_22.0

Former Fangirl (TÜRKÇE)

Üzerimde olan bütün stresi, Minhyuk'un sebep olduğuna yoruyordum ve çok gergindim. Gelinliğimin göbek kısmının kasıyor olması da tüm bunlara dahildi.

Üstelik sağ köşede duran 'Cube Loca Masası' da elbette büyük bir gerginlik etmeniydi.

Minhyuk başta benim patronumdu, BTOB de onun arkadaşlarıydı bu yüzden alışmam daha kolaydı. Ancak Cube hala Cube...

"Gelini öpebilirsiniz." Sesini duyana kadar kendime gelememiştim. Minhyuk'un suratına tuhaf bir şekilde bakarken o yüzündeki tebessümle elini kaldırdı, iki parmağını birleştirdi ve ucuna bir öpücük kondurup benim dudaklarıma bastırdı. Gülümsememe sebep olmuştu.

Tabii bunu bizden başka kimse de anlamamıştı. Ki işime gelir..

Törenin fazla uzun sürmemesine o kadar sevinmiştim ki~

En nefret ettiğim şeylerden biri saçma sapan upuzun süren düğün törenleri.

Hayır yani adamlar evleniyor, ne diye yoruyorsunuz?

Tören bitiminde Minhyuk yanıma yaklaşıp kolunu omzuma attı. "Ala-yah~ Hadi bu insanları kendi haline bırakıp evimize gidelim."

Kıkırdayıp başımı salladım. Hem bu gelinlik beni kasmıştı ve çıkarmak istiyordum hem de yorulmuştum.

Dün gece saatlerce mide bulantısı çekip defalarca kustuğumu da hatırlayacak olursam, hastayım. Neyse ki bugün çok kötü değildim.

-----

Saat 00:39

Minhyuk üzerinde pantolonu olmadan, saçları dağılmış, gömleğinin ilk birkaç düğmesi açık ve papyonu yakasının iki yanından sarkıtılmış biçimde banyo kapısında yaslanmış olarak bana bakarken klozetin önünde öğüren kişi benim evet. Ala.

Minhyuk fangirlü Ala.

Minhyuk'a aşık olan Ala.

Birkaç saat önce onunla evlenen Ala.

Bunlar hep bu it herifin suçu. Bana düğün tarihini söylemedi.

Üstelik doğum günü hediyesi de almadı.

Neyin triplerine girdiğimi bilmiyordum. Sifona basıp ayağa kalktım ve yüzümü yıkamaya başladım. Neden her fırsatta Minhyuk'a suç atmaya çalışıyorum? Sanki tarihi bilsem hasta olmama engel olabilecektim..

İçeri girip arkamdan bana sarıldı ve başını omzuma dayadı. "Sevgilim, iyi değilsin.."

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Rahatlamıştım doğru. "Üzgünüm, batırdım.."

Minhyuk ellerimi tutarken boynuma minik bir öpücük konduruyordu. "Neyi batırmışsın?"

Artık midem bulanmıyordu ama halsiz hissediyordum. "Geceyi..."

"Daha bitmedi ki." Dudaklarını boynumdan çekmeden konuşuyordu. Nefesimi tutup arkama döndüm ve gülümsedim. Haklıydı.

-----

Pekala.

Gecenin hastanede sonlanacağını düşünmemiştim.

Üstelik doktor enfeksiyon ihtimalini yüksek görüp benden kan tahlili istiyordu.

Sabahın 4ünde bu yüzden Minhyuk'un koluna yapışmış bir şekilde duruyorum.

"Korkuyorum." Fısıldadım. Kan aldırmak benim en büyük korkularımdan biriydi. Minhyuk iç çekip bana sarıldı ve başımı kendi omzuna yaslamamı sağladı.

Şaşırtıcı bir şekilde hissetmemiştim. Rahat bir nefes alıp kendimi serbest bıraktım ve Minhyuk'u daha fazla sıkmamak için kalktım.

Bekleme salonuna gittiğimizde, bizden yarım saat sonuçlar için beklememizi istediler. Ancak doktor kontrol ettiğinde eve dönebilirdik.

Gerçekten... Hastaneler beni korkutuyor. Ve canım deli gibi kiraz istiyor.

O kadar çok istiyorum ki Minhyuk'a bildirme seviyesine ulaştı. Aslında çok yersiz bir istek olduğunun farkındayım. Neden böyle yapıyorum?

"Minhyuk-ah.. Canım kiraz istiyor."

Minhyuk hmlayarak bana döndü ve bir süre tepkisizce baktı. "Yarın alışverişe çıkarız, zaten dolap boş."

Sessizce mırıldandım. "Hayır, şimdi istiyor."

Minhyuk bana bir adet sabrımı mı sınıyorsun bakışı attıktan sonra kıyamayan bir yüz ifadesine bürünüp kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. "Gecenin bu saatinde mümkün değil sevgilim."

Biliyorum it herif. Biliyorum...

Ben sadece sana söylüyorum işte. Elimde değil.

Tuhaf can çekmesi hissiyle boğuşarak yaklaşık yarım saati doldurduğumda doktor ikimizi odasına çağırdı.

Sonuçlara bakıp bize bakıyor ardından tekrar sonuçlara dönüyordu ve bunu birkaç kez tekrarladı.

Ben hastane sevmediğim gibi ilaçlardan da nefret ettiğim için, kara kara ne yapacağımı düşünüyordum.

"Hiç de korkulacak bir şey yokmuş." Doktor sonunda ağzını açtığında Minhyuk'a baktım. Ona üşüttüm demiştim... "Tebrik ederim, hamilesiniz." Biz tepkisizce bakmaya devam ederken ekledi. "15 haftalık."

-----

"O geceyi tam hatırlamıyorum."

Pekala bir şeylerin açığa kavuşması gerek. Minhyuk'la birlikte olduğumuzdan beri yalnızca 3 kez ilişkiye girdik. İkisi ben ona "Yeterince özel olmasını istiyorum artık evlenene kadar bana dokunma." demeden önceydi. Diğeri ise...

"İkimizde içmiştik." Minhyuk güldü. "Ben hatırlıyorum."

Omzuna bir tane çakıp yatakta sırtüstü uzanmaya devam ettim. "İt herif. O gün... Korunmadık mı?"

Minhyuk hala gülmeye devam ederken başını iki yana salladı.

İç çekerken ona sokuldum. Şimdi ikimiz de yatakta uzanıyorduk. Güneş yeni doğmuştu.

Şirket kapanırken verdiğimiz veda partisinden nasibimizi almıştık ve sonucu bu olmuştu. Aylardır farketmememin sebebi ise gecikmelerimi strese yoruyor olmamdı. Aptal gibiyim. Bu herifle canlı kanlı karşılaşmadan önce daha akıllıydım.

"Baba oluyorum." Minhyuk sessizce mırıldandı sonra biraz daha yüksek sesle konuştu. "Hep baba olmak istedim."

Düşünceleri aklımdan silip ona döndüm. "Ben de hep anne olmak istedim." Gülümsedim.

"Bu durumda küçük kazamızın hiçbir sorunu olmayacak." Burnumu sıkıp bana sarıldığında gözlerini kapattı ve rahat bir pozisyona yerleşti.

Gerçekten de uyumaya hazırlanıyordu. "Yah, Minhyuk-ah.."

"Hmm?" Gözlerini açmadan yanıtlamıştı.

"Canım hala kiraz istiyor."

-----

-1 ay sonra-

"Yaniii..." Ilhoon göbeğime yaklaşıp içine bakar gibi yaptı. "Bu bir Prenses olacak öyle mi?"

Gülümseyerek başımı salladım. Bir kız olacağını yeni öğrenmiştik.

Sungjae gülerek yanımıza geldi ve Chorong'un koca göbeğini gösterdi. "Ona yarış arabası..." Ardından bana döndü "...ona da uzun saçlı oyuncak bebekler alacağım."

Changsub onun kafasına bir adet şaplak attı. "Oğluma o diye seslenme onun adı var. Chasung."

İsmi heceleyerek söylemişti. Hepimiz yeni öğreniyorduk. Minhyuk gülerek "Buna mı karar verdiniz?" dedi.

Chorong başını sallarken konuşan yine Changsub olmuştu. "Evet, siz karar verdiniz mi?"

Yüzümde bir gülümsemeyle Minhyuk'a baktım. "Minah.." İlk kez söylüyordum.

Minhyuk kaşlarını çattı. "Ama bu çok basit-"

"Hayır bu iyi~" Sözlerini kesip sevimli bir surat yaptım. "Minah yine kiraz istiyor."

Minhyuk gülerek başını salladı. "Pekala, Minah yine kiraz istiyor."

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet