Chapter 1 : Sıradan bir Cumartesi

Wolf Team vs. Vampire Team S1 - Finding Destiny.

 

Cumartesi, saat 1:30 PM

Kurtların yurdu

" Birisi benim yerime Chanyeol'a tekme atabilir mi ? " dedi Luhan okuduğu kitaptan başını kaldırmadan. " Şimdi kalkamayacağım da."

 

Chanyeol sıkıntıdan oflayıp duruyordu. Mızmız bir ses tonuyla söylendi " Bugün, şu an, şu saatte dışarıda eğleniyor olmamız gerekirdi. Neden kös kös oturuyoruz? "

 

 Kris, Chanyeol'ün ensesine bir şaplak indirdi " Abilerine karşı azıcık saygılı ol önce.”

 

Chanyeol oturduğu yerde tepindi " Aish, cidden ..  moruklar gibisiniz. Sivri dişler şu an eğlenceden geberiyordur. Bu hafta sonu eğleniriz diye söz vermiştiniz ama."

 

Baekhyun kulaklığının tekini çıkardı ve ayağındaki terliği  Chanyeol'e fırlattı " Susacak mısın biraz ? Sabahtan beri söylenip duruyorsun. Sana kaç defa onlarla kıyas yapmaman gerektiğini söyledim. Sivri dişlerle aynı ortamda bulunduğumuz zaman hiç de hoş şeyler olmuyor, biliyorsun.

Yeol kendisine gelen terliği aynı şekilde iade etti " O halde biz kendi alemimizde bir şeyler yapalım. Güzelim hafta sonumu böyle mahvettiğim her dakika içim acıyor, anlıyor musun? "

 

Bu sırada odaya giren Chen, katladığı kıyafetleri kanepenin üzerine bıraktı . Üzerindeki mutfak önlüğüyle çok komik görünüyordu. “ Sizde hiç insaf yok mu ? dedi öfkeyle. " Tanrı aşkına Chanyeol, her saniye t-shirt filan mı değiştiriyorsun ? Ve Baekhyun, dolabını toplamamak için ne var ne yok yıkanacakların arasına koyuyorsun. Benim temizlik günümü mahvetmek için komplo kuruyorsunuz herhalde. “ Ve sen “ dedi Chanyeol'e dönerek. ."Canın sıkılıyorsa gidip biraz ders çalışmayı dene dostum. Sürüdeki tek tembel öğrenci olmak çok utanç verci olmalı. 

Bu sırada diğerleri Chen’in ahjumma haline gülüyorlardı.

" Ben halimden memnunum." dedi Yeol . " Her şey okul değildir. Hayatımı yaşıyorum." Chen parmağını “ deli” anlamında salladı 

 

“ Sahi , temizlik demişken “dedi Baekhyun. “ Yarın kimin sırası ? “

 

Chen gözlerini kıstı ve bir müddet düşündü.  “ Suho-hyung ?  “

 

Yeol omuz silkti “ Kalıbımı basarım ki Suho-hyung bir bahane bulup işten kaytaracaktır. Geçen seferki temizlik günündeki faciayı hatırlıyor musunuz? Resmen kriz yaratmıştı. Hayatımdaki en acı gündü.”

 

Chen kendini koltuğa bıraktı “  Başkasının sırası geldiği gün bir sinek gibi peşinde seni takip ediyor. Ama kendisi .. Hiç hatırlatma, ölmek istemiştim. Şakası yok, cidden ölmek istiyorsun. 

 

Luhan kitabını bir kenara koydu “ Geçen temizlik günü Bay Kim’e kütüphane raflarını düzeltmesi için yardım edeceğime söz vermiştim..  Bir şey mi oldu ?” diye sordu merakla.

 

Baekhyun derin bir iç çekti “ Ne olmadı ki diye sor. Sadece perdeleri takması gerekiyordu. Ondan sadece perdeleri takmasını istedik.

 

Kris devam etti “ Kurallar gereği temizlik gününde birilerine yardım etmek/yardım almak yasaktır, bunu unutmuş olmalı ki  boyum uzun olduğu için benden yardım istedi. Kabul ettim mi ? Tabii ki hayır..”

 

“ Ne yapacağını bilmeyen bir şekilde umutsuzluk saçıyordu. Salondaki perdeler çok uzun olduğu için bir merdiven kullanması gerektiğini söyledim. Yani hatırlattım ” diye ilave etti Chanyeol.

 

“ Sorun şu ki yanlışlıkla merdivene çarptım,  dengesini kaybedip düştü ve kolunu kırdı.” dedi Kris.

 

“ Sadece bir kırıktı” dedi Chen hayretle. “ Altı üstü bir kırık. Bir-iki saat beklese hiçbir şeyi kalmayacaktı. Ama her zamanki gibi dellendi. O kadar sinirlendi ki nerdeyse dönüşüyordu. Kris hyung ve ben onu zor tuttuk.”

 

“ Pekala beyler, sonrasını tahmin etmek zor değil.” diyerek Chen’in lafını kesen Luhan gerindi ve esnedi. “ Acayip uykum var.” Sabahtan beri esneyip duruyordu.

 

Baekhyun düşünceli bir şekilde söylendi “ Sahiden, Suho-hyung’un sırasını almalı mıyız ? Geçen Pazar ki rezalete tekrar katlanabileceğimi hiç ama hiç sanmıyorum.”

 

“ Bu bir strateji ” dedi Kris. “ Bize işkence ederk temzilikten kaytabileceğini sanıyor. Ben kanar mıyım ? Elbette kanmam. Yarın evde kimse kalmasa iyi olur. Ruh sağlığınız açısından söylüyorum. Çok ciddiyim.”

 

Chen kucağındaki yastığı yumruklmaya başladı " Bir dahaki sefere ya o dönüşür ya ben."

Baekhyun yan taraftaki rafa uzandı ve bir dergi çekti." Bir dahaki sefer diye bir şey yok Jongdae. Büyük ihtimalle geçen seferi bahane edip itiraz edecektir."

Derin bir sessizlik oldu. Luhan ranzdan aşağı atladı ve biraz kestirmek üzere odadan çıktı.. Chen arkasından yastık fırlattı “ Kıyafetlerini al da git. Aish cidden.  Ne uyuz herifsin.”

 

 

 

Cumartesi, saat 2 PM

Vampirlerin basketbol maçı

 

" Böyle giderse basketbol sahasını çökertecekler." dedi Tao endişeli bir ses tonuyla. " Burda insanların olduğunu unutmuş gibiler." 

Tao ve Kyungsoo tribünün en ucunda oturuyorlardı.

 

Cidden oyuna kendilerini fazla kaptıran  Lay, Kai ve Xiumin bütün ihtişamlarıyla sahayı yerinden oynatıyorlardı. Kendi takım arkadaşlarına bile müsamaha göstermiyorlar, bütün hamleler için öne atılıyorlardı. Tribünde tezahürat yapan kızların çığlıklarından bir şey duyulmuyordu.

 

" Sorun şu ki " dedi Kyungsoo. " Biraz insaflı olmaları gerektiğini de unutmuş gibiler. Skor tablosu ben burdayım diye bağırıyor resmen. 20-9. Biraz daha gerçekçi oynayabilirler. Şu an ben de dahil olmak üzere onların normal olduğunu düşünen kimseyi bulamazsın bu sahada."

 

Maçın ilk yarım dakikasından sayı yapan Lay'ı, sahanın öbür ucundan topu potaya sokan Xiumin'i ve 4 faul yiyen Kai'y, saymazsak her şey sıradan bir basketbol maçının usülüne uygun gidiyordu.

 

Karşı takımın tarftarlarının tribününü işaret etti" Yenilmeyeceksen oynamanın ne anlamı var " dedi Tao bıkkın bir şekilde. " Hiç aksiyon yok, cidden.Bizimkilerin en son ne zaman yenildiklerini hatırlamıyorum bile. Sonucu bildikten sonra izlemek hiç de zevkli gelmiyor maalesef."

 

Bu sırada Lay bir sayı daha yapmıştı.

 

Kyungsoo iç çekti " Bir de bana sor. Basketboldan gerçekten nefret ederim. Benim için ölüm gibi bir şey, anlarsın ya ? Kalbime bir kazık saplanmasını yeğlerim şu an. Tamamen vakit kaybı."

 

Tao başıyla onayladı " Aynen. Ben de futboldan nefret ediyorum. Bir topun peşinden koşuyorlar. Cidden. Sadece koşuyorlar. Hepsi bu. Ben beyzbolu tercih ederim."

 

Bu sırada 3. periyot sona ermişti ve oyuncular mola vermek üzelerine köşelerine çekilmişlerdi.

 

Kyungsoo dudağını ısırdı " Jong In şimdiden 4 faul yedi. Bir tane daha yerse oyun dışı kalacak. Geçen iki maçta diskalifiye edildi zaten. Bu gidişle koç onu takımdan atacak. Zaten adamın sinirleri tepesinde. Çok sert oynuyor. Kendine hakim olması gerek."

Tao omuz silkti " Ona bu kadar sert oynamaması gerektiğini söylemiştim. Yurttakiler de uyarıyorlar. Hırs yapıyor. Lay'da böyle bir sorun yaşamamıştık. Tamamen o ve onun bitmek tükenmek bilmeyen egosu. Her maçta bir iki burun, bir kaç kol kırmazsa rahat edemiyor beyefendi."

 

" Henüz gücünü kontrol edemiyor olmalı. " dedi Kyungsoo bacaklarını işaret ederek. " Baksana, hızdan gözükmüyorlar bile. İstemsiz olduğunu düşünüyorum. Şu sıralar ani duygu patlamaları yaşıyor. Dönüşeli fazla olmadı. "

" Bizi ele vermelerinden korkuyorum"  dedi Tao bir yandan mola veren takımı izlerken. " Nedense her an bir belaya sebep olacak gibi görünüyorlar şu an. " Eliyle yüzünü kapattı " Aish, cidden utanç verici" dedi öfkeyle. Kai en azından yorulmuş gibi yapamaz mısın ? "

 

Dinlenen oyuncuların içinde akrobatik hareketler yapan vampirler elbette dikkatleri üzerlerine çekiyorlardı.

Kyungsoo etrafına bakındı " Sehun nerde ? Geleceğini söylemişti."

 

Tao sırıttı " Şu an Seon'la kütüphanede olmalılar. Seon ona biyokimya çalıştırıyor."

 

Kyungsoo kahkahayı patlattı " Biyokimya mı ? Tanrı aşkına, aşk insana neler yaptırıyor. Onun en iyi dersi Biyokimyadır." dedi hayretle.

 

" Sabah erkenden evden çıkmış" dedi Tao. " Not bırakmış."

 

" Vah, Oh Sehun cidden.." dedi Kyungsoo. " Başımıza aşk böceği kesildi."

Tao öğürdü " Bu aşk meşk işleri midemi bulandırıyor. Çok iğrenç değil mi ? "

 

4. periyodun başlayacağını haber veren düdük sesiyle saha yeniden hareketlendi.

 

İki arkadaş yan yana oturmalarına rağmen tezahürat ve ıslık sesinden pek bir şey duyamıyorlardı bu yüzden maç bitene kadar konuşmamaya karar verdiler.Çok şükür ki son periyotta sorunsuz bir şekilde sona ermişti. 

 

Kai 4 faul, Lay 1 faul ve Xiumin sıfır faulle maçı kapatmışlardı. Karşı takımın oyuncularını ve hakemleri selamladıktan sonra soyunma odalarına geçtiler ve üstlerini değiştirdiler  Bu sırada Tao ve Kyungsoo çoktan dışarda onları bekliyorlardı.

 

 

 

 

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
bangbangheen #1
Önce burada görmüştüm, sonra Watty'de buldum, şimdi tekrar burada buluyorum ve hep ilk okuyuşum gibi heyecanla okuyacağımdan emin olun, authorniim.
leyhunn
#2
Baslayalım bakalım
swedenlaundry #3
Kesinlikle devam etmelisin cok guzel!!!!!!! <3
AFF'deki cogu ingilizce fanficlerden cok daha guzel. Sabirsizlikla bekliyorum~

Aslinda AFF'de turkce hikaye gorunce cok sasirdim (Amerika'da yasayan bir turkum) hic beklemiyorudum :D

Hwaiting<3
-Sarang
tardisbluee
#4
Chapter 2: Kesinlikle süper bir fanfiction hiç sıkılmadan okudum :D yeni bölüm ne zaman gelecek?
myeongsuuu #5
Teşkürler knk sdfsdfsdjfsdfsdjfsdfhksdfhs Beğenmene sevindim /yehet/
woosena #6
bence çok güzel olmuş.devamını merakla bekliyoruum >.< Foreword kısmını çok beğendim özellikle.
myeongsuuu #7
Teşekkür ederim. Çok mutlu ettin beni TT___TT
2ne1_bjacckkk #8
Ficin linkini twitter'da gördüm. Önsözü okuduktan sonra ağladım nerdeyse. Nasıl desem .. Karakterleri tam oturtmuşsun. Yani kişilikleriyle vampir mi yoksa kurt adam mı oldukları çok isabetli olmuş bence.Ve bu konuda çok şey biliyor olmalısın. Antropoloji dersi bölümüne bayıldım. Sanki o ders cidden işlenmiş gibiydi. Ve ben Dracula'nın bize bu kadar yakın olduğunu sayende öğrendim. O gerçek bilgileri araya sıkıştırman hikayeyi güzelleştirmiş. Bi çırpıda okudum. Yeni bölümü dört gözle bekliyorum.
myeongsuuu #9
Çok teşekkür ederim ^^
exotic_kris_lay #10
Oha bi şey diyim mi sana .. Okuduğum en güzel fic bu oldu. Çok ciddiyim. Harika ötesi. Sanki yaşıyomuş gibi hissediyorum okurken.