Damn Cold Night [Onew]

K-POP OC ONE SHOTLAR

***

''Lanet olası!'' 

Kahrolası çakmağın, sabahtan beri yağan yağmura yenik düşmüştü. Tıpkı dudaklarının arasındaki sigaran gibi ıslanmış ve yanmaz olmuştu. Sinirle yere çarptın çakmağı ; yer bile o kadar ıslaktı ki küçük bir patlama olması gerekirken sadece basit bir cam parçası gibi tuzla buz olmuştu. 

''Sen de mi yalnızsın?'' dedi birisi, muhtemelen kanındaki alkol kelimelerine de tesir ediyordu. Yavaş ve tane tane konuşsa da, cümlelerin sonu kayıyordu hafiften. ''Gel hadi, sana bir içki ısmarlayayım!''

Şöyle bir süzdün genç adamı, muhtemelen bu geceki ilk mekanı değildi. İndiği taksi uzaklaşırken, kuytu bir yere girmeyi akıl edemediği için ıslanıyordu yağmurda. Lacivert takımının omuzları bir ton daha koyu bir renge dönüşürken kocaman gülümsemişti sana. Öyle zararsız ve acınası görünüyordu ki, kendin acınacak halde olmana rağmen ona acıyıp peşine takılmıştın. Aşağı inen basamaklarda düşmemek için elini duvara dayamıştı, sen ise ıslak sigaranı yere tükürüp düşerse hemen tutabilmek için tetikte bekleyerek takip etmiştin onu. Alkol toleransı yüksek olmalıydı, öyle tahmin ediyordun, çünkü sarhoş bir insana göre oldukça düzgün inmişti basamakları. 

Çok da dolu olmayan mekanın fonunda sakin bir şarkı çalıyordu. Belli ki yalnızların mekanıydı, şarkı bile yalnızlığa isyan ediyordu. 

''Senin bu yüzünün hali ne böyle?'' diye sordu ciddi bir ses tonuyla, kendini bir an okul yönetimine izahat verir gibi hissetmiştin. 

''Kavga ettim.''

''Kiminle?'' 

''Okuldaki sürtüklerle... Ödev için yaptığım peruğu mahvettiler.'' 

''Okuduğun bölüm?'' diye devam etti, ses tonu sakin ve ilgiliydi. 

''Güzellik üzerine eğitim alıyorum... Saç, makyaj, moda, stil... Bilirsin işte. Ülkemden bu kadar yolu, emeğimi eziklere yedirmek için gelmedim.''

''Görünüşüne bakarak asla böyle bir bölümde okuduğunu düşünemezdim... Sanki... Sokak dövüşüne çıkıyormuşsun gibi.'' kıkırdadı.

''Dalga geçme, bayılmıyorum ben de yüzümü mahvetmeye... Oldu artık.'' 

''Doktora gitmek ister misin?'' 

''Hayır.'' dedin net bir şekilde. ''Basit bir pansuma dünya kadar para isteyecekler şimdi. Sigortam sadece büyük kazaları kapsıyor.'' 

Uzun bir süre derin bir sessizlik oldu, sessizce içkisini yudumlarken sen de önüne gelen şeyin tadına bakmaya karar verdin. İlk yudumdan sonrası tam bir hayal kırıklığıydı, çünkü sana alkolsüz bir içecek gelmişti. Yüzünü buruşturduğun gözünden kaçmamıştı ama. 

''Ne o? Beğenmedin mi?'' 

''İçemeyecek kadar küçük mü duruyorum? Üniversitede son sınıfım. Üstelik dil yeterliliği almak için de 2 yıl geciktim. Yani yeterince büyüğüm.'' Ayağa kalktın, cebinden en az senin kadar ıslak olan parayı yırtmadan çıkarabilmek için çabalamıştın. ''Beni ciddiye bile almayacak bir sarhoşla ne yapıyorum ki...''

Tam gidecekken ceketinden tutmuştu. Ona döndün, gözlerinde yeniden, o acınası yalnızlığı görmek içini burkmuş ve gerisin geri oturmanı sağlamıştı. 

''Lütfen, sadece biraz daha otur. Sonra gidersin, taksi paranı da veririm.''

''Şöyle konuşmayı kes.'' dedin ters bir sesle. ''Senden para tırtıklamak ya da bedava içki içmek için oturmuyorum burada, yalnız gördüğüm için acıdım sadece.''

''Doğru söylüyorsun, yalnızım... Çok yalnızım, kimse böyle yalnız olamaz...'' derin bir iç çekip, gözlerini diktiği bardağını çevirdi. İçindeki buzlar cam bardağa çarparak şıkırdadığında, içini dökmenin eşiğindeydi. ''Hepsi benim hatam.''

''Saçmalama.'' dedin, bir yandan da anlatmayı bırakmasın istiyordun. O derin iç çekişlerinde büyük bir şey gizliydi, bunu hissedebiliyordun. ''Anlat hadi, neden bu kadar yalnızsın?''

''Hatayı nerede yaptığımı kestiremiyorum şu an... Hayır yani, ne bok yemeye muhasebeci oldum ki ben?''

''Sorun bu mu yani? İşini sevmemen?'' 

''Sorun şu ki, işim beni yalnızlaştırıyor... Önce okulda başladı, sorunsuzca bitirmem için çok sıkı çalışmam lazımdı... Sonra iyi bir iş bulabilmek ve o işte sağlam adımlar atabilmem için sıkı çalıştım. Şimdi ise... Bu döngüyü kıramadığımı hissediyorum... Hayatım beni yönetiyor, çarkların arasında sıkışıp kaldım...'' kafasını masaya dayamıştı. 

''Nasıl olmasını isterdin?'' diye sordun bu defa. 'Hayat böyle, alış buna' diye suçlayıcı bir konuşmanın rahatlamasına faydası olmazdı. 

''Şu lanet telefon bile...'' bu defa ceketinin cebinden telefonunu çıkarıp gösterdi. ''...çalmıyor. Bazen annem arar, işimi bölmemek için sık sık aramaz ama. Beni düşündüğünü biliyorum, yine de... İş haricinde de çalsın istiyorum. Ekranda sevdiğim bir isim görünce gülümsemeyi geçtim, ekranda bir isim görmek istiyorum artık. Galeride boş zamanlarımda yaptığım şeylerin fotoğrafları olsun. Beni bekleyen birisi olsun, nerede ne yaptığımı merak eden, benim için endişelenen biri...''

''Kız arkadaş yapmayı dene bari, onu bile mi yapmadın?'' 

Boş boş baktı yüzüne, sarhoş kafasını zorla kaldırdı masadan. 

''Hangi kız benim gibi biriyle çıkar ki?'' derin bir nefes bıraktı. ''Sen çıkar mıydın mesela? İşkolik, geç saatlere kadar ofiste mesai yapan... Haftasonu bile çalışan biriyle?''

''Neden çıkmayacakmışım ki?'' bunu duyunca şaşıran hali seni güldürmüştü. ''Neden şaşırıyorsun? Gayet yakışıklı bir adamsın... Hem ses tonun ve konuşma şeklin de güzel. Düşündüğün şeylere bakacak olursam nazik bir insansın da... Ve zaten ciddi bir ilişkin olduğunda kimse senden bu kadar sıkı çalışmanı beklemeyecek. Aksine mesaiye kalmak istesen bile kabul etmeyecekler, senin yerine yapabilecek başka birini arayacaklar.''

''Sanmıyorum.'' dedi dudak bükerek. ''Yani bu kadar kolay olamamalı, sihirli değnek mi ki bu?''

''Garip, değil mi? Buna ben de anlam veremiyordum, ama gördüğüm tüm örnekler bu şekildeydi.''

''O zaman... Çıkar mısın benimle?'' diye sordu ansızın. ''Bu kötü talihi yenmemde bana yardım eder misin?'' 

''Dur bakalım orada.'' içeceğini kafana diktin. ''Sarhoş kafayla yapılan bir teklifi kabul edecek değilim. Eğer ciddiysen, bu söylediğimi hatırlarsın.''

Kafasını salladı hevesle, dediğin her şeyi hafızasına kazımaya hazır gibiydi.

''Okulum Hongdae'de, büyük alışveriş merkezinin arka sokağında. Eğer ciddiysen... Sakuralı kahvelerden alıp, beni sokağın başında bekle. Cuma günü, saat 4'te.''

*** 

Ertesi hafta cuma günü, sokağın başında utangaç bir şekilde el sallayan genç adamı fark etmiştin. Kalabalık olmasına rağmen, güneş gibi parlak gülüşü sayesinde kolayca seçebilmiştin. Geçen haftaki halinden tamamen farklı gözüküyordu, saçlarını kaldırmış ve alnını açmıştı. Takım elbisesi yine jilet gibiydi. Bir elinde çantası, diğer elinde kahvelerle kiraz çiçeklerinin döküldüğü yerde bekliyordu. Koşar adımlarla gittin yanına, alışıldık kore selamlamasının aksine kendi ülkenin tarzıyla selamladın onu, yanağından öperek.

Şaşırsa da, sana ayak uydurmak adına o da öpmüştü. Kahveleri diğer eline alıp, boş kolunu uzattı. 

''Hatırlamışsın.'' dedin koluna girerken. 

''Unutmadım ki.'' o da gülmüştü. ''Sen giderken, unutmamak için sesli bir şekilde tekrarladım. Sonra da ses kaydı aldım.''

''Garantici birine benziyorsun, ayrıca her alanda mükemmeliyetçi.'' kravatını işaret ettin. ''Rengi ve desenine bakınca... Duracağın yeri bile özellikle seçtin değil mi?''

''Riske atamayacağım kadar değerli bir şanstı.'' 

''Neden peki? Hatırlamak için bu kadar çaba sarf etmen? Özel değilse bilmek isterim.''

''Beni dinledin çünkü... İçinde bulunduğum duruma çözüm bulmak için önerilerde bulundun...'' yan bir bakış attı. ''Kısacası kimsenin yapmadığı şeyi yaptın. Beni dinledin, ilgilendin, benim için endişelendin. Kaybetmek istemedim seni.''

''Çok şirindin, ve biraz da acınası. Sanırım o yüzden karşı koyamadım. Düzgün birine benziyordun... O halinle bile güven telkin etmiştin.''

''Ve sen de çok güzeldin ;  mücadeleci ve güçlüydün. Karizmatik görünüyordun, ilk bakışta çekildim sana.'' 

Bir süre yürümüştünüz gün batımında, kahvelerinizi yudumlayarak. Kızıla çalan gökyüzünün, lezzetli kahvelerin ve kelimelerin içinizi ısıttığı bir sohbet eşliğinde. 

Kahrolası soğuk bir gecenin neleri beraberinde getireceğini kimse bilemezdi.

*** SON ***

Canım lidom, biricik Jinki'm, dünyanın en güçlü lideri, pamuk seslim... Çok zorluk çektin, ama ben biliyordum. Başından beri bir suçun olmadığını biliyordum. Sana inanıyorum, çünkü benim bildiğim Jinki böyle bir şey yapmazdı. Yapmadı da. Gurur duyuyorum seninle. 

Her zaman bizim liderimiz olarak kal *.* 

Güzel gülüşün hiç solmasın, hep parlasın *.*

*        

68747470733a2f2f73332e616d617a6f6e6177732e636f6d2f776174747061642d6d656469612d736572766963652f53746f7279496d6167652f316b5467536e6c4f7141427770773d3d2d3536323538393837302e313532663666626630353561346263333433323139333131383933332e6a7067?s=fit&w=1280&h=1280        

68747470733a2f2f73332e616d617a6f6e6177732e636f6d2f776174747061642d6d656469612d736572766963652f53746f7279496d6167652f702d6678786266716d566e6468773d3d2d3536323538393837302e3135326636666331343866643236333233303933383130363632392e6a7067?s=fit&w=1280&h=1280        

68747470733a2f2f73332e616d617a6f6e6177732e636f6d2f776174747061642d6d656469612d736572766963652f53746f7279496d6167652f57633845594b794e5a6267544c513d3d2d3536323538393837302e313532663666633365373165623765353931373637393333303037382e6a7067?s=fit&w=1280&h=1280        

 

Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
icequeenhera
#1
Chapter 1: Kızsam mı sevsem mi dövsem mi bilemedim şimdi
icequeenhera
#2
Ben buna da tekrar başlıyoremm
NursimaElfAhgase
#3
Chapter 18: bem geldim ki bu tekrar ıumak güzeldi
dinozoruschenus #4
Chapter 18: BU SHOWNU HİKAYESİ BANA İYİ GELECEK VE YARALARIMI SARACAK
icequeenhera
#5
Ben geldiimm
ddaisyW #6
Yeniden hesap açtım :')