmedim genç adam.”

 

Chen susmak bilmiyordu “ Eminim ki bunun hakkında bir fikriniz vardır. İnsanlar genelde hep bir tarafı seçerler. Bilirsiniz. Sıcak kanlılar ve soğuk kanlılar.”

 

“ İt sürüsü” diye homurdandı Kyungsoo.

 

Bu sırada çalan zille Bay Nam dersi bitirdi.

 

 “ Bunu bir dahaki derse söylerim. Gelecek hafta kaldığımız yerden devam ederiz. Ödevlerinizi unutmayın gençler"  diyerek sınıftan çıktı.

" Bak nasıl da kaçtı ama" diye sırttı Chen. Yüzündeki galibiyet ifadesiyle dolaşıyordu. " iyi halt yedin Jongdae" dedi Chanyeol. İtişe kakışa sınıftan çıktılar.

 

" Bir an önce şu sınıfı terk edelim Kyungsoo" dedi Kai. " Eğer bir kelime daha duyacak olursam şuracıkta ölebilirim."

" Gerizekalı, biz ölmeyiz." dedi Kyungsoo.

 

Yazarın Notu : Hikayeyi 50-60 chapter olarak ayarladım. Lütfen görüşlerinizi bana ulaştırın ^^

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
bangbangheen #1
Önce burada görmüştüm, sonra Watty'de buldum, şimdi tekrar burada buluyorum ve hep ilk okuyuşum gibi heyecanla okuyacağımdan emin olun, authorniim.
leyhunn
#2
Baslayalım bakalım
swedenlaundry #3
Kesinlikle devam etmelisin cok guzel!!!!!!! <3
AFF'deki cogu ingilizce fanficlerden cok daha guzel. Sabirsizlikla bekliyorum~

Aslinda AFF'de turkce hikaye gorunce cok sasirdim (Amerika'da yasayan bir turkum) hic beklemiyorudum :D

Hwaiting<3
-Sarang
tardisbluee
#4
Chapter 2: Kesinlikle süper bir fanfiction hiç sıkılmadan okudum :D yeni bölüm ne zaman gelecek?
myeongsuuu #5
Teşkürler knk sdfsdfsdjfsdfsdjfsdfhksdfhs Beğenmene sevindim /yehet/
woosena #6
bence çok güzel olmuş.devamını merakla bekliyoruum >.< Foreword kısmını çok beğendim özellikle.
myeongsuuu #7
Teşekkür ederim. Çok mutlu ettin beni TT___TT
2ne1_bjacckkk #8
Ficin linkini twitter'da gördüm. Önsözü okuduktan sonra ağladım nerdeyse. Nasıl desem .. Karakterleri tam oturtmuşsun. Yani kişilikleriyle vampir mi yoksa kurt adam mı oldukları çok isabetli olmuş bence.Ve bu konuda çok şey biliyor olmalısın. Antropoloji dersi bölümüne bayıldım. Sanki o ders cidden işlenmiş gibiydi. Ve ben Dracula'nın bize bu kadar yakın olduğunu sayende öğrendim. O gerçek bilgileri araya sıkıştırman hikayeyi güzelleştirmiş. Bi çırpıda okudum. Yeni bölümü dört gözle bekliyorum.
myeongsuuu #9
Çok teşekkür ederim ^^
exotic_kris_lay #10
Oha bi şey diyim mi sana .. Okuduğum en güzel fic bu oldu. Çok ciddiyim. Harika ötesi. Sanki yaşıyomuş gibi hissediyorum okurken.