Senderfall

Description

"Tüm hayatımı kendimi ve başkalarını ikna etmek için söylediğim yalanlara inanıyor muşum gibi yaparak yaşamaya çalıştım ama hislerim her defasında yüzüme gerçeğimi acımasızca çarpıyordu..."

-Eden Lort

Foreword

Hiçbir varlık yoktu. Cennet ya da cehennem için galaksilerdeki yıldızlar ya da dünyalar için onların üstündeki denizler ve gökyüzü için tüm evren sessizdi. Sonra hiçlikten gelen yaradanın sesi yankılandı ve sadece ilk sözüyle büyük bir patlama yaşandı ardından istediği her şey oldu. Hayal ve fikir, umut ve korku beraberinde sonsuz olasılıklar ve dedi ki:

"İlk çocuklarım, ilk göz ağrılarım siz insanları yaratıyorum, sizler baskın olacaksınız her şeyi yapabileceksiniz."

Sonra cennetin merkezine altın ve elmastan bir şehir çağırdı. Gül kokulu sokaklar kondurdu içlerine. Orada, ilk evlatlarının yapacakları harikaları görmeyi sabırla bekledi.

Ama çocukları başlarına buyruk oldular. Kısa sürede yaratıcıya olan övgü dolu ilahileri söylemeyi bıraktılar ve yaratıcının sesi cenneti salladı:

"Sizi kendimden yarattım ve cennette isteğinize göre her şeye hâkimiyet verdim. Yine de beni unutmaya çalıştınız."

Böylece yaratıcı yanlış yaptığını anladı. İlk yarattıklarına sırtını döndü ve cennetten yani evinden insanlığı kovdu. Cehennemi yarattı ve dünyayı onları oraya yerleştirdi ve şöyle dedi:

"Burada, her konuda sadece ben hükmederim, dünyada, gökyüzü, deniz, kış, yaz, karanlık, ışık, hayvanlar ve doğa sadece benim irademle dengededir. Burada size yeni bir hayat verdim ilk doğanlarım. Bana hak ettiğinizi kanıtlarsanız cennetime tekrar girebileceksiniz.Hak etmeyenler yaşadıkları müddetçe dünyada kalacak ve öldüklerinde cehenneme gidecekler."

Yine de çocuklarını hala çok seviyordu ve yaratıcı rüya ve fikirden oluşan ruhların, umut ve korku ile sonsuz olasılıkların olduğu fani dünyasına indi, sonra yaratıcı şöyle dedi:

"Siz ilk evlatlarıma son armağanımı verdim. Kalplerinizde beni hatırlayanların gerçek bir aşkla sönmez alevleri yanarsa her gece rüyalarında beni görebilecekler."

Ve sonra yaratıcı cennete geri döndü ve oradan çocuklarının dünyada yaratacağı harikaları görmeyi bekliyordu. İşte tüm bunlar bana yaradanın açıkladığı gerçeklerdi:

Bir cennet, bir cehennem, bir yaşam, bir ölüm, bir tanrı var. O da bizim yaratıcımız. Ama yozlaşmış insanlık dünyada da rahat durmadı.Geçen yüz yıllar içinde kendi yarattıkları sahte tanrılara sevgilerini vermeye başlamışlardı. O günahkârlar ne bu dünyada ne de ötesinde bir huzur bulamayacaklardı.

Her şey yaratıcı tarafından bilinir ve yalanlar değerlendirilir. Bu dünyadaki her şeyin bir sonu vardır. Yaratıcı insanlığa büyük bir kederle izledi. Bu sefer tekrar denemek istedi ve onların görünümünden diğer insansı olan çocuklarını yarattı: Elf, ork, cüce ve diğer irade sahibi olacak alt ırklar.

Fakat yaratıcı bu sihirli yeni mistik âlemin gerçekten dikkatine layık olduğunu görene kadar kullarının dualarına karşılık vermeyi reddetti. İnsanlar yeni kardeşlerinden hiç hoşlanmadılar. Ayrıca babalarının onları terk etmelerine alındılar. Zamanla gururları ve kıskançlıkları arttı. O zaman dediler ki:

"Babamız artık bizi terk etti. Bizler onun öz çocukları ve cennetinin halkıydık. Dünyada ise tanrı olmalıyız. Onu yeni doğanlara karşı yönetelim ve babamızdan daha büyük tanrılar olalım."

İlk günahlar işlendi. İnsanlar diğer kardeş ırklara fısıldadılar ve gerçek tanrılar olduklarını iddia ettiler. Önlerinde eğilmelerini emrettiler. Yeni cahil ırklar zaman içinde yaratıcı yerine onlara ibadet etmeye başladı.

Böylece insanlık , onları aldatarak gerçek yaratıcıdan uzaklaştırdı. Yaratıcı cennetteki tahtından olanları izliyordu ve öfkeyle, sahte tanrılara küfretti ve bizzat dünyaya inerek onların bazılarını ibret olması için sonsuza kadar yanacakları cehennemdeki zindanlara kilitledi.

Yaradan yarattıklarının kusurlarından dolayı içerlendi. Ardından cenneti terk etti. On bin yıl geçmesine rağmen bizlere dönmedi. Babamız bizden geriye kalanları derin bir yalnızlık içinde hapsetti.

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet