21.BÖLÜM

PROTECTOR
Please Subscribe to read the full chapter

Yazar; coffeeortea

Çeviri; UzumluCikolata
 

Baekhyun'u uykusundan uyandıran, ardı arkası gelmeyen bir kapı çalış sesi duyuluyordu.

"Mhmmff.." örtülerini vücudunun etrafına daha da sıkı dolarken sızlandı.

"Baekhyun!" biri Baekhyun'un hoşlanabileceğinden daha fazla coşkuyla sesleniyordu. Sınavlar yüzünden çok az uyumuş, boş zamanlarını ders çalışarak geçirmişti. Sonunda cumartesiydi ve üçüncü sınıf öğrencisinin tüm yapmak istediği geç saatlere kadar uyumaktı.

"Baekhyun-ah!" Tanıdık ses Baekhyun'un gözlerinin aniden kıpırdamasına neden oldu.

C-Chanyeol...?

Baekhyun'un gözleri yavaşça kırpışarak açıldı ve pencereden gelen ışık bir anda gözlerine vurdu. Sıkıntıyla inledi ve saçlarını dağıttı. Muhtemelen bir aslana benziyordu. Kapı çalış sesi arttığında Baekhyun yürüyüp kapıyı açmadan önce elleriyle yüzünü ovuşturdu. Anında uzun, gülümseyen bir Park Chanyeol'le karşılaşmıştı.

"Hadi kahvaltı yapalım Baek."

-

"Neden beni bizzat uyandırman gerektiğini anlamıyorum. Uyanmış olacaktım..eninde sonunda." Baekhyun yemekhaneye doğru yol alırlarken homurdanıyordu.

"Evet doğru, herkes dururken bir cumartesi sabahı vaktinde uyanmış olacak olan da sanki senmişsin gibi. Kyungsoo sürekli seni yatağından kaldırma taktiklerinden yakınıp duruyor." dedi Chanyeol şakacı bir gülümsemeyle. Baekhyun kaşlarını çattı.

"Sabahları kalkmada mükemmel derecede iyiyim ben! Yarın izle sadece, senden önce burada olacağım."

Chanyeol sırıttı. "Evet, tabii."

Baekhyun Chanyeol'e ve kendine yemek almayı bitirince, her zamanki masalarına oturmak için üst kata çıktılar. Manzara alışılmadık olsa da Baekhyun beraber yemek yiyen Jongin ve Kyungsoo'yu fark ettiğinde gülümsemişti. Jongdae hala şokta görünüyordu.

"Uyanmışsın, Baekhyun." dedi Kyungsoo gözlerini oda arkadaşına çevirdiğinde, Jongin'in ağzındaki bir parça çorbayı bakmadan siliyordu.

"Kyungie, burnumu siliyorsun!" Jongin mızmızlandı, erkek arkadaşının ilgisini kaybetmiş olmaktan hoşlanmamıştı.

Kyungsoo kıkırdayarak yeniden yanında oturan oğlana döndü. "Tamam, tamam. İşte, tamamen temiz."

Luhan ise somurtuyordu. "Soo, neden Jonginlerde daha fazla yatıya kalmıyorsun? Minseok hyung ve ben Sehun'u mütevazi odamızda ağırlamaktan mutluluk duyacağız."

Minseok inlerken Luhan iki masa ötede kendi arkadaşlarıyla oturan ikinci sınıf öğrencisine bir bakış attı.

"O gün çok fazla şey yaptık.." dedi Luhan üzgün bir iç çekişle sersem sersem ve Minseok gözlerini devirdi.

"Duştan çıktığında 15 dakika boyunca gözlerini ona dikip izledin ve göğsüne nemlendirici sürmeyi teklif ettin. Sehun'un tekrar gelmeyi isteyeceğini sanmıyorum-"

"Yah!" Luhan bağırdı, öfkelendiği açıktı. "Bir çocuğun vücudunu nemlendirmeyi istemek açıkça kabul edilebilir bir şey. Bunu onun kendi iyiliği için yapıyordum! Demek istediğim, kim çatlamış kuru bir cilt ister ki?"

Jongdae gülerken Minseok basitçe omzunu silkti. Bu tartışmayı kazanma şansları yoktu.

Baekhyun bir şeyin bacağına tekme attığını hissettiğinde onlarla beraber gülüyordu. Hiçbir şey olmamış gibi yemeğini yemeye devam eden Chanyeol'e tek kaşını kaldırdı.

"Ne?" diye ağzını oynattı Baekhyun.

Chanyeol ona sanki hiçbir şey yapmamış gibi bakıp yemeye devam etmişti.

Baekhyun telefonuyla ilgilenmeye dönmeden önce kafa karışıklığıyla başını hafifçe iki yana salladı.

Ayağına başka bir tekme daha yiyince Baekhyun kaşlarını çattı.

"Ne?" diye sordu, gülümsemesini gizlemede başarısız olan Chanyeol'ü izlerken. Dudaklarının uçları kıvrılarak bir gülümseme oluşturmuştu ama başını eğik tutmak için çabalamaya devam ediyordu. Baekhyun gözlerini kıstı.

İyi, bu oyun iki kişi oynanır.

Baekhyun Chanyeol'ün ayağını dürttü, kendi bacakları düz hale gelene kadar ittirmişti.

Chanyeol gülünç bir ifadeyle ona baktı ama yine de geri itti.

Baekhyun birazcık daha uzağa ittiğinde masanın bacağına vurmuş ve bu, acıyla bağırmasına neden olmuştu.

"Ov!" Baekhyun bakışlarını ilk başta özür diler gibi görünen ama yalnızca gülüşünü bastıran Chanyeol'e dikti.

Chanyeol bunu neden yapıyor?

"Siz ikiniz ne yapıyorsunuz?" diye sordu Jongdae, ikilinin beraberken ne kadar sessiz olduğunu fark ederek.

"H-Ha? Oh, ben-"

"Baekhyun-ah!" Herkes Baekhyun'un ismini söyleyen kişiye döndü.

"Oh! Yixing hyung.." Baekhyun son sınıf öğrencisi onlara yaklaşırken gülümsedi. Joonmyun gerilmiş ve 4 adımdan daha az mesafede duran oğlandan uzağa bakmaya çalışmıştı.

"Baekhyun, bugün ilerleyen saatlerde bir şey yapıyor musun?" Yixing neşeyle sorunca Baekhyun gözlerini kırpıştırdı.

"Ah..Sanmıyorum. Sadece yurtta kalacaktım..Neden?"

Chanyeol Baekhyun'un verdiği cevapla ona bir bakış attı.

"Fazla bir şey değil..Bugün hava gerçekten güzel. Benimle gölün kenarındaki köprüde yürüyüşe çıkmak ister misin diye merak ediyordum."

Baekhyun gülümsedi ve hevesle başını salladı. "Evet, tabii. Bu hoş olurdu."

Chanyeol gözlerini Baekhyun'a dikti. Yixing..az önce Baekhyun'a çıkma..teklifi mi etti?

"Harika! Odanda buluşuruz-"

"Ben de gelebilir miyim?" Chanyeol ileri atıldığında Joonmyun'un şaşkınlıkla ona bakmasına neden olmuştu. "Ormanda yürümeye bayılırım ve hava da doğrusu çok güzel. Demek istediğim, ne zaman tekrar böyle ılık olacak ki? Kış biz daha farkına varmadan önce gelecek dolayısıyla sanırım ben de size katılacağım çocuklar."

Yixing kaşlarını çattı. "Ben Baekhyun'la gitmek istiyord-"

"Ben de geleceğim!" Joonmyun bağırdı. "Ne kadar fazla olursak o kadar iyi, değil mi? Başka bizimle gelmek isteyen? Hayır mı, tamam, o zaman sanırım sadece dördümüz varız."

Şimdiye dek, kendi ve Yixing'in köprü yürüyüşüne eklenen iki yeni kişiyle Baekhyun'un kafası daha da karışmıştı. Yixing'in gülümsemesi sarsıldı ama sonunda sadece omuz silkti.

"Tamam."

-

"-mükemmeldi! Ama biraz memleketimdeki arkadaşlarımı özlüyor gibiyim." dedi Baekhyun Yixing'in yanında yürürken. Omuzları arada sırada birbirine çarpıy

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
hundredthou
#1
Chapter 3: where is the original version of this?
hundredthou
#2
Chapter 2: i thought this would be in english
hundredthou
#3
Chapter 1: its not in english???
hundredthou
#4
interesting premise! can't wait to see what you've come up with