Panel.

NICE (TÜRKÇE)

"Ahahha... Jaebum, döndüğümde seni öldüreceğim." Youngjae telefonda konuşurken kahkaha atıp mutlu gibi görünmek için elinden geleni yapıyordu.

"Senelik izninde seni beleşe tatile gönderdim, fena mı?" Jaebum karşı taraftan güldü ve devam etti. "Teşekkür ederim Youngjae."

Youngjae telefonu bırakmadan elindeki valizle danışmaya doğru yürüdü. "Başınız belaya girerse benim bu işin içinde olmadığımı söylersiniz ona göre." İki genç adamın ve bir genç kadının yanlarına geldiğinde durdu ve danışma masasındaki kimliklere bir göz attı.

'Park Jinyoung.' Aradığı adam kesinlikle buydu. Öyleyse şu sırık gibi duran tip de Kim Yugyeom olmalıydı.

Jinyoung bakışlarını Youngjae'ye çevirip onu süzerken Youngjae ensesine götürdüğü elini saçlarına geçirdi ve bir kahkaha patlattı. "Merhabalar..." Ardından hemen kulağındaki telefondan cevap gelmiş gibi davranmaya başladı. "Ah Jisoo-yah, evet, evet otele ulaştım giriş yapmak üzereyim, teşekkür ederim."

"Sakın yakalanma Youngjae." Mark dişlerini sıkmıştı. 

Youngjae göz devirip telefonu kapattı ve yan gözlerle kimlikleri alan Jinyoung'u izlerken kendi kimliğini hazırlayıp beklemeye başladı.

"4021 ve 4023 numaralı odalar efendim." Danışmadaki görevli onlara gülümsedikten hemen sonra Youngjae'ye döndü. "Hoşgeldiniz, rezervasyonunuz var mıydı?"

Youngjae gülümsedi. "Hayır rezervasyonum yok."

Bunun üzerine görevlinin uzattığı formu doldurmaya başladı. Fatura adresi kısmına kesinlikle çekinmeden Jaebum'un ona verdiği adresi yazacaktı.

"Acaba... 4. Katta boş odanız var mı?" Youngjae ortasında tavanı bulunmayan lobiden katları saymaya başladı. 4. kat en üstteydi. "En üst katı severim de."

Görevli bilgisayar kayıtlarına baktıktan sonra "4026 uygun olur mu?" dedi. Tek kişi için bunlardan birini verebilirdi.

"Harika."

"Yalnızsınız... Korkarım otelimiz-"

Youngjae cüzdanından polis kimliğini çıkardı ve masaya bıraktı. "Sadece birkaç gün kalacağım."

"Formu tamamen doldurduysanız, 4026 numaralı odaya eşyalarınızı götürebilirsiniz." Görevli gülümsedikten sonra tekrar bilgisayara döndüğünde Youngjae valizini alıp asansöre bindi. Tek ve çift sayıların karşılıklı duruyor olması onun için harikaydı. Karşıdan Doktorun odasını rahatlıkla görebilirdi.

Yerleşmekle uğraştığı bir saatin sonunda Youngjae başını kaşıyarak odadan çıktı ve iç çekti. Tek yapması gereken bu otelin içinde dedektiflik yapmak ve onları takip etmekti. Yasal izin olmadan. Bu yüzden Jaebum'a küfrediyordu.

Tatil sezonu değildi, iki doktor ve bir mimar birlikte tatile çıkıyorsa bunu bunaldıkları için yapmış olmalıydılar. SPA merkezi, ilk bakacağı yer kesinlikle orası olacaktı.

Kapıdaki görevliye gülümseyerek eğildikten sonra açık kahve renklerin yoğunluklu olduğu duvarların ve loş ışıkların arasında ilerleyip randevu vakitleri hakkında bilgi edinmek için SPA merkezinin kendi danışmasının önünde durdu.

"Park Jinyoung ve Lee Jieun adına yarın bir randevu almak istiyorum."

Youngjae içinden 'Tam isabet!' diyerek taklalar atarken dışarıya hiçbir şey belli etmemek için kendini sıktı.

"Yarın..." dedi görevli bilgisayar kayıtlarına bakarken, "Yarın ne yaptırmak istiyorlar? Masaj? Buhar banyosu?"

Youngjae'nin Kim Yugyeom olduğunu bildiği genç eline masadaki bilgi menüsünü alıp incelemeye başladı.

"Şu 3 saat süren masajdan olsun, gerçekten yorgunlar." Yugyeom menüyü tekrar bırakırken yanında dikilen Youngjae'yi farketti ve menüyü ona doğru itti.

'Tropikal anti-stres masajı' Youngjae içinden okuyordu. 3 saat süren paket buydu. '130000 WON (Yaklaşık 320 TL) mu!?' Dehşetle gözleri büyürken menüyü yavaşça masaya geri bıraktı.

"İki kişi için değil mi? Bir aile odası ayarlamamı ister misiniz?"

Youngjae biraz düşündü ve görevliyi onayladı. "İkisi birlikte olsa iyi olur."

Görevli tekrar bilgisayarda bir şeyler yazarken konuşuyordu. "Aile odası için fazladan masraf alacağım, yarın saat 2 onlar için uygun mu?"

Yugyeom başını sallarken bir de "Evet." dedi. İkisinin de o saate kadar uyuyacak halde olduğunu biliyordu. "Bir de kendim için." dedi Yugyeom, "Tropikal şeyleri sevmiyorum köpük masajı alabilir miyim? Aynı saatte."

Görevli faturaya bu masajı da eklerken Youngjae biraz etrafa bakınmaya başladı ve birden atladı. "Acaba masajlar özel odalarda mı yapılıyor?"

Görevli bir saniyeliğine başını kaldırıp ona gülümsedi. "Genellikle iki kişilik salonlarda bay ve bayan olarak ayrılmak üzere yapılıyor."

Kim Yugyeom ile aynı saat için aynı masajı alırsa belki onunla aynı odada olabilirdi. Otelin spa merkezi pek büyük değildi. 2 bay, 2 bayan ve 2 aile odası büyük bir çembere bakıyordu, hepsinin duşları ve dolapları kendi içlerinde bulunuyordu.

Fatura işlemleri bittiğinde Youngjae, Kim Yugyeom'un seçtiği masajın daha ucuz olduğuna şükrederek görevliye yaklaştı. "Yarın saat 2de uygun olacağım boş yeriniz var mı?"

"Aile odası mı yoksa tek başınıza mısınız?"

"Tekim." Youngjae iç çekti. Ayaklarını yere vuruyordu çünkü gergindi.

"Yarın saat 2 için bir tane boş yerimiz var bay..?"

"Choi Youngaje." dedi gülümseyerek, "Oda numaram 4026."

"Peki hangi hizmetten faydalanmak isterdiniz?"

Youngjae eline menüyü alıp öyle konuştu. "Ben çok sık masaj yaptırmam. Emin değilim. Az önceki beyin aldığı masaj dikkatimi çekti."

"Tropikal anti-st-"

"Hayır." Youngjae birden görevliyi durdurdu. "Köpük masajından bahsediyordum. Ben de Tropikal yağları sevmem."

Görevli gülümserken bilgisayara faturayı kaydetmeye başladı. "O halde sizin için de harika bir seçim olur. Yarın saat 2'de Choi Youngjae için Köpük masajı değil mi?"

Youngjae onu onayladı ve faturayı aldıktan hemen sonra oyalanmadan SPA merkezinden çıktı.

-----

"Gyeom." Jinyoung yemeğini çiğnerken yanakları olduğundan daha şiş ve sevimli görünüyordu. Başını kaldırmamıştı. "Şu herif benim Jieun'umu mu izliyor?"

Yugyeom onun bugün danışmada ve SPA merkezinde karşılaştığı adamdan bahsettiğini anlamıştı. Jinyoung, Jieun lavaboya gitmek için kalktığında bunu fırsat bilip Yugyeom'a sormuştu. Çünkü eğer o herifin Jieun'u dikizlediğini kendisi görürse sakin kalamayabilirdi. Yugyeom'un cevabını beklerken tabaklarının ve bardağının duruşunu düzeltiyordu.

"Hyung o, seni izliyor." dedi Yugyeom. Yugyeom Jinyoung'un karşısında oturuyorken bahsettikleri herif Jinyoung'un arkasındaki masalardan birindeydi fakat oldukça uzaktaydı.

Jinyoung yüzünü ekşitti ve kaşlarını çattı fakat o herif masasından kalkıp yanlarından geçerken ciddileşti.

Yugyeom bakışlarını yemeğine kaydırdı. "Bilmiyorum hyung, çok şapşal biri gibi görünüyor."

-----

"Yugyeom gözün şu herifin üzerinde olsun." Ertesi gün saat 2'de SPA merkezinde yine aynı adamla karşılaşmak Jinyoung'un sinirlerini zıplatmıştı. Onun kendisini takip eden polislerden olma ihtimaline karşı hedefine ulaşmanın verdiği hisle sakin kalıyordu fakat diğer ihtimal onu sinirden kudurtuyordu.

Doktor, Jieun ve kendisi için ayrılan odaya girdiğinde Youngjae de Yugyeom'un yanına yaklaştı ve sırıttı. "Ne tesadüf değil mi!? Aynı odadayız!"

Yugyeom zorla gülümsedi ama konuşmadı. Tesadüfmüş. Bu adam onun tam arkasındaydı ve randevu saatlerini duymuştu. Kaldıkları odalar karşılıklıydı. Onun polis olma ihtimali oldukça yüksekti.

Genç asistan Yugyeom bir profesyonel gibi masaja hazırlanırken Youngjae ne yapacağını bilmiyordu ve dışarıdan oldukça komik görünüyordu.

"Salatalık mı!? Onu benden uzak tut!" Youngjae birden görevliye bağırdığında Yugyeom tam da moduna girmek üzereydi.

"Bayım biraz sessiz olacak mısınız?"

Youngjae rezilliğini farkedip utanarak üzerine çıktığı masaj yatağından indi ve Yugyeom gibi uzandı. "Özür dilerim." Oldukça resmi konuşuyordu. "Ben Youngjae."

"Kim Yugyeom." dedi Yugyeom gözlerini açmadan.

"Ahh güzel bir isim. Nerelisiniz? Ben Mokpo'luyum." Youngjae normal ve yılışık birisi gibi davranmaya çalışıyordu.

"Namyangju." Yugyeom yine aynı şekilde cevapladı. Bu insanın neyin nesi olduğunu anlamak için onunla konuşmalıydı. Bu yüzden bu saçma soruları cevaplayacaktı.

"Peki ne iş yapıyorsunuz?" Youngjae salatalıkları tekrar gördüğünde gerildi fakat onların Yugyeom için olduğunu farkettiğinde rahatladı.

"Cerrah olan ağabeyimin yanında asistanlık yapıyorum." Yugyeom fazla kaba davranmak istemedi. "Siz?"

Youngjae güldü. "Ne kadar güzel! İki kardeşin birlikte çalışması." Kim Yugyeom ve Park Jinyoung'un kardeş olduklarını bilmiyordu. "Benim de bir çay bahçem var." Şimdi güzel yalanlar atması gerekiyordu. "Ama kapatmayı düşünüyorum, hep bir petshop açmak istedim."

Yugyeom onu hmlayarak onayladı ve gözlerini açtı. "Hayvanları sever misiniz?"

"Kedileri sevmem, alerjim var." dedi Youngjae. "Ama köpekleri çok severim, Coco adında bir köpeğim var."

Yugyeom nezaketen gülümsedikten sonra Youngjae aralarında oluşan sessizliği bozmak için tekrar konuştu. "Sormamda sakınca yoksa, Cerrah olan şu yanınızdaki bey mi?"

"Evet o." Yugyeom onu kısaca cevapladıktan sonra gözlerini kapattı. Youngjae de onu daha fazla bunaltmak istemiyordu.

 

 

--- 2 gün önce ---

"Merhaba. Nasılsınız Bay Lin?" Jieun evden çıktığında Jinyoung'un önemli bir telefon görüşmesi yapması gerekiyordu.

"Park Jinyoung! Çok iyiyim, sen nasılsın?" Karşıdaki adamın neşeli sesi üzerine Jinyoung gözlerini kısarak gülümsedi. "Ben de çok iyiyim. Sizi şu önceden bahsettiğiniz panel dizisi için aradım."

"Panel mi?" Orta yaşlardaki adam pek bir şey anlamamıştı.

"Evet, sonunda Singapur'da başlayacak olan panele katılacak bir vakit buldum, önümüzdeki salı için ne dersiniz?" Jinyoung, Bay Lin'in alttaki mesajı anlayacağını umuyordu.

Karşıdan neşeli bir kahkaha geldiğinde rahatladı. "Harika! Çok sevindim Jinyoung! Zaten hazırlıklar tamam sayılır, sen de tamamsan panelin duyurusunu yapacağım."

"Teşekkürler Bay Lin."

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet